Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu, Esas No: 2022/193, Karar No: 2022/838

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2022/193 E. , 2022/838 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/193
Karar No : 2022/838

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Federasyonu
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onuncu Dairesinin 25/05/2021 tarih ve E:2016/15722, K:2021/2628 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 23/07/2016 tarih ve 29779 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1., 10. ve 14. maddelerinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 25/05/2021 tarih ve E:2016/15722, K:2021/2628 sayılı kararıyla;
Dava konusu düzenlemeler ile, Yönetmeliğin ilk halinde yer alan tekniker ve yüksek teknikerlerin yanında teknik öğretmenlere de Yönetmelikte yer verildiğinin görüldüğü, mevzuat hükümlerinin ve Dairelerinin 22/03/2017 tarih ve E:2013/4204, K:2017/1583 sayılı kararının birlikte değerlendirilmesinden, tekniker ve yüksek teknikerden daha fazla (dört yıl) süreli yüksek teknik öğretim gören kişiler olan teknik öğretmenlerin Yönetmeliğin ilgili maddelerine eklenmesine yönelik dava konusu düzenlemelerde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, elektrikle ilgili fen adamlarının yasayla kendilerine verilen yetkileri kullanmalarını engelleyici nitelikte olan dava konusu düzenlemelerde hukuka uyarlık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Davacı Federasyonun dava açma ehliyetinin bulunmadığı anlaşıldığından, Daire kararının bu gerekçeyle onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davacının yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; iptal davalarının idari işlemler hakkında yetki, sebep, şekil, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacağı belirtildikten sonra ilk inceleme konularının belirlendiği 14. maddesinin 3. fıkrasının (c) bendinde, dilekçenin ehliyet yönünden inceleneceği, 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise; bu hususta Kanun’a aykırılık görülmesi halinde davanın reddedileceği hükme bağlanmıştır.
Söz konusu maddede yer alan ve iptal davasının subjektif ehliyet koşulu olan “menfaat ihlali”, doktrin ve içtihatlarda dava konusu işlemle davacı arasında kurulan kişisel, meşru, güncel bir menfaat ilişkisi olarak tanımlanmaktadır. Sözü edilen menfaat ilişkisinin varlığı ve sınırları her olayda yargı yerince uyuşmazlığın niteliğine göre belirlenmektedir.
İptal davaları, idarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en önemli denetim araçlarından olmakla birlikte, her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunmasını öngören yasakoyucu, iptal davaları için “menfaat ihlali”ni, subjektif ehliyet koşulu olarak getirmiştir.
İptal davasının içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idare hukuku alanında tek yanlı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen işlemlerin; ancak bu idari işlemle doğrudan meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü zorunludur. Aksi hâlde, her idari işlemle dolaylı da olsa bir menfaat ilgisi kurulmak suretiyle dava açılmasını kabul etmek, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması şartının ihlali sonucunu doğuracaktır.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasının (j) bendinde, federasyon, “Aynı meslek dalında kurulan esnaf ve sanatkârlar odalarının, üyelerinin meslekî yönden ihtiyaçlarını karşılamak, çalışmalarını ve gelişmelerini ülke genelinde işbirliği ve ahenk içerisinde yapabilmelerini sağlamak amacıyla, kuracakları esnaf ve sanatkârlar federasyonları” şeklinde tanımlanmış, 26. maddesinin 1. fıkrasında; “Federasyon kurulabilmesi için ülke genelinde aynı meslek dalında kurulmuş olan odaların %60’ının genel kurullarının federasyon kurulması yönünde karar almaları ve kurucu oda adedinin 40’dan az olmaması şarttır.” hükmüne yer verilmiştir.
Uyuşmazlıkta, davacı Federasyonun, federasyon amaçlarına uygun olarak 5362 sayılı Kanun uyarınca kurulan odaların üyeliği ile kurulduğu, dava konusu düzenlemeler ile ilgili olarak, hakları ihlal edilmiş kişiler ile bu kişilerin üyesi olduğu odalar tarafından dava açılabileceğinde kuşku bulunmadığı, ancak, odaların bir araya gelerek oluşturduğu davacı Federasyonun, doğrudan kendi üyesi tüm odalara uygulanma olanağı bulunmayan dava konusu düzenlemenin iptalini istemede bir menfaatinin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, davacı Federasyonun dava açma ehliyeti bulunmaması nedeniyle uyuşmazlığın esasının incelenmesine hukuken olanak bulunmamakta olup, davanın reddi yolundaki Daire kararında sonucu itibarıyla hukuki isabetsizlik görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 25/05/2021 tarih ve E:2016/15722, K:2021/2628 sayılı kararının, yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. Kullanılmayan … TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
4. Kesin olarak, 14/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir