Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu, Esas No: 2020/1156, Karar No: 2021/303

DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2020/1156 E. , 2021/303 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
    Esas No : 2020/1156
    Karar No : 2021/303

    TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Turizm Seyahat
    İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
    VEKİLİ : Av. …
    KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı – …
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN KONUSU : Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 03/06/2020 tarih ve E:2017/2583, K:2020/2516 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: 30/12/2014 tarih ve 29221 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 46 Seri No’lu Belediye Gelirleri Kanunu Genel Tebliği’nin “2.1. Büyükşehir Belediyeleri Dışındaki Belediyelerde Uygulanacak Çevre Temizlik Vergisi” başlığı altında düzenlenen 2015 yılında uygulanacak Çevre Temizlik Vergisi Tarifesinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
    Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 03/06/2020 tarih ve E:2017/2583, K:2020/2516 sayılı kararı:
    Usul yönünden:
    Davalı Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından, dava konusu Genel Tebliğ’e karşı açılan davanın süre yönünden reddi gerektiği ileri sürülmüştür.
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinin (1) numaralı fıkrasında dava açma süresinin özel kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış, vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu; (4) numaralı fıkrasında da ilgililer tarafından düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açılabileceği hususları belirtilmiştir.
    Davacı adına, çevre temizlik vergisine ilişkin olarak düzenlenen 15/08/2016 tarihli ödeme emri, 02/11/2016 tarihinde davacıya tebliğ edilmiştir. Davacı, ödeme emri ile birlikte dayanağı 2015 yılı Çevre Temizlik Vergisi Tarifesinin de iptali istemiyle dava açmıştır. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile 2577 sayılı Kanun’un 5. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca dilekçenin reddine karar verilmesi üzerine 30 günlük süre içinde ödeme emrine ayrı tarifeye ayrı olmak üzere süresinde dava açılmıştır.
    Açıklanan hukuksal nedenler ve gerekçeyle davalının süre itirazı yerinde görülmeyerek işin esasına geçilmiştir.
    Esas yönünden:
    Davacının, çevre temizlik vergisi tarifesi düzenlenirken 1. grup ile 7. grup arasındaki farkın fahiş bir şekilde belirlendiği ve bu durumun Anayasa’da yer alan malî güce göre vergilendirme ilkesine aykırı olduğu iddiası yerinde görülmemiştir.
    2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun mükerrer 44. maddesinin beşinci fıkrasında işyerleri ve diğer şekilde kullanılan binalara ait çevre temizlik vergisi tarifesi düzenlenmiş, söz konusu maddenin on birinci fıkrasında, beşinci fıkrada yer alan tutarların, her yıl yeniden değerleme oranında artırılacağı ve bu tutarların belirlenmesinde vergi tutarlarının yüzde beşini aşmayan kesirlerin dikkate alınmayacağı ifade edilmiştir. Anılan maddenin on ikinci fıkrasında ise Bakanlar Kurulunun, beşinci fıkradaki tarifede yer alan bina gruplarını belirlemeye ve bu maddenin dördüncü ve beşinci fıkralarında yer alan tutarları yöreler, belediyelerin nüfusları ve bina grupları itibarıyla ayrı ayrı dörtte birine kadar indirmeye veya yarısına kadar artırmaya yetkili olduğu belirtilmiştir.
    Anılan Kanun’da yer alan yetkiye istinaden Bakanlar Kurulu tarafından 26/12/2005 tarih ve 26035 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 13/12/2005 tarih ve 2005/9817 sayılı Çevre Temizlik Vergisi Tarifesinde Yer Alan Bina Gruplarının Tespitine İlişkin Kararnamenin Eki Karar’da, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun mükerrer 44. maddesinde yer alan Çevre Temizlik Vergisi Tarifesi’ndeki bina grupları, ekli listede düzenlenmiştir.
    213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesinin (B) işaretli fıkrasında yeniden değerleme oranının, yeniden değerleme yapılacak yılın Ekim ayında (Ekim ayı dâhil) bir önceki yılın aynı dönemine göre Türkiye İstatistik Kurumunun Üretici Fiyatları Genel Endeksinde meydana gelen ortalama fiyat artış oranı olduğu, bu oranın Maliye Bakanlığınca Resmî Gazete ile ilân edileceği belirtilmiştir.
    15/11/2014 tarih ve 29176 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 441 Sıra No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesinin (B) işaretli fıkrası uyarınca yeniden değerleme oranı 2015 yılında uygulanmak üzere % 10,11 (on virgül onbir) olarak tespit edilmiştir.
    2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun verdiği açık yetkiye dayanılarak Bakanlar Kurulu’nca verilen 13/12/2005 tarih ve 2005/9817 sayılı Karar ile düzenleme sınırları çerçevesinde Çevre Temizlik Vergisi Tarifesindeki bina grupları belirlenmiştir.
    30/12/2014 tarih ve 29221 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 46 Seri No’lu Belediye Gelirleri Kanunu Genel Tebliği’nin “2.1 Büyükşehir Belediyeleri Dışındaki Belediyelerde Uygulanacak Çevre Temizlik Vergisi” başlığı altında yer alan ve dava konusu edilen 2015 yılında uygulanacak Çevre Temizlik Vergisi Tarifesinin ise ilk olarak 2464 sayılı Kanun’un mükerrer 44. maddesi ile belirlenen ve yine Kanun’un amir hükmü gereğince her yıl yeniden değerleme oranı kadar arttırılan tutarların, 2015 yılı için tespit edilen yeniden değerleme oranı kadar arttırılması ile oluşturulduğu anlaşılmıştır.
    Bu durumda, yapılan düzenlemeler dayanak Kanun’un lafzına ve amacına uygun olup Kanun’la verilen yetkiyi aşan bir yönü de bulunmadığından, 30/12/2014 tarih ve 29221 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 43 Seri No’lu Belediye Gelirleri Kanunu Genel Tebliği’nin “2.1 Büyükşehir Belediyeleri Dışındaki Belediyelerde Uygulanacak Çevre Temizlik Vergisi” başlığı altında yer alan dava konusu 2015 yılında uygulanacak Çevre Temizlik Vergisi Tarifesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.
    Daire, bu gerekçeyle davayı reddetmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Çevre temizlik vergisi ile ilgili tarifede bina grupları ve derecelerinde 1. grup ile 7. grup arasında fahiş farkın bulunduğu, bu grup ve derecelendirmenin tespitinde kullanılan kıstasların sosyal devlet ilkesine ve mali güce göre vergilendirme ilkesine aykırı olduğu belirtilerek tarifenin hukuka uygun olduğu gerekçesiyle verilen temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Dava konusu edilen düzenleyici işlemin hukuka uygun olduğu belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
    Usul Yönünden:
    Davanın süresinde açıldığına oyçokluğuyla karar verilmiştir.
    Kurul …, Kurul üyeleri …, …, …, … bu görüşe aşağıdaki gerekçe ile katılmamıştır:
    Davacı adına düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin 02/11/2016 tarihinde tebliği üzerine ödeme emri içeriği 2015 yılına ilişkin çevre temizlik vergisinin dayanağı olduğu belirtilen 30/12/2014 tarih ve 29221 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 46 Seri No’lu Belediye Gelirleri Kanunu Genel Tebliği’nin “2.1. Büyükşehir Belediyeleri Dışındaki Belediyelerde Uygulanacak Çevre Temizlik Vergisi” başlığı altında düzenlenen 2015 yılında uygulanacak Çevre Temizlik Vergisi Tarifesinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
    2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun “Çevre Temizlik Vergisi” başlıklı mükerrer 44. maddesinin sekizinci fıkrasında, iş yeri ve diğer şekillerde kullanılan binalara ait çevre temizlik vergisinin, belediyelerce binaların tarifedeki derecelerine intibak ettirilmesi üzerine her yılın Ocak ayında yıllık tutarı itibarıyla tahakkuk etmiş sayılacağı, tahakkuk eden verginin bir defaya mahsus olarak belediyelerin ilan mahallerinde bir ay süreyle topluca ilan edileceği, tahakkuk eden verginin her yıl emlak vergisinin taksit sürelerinde ödeneceği düzenlemesine yer verilmiştir.
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Dava açma süresi” başlıklı 7. maddesinin (4) numaralı fıkrasında, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava açma süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, ancak, bu işlemlerin uygulanması üzerine düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine ilgililer tarafından dava açılabileceği belirtilmiştir.
    Buna göre, ilan tarihinden itibaren işlemeye başlayan dava açma süresi içerisinde dava konusu edilmeyen düzenleyici işlemin, bu tarihten sonra dava konusu edilebilmesi, ilgilisi hakkında bu işleme dayanılarak tesis edilmiş bir uygulama işleminin varlığına bağlıdır.
    Uyuşmazlıkta, iptali istenen düzenleyici işleme dayanılarak tesis edilen uygulama işlemi, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun yukarıda zikredilen mükerrer 44. maddesi uyarınca verginin tahakkuk ettirilmesidir. Tahakkuk ettirilen verginin ödenmemesi üzerine tahsili amacıyla 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun uyarınca düzenlenen ödeme emrinin ise dava konusu düzenleyici işleme dayalı olarak tesis edildiğinden bahsedilemeyecektir. Bu nedenle, uyuşmazlık konusu olayda ödeme emrinin uygulama işlemi olarak kabul edilmesi mümkün bulunmamaktadır.
    Bu durumda düzenleyici işlemin Resmi Gazete’de yayımlanmasından veya düzenleyici işleme dayanılarak çevre ve temizlik vergisinin tahakkuk ettirilmesinden itibaren işlemeye başlayan altmış günlük sürenin dolmasından sonra, verginin tahsili amacıyla düzenlenen ve uygulama işlemi niteliğinde olmayan ödeme emrinin tebliği üzerine açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddi gerekmektedir.
    Açıklanan hukuksal nedenler ve gerekçeyle temyiz isteminin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 22. maddesinin (2) numaralı fıkrasındaki 15. maddede sayılan sebeplerden biri ile veya yargılama usulüne ilişkin meselelerde azınlıkta kalanların işin esası hakkında da oylarını kullanacaklarına ilişkin kural ve Kurulumuzun usule ilişkin meselelerde azınlıkta kalanların diğer usuli meselelerde ve nihai kararda oy kullanacaklarına dair içtihadı uyarınca usuli mesele yönünden karşı oyda kalanlar da esas yönünden oylamaya katılmıştır.
    Esas Yönünden:
    Dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Davacının, Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 03/06/2020 tarih ve E:2017/2583, K:2020/2516 sayılı kararına yönelik temyiz isteminin REDDİNE,
    2- Yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmediğinden, yatırılan yürütmenin durdurulması harcının istemi halinde davacıya iadesine,
    3- Davacıdan daha önce yatırılan … TL temyiz karar harcı mahsup edilmek suretiyle 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili hükümleri ve Kanun’a ek (3) sayılı Tarife uyarınca maktu harç alınmasına,
    10/03/2021 tarihinde usulde oyçokluğuyla, esasta oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir