Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu, Esas No: 2019/346, Karar No: 2021/384
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2019/346 E. , 2021/384 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/346
Karar No : 2021/384
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.
KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı
VEKİLLERİ : Hukuk Müşaviri Av. …
Av. …
2- … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onbeşinci Dairesinin 18/10/2018 tarih ve E:2016/1241, K:2018/7019 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’nin 2.3. maddesinin 1. fıkrasının son cümlesinde yer alan “Ancak sağlık hizmeti sunucularınca acil servislerde verilen ve Kuruma acil sağlık hizmeti olarak faturalandırılan hizmetlerin Kurumun inceleme birimlerince yeşil alan muayenesi olarak değerlendirilmesi halinde verilen sağlık hizmeti bedelleri karşılanmaz.” ibaresinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onbeşinci Dairesinin 18/10/2018 tarih ve E:2016/1241, K:2018/7019 sayılı kararıyla;
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 63, 71 ve devamı maddeleri ile 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu’nun Ek 1. maddesinde yer alan hükümler belirtilerek;
18/04/2014 tarih ve 28976 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Genel Sağlık Sigortası Uygulamaları Yönetmeliği’nin “Acil hâller ve acil sağlık hizmetleri” başlıklı 27. maddesinde; acil hâllerin; ani gelişen hastalık, kaza, yaralanma ve benzeri durumlarda olayın meydana gelmesini takip eden ilk 24 saat içinde tıbbî müdahale gerektiren durumlar ile ivedilikle tıbbî müdahale yapılmadığı veya başka bir sağlık kuruluşuna nakli hâlinde hayatın ve/veya sağlık bütünlüğünün kaybedilme riskinin doğacağı kabul edilen durumlar olarak tanımlandığı ve bu nedenle sağlanan sağlık hizmetlerinin acil sağlık hizmeti olarak kabul edileceğinin belirtildiği;
Sağlık Uygulama Tebliği’nin, “Provizyon işlemleri” başlıklı 1.7. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendinde de; acil hâl durumunun anılan Yönetmelik’te tanımlandığı şekliyle benimsendiği ve sağlık hizmet sunucularına yapılan acil hâl kapsamındaki başvurularda yalnızca bu müracaat nedeni ile ilgili sağlık hizmet bedellerinin faturalandırılabileceğinin, (ç) bendinde ise, 5510 sayılı Kanun’a göre genel sağlık sigortalısı veya bakmakla yükümlü olunan kişi sayılmaması nedeniyle hasta takip numarası/provizyon alınamayan kişilerin acil servis müracaatlarına ilişkin işlemlerin, acil sağlık hizmetlerinin sunumuna ilişkin Başbakanlık Genelgeleri doğrultusunda yürütüleceği kuralına yer verildiği;
Davacının iddiaları, aktarılan mevzuat hükümleri ve davalı idarelerin savunmaları ile birlikte değerlendirildiğinde; Sosyal Güvenlik Kurumu (Kurum) tarafından finansmanı sağlanacak sağlık hizmet bedellerinin belirlemesine ilişkin usul ve esasların 5510 sayılı Kanun’un 72. maddesi ile belirlendiği, buna göre söz konusu bedelleri belirlemeye Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunun yetkili kılındığı, anılan maddede Sağlık Uygulama Tebliği ve değişikliklerinin yürürlüğe konulmasından önce Sayıştayın istişari görüşünün alınacağına ilişkin herhangi bir hükme yer verilmediği;
Dava konusu Tebliğ maddesinin 1. fıkrasında, acil sağlık hizmeti sunmakla yükümlü olan sağlık hizmet sunucularınca, acil servise müracat eden ve muayeneleri sonucunda acil olmadığı tespit edilen kişilerin tedavi giderlerinin, Tebliğ’in eki EK-2/B Listesinde 520.021 kodu altında yer alan işlem bedeli üzerinden karşılanacağı, muayene sonucunda acil olduğu tespit edilenler için ise yine Tebliğ’in 2.2.1.B-2 maddesinin 1. ve 2. fıkralarının uygulanacağının açıkça düzenlendiği, bu durumda, sağlık hizmet sunucuları tarafından acil servislerde verilen ve Kuruma acil sağlık hizmeti olarak fatura edilen hizmetlerin Kurumca yapılan inceleme sonucunda yeşil alan muayenesi olarak değerlendirilmesi halinde verilen sağlık hizmet bedelinin karşılanmayacağına ilişkin dava konusu düzenleme ile Kuruma yanlış beyanda bulunan sağlık hizmet sunucularına yapılacak ve kamu zararına neden olacak haksız ödemelerin önlenmesinin amaçlandığı;
Bu durumda, dava konusu düzenlemede, üst hukuk normlarına, kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, mevzuatta acil hâl tanımına yer verilmediği ve ‘yeşil alan’dan kastedilenin de açıklanmadığı, mali konuda düzenleme içerdiğinden dava konusu kural belirlenirken Sayıştayın görüşünün alınması gerektiği, Sosyal Güvenlik Kurumu nezdinde oluşturulan fatura inceleme komisyonlarının yalnızca mevzuata uygunluk denetimi yapma yetkisinin bulunduğu, hekim yetkisine müdahale niteliğinde tıbbi uygunluk denetimi yapamayacakları, konuya ilişkin Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu kararının dosyaya sunulmadığı, bu hususun eksiklik olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davalı idareler tarafından, Danıştay Onbeşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davacının yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Onbeşinci Dairesinin temyize konu 18/10/2018 tarih ve E:2016/1241, K:2018/7019 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
4. Kesin olarak, 01/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.