Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu, Esas No: 2021/2133, Karar No: 2021/3234
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2021/2133 E. , 2021/3234 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/2133
Karar No : 2021/3234
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 24/06/2020 tarih ve E:2017/6369, K:2020/2656 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile yine aynı Kurulun … tarih ve … sayılı yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin kararının iptali ve bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı tüm parasal ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 24/06/2020 tarih ve E:2017/6369, K:2020/2656 sayılı kararıyla;
“Maddi Olay ve Hukuki Süreç” ile “İlgili Mevzuat”a yer verilmiş; “Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç”, “FETÖ’ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler”, “Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü”, “Dava Konusu Edilen Kararların Hukuki Niteliği” başlıkları altında genel; “Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi” başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacının, ceza yargılaması sonucunda … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan etkin pişmanlık hükümleri uygulanarak 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5 maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, Dairelerinin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu anılan kararın 06/04/2018 tarihinde kesinleştiğinin görüldüğü,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının örgütün içinde yer aldığına, örgüt toplantılarına katıldığına, lise döneminde örgüte ait dershaneye gittiğine, üniversitede örgüte ait yurtta kaldığına, sınavlara örgütün hâkim-savcı sınav çalışma evlerinde hazırlandığına ve diğer hususlara yönelik yukarıda yer verilen ifade ile davacının etkin pişmanlık hükümleri kapsamındaki beyanlarının değerlendirilmesi sonucunda, davacının FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı,
Hâkim-Savcılık Sınavlarına Örgüte Ait Çalışma Evinde Hazırlanma hususu yönünden, davacının örgütün yargı erkine kendisine iltisak ve irtibatlı kişileri yerleştirebilmek amacıyla oluşturduğu hâkim-savcılık sınavına hazırlık evlerinde anılan sınavlara hazırlanmış olmasının FETÖ ile iltisak ve irtibatı ortaya koyan bir unsur olduğu sonucuna varıldığı,
Diğer hususlar yönünden, davacıya ait dijital materyallerde yapılan inceleme sonucu, FETÖ/PDY lideri Fetullah Gülen’e ait mp3 dosyalarının bulunması hususu, davacı hakkında yukarıda aktarılan diğer tespitlerle birlikte değerlendirildiğinde, davacının FETÖ ile iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olarak değerlendirildiği belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği anlaşıldığından dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı tüm parasal ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte tahsili isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Anayasa’nın göreve son verme hususunda hâkim ve savcılar için çizdiği sınırın dışına çıkılarak, hakkında KHK ile meslekten çıkarma kararı verildiğinden bu durumun Anayasa’ya aykırı olduğu; idari soruşturma yürütülmeden ve savunma alınmadan meslekten çıkarıldığı, hain darbe girişiminden 7 ay sonra meslekten çıkarıldığından idarenin gecikmesinde sakınca olması ve ani karar alınması gerekliliğinin savunabilir yönünün olmadığı; göreve son verme kararında işlemin sebep unsurunun bulunmadığı, işlemin bireyselleştirilmediği, işlemin tesisinden sonra açılan davada idarece verilen cevapta bireyselleştirmeye ilişkin ifadelerde bulunulmasının işlemi hukuka uygun hale getirmeyeceği; ihraca dayanak olan KHK’nın süresi sona ermesine rağmen müebbet etkisi doğuracak şekilde meslekten çıkarma kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğu; o zaman ki adıyla cemaat, şimdiki adıyla FETÖ terör örgütüne ait evlerde hâkimlik sınavına hazırlandığı iddia edilmişse de bu evde sınava çalışmak için değil, o zaman legal olarak herkesçe kabul edildiğinden barınma ihtiyacını karşılaması için kaldığı, sınava da özel dershaneye giderek hazırlandığı; şahsı hakkında 2009 yılından sonraya dair bir delilin söz konusu olmadığı, işlendiği zaman suç oluşturmayan eylem veya ihmalinden dolayı cezalandırılamayacağı; kamuoyuna yansıdığı üzere birçok insan için yapılan FETÖ iddiası hakkında, idare tarafından eylem tarihinin 2013 yılı öncesi olduğu dile getirilerek işlem tevessülü yoluna gidilmediği, bu duruma göre hakkında çifte standart uygulandığı; hakkında verilen kararın mahkûmiyet olmadığı ve memuriyete engel teşkil etmediği, HAGB kararının kişi açısından hiçbir hukuki sonuç doğurmadığı; hukuka aykırı görevini yürüttüğüne, cebir şiddet içeren bir eylem gerçekleştirdiğine, suç içeren olaylara katıldığına, emir ve talimat aldığına dair bir iddianın bulunmadığı; bildiği hususları anlatmış olmasının devlete sadakatle görev yaptığının ve yapacağının açık göstergesi olduğu; görevi süresince disiplin cezası almadığı, hakkında soruşturma yürütülmediği; işlem ile çok sayıda temel hakkının (mülkiyet, masumiyet karinesinden yararlanma, lekelenmeme, onur kırıcı ceza ve işlemlere tabi tutulmama, yaşam, adil yargılanma hakkı) ihlal edildiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … ‘ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra davacının Anayasa’ya aykırılık iddiası ciddi görülmeyerek işin esası incelendi, gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 24/06/2020 tarih ve E:2017/6369, K:2020/2656 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 22/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.