Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu, Esas No: 2021/1141, Karar No: 2021/3153

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2021/1141 E. , 2021/3153 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/1141
Karar No : 2021/3153

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onikinci Dairesinin 24/09/2020 tarih ve E:2020/2194, K:2020/3011 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Emniyet Hizmetleri Sınıfında görev yapan davacı tarafından, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığınca yürürlüğe konulan (22/02/2013 tarih ve 2013/11 sayılı Genelge’de değişiklik öngören) 24/04/2019 tarih ve 2019/9 sayılı Genelge’nin “H- Genelgenin Onuncu Kısmında Yapılan Düzenlemeler” başlklı bölümünün 17. ve 19. maddelerinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onikinci Dairesinin 24/09/2020 tarih ve E:2020/2194, K:2020/3011 sayılı kararıyla;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesinin 3., 4., 6. fıkrası, 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi ve 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi hükümlerine yer verilerek;
Yer verilen mevzuat ve açıklamalar çerçevesinde, dava konusu işlem ile davacı arasında menfaat ilişkisinin bulunmaması halinde, 2577 sayılı Kanun’un 15/1-b. maddesi uyarınca, davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesinin gerektiği,
Bu yönüyle, uyuşmazlıkta öncelikle, 2019/9 sayılı Genelgenin “H- Genelgenin Onuncu Kısmında Yapılan Düzenlemeler” başlıklı bölümünün 17. ve 19. maddelerinin iptalinin istenilmesinde, davacının menfaatinin (subjektif ehliyetinin) bulunup bulunmadığının belirlenmesinin gerektiği,
2019/9 sayılı Genelge’nin “H-Genelgenin Onuncu Kısmında Yapılan Düzenlemeler” başlıklı bölümünün 17. maddesinin iptali istemi yönünden;
Davacı tarafından, hizmet borçlanmasının, 2019/19 sayılı Genelge’nin dava konusu edilen 17. maddesine dayanılarak, iştirakçiliğin başlangıcının tespitinde ve 5434 sayılı Kanun’un Geçici 205. maddesi kapsamında emeklilik yaşının belirlenmesinde dikkate alınmadığının ileri sürüldüğü ancak söz konusu 17. maddede, 01/10/2008 tarihinden sonra ilk defa kamu görevine başlayanların (emeklilik yönünden 5510 sayılı Kanun hükümlerine tabi olanların) yaptıkları borçlanmaların hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin hususların düzenlendiği, 01/10/2008 tarihinden önce kamu görevinde bulunan ve emeklilik yönünden 5434 sayılı Kanun’a tabi olan davacının borçlanmasına yönelik bir düzenlemeye yer verilmediğinden, dava konusu olan ve iptali istenilen 17. maddenin davacıya uygulanacak bir düzenleme olmadığı,
2019/9 sayılı Genelge’nin “H-Genelgenin Onuncu Kısmında Yapılan Düzenlemeler” başlıklı bölümünün 19. maddesinin iptali istemi yönünden;
Davacı tarafından, hizmet borçlanmasının 2019/19 sayılı Genelge’nin 19. maddesine dayanılarak, iştirakçiliğin başlangıcının tespitinde ve 5434 sayılı Kanun’un Geçici 205. maddesi kapsamında emeklilik yaşının belirlenmesinde dikkate alınmadığının ileri sürüldüğü ancak dava konusu düzenlemeyle, 22/1/1962 tarih ve 1 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyelerinin Ödenek ve Yollukları Hakkında Kanun’a göre aylık almış olan iştirakçilerin, hizmet sürelerinin borçlandırılmasına ve borçlanılan bu sürelerin sigortalılık başlangıcının tespitinde dikkate alınmasına yönelik düzenlemeler getirildiği ve buna göre dava konusu düzenlemenin sadece Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine ilişkin olduğu, Emniyet Genel Müdürlüğünde “Emniyet Hizmetleri Sınıfında” görev yapan personele (ve dolayısıyla davacıya) doğrudan uygulanabilecek bir düzenleme olmadığı, dava konusu 19. maddenin, davacının meşru ve güncel bir menfaatini etkilemediği gerekçesiyle davanın, 2577 sayılı Kanun’un 15/1-b maddesi uyarınca ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu Genelge’nin Emniyet Genel Müdürlüğüne gönderilmesinden sonra maaşlı emeklilik tarihinin ötelendiği, bu kapsamda SGK’ya başvuru yaptığı, borçlanma ve hizmet tespitinin başlangıç tarihinin yeniden değerlendirilerek düzeltilmesi isteminde bulunduğu, 5434 sayılı Kanun’un mülga Geçici 205. maddesi hükümlerinin uygulanmasına imkan bulunmadığı, emeklilikte tabi olduğu yaş ve sürenin ilk kez 5434 sayılı Kanun’a tabi iştirakçi sayıldığı 14/08/2000 tarihinde yürürlükte bulunan 5434 sayılı Kanun’un mülga 39. maddesi hükümlerine göre belirlenmesinin gerektiği belirtilerek talebinin reddedildiği, 01/10/2008 tarihinden önce kamu görevinde bulunan ve emeklilik yönünden 5434 sayılı Kanun’a tabi olanların borçlanma işlemleri ve borçlanılan sürelerin hizmet olarak değerlendirilmesi ile emeklilik yaşının tespitine ilişkin işlemlerin aksine bir hüküm olmadıkça 5434 sayılı Kanun’un Geçici 205. madde hükümlerine göre yapılması gerektiği, öte yandan savunmada 17. maddenin 01/10/2008 tarihi öncesi kamu görevinde olanları etkilemeyeceğinin belirtildiği, yine 19. maddenin de Emniyet Genel Müdürlüğü personelini ilgilendirmediğinin belirtildiği ancak bu Genelge Emniyet Genel Müdürlüğüne tebliğ edildikten sonra PBS Hizmet Modülünde güncelleme yapıldığı, bu yönü ile Dairenin eksik inceleme ile karar verdiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Onikinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekkemül ettiğinden davacının yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin Danıştay Onikinci Dairesinin temyize konu 24/09/2020 tarih ve E:2020/2194, K:2020/3011 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 16/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir