Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu, Esas No: 2020/3319, Karar No: 2021/227

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2020/3319 E. , 2021/227 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
    Esas No : 2020/3319
    Karar No : 2021/227

    KARAR DÜZELTME
    İSTEMİNDE BULUNAN (DAVALILAR) : 1- …
    2- … Müdürlüğü
    VEKİLİ : Av. …
    KARŞI TARAF (DAVACI) : …

    İSTEMİN ÖZETİ : Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca verilen, Danıştay Onaltıncı Dairesinin 08/06/2016 tarih ve E:2015/16431, K:2016/4526 sayılı kararının iptale ilişkin kısmının açıklama ile onanmasına dair 21/11/2018 tarih ve E:2016/5071, K:2018/5008 sayılı karara karşı, davalı idareler karar düzeltme isteminde bulunmaktadırlar.

    SAVUNMANIN ÖZETİ : Savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

    DÜŞÜNCESİ : İstemlerin reddi gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
    Danıştay dava daireleri ve İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurullarının temyiz üzerine verdikleri kararlar hakkında ancak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesinde yazılı nedenlerle kararın düzeltilmesi istenebilir. Kararın düzeltilmesi dilekçesinde öne sürülen hususlar ise adı geçen Kanun maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymamaktadır.
    Bu nedenle kararın düzeltilmesi istemlerinin REDDİNE, 10/02/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

    KARŞI OY

    X- Anayasa’nın 125. maddesinin 4. fıkrasında, “Yargı yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez.” ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 2. fıkrasında, “İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler.” kuralı yer almıştır.
    İdari faaliyetlerin temel ve ortak amacı kamu yararını gerçekleştirmektir. İdarenin bu amacı sağlamak için yapacağı işlem ve eylemlerin türünü, zamanını ve yöntemini belirlemekte sahip bulunduğu takdir yetkisinin sınırsız olmadığı ve yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden yargı denetimine tabi bulunduğu idare hukukunun bilinen ilkelerindendir.
    Anayasa’nın 125. maddesinin 4. fıkrasının ilk cümlesinde yer aldığı ve 2577 sayılı Kanun’un 2. maddesinde de açıkça ifade edildiği gibi idari işlemler üzerindeki yargısal denetim bu işlemlerin hukuka uygunluğunun saptanmasıyla sınırlıdır. İdarenin takdir yetkisinin denetimine yargı organları yönünden getirilen ve idari işlemlerin yalnızca hukuka uygunluk açısından denetlenebilecekleri biçiminde ifade edilen kural aynı zamanda idarenin takdir yetkisinin kullanılmasında uyması gereken sınırları da koymuş olmaktadır. Başka bir anlatımla, idarelerin belirli bir kamu hizmetinin etkili ve verimli bir biçimde yürütülmesi, kamu yararının daha somut bir biçimde ortaya konulması için birden çok seçenekten birisini tercihte takdir yetkisiyle donatıldıkları durumda idari yargı organlarının bu yetkisini hukuka uygun olarak kullandığının saptanması koşuluyla idareyi bu seçeneklerden birisini tercihe zorlayacak ya da belli bir yönde işlem veya eylem tesisine zorunlu kılacak biçimde yargı kararı vermeleri Anayasa ve Kanun’un yukarıda belirtilen ilkeleriyle bağdaştırılamaz.
    Davalı idarenin, bir üst rütbeye terfi ettirilmesi konusunda, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri kapsamında yapacağı değerlendirmeler ile emniyet hizmetlerinin gereklerini de dikkate alarak, sonrasında ulaşacağı sonuca göre takdir yetkisinin bulunmakta, idarenin bu takdir yetkisinin yargısal denetiminin, hak ve menfaat ilkeleri ile kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olarak kullanılıp kullanılmadığı yönünden yapılması gerekmektedir.
    Olayda, her ne kadar bazı kamu kurum ve kuruluşlarına ait kadrolarda düzenleme yapılmasına dair 2014/6303 sayılı Bakanlar Kurulu kararına yönelik olarak iptal kararı verilmiş ise de, işlemin gerekçesinin sadece sınırlı sayıda kadro bulunması hususu olmayıp, dava konusu Yüksek Değerlendirme Kurulu kararının terfi ettirilmeme gerekçesinin belirtildiği 12. maddesinde, Emniyet Teşkilatında halen görev yapmakta olan 3. sınıf emniyet müdürü, 4. sınıf emniyet müdürü ve emniyet amiri rütbesindeki personelin mevcut sayısı ile rütbelerine göre görev unvanları ve görev yerleri ve teşkilatın görev ve sorumlulukları ile güvenlik hizmetinin etkin ve verimli bir şekilde kullanımı göz önüne alındığında, bu kapsamdaki mevcut personelin bulundukları rütbede bir yıl daha kalmaları gerektiğinin belirtilmesi karşısında dava konusu bireysel işlemin gerekçelerinden sadece biri olan sınırlı sayıda kadro bulunması hususunun dayanağı olan Bakanlar Kurulu kararının iptal edilmiş olması ve üst rütbeye terfi nedeniyle boşalan kadroların ortaya çıkmış olması, söz konusu işlemi hukuka aykırı hale getirmeyeceğinden, mevcut durumda Teşkilatın öngördüğü rütbeli personel ihtiyacı dikkate alınarak takdir yetkisi kapsamında ve kanun önünde eşitlik çerçevesinde kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olarak tesis edilen dava konusu bireysel işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
    Açıklanan nedenlerle, davalı idarelerin kararın düzeltilmesi istemlerinin kabulü ile Daire kararının davacının bir üst rütbeye terfi ettirilmemesine ilişkin işlemin iptaline yönelik kısmının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir