Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu, Esas No: 2021/3159, Karar No: 2021/2791

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2021/3159 E. , 2021/2791 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/3159
Karar No : 2021/2791

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Varlık A.Ş.
(Eski Unvan: …)

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onuncu Dairesinin 17/12/2020 tarih ve E:2019/12310, K:2020/6564 sayılı kararının, davalı idare tarafından esas ve yargılama giderleri ile lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemesi yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … Başkanlığının … tarih ve … sayılı “Sigorta prim teşviklerinden geriye yönelik yararlanma talepleri” konulu 2015/10 nolu Genelgesinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 17/12/2020 tarih ve E:2019/12310, K:2020/6564 sayılı kararıyla;
Uyuşmazlıkta, Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin 26/12/2017 tarih ve E:2016/6556, K:2017/7737 sayılı davanın reddi yolundaki kararının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 22/05/2019 tarih ve E:2018/1381, K:2019/2614 sayılı kararıyla; “5510 sayılı Kanun’un Ek Madde 17/4 hükmünün yürürlüğe girdiği 01/04/2018 tarihinden önce, Dairece işin esasına girilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, 5510 sayılı Kanun’un Ek Madde 17/4 hükmünün, yargı yerlerince bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda ve yargılamanın her aşamasında dikkate alınması gerektiği, 5510 sayılı Kanun’un Ek Madde 17/4 hükmünün yürürlüğe girdiği tarihten önce, 01/07/2016 tarihinde açılmış olan davada, oluşan yeni hukuki durum çerçevesinde yeniden bir karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle bozulmasına karar verildiği,
05/05/2020 tarih ve 31118 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 19/02/2020 tarih ve E:2018/139, K:2020/12 sayılı kararıyla; “5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na eklenen Ek 17. maddenin 4. fıkrasının Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline” karar verildiği,
Bu durumda, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı sonrasında Anayasa Mahkemesinin iptal kararı sonucu oluşan yeni hukuki durum uyarınca yeniden bir karar verilmesinin gerektiği,

Diğer taraftan … tarih ve …(… mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yayımı izleyen ay başında yürürlüğe giren 7103 sayılı Kanun’un 70. maddesiyle 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na eklenen “Ek Madde 17” hükmüne dayanılarak hazırlanan … Başkanlığının … tarih ve E…. sayılı “Prim Teşviklerinden Geriye Yönelik Yararlanma” konulu 2018/17 sayılı Genelgesinin 5. maddesi ile dava konusu 18/03/2015 tarih ve 177 sayılı “Sigorta prim teşviklerinden geriye yönelik yararlanma talepleri” konulu 2015/10 nolu Genelgenin yürürlükten kaldırıldığı,
Bu doğrultuda, davalı idare tarafından yayımlanan 2018/17 sayılı Genelge ile iptali istenilen dava konusu Genelgenin tümüyle yürürlükten kaldırıldığı dikkate alındığında, davanın konusunun kalmadığı gerekçesiyle, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 556,00-TL yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, idari işlemlerin tesis edildikleri ve iptal davasına konu oldukları tarihteki şartlara göre karara bağlanmasının gerektiği, dava konusu işlemin yürürlükten kaldırılmış olmasının hukuka uygunluk denetiminin yapılmasını engellemeyeceği, belli bir dönemle sınırlı olarak yürürlükte kalsa da dava konusu düzenleyici işlemin hukuka uygunluk denetiminin yapılabilmesi için işin esasına girilerek inceleme yapılması gerektiği, idareleri lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gerekirken, harçtan muaf olan idareleri aleyhine içerisinde harçların da bulunduğu yargılama giderlerine hükmedildiği ileri sürülerek Daire kararının bozulması istenilmiştir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile temyize konu Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, …-TL yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine yönelik temyize konu Danıştay Onuncu Dairesinin 17/12/2020 tarih ve E:2019/12310, K:2020/6564 sayılı kararının ONANMASINA,
3.Kesin olarak, 02/12/2021 tarihinde esası yönünden oybirliği, yargılama giderleri ile vekalet ücreti yönünden oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinde, anılan Kanun’da hüküm bulunmayan hususlarda “yargılama giderleri”ne ilişkin olarak 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür. 1086 sayılı Kanun, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 450. maddesiyle yürürlükten kaldırılmış olup, 6100 sayılı Kanun’un 447. maddesinde “Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır.” hükmü yer almıştır.
6100 sayılı Kanun’un “Esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri” başlıklı 331. maddesinin 1. fıkrasında da “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” kuralı yer almaktadır.
Temyiz başvurusuna konu kararda, dava konusu Genelge’nin yürürlükten kaldırıldığından söz edilerek davanın konusunun kalmadığı gerekçesiyle, işin esasına girilerek haklılık/haksızlık değerlendirmesi yapılmaksızın karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesine rağmen, davalı idare aleyhine yargılama giderine hükmedilmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
İdari işlemlerin -bu arada düzenleyici işlemlerin- hukuka uygun olduklarına dair bir yargı kararına gereksinim duymadan hukuka uygun kabul edilerek ilgililer üzerinde hukukî sonuç doğurması olarak tanımlanabilen “hukuka uygunluk karinesi”ne göre de dava konusu Genelge’nin, 6100 sayılı Kanun’un 331. maddesinde zikredilen “davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumu” kapsamında, hukuka uygun sayılması gerektiği değerlendirilmektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.

KARŞI OY

XX-2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinde, bu Kanun’da hüküm bulunmayan ve madde metninde sayılan hallerde 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun uygulanacağı belirtilmiş, sözü edilen haller arasında “yargılama giderlerine” de yer verilmiş, 04/02/2011 tarih ve 27836 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 450. maddesiyle 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu yürürlükten kaldırılmış, aynı Kanun’un 447. maddesinin 2. fıkrasında ise; “Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/6/1927 tarih ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Yargılama giderinin kapsamı” başlıklı 331. maddesinde yargılama giderlerini oluşturan unsurlar sayılmış, maddenin 1/ğ bendinde; vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücretinin yargılama giderleri arasında olduğu belirtilmiş, Kanun’un “Esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri” başlıklı 331. maddesinin 1. fıkrasında da; “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” kuralına yer verilmiştir.
Temyiz başvurusuna konu kararda, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının … tarih ve E…. sayılı “Prim Teşviklerinden Geriye Yönelik Yararlanma” konulu 2018/17 sayılı Genelgesinin 5. maddesi ile dava konusu … tarih ve …. sayılı “Sigorta prim teşviklerinden geriye yönelik yararlanma talepleri” konulu 2015/10 nolu Genelge yürürlükten kaldırıldığından söz edilerek, davanın konusunun kalmadığı gerekçesiyle, işin esasına girilerek haklılık/haksızlık değerlendirmesi yapılmaksızın karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesine rağmen yargılama giderinin davalı idarece davacıya ödenmesine hükmedildiği görülmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinde yer alan atıf hükmü uyarınca yargılama giderleri konusunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır. 6100 sayılı Kanun’un 331. maddesinin 1. fıkrasında, davanın konusuz kalması nedeniyle esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde yargılama giderlerinin ne şekilde takdir edileceği hususu düzenlenmiştir. Temyiz başvurusuna konu kararda, …Başkanlığının … tarih ve E…. sayılı “Prim Teşviklerinden Geriye Yönelik Yararlanma” konulu 2018/17 sayılı Genelgesinin 5. maddesi ile dava konusu … tarih ve … sayılı “Sigorta prim teşviklerinden geriye yönelik yararlanma talepleri” konulu 2015/10 nolu Genelge yürürlükten kaldırıldığından bahisle uyuşmazlık hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiş olması nedeniyle, başvuruya konu kararın hüküm fıkrasında yer alan yargılama giderlerine 6100 sayılı Kanun’un metnine yer verilen 331. maddesinin 1. fıkrasındaki kural çerçevesinde hükmedilmesi gerekir.
Bu durumda; konusu kalmadığından bahisle karar verilmesine yer olmadığı kararıyla neticelenen davada, tarafların davanın açıldığı tarihteki haklılık durumları belirlenip buna göre yargılama giderleri konusunda hüküm kurulması gerekirken, böyle bir değerlendirme yapılmaksızın, davanın açılmasına davalı idarenin sebebiyet verdiği gerekçesine dayalı olarak yargılama giderlerinin davalı idareye yükletilmesine hükmedilmiş olduğundan, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile temyiz başvurusuna konu kararın bu yönden bozulması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir