Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu, Esas No: 2020/2343, Karar No: 2021/471
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2020/2343 E. , 2021/471 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/2343
Karar No : 2021/471
TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ: Hukuk Müşaviri …
2- (DAVALI YANINDA MÜDAHİL) : … Üniversitesi Rektörlüğü
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLLERİ : Av. …, Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 19/12/2019 tarih ve E:2019/20028, K:2019/14727 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 16/06/2011 tarihinde mülga Bayındırlık ve İskan Bakanlığı işlemiyle onaylanan 1/5000 ölçekli Yaşar Üniversitesi (İzmir-Bornova) Bornova Kampüsü Nazım İmar Planı değişikliği ile 1/1000 ölçekli Yaşar Üniversitesi (İzmir-Bornova) Bornova Kampüsü Uygulama İmar Planı değişikliğinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 11/03/2015 tarih ve E:2011/9111, K:2015/1437 sayılı kararının Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 27/11/2017 tarih ve E:2015/4138, K:2017/3973 sayılı kararıyla bozulması üzerine bozma kararına uyularak verilen Danıştay Altıncı Dairesinin 19/12/2019 tarih ve E:2019/20028, K:2019/14727 sayılı kararıyla;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Yükseköğretim Kurumları” başlıklı 130. maddesinde; üniversitelerin, Devlet tarafından kanunla kurulacakları, kanunda gösterilen usul ve esaslara göre kazanç amacına yönelik olmamak koşuluyla vakıflar tarafından da Devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim kurumları kurulabileceği, Vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumlarının mali ve idari konular dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasa’da belirtilen hükümlere tabi bulunduğu kurallarına yer verildiği,
Uyuşmazlık konusu olay bu çerçevede değerlendirildiğinde, kamu hizmeti yaptığı tartışmasız olan vakıf üniversitelerinin bu hizmeti yerine getirmekte kullandığı yapılarının resmi bina olduğu açık olduğundan davacının davaya konu imar planı değişikliklerinin 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 9. maddesi uyarınca onanmasında mevzuata uyarlık bulunmadığı yönündeki iddialarına itibar edilmediği,
Dairelerince yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda;
– İncelemenin, dava konusu imar planı değişikliklerinin; üst ölçekli plana uygunluğu, 1980 tarihli imar planı ile oluşan yerleşim dokusu ve yol bağlantılarına etkisi, üniversite alanı dışında kalan taşınmazlara ilişkin yapılaşma koşullarına etkisi, ilave sosyal donatı alanı sunumu gerektirip gerektirmediği hususu ile önceki planda yer alan sosyal donatı alanlarına etkisi ve 9 sayılı adanın doğusunda yer alan tek parsel biçimindeki üniversite alanına etkisi ile konunun yol kavramı ve mekânın sözdizimi açısından irdelenmesi yönlerinden olmak üzere, altı başlık altında yapıldığı ve dava konusu işlemlerin şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararı ilkesi çerçevesinde değerlendirildiği,
– Dava konusu nazım ve uygulama imar planı değişikliğinin; kentin üst ölçekli nazım planı olan 1/25.000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Revizyonu ile uyumlu olduğu, fabrika/depolama/sanayi ürünleri satış ve servisler faaliyetlerinin yer aldığı 9 sayılı imar adasını kapsayan 1980 ve 1997 onay tarihli planların, burada, 2001 yılında kurulan bir vakıf üniversitesinin büyük yüzölçümüne sahip bir arsa edinerek kampüs inşa etme girişimini yönlendirmede kullanılamadığı, ilgili ilçe belediyesinin yürürlükteki imar planının Üniversite mülkiyetindeki parsellerle ilgili bölümünü uygulamadığı, buna karşılık parsel üzerindeki mevcut binaların alanları değişmeden üniversite kullanımı için yenilenmesine ruhsat verdiği için üniversite kampüsünün yasal olarak oluştuğu,
– Plan değişikliği sonucunda üniversite kampüs alanı içinde kalmış olan yaya yolunun yalnızca üniversite için kullanılır duruma geldiği, 1980 ve 1997 planlarının yaya yolu omurgasını bozduğu, yayaların metro istasyonuna daha uzun yol katederek ve ada içinde düzenlenen otopark üzerinden geçerek erişebilecekleri bir sistem oluşturulmasının bu çevredeki erişim ve dolaşım koşullarını olumsuz etkilediği, dava konusu plan değişikliklerinin, üniversite kampüsü içindeki mevcut ve geleceğe dönük yapılaşmayı, yolları ve açık alanları göstermediği, uygulama imar planının gerektirdiği kapsam ve ayrıntıda çizilmediği, plan onama sınırı dışındaki alanlar için 1997 onay tarihli plana göre değişiklikler yapılmış olmasının da ilgili mevzuata uygun olmadığı, ancak bu alanların yapılan plan değişiklerinden etkilendiği ve bu nedenle plan kapsamına alınarak düzenleme yapılması gerektiği,
– Plan değişiklerinin bitişikteki arsaların yapılaşma koşullarına olan etkileri dikkate alındığında, planlanan alanın Yaşar Üniversitesinin maliki olduğu arazi ile sınırlı tutulmayıp üniversite için yeterli alan yaratacak, bitişikteki ve çevredeki diğer ada ve parsellerdeki işlevleri, kullanımları, yapılaşma koşullarını revize edecek bir yaklaşım ile yapılması gerektiği,
– Yol kavramı ve mekanın sözdizimi açısından konu ele alındığında; dava konusu edilen plan değişikliklerinin 1980’li yıllardan beri kurgulanmaya çalışılan bir ana yaya güzergahını kamuya açık yol olmaktan çıkararak üniversitenin yaya “allesine” dönüştürmesinin, 1/25000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Revizyonu uyarınca alanın güneyinde öngörülen yeni merkez gelişmelerinin Bölge Metro İstasyonu ile olan bağını dolaylı erişilen bir yaya yolu sistemi üzerinden sağlanabilecek hale getirmesinin bu mekânın sözdizimi, düzeni, sistematiği ve parçalarını birbirine bağlayan kurgusunu bozduğunun anlaşıldığı ve şehircilik ilkeleri açısından uygun olmadığı, yönünde değerlendirmelerde bulunulduğu,
Hükme esas alınabilcek nitelikte bulunan anılan bilirkişi raporunun ve dosyada bulunan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden; plan değişikleri sonucunda üniversite kampüs alanı içinde kalmış olan yaya yolunun yalnızca üniversite için kullanılır duruma geldiği, 1980 ve 1997 planlarının yaya yolu omurgasının bozulduğu, yayaların metro istasyonuna daha uzun yol katederek ve ada içinde düzenlenen otopark üzerinden geçerek erişebilecekleri bir sistem oluşturulmasının bu çevredeki erişim ve dolaşım koşullarını olumsuz etkilediği, dava konusu plan değişikliklerinin, üniversite kampüsü içindeki mevcut ve geleceğe dönük yapılaşmayı, yolları ve açık alanları göstermediği, uygulama imar planının gerektirdiği kapsam ve ayrıntıda çizilmediği için planlama ilkelerine uygun olmadığı, ayrıca plan onama sınırı dışındaki alanlar için 1997 onay tarihli plana göre değişiklikler yapılmış olmasının da ilgili mevzuata uygun olmadığı, ancak bu alanların yapılan plan değişikliğinden etkilendiği ve bu nedenle plan kapsamına alınarak planla düzenleme yapılması gerektiği, plan değişikliğinin bitişikteki arsaların yapılaşma koşulları üzerine olan etkileri dikkate alındığında, planlama alanının Yaşar Üniversitesinin maliki olduğu arazi ile sınırlı tutulmayıp üniversite için yeterli alan yaratacak, bitişikteki ve çevredeki diğer ada ve parsellerdeki işlevleri, kullanımları, yapılaşma koşullarını revize edecek bir yaklaşım ile belirlenmesi gerektiği sonucuna varılarak, dava konusu imar planı değişikliklerinde şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu imar planı değişikliklerinin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davalı idare ve davalı idare yanında müdahil tarafından, dava konusu imar planlarının, üst ölçekli 1/25.000 Nazım İmar Planına uygun olduğu, ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerinin alındığı, üniversite yerleşkesine yönelik planlamada kamu yararının bulunduğu, planda gerekli donatı alanlarının sağlandığı, bu itibarla dava konusu işlemde şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçelerinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkün olduğu belirtilmiş; dördüncü fıkrasında, “Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde bu madde ile ısrar hariç 50. madde hükümleri kıyasen uygulanır.” denilmiş; 50. maddesinin dördüncü fıkrasında ise Danıştayın bozma kararına uyulduğu takdirde, bu kararın temyiz incelemesinin, bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu kararı; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 27/11/2017 tarih ve E:2015/4138, K:2017/3973 sayılı bozma kararında belirtilen gerekçeler göz önüne alınarak verilmiş bir karar olduğundan, usul ve hukuka uygun bulunmakta ve bozulmasını gerektirecek bir hukuka aykırılık taşımamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin ve davalı idare yanında müdahilin temyiz istemlerinin reddine,
2. Dava konusu işlemlerin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 19/12/2019 tarih ve E:2019/20028, K:2019/14727 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.