Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu, Esas No: 2020/696, Karar No: 2021/472
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2020/696 E. , 2021/472 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/696
Karar No : 2021/472
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Üniversitesi Rektörlüğü – …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci Dairesinin 26/06/2019 tarih ve E:2014/10224, K:2019/6132 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsnde … olarak görev yapan davacının, görevinden çekilmiş sayılma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin yargı kararıyla iptali üzerine mahrum kalınan 104.000,00-TL tutarındaki maaş ve faiz alacağının yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 26/06/2019 tarih ve E:2014/10224, K:2019/6132 sayılı kararıyla;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 12. maddesine göre; tesis ve tebliğ edildiği tarihten itibaren maddi ve manevi zararlar doğuran işlemlerden dolayı, ilgililerin, doğrudan doğruya tam yargı davası açabileceği gibi iptal ve tam yargı davasını birlikte de açabileceği ya da önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın tebliğinden itibaren dava açma süresi içinde tam yargı davası açabilecekleri,
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının ortaya konulması, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesinin gerektiği,
Hizmet kusuru ilkesine dayalı olarak tazminata hükmedilebilmesi için ortada idarenin kusurlu bir eylem veya işleminin mevcut olması, ilgilinin zarara uğramış olması ve bu zarar ile idarenin kusurlu eylemi veya işlemi arasında uygun illiyet bağının mevcut olması gerektiği,
Dava konusu olayda, davacının görevinden çekilmiş sayılma cezası ile cezalandırıldığı ve yargı kararı ile bu işlemin iptaline karar verildiği görüldüğünden, böylece, davalı idarece tesis edilen bir işlemin hukuka aykırılığının kesin olarak ortaya konulduğu, söz konusu işlemden kaynaklı bir maddi zararın oluştuğu ve işlem ile zarar arasında illiyet bağı olduğunda da şüphe bulunmadığı,
Dairelerinin 16/01/2019 tarih ve E:2014/10224 sayılı ara kararıyla davalı idareden, davacının görevinden çekilmiş sayılma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Yükseköğretim Kurulu Yüksek Disiplin Kurulunun … tarih ve … sayılı işlemi nedeniyle davacının görevine son verildiği tarih ile Dairelerinin 19/02/2014 tarih ve E:2011/1130 K:2014/1143 sayılı kararı üzerine davacının görevine döndüğü tarih arasında, davacının mahrum kaldığı parasal hakların miktarının ne kadar olduğunun sorulduğu, cevaben verilen ve 01/04/2019 tarihinde Daireleri kayıtlarına giren dilekçede; mahrum kalınan parasal haklara yönelik yapılan hesaplamada, davacının; 77.645,57-TL maaş, 26.727,09-TL faiz alacağı olmak üzere toplam 104.372,66-TL alacaktan mahrum kaldığının görüldüğü,
Öte yandan, davacının görevine son verildiği tarih ile görevine döndüğü tarih arasında gelir getirici faaliyette bulunduğu konusunda taraflar arasında çekişme olmadığı, söz konusu gelirin davacıya ödenecek olan tazminattan mahsup edilmesi gerektiği,
Bu bağlamda, davacıya ait SGK kayıtlarından, davacının asgari ücretle çalıştığı anlaşılmış, davacının bu sürede kazandığı gelirin net tutarı maaş alacağından çıkarılmak suretiyle (77.645,57 – 16.010,02 = 61.635,55-TL) elde edilen miktar ile faiz alacağının (26.727,09-TL) toplamı olan 88.362,64-TL’nin davacıya ödenmesi gerektiği,
Davacının mürekkep faiz istemi yönünden;
İdarenin işlem, eylem ve faaliyetleri nedeniyle uğranılan zararların tazmini için açılan davalarda, eksilen ya da yoksun kalınan maddi değerin zaman içinde gecikmesi, bu gecikmeden doğan zararın telafisi için hükmedilecek maddi tazminata, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun uyarınca faiz yürütülmesi gerektiği, ancak, aynı Kanun’un gereğince mürekkep faiz yürütülmesi yasaklandığından, davacının 26.727,09-TL faiz alacağına yasal faiz hükmedilmesine olanak bulunmadığı,
Diğer taraftan, davacının asıl alacağı olan 61.635,55 TL maaş alacağına, davacının görevine son verildiği tarih ile görevine döndüğü tarih arasında uygulanan ve Dairelerince kabul ve hükmedilen 26.727,09-TL faiz alacağı bulunduğundan, anılan tarihler için ayrıca faize hükmedilmesine gerek bulunmadığı, ancak, asıl alacak yönünden arta kalan tarihler için davanın açıldığı 02/09/2014 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi gerektiği sonucuna varılarak,
Davanın kısmen kabulü ile davacının maaş ve faiz alacağına karşılık 88.362,64-TL’nin davalı idareden alınarak davacıya, iptal davasının açıldığı 02/09/2014 tarihinden itibaren asıl alacak yönünden yasal faiziyle birlikte ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin (15.637,36-TL’lik) talebi yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacının çalışmadığı dönem için kendisine aylık ödenmesinin hukuka uygun olmadığı, ayrıca, Daire tarafından, davacının çalışmadığı dönemlere ait parasal hakları ve faiz alacağı ile gelir getirici çalıştığı işte elde ettiği gelirin yanlış hesaplandığı, bu nedenle, hukuka aykırı olan temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen kabulü, kısmen reddine ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 26/06/2019 tarih ve E:2014/10224, K:2019/6132 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.