Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu, Esas No: 2020/1672, Karar No: 2021/493

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2020/1672 E. , 2021/493 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
    Esas No : 2020/1672
    Karar No : 2021/493

    TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Birliği

    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı

    VEKİLİ : Av. …

    2- … Bakanlığı

    VEKİLLERİ : Hukuk Müşaviri …,
    Av. …

    İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onuncu Dairesinin 14/11/2019 tarih ve E:2017/155, K:2019/7886 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: 31/12/2016 tarih ve 29935 (3. mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 01/01/2017 tarihinde yürürlüğe giren “Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Görevlendirilen Müdafi ve Vekillere Yapılacak Ödemelere İlişkin 2017 Yılı Tarifesi”nin iptali istenilmiştir.
    Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 14/11/2019 tarih ve E:2017/155, K:2019/7886 sayılı kararıyla;
    İlgili mevzuat hükümlerine dayanılarak, 02/03/2007 tarih ve 26450 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri İle Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik” uyarınca Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince görevlendirilen müdafi veya vekillerin yapacakları hukuki yardımlar için 2017 yılında ödenecek ücretlerin tespitine ilişkin “Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Görevlendirilen Müdafi ve Vekillere Yapılacak Ödemelere İlişkin 2017 Yılı Tarifesi” nin Adalet ve Maliye Bakanlıklarınca hazırlanarak yürürlüğe konulduğu, anılan Yönetmelikle, Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince soruşturma ve kovuşturma makamlarının talebi üzerine müdafi veya vekillerin görevlendirilmeleri ile bu kişilere yapılacak ödemelere ilişkin usul ve esasların düzenlendiği, müdafi veya vekilin görevlendirilmesi ve akabinde yapmış olduğu hukuki yardım bir bütün olarak değerlendirildiğinde, hizmetin kamusal bir yönünün bulunduğu, hukuki yardımın kamusal yönü de dikkate alınarak dava konusu Tarife ile de Yönetmelik uyarınca görevlendirilecek müdafi ve vekillere yapacakları hukuki yardımlar karşılığı ödenecek ücretlerin tespit edildiği;
    Davacı tarafından, dava konusu Tarife’de belirlenen miktarların çok düşük olduğu ileri sürülmekte ise de; soruşturma ve kovuşturma makamlarınca yapılan görevlendirmenin ve yapılan hukuki yardımın kamusal yönü dikkate alındığında, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un, 5560 sayılı Kanun’la değişik 13. maddesinde, müdafi ve vekile ödenecek ücretin, avukatlık ücret tarifesinden ayrık olarak, Türkiye Barolar Birliğinin görüşü de alınarak Adalet ve Maliye Bakanlıkları tarafından birlikte belirleneceğinin açıkça hükme bağlandığı;

    Bu durumda, müdafi ve vekillere, Türkiye Barolar Birliğinin görüşü de alınarak Adalet Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinden ayrık olarak, yapılacak ödemelere ilişkin hususları düzenleyen dava konusu Tarife’de kamu yararına, üst hukuk normlarına ve mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, 2017 yılı Tarifesi’nde yer alan ücretlerin oldukça düşük oluğu, Tarife’nin hazırlanmasında Türkiye Barolar Birliğinin görüşünün dikkate alınmadığı, ücretlerin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin çok altında tespit edildiği, ücretlerin baroların tavsiye niteliğinde yayımladıkları en az ücret çizelgelerinin de çok altında kaldığı, bir önceki yıla göre artış oranları yetersiz olduğundan ekonomik koşullar karşısında eridiği ve bu durumun sürdürülemez bir hal aldığı, ücretlerin brüt olarak belirlendiği ve yasal kesintiler yapıldıktan sonra avukatın elde ettiği kazancın daha da azaldığı hususlarının değerlendirilmediği, avukatın görevlendirildiği soruşturma veya kovuşturma aşamalarında yapılan iş ve işlemler için harcanan zaman ve verilen emeklerin Tarife hazırlanırken göz önünde tutulmadığı, bu durumun Anayasa’daki eşitlik ilkesi ve angarya yasağına aykırılık teşkil ettiği, bu nedenlerle dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davalı idarelerden Adalet Bakanlığı tarafından, Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş; Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından ise savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
    “a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
    b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
    c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
    Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davacının temyiz isteminin reddine,
    2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 14/11/2019 tarih ve E:2017/155, K:2019/7886 sayılı kararının ONANMASINA,
    3. Kesin olarak, 15/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir