Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu, Esas No: 2021/990, Karar No: 2021/3432

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2021/990 E. , 2021/3432 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/990
Karar No : 2021/3432

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 14/10/2020 tarih ve E:2016/57278, K:2020/4393 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile irtibat ve iltisakının olduğu gerekçesiyle davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 24/08/2016 tarih ve 2016/426 sayılı kararının iptali ve bu karar nedeniyle yoksun kaldığı özlük haklarının iadesine ve parasal haklarının meslekten çıkarma kararına itiraz tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.

Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 14/10/2020 tarih ve E:2016/57278, K:2020/4393 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde görülmemiş,
“Maddi Olay ve Hukuki Süreç” ile “İlgili Mevzuat”a yer verilmiş; “Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç”, “FETÖ’ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler”, “Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü”, “Dava Konusu Edilen Kararın Hukuki Niteliği” başlıkları altında genel; “Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi” başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacının, ceza yargılaması sonucunda … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, anılan karara karşı yapılan istinaf başvurusunun … Bölge Adliye Mahkemesi … Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla esastan reddedildiği ve Daireleri kararının verildiği tarih itibarıyla UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu anılan mahkumiyet kararının kesinleşmediğinin görüldüğü,
Tanık beyanları yönünden, davacının örgütün içinde yer aldığına, meslek stajını yaptığı dönemde örgüt evlerinde kaldığına, unvanlı göreve atandığına ve diğer hususlara yönelik ifadelerin değerlendirilmesi sonucunda, davacının FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı,
YARSAV üyeliği yönünden, üyeliğinin FETÖ ile iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğu,
Diğer deliller yönünden, davacı hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan mahkumiyet kararı verilen … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının gerekçesinde; HTS analiz raporuna göre davacının, hakkında FETÖ/PDY’den işlem yapılan çok sayıda şahısla 2014, 2015 ve 2016 yılını kapsayacak şekilde telefon irtibatı kurduğu, görevi sebebiyle birkaç irtibat makul karşılanabilecek olsa da HTS analiz raporuna yansıyacak ölçüde yoğun olduğu tespitine yer verildiği,
Bu durumda, FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçu kapsamında işlem yapılan çok sayıda kişi ile görüşme yaptığına ilişkin tespitin, davacı hakkında yukarıda yer verilen diğer tespitlerle birlikte değerlendirildiğinde, davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğu belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile yukarıda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin, AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından dava konusu kararda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu karar nedeniyle yoksun kaldığı özlük haklarının iadesine ve parasal haklarının meslekten çıkarma kararına itiraz tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, uyuşmazlıkta 2802 ve 6087 sayılı Kanunlar ile Anayasa’nın 139 ve 140. maddelerinin uygulanması gerektiği, Anayasa’nın anılan hükümleri nedeniyle 667 sayılı KHK’nın hakim ve savcılar hakkında uygulanma olanağının olmadığı; 667 sayılı KHK ile yeni bir suç ve ceza ihdas edildiği, bunun temel hak ve özgürlükleri ilgilendiriyor oluşu sebebiyle ancak kanunla yapılabileceği; dava konusu işlemin göreve son verme işlemi olmayıp meslekten çıkarma kararı olduğu, bu sebeple karar tesis edilmeden önce disiplin hukukuna ilişkin usuli kuralların uygulanması gerektiği, ancak, bu usul kurallarına uyulmadan, savunması alınmadan işlem tesis edildiği, yeniden inceleme talebinin ve açılan davanın savunma hakkının verilmesi olarak değerlendirilemeyeceği; dava konusu işlemde kendisi yönünden hiçbir gerekçe ve açıklamanın bulunmadığı, idari işlemin kişiselleştirme yapılmadan tesis edildiği, davalının gönderdiği evraklardan hiçbiri karar tarihinde mevcut olmadığından bu delillere göre HSK’nın dava konusu kararı alamayacağı, 667 sayılı KHK ile getirilen suç ve bu suça uygulanacak cezanın ancak yürürlüğe girdiği tarihten sonraki fiil ve olaylara uygulanabileceği, irtibat ve iltisak kavramlarının ceza kanunlarında suç olarak tanımlanan kavramlardan olmadığı, bu ifadelerin muğlak ve belirsiz kavramlar olduğu, belirlilik-açıklık-öngörülebilirlik ilkelerine aykırı olduğu, temyize konu Daire kararında yer verilen itirafçı tanık/sanık ifadelerinin hukuki değerinin bulunmadığı, söz konusu ifadelerin etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyen şahısların soyut ve çelişkili beyanları olduğu, YARSAV’ın yasal olarak kurulmuş ve yasal faaliyet gösteren bir dernek olduğu, hiç kimsenin talimatı, baskısı ve yönlendirmesi olmaksızın kendi hür iradesi ile bu derneğe üye olduğu, söz konusu dernek üyeliğinin aleyhine kullanılmasının hukuka aykırı olduğu; HTS kayıtlarının çoğunlukla bayram, kandil gibi özel günlerde arkadaş ve sosyal çevre ile yapılan mesajlardan ibaret olduğu, bazen GSM operatöründen kaynaklı olarak aynı kişiye birden fazla mesaj gitmekte olduğu, bu mesajların her birinin ayrı bir iletişim sayılmasının kabulünün mümkün olmadığı, bu şekilde bilgilerle mahkumiyete karar verilemeyeceği; nasıl ve ne şekilde sadakat yükümlülüğüne aykırı davranıldığı gösterilmeden karar verilmesinin hukuka ve gerekçeli karar hakkına aykırı olduğu; süreçte adil yargılanma, aile hayatına, özel hayata ve şeref ve itibara saygı, eğitim ve mülkiyet, masumiyet karinesinden yararlanma, gerekçeli karar ve savunma hakları ile suç ve cezaların geçmişe yürümezliği, kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkelerinin ihlal edildiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin esası incelendi, gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 14/10/2020 tarih ve E:2016/57278, K:2020/4393 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama giderlerinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,
4. Kesin olarak, 29/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir