Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu, Esas No: 2021/1725, Karar No: 2022/475

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2021/1725 E. , 2022/475 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/1725
Karar No : 2022/475

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …Sendikası
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci Dairesinin 27/01/2021 tarih ve E:2017/7181, K:2021/399 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 15/09/2017 tarih ve 30181 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, Milli Eğitim Bakanlığı Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 2. maddesi ile değiştirilen Milli Eğitim Bakanlığı Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliği’nin 7. maddesinin 5. fıkrasının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 27/01/2021 tarih ve E:2017/7181, K:2021/399 sayılı kararıyla;
Anayasa’nın 42 ve 124. maddeleri ile 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 2, 7, 26, 27, 28 ve 32. maddeleri ile dava devam ederken, 14/02/2019 tarih ve 30686 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 5. maddesiyle dava konusu maddede değişiklik yapılmış ise de; anılan değişikliğin Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 04/07/2018 tarih ve Yd İtiraz No:2018/139 sayılı kararı üzerine yapıldığı anlaşıldığından düzenlemenin hukuki denetiminin yapılması gerektiği belirtilerek;
Milli Eğitim Bakanlığı Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliği’nin “Ortaöğretim kurumlarının açılması” başlıklı 7. maddesinin dava konusu hâli diğer fıkraları ile birlikte bir bütün olarak incelendiğinde; maddenin ortaöğretim kurumlarının açılması için aranan şartları (gerek okulun açılacağı bölge, gerekse okul olarak kullanılacak binanın taşıması gereken kriterleri) belirlediğinin anlaşıldığı, maddede, Anadolu Lisesi açılması için; 9. sınıfa kayıt olacak en az iki şube mevcudunda öğrenci bulunması gerektiği, Fen Lisesi ve Sosyal Bilimler Liselerinin; illerde ve büyükşehir statüsündeki illerin nüfusu 50.000’in üzerinde olan ilçelerinde açılabileceği, ayrıca büyükşehir statüsünde olmayan illerin ilçelerinde açılabilmesi için ilçe nüfusunun en az 20.000 ve il merkezi ile birlikte toplam nüfusu en az 200.000 olması gerektiği, Güzel Sanatlar Lisesi açılabilmesi için; okulun açılacağı yerin il merkezi ya da büyükşehir statüsündeki illerin en az 100.000 nüfuslu ilçelerinden birinde ve okulun açılacağı il sınırları içinde sanat ağırlıklı en az bir yükseköğretim programı olması gerektiği, Spor Lisesi açılabilmesi için; okulun açılacağı yerin il merkezi ya da büyükşehir statüsündeki illerin en az 100.000 nüfuslu ilçelerinden birinde ve okulun açılacağı il sınırları içinde spor ağırlıklı en az bir yükseköğretim programı olması gerektiğinin düzenlendiğinin görüldüğü;
Yönetmeliğin değişiklik öncesi hâlinde Anadolu İmam Hatip liseleri açılması için maddedeki diğer okul türleri için belirlenen kriterlere benzer şekilde okulun açılacağı yerleşim birimi merkez nüfusunun 5.000 veya yerleşim birimine bağlı mahalle ve köyleri ile birlikte en az 10.000 olması gerektiği düzenlenerek nüfus kriteri getirilmiş iken, dava konusu değişiklik ile bu şartın kaldırıldığı, davalı idarece, anılan düzenlemenin, Bakanlığa ulaşan talep ve şikayetler dikkate alınarak yapıldığı yönünde savunma verildiği;
Bu durumda; diğer okul türlerinde aranan nüfus kriteri Yönetmeliğin ilk halinde Anadolu İmam Hatip liseleri için de aranmaktayken, bu şartın neden kaldırıldığına ve okul türleri arasında şartlar açısından oluşturulan bu farklılığın nedenine ilişkin hukuken kabul edilebilir somut bir gerekçenin ortaya konulamadığı ve başkaca bir bilgi ve belgenin de sunulmadığı görüldüğünden, bu okulların açılmasında diğerlerinde aranan nüfus kriterini kaldıran dava konusu düzenlemede hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, dava konusu düzenlemede imam hatip ortaokullarının ihtiyaca binaen açılacağının ayrıca ve özel olarak düzenlendiği, bu nedenle davacının ihtiyaç ve talep olmadan açılacakları yönündeki iddiasının dayanağının bulunmadığı, yerleşim yerinde yaşayan insanların talebi önemsendiğinden önceki düzenlemede yer verilen nüfus şartının, belirlenen nüfus şartını sağlamayan yerleşim yerlerinde yaşayanların mağdur olmaması için kendilerine ulaşan talep ve şikayetler dikkate alınarak değiştirildiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY:
24/06/2017 tarih ve 30106 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliği’nin “Ortaöğretim kurumlarının açılması” başlıklı 7. maddesinin 5. fıkrasında;
“Anadolu imam hatip lisesi açılabilmesi için; öğretim binasında en az 8 derslik, öğretim binası içinde veya bahçesinde uygulama mescidi ya da mescit yerinin olması, geleneksel/görsel sanatlar atölyesi, mûsikî/müzik dersliği bulunması, okulun açılacağı yerleşim birimi merkez nüfusunun 5.000 veya yerleşim birimine bağlı mahalle ve köyleri ile birlikte en az 10.000 olması gerekir. ” kuralı yer almakta iken,
15/09/2017 tarih ve 30181 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 2. maddesi ile anılan fıkra yeniden düzenlenmiş;
“Anadolu imam hatip lisesi açılabilmesi için; öğretim binasında en az 8 derslik, öğretim binası içinde veya bahçesinde uygulama mescidi ya da mescit yerinin olması, geleneksel/görsel sanatlar atölyesi, mûsikî/müzik dersliği bulunması gerekmektedir. Okulun açılması; ihtiyaca binaen valilik teklifine bağlı olarak Bakanlıkça sağlanır.” kuralına yer verilmiştir.
Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun “III – Okul açma yetkisi” başlıklı, dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan, 58. maddesinde;
“Türkiye’de ilköğretim okulu, lise veya dengi okullar, Milli Eğitim Bakanlığının izni olmaksızın açılamaz.
Milli Eğitim Bakanlığı veya diğer bir bakanlık tarafından açılmış veya açılacak okullar (Askeri liseler dahil) ile özel okulların derecelerinin tayini, Milli Eğitim Bakanlığına aittir.
(Değişik üçüncü fıkra: 25/7/2016-KHK-669/51 md.; Aynen kabul: 9/11/2016-6756/51 md.) Askeri eğitim kurumlarının dereceleri ve müfredatı, Milli Savunma Bakanlığı ile birlikte tespit edilir.
Diğer bakanlıklara bağlı lise ve dengi okulların program ve yönetmelikleri, ilgili bakanlıkla Milli Eğitim Bakanlığı tarafından birlikte yapılır ve Milli Eğitim Bakanlığınca onanır.
Diğer bakanlıklara bağlı okullar, Milli Eğitim Bakanlığının gözetim ve denetimine tabidir. Gözetim ve denetim sonunda uygun eğitim ortamı ve niteliği taşımayan kurumların denkliği usulüne uygun şekilde Milli Eğitim Bakanlığınca iptal edilir. Buna ait esaslar Bakanlar Kurulunca çıkarılan bir yönetmelikle düzenlenir. ” hükmü yer almaktadır.
25/08/2011 tarih ve 652 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 2. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinde ise; yükseköğretim kurumları dışındaki eğitim ve öğretim kurumlarını açmak, açılmasına izin vermek ve denetlemek, Milli Eğitim Bakanlığının görevleri arasında sayılmış, 36. maddesinde ise; Bakanlığın, görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiş konularda idarî düzenlemeler yapabileceği hükme bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Uyuşmazlığın çözümü için, genel olarak, idarenin düzenleme yetkisinin kapsamı ve bu bağlamda idarenin özerk ve türev düzenleme yetkisi üzerinde durulmalıdır.
Anayasa’nın 124. maddesinde, kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabileceği düzenlenmiştir. Bu düzenleme, idarenin özerk ve türev düzenleme yetkisinin anayasal dayanağını oluşturmaktadır.
İdarenin düzenleme yetkisinin aslında ikincil, türev nitelikte olduğu hususunda bugün için bir duraksama bulunmamaktadır. Anayasa’ya göre, idarenin, düzenleme yetkisini kanunlar çerçevesinde ve kanunlara uygun olarak kullanması gereklidir. Kanunun öngördüğü düzenleme yetkisinin yine kanunda belirtildiği gibi kullanılması, kanun hükmü, bir konunun yönetmelikle düzenlenmesini öngörüyorsa, düzenlemenin yönetmelikle yapılması zorunludur.
Ayrıca, normlar hiyerarşisi olarak bilinen temel hukuk ilkesine göre, normlar arasında altlık ve üstlük ilişkisi söz konusu olmakta ve her norm geçerliliğini bir üst hukuk normundan almaktadır. Başka bir anlatımla normlar hiyerarşisi, her türlü normun hiyerarşik olarak bir sıra dahilinde sıralanması ve birbirine bağlı olması anlamına gelmekte olup; bunun doğal sonucu olarak, hiyerarşik sıralamada daha altta yer alan normun, kendisinden üstte bulunan norma aykırı hükümler içeremeyeceği, bir başka deyişle alt norm niteliğindeki düzenleyici işlemlerin, bir hakkın kullanımını üst normda öngörülmeyen bir şekilde daraltamayacağı veya kısıtlayamayacağı; dolayısıyla, düzenleyici bir işlemin kendinden önce gelen kanun ve yönetmelik hükümlerine aykırı düzenlemeler getiremeyeceği kabul edilmektedir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlığa bakıldığında, davalı idarenin dava konusu alandaki düzenleme yetkisinin ve bu yetkinin hukuka uygun olarak kullanılıp kullanılmadığının irdelenmesi gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlığa bakıldığında, davalı idarenin dava konusu alandaki düzenleme yetkisinin ve bu yetkinin hukuka uygun olarak kullanılıp kullanılmadığının irdelenmesi gerekmektedir.
Yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde; ülkemizde ortaöğretim kurumlarının açılması görev ve yetkisine sahip davalı Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bu görev yerine getirilirken anılan Bakanlığı, sınırlayan herhangi bir hükme yer verilmediği, bir diğer anlatımla kanun koyucu tarafından ortaöğretim kurumları tek tek sayılarak açılmasına ilişkin usul ve esasları belirleme yoluna gidilmediği, bu konuda yetkinin anılan Bakanlığa verildiği görüldüğünden Bakanlığın yönetmelik ile okulların açılma koşullarını belirlemesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu belirlemeyi yapma yetkisinin değişiklik yapmayı da içerdiği tabiidir.
Diğer yandan, dava konusu değişiklikte, nüfus koşulu kaldırılarak anadolu imam hatip liselerinin açılmasının, ihtiyaca binaen valilik teklifine bağlı olarak Bakanlıkça sağlanacağı kuralı ile önceki düzenlemede yer alan nüfus koşulunu sağlamayan yerleşim yerlerinde bu okulların açılmaması ihtimalinin bertaraf edildiği, ihtiyacın hasıl olması hâlinde Bakanlıkça bu okulların açılacağı, öğrencilerin tercih haklarının ortadan kalkmadığı hususları da dikkate alındığında, davalı idarece düzenleme yapma yetkisinin, kamu yararı doğrultusunda ve hukuka uygun olarak kullanıldığı sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda, anadolu imam hatip liselerinin açılmasına ilişkin koşulları belirleme yetkisine sahip davalı idare tarafından bu koşullarda değişiklik içeren dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık, dava konusu düzenlemenin iptali yolundaki Daire kararında ise hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne;
2. Dava konusu düzenlemenin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesin temyize konu 27/01/2021 tarih ve E:2017/7181, K:2021/399 sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
4. Kesin olarak, 16/02/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun olduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddi ile temyize konu kararın onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir