Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu, Esas No: 2021/1391, Karar No: 2021/3252
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2021/1391 E. , 2021/3252 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/1391
Karar No : 2021/3252
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 17/02/2021 tarih ve E:2016/57261, K:2021/323 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile yine aynı Kurulun … tarih ve … sayılı yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin kararının iptali ve bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 17/02/2021 tarih ve E:2016/57261, K:2021/323 sayılı kararıyla;
Davacının, 6749 sayılı Kanun’un 3. maddesi ile ilgili Anayasa’ya aykırılık iddiası ciddi görülmediğinden işin esasına geçilerek; “Maddi Olay ve Hukuki Süreç” ile “İlgili Mevzuat”a yer verilmiş; “Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç”, “FETÖ’ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler”, “Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü”, “Dava Konusu Edilen Kararların Hukuki Niteliği” başlıkları altında genel; “Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi” başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacının, ceza yargılaması sonucunda … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan 5 yıl 22 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, … Bölge Adliye Mahkemesi … Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile istinaf isteminin reddine karar verildiği, Dairelerinin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu anılan mahkumiyet kararının kesinleşmediğinin görüldüğü,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının örgütün içinde yer aldığına örgüt toplantılarına katıldığına, üniversitede örgüt evlerinde kaldığına, sınavlara örgütün hâkim-savcı sınav çalışma evlerinde hazırlandığına ve diğer hususlara yönelik ifadeler ile FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı,
Hâkim-Savcılık Sınavlarına Örgüte Ait Çalışma Evinde Hazırlanma yönünden, davacının örgütün yargı erkine kendisine iltisak ve irtibatlı kişileri yerleştirebilmek amacıyla oluşturduğu hâkim-savcılık sınavına hazırlık evlerinde anılan sınavlara hazırlanmış olmasının FETÖ ile iltisak ve irtibatı ortaya koyan bir unsur olduğu sonucuna varıldığı belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği anlaşıldığından dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte iadesi isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, ihraç edildiği tarihte, kararda değinilen iddia ve delillerin hiçbirisinin mevcut olmadığı, hakkında hiçbir delil olmaksızın ihraç edildiği, bu durumun gerek ulusal gerekse Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu, Dairenin ihraç tarihinde aleyhine herhangi bir delil olmadığını görmüş olmasına rağmen, savunması dahi alınmayan sonraki tarihli delilleri dayanak göstererek ihraç işleminin yasaya uygun olduğuna karar verdiği; gerekçeli kararda aleyhine tanık beyanlarından başka hiçbir somut delile rastlanmadığı, ceza yargılamasında toplanan tanık beyanlarının tek başına mahkumiyet kararı verilebilmesi için yeterli olmadığı; 4 tanığın beyanının yetkisiz … Sulh Ceza Mahkemesince alındığı, yargılamada kullanılamayacağı; itirafçı tanıkların ifadelerinin, rızasıyla olsa bile yasak delil olduğu ve hükme esas alınamayacağı; aleyhine anlatımlarda bulunan tüm tanıkların beyanları birlikte değerlendirildiğinde, beyanlar arasında çelişki bulunduğu, aleyhe beyanda bulunan tanıkların tamamının şahsını daha önceden tanıyan kişiler olduğu, Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararı gereğince sanığı önceden tanıyan tanıkların beyanlarının kuşkulu olacağı, aralarında husumet bulunabileceğinin bilinen bir gerçek olduğu; tanık beyanının silahlı terör örgütüne üyelik suçlamalarında tek başına delil olarak değerlendirilemeyeceği Yargıtay … Dairesinin içtihat halini almış kararları ile sabit olduğu; aleyhine beyanda bulunan tanıkların, etkin pişmanlıktan yararlanmak için salt kendini kurtarma gayesi ile beyanda bulunduklarının açık olduğu, bu beyanların yan deliller ile desteklenmemiş olduğu; darbe girişimiyle ilişkisi olmayan kamu görevlilerinin sivil ölüm oluşturur şekilde kamu görevinden çıkarılmasının, OHAL’e neden olan durumun gerektirdiği türden bir tedbir olmadığı, Anayasa’nın 129/2. maddesinde öngörülen savunma hakkına ilişkin hüküm ihlal edilerek kamu görevinden çıkarıldığı; somut olayda iradi faaliyet ya da kasti hareketlerinden dolayı 30 Mayıs 2016 tarihinden sonra örgüt üyeliğinden, 16 Temmuz 2016 tarihinden sonra ise silahlı terör örgütü üyeliğinden sorumlu tutulabileceği, hukuki güvenlik ilkesinin gereği olarak, bu tarihten önceki faaliyet ya da hareketleri nedeniyle terör örgütü üyeliği ile suçlanamayacağı; Dairece, hakkında kesin bir ceza hükmü olmamasına rağmen suçu sabitmiş gibi değerlendirilerek, ihraç işleminin yasaya uygunluğuna karar verilmesinin masumiyet karinesinden yararlanma hakkının ihlali olduğu; dava konusu işlem ile eğitim ve mülkiyet hakları ile AİHS’nin 6/1-2, 7, 8, 11, 14 maddelerinde ve Anayasa’nın 38/4. maddesinde yer alan haklarının ihlal edildiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 17/02/2021 tarih ve E:2016/57261, K:2021/323 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama giderlerinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,
4. Kesin olarak, 22/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.