Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu, Esas No: 2019/3214, Karar No: 2020/3249
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2019/3214 E. , 2020/3249 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/3214
Karar No : 2020/3249
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Barosu
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onuncu Dairesinin 28/03/2019 tarih ve E:2013/1548, K:2019/2514 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 18/01/2013 tarih ve 28532 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna İlişkin Uygulama Yönetmeliği’nin 3. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendinin, 32. maddesinin 6. fıkrasının ve 34. maddesinin 1. fıkrasındaki zorlama hapsine itiraz ile ilgili düzenlemenin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 28/03/2019 tarih ve E:2013/1548, K:2019/2514 sayılı kararıyla;
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetinin Önlenmesine Dair Kanun’un 1. maddesinde; Kanun’un amacının; şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemek olarak düzenlendiği;
“Koruyucu ve Önleyici Tedbirlere İlişkin Hükümler” başlıklı İkinci Bölümün “Mülkî amir tarafından verilecek koruyucu tedbir kararları” başlıklı 3. maddesinde; bu Kanun kapsamında korunan kişilerle ilgili olarak belirtilen tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer tedbirlere mülkî amir tarafından karar verilebileceği düzenlenerek, devamında kendisine ve gerekiyorsa beraberindeki çocuklara, bulunduğu yerde veya başka bir yerde uygun barınma yeri sağlanmasının tedbirlerden biri olarak yer aldığı;
“Tedbir kararlarına aykırılık” başlıklı 13. maddesinde; bu Kanun hükümlerine göre hakkında tedbir kararı verilen şiddet uygulayanın, bu kararın gereklerine aykırı hareket etmesi hâlinde, fiili bir suç oluştursa bile ihlal edilen tedbirin niteliğine ve aykrılığın ağırlığına göre hâkim kararıyla üç günden on güne kadar zorlama hapsine tabi tutulacağı hükmünün,
“Yönetmelik” başlıklı 22. maddesinde ise; bu Kanun’un uygulanmasına ilişkin usul ve esasların altı ay içinde, Adalet, İçişleri, Maliye, Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlıklarının görüşleri alınmak suretiyle Bakanlık tarafından hazırlanan yönetmeliklerle düzenleneceği hükmünün yer aldığı;
Dava konusu Yönetmeliğin iptali istenilen 3. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendinde; konukevinin; fiziksel, duygusal, cinsel, ekonomik veya sözlü istismara veya şiddete uğrayanların, şiddetten korunması, psiko-sosyal ve ekonomik sorunlarının çözülmesi, güçlendirilmesi ve bu dönemde şiddet mağdurlarının varsa çocukları ile birlikte ihtiyaçlarının da karşılanmak suretiyle geçici süreyle kalabilecekleri ve konukevi, sığınmaevi, kadın sığınağı, kadınevi, şefkatevi ve benzeri adlarla açılan yatılı sosyal hizmet kuruluşunu ifade ettiği, 32. maddesinin 6. fıkrasında; korunan kişinin nüfus kaydına işlenen gizlilik şerhinin, tedbir kararının süresinin sona ermesini takip eden on beşinci gün MERNİS veri tabanından silineceği, gizliliğe ilişkin tedbir kararının değiştirilmesi veya kaldırılması halinde ise nüfus müdürlüğü tarafından kararın gecikmeksizin yerine getirileceği, 34. maddesinin 1. fıkrasında; Kanun hükümlerine göre hâkim tarafından verilen koruyucu veya önleyici tedbir kararları ile tedbir kararlarına aykırılık dolayısıyla verilen zorlama hapsi kararlarına karşı, tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde ilgililer tarafından aile mahkemesine itiraz edilebileceği hususlarının düzenlendiği;
Yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendi yönünden;
Uyuşmazlık konusu Yönetmeliğin, şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınlar, çocuklar, aile bireyleri ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla yürürlüğe konulmuş olması nedeniyle şiddet mağduruyla ilgili olarak barınma tedbirinin uygulanmasını sağlayacak yerin, iptali istenilen maddede konukevi olarak tanımlandığı;
Bu nedenle, söz konusu tedbire hükmedilmesi halinde mağdurun yerleştirileceği yerin işlevleri itibarıyla bu amaca hizmet edip etmediğinin önemli olduğu; yasal düzenlemelerin kendisinden beklediği fonksiyonları yerine getiren yerlerin terminolojik olarak konukevi olarak adlandırılmasının idarenin takdir yetkisi kapsamında olup, dava konusu düzenlemede hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı;
Yönetmeliğin 32. maddesinin 6. fıkrası yönünden;
Dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan 6284 sayılı Kanun’a göre, tedbir kararlarının ilk seferinde en çok altı ay için verilebileceği, ancak şiddet veya şiddet uygulanma tehlikesinin devam edeceğinin anlaşıldığı hâllerde tedbir süresinin veya şeklinin değiştirilmesine, bu tedbirlerin kaldırılmasına veya aynen devam etmesine karar verilebileceği;
Alınan tedbir kararlarının yeniden uzatılması ya da değiştirilmesinin istenilmediği durumlarda tedbir kararları gibi geçici tedbir niteliğinde olan gizlilik kararlarının, tedbir kararının sona ermesi halinde kendiliğinden sonlanmasının usul ekonomisi açısından gerekli ve 6284 sayılı Kanun’un amacına uygun olduğu sonucuna ulaşıldığı;
Yönetmeliğin 34. maddesinin 1. fıkrası yönünden;
Davacı tarafından, söz konusu düzenleme ile yasada olmadığı halde hakim kararının ihlalinin cezalandırılmasına ilişkin zorlama hapsi için tekrar 15 günlük süre ve kesinleşme şartı getirilmiş olmasının öncelikle yasaya aykırı olduğunun ileri sürüldüğü;
6284 sayılı Kanun’un itiraz başlıklı 9. maddesinde, bu Kanun hükümlerine göre verilen kararlara karşı tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde ilgililer tarafından aile mahkemesine itiraz edilebileceği kuralına yer verildiği;
İptali istenen Yönetmeliğin 34/1. maddesinde ise, Kanun hükümlerine göre hâkim tarafından verilen koruyucu veya önleyici tedbir kararları ile tedbir kararlarına aykırılık dolayısıyla verilen zorlama hapsi kararlarına karşı, tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde ilgililer tarafından aile mahkemesine itiraz edilebileceğinin hükme bağlandığı;
Tedbir kararının ihlali halinde özgürlüğü kısıtlayıcı bir tedbir olarak zorlama hapsi öngörülmüş olduğundan, söz konusu karara karşı itiraz yolunun düzenlenmiş olmasının Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesi gereğince adil yargılanma hakkının da bir gereği olduğu ve iptali istenilen hüküm ile 6284 sayılı Kanun’un 9. maddesinin aynı düzenlemeyi içeriyor olması göz önünde bulundurulduğunda, dava konusu düzenlemede hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle,
davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Yönetmeliğin 34. maddesinin 1. fıkrası ile olmadığı halde hakim kararının ihlalinin cezalandırılmasına ilişkin zorlama hapsi için tekrar 15 günlük süre ve kesinleşme şartı getirilmiş olmasının öncelikle Kanun’a aykırı olduğu belirtilerek, Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun olan Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT :
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un ” İtiraz ” başlıklı 9. maddesinde, “(1) Bu Kanun hükümlerine göre verilen kararlara karşı tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde ilgililer tarafından aile mahkemesine itiraz edilebilir.
(2) Hâkim tarafından verilen tedbir kararlarına itiraz üzerine dosya, o yerde aile mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde aile mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde asliye hukuk mahkemesine, aile mahkemesi hâkimi ile asliye hukuk mahkemesi hâkiminin aynı hâkim olması hâlinde ise en yakın asliye hukuk mahkemesine gecikmeksizin gönderilir.
(3) İtiraz mercii kararını bir hafta içinde verir. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir.” kuralı, Tedbir kararlarına aykırılık başlıklı 13. maddesinde ise; “(1) Bu Kanun hükümlerine göre hakkında tedbir kararı verilen şiddet uygulayan, bu kararın gereklerine aykırı hareket etmesi hâlinde, fiili bir suç oluştursa bile ihlal edilen tedbirin niteliğine ve aykırılığın ağırlığına göre hâkim kararıyla üç günden on güne kadar zorlama hapsine tabi tutulur.
(2) Tedbir kararının gereklerine aykırılığın her tekrarında, ihlal edilen tedbirin niteliğine ve aykırılığın ağırlığına göre zorlama hapsinin süresi onbeş günden otuz güne kadardır. Ancak zorlama hapsinin toplam süresi altı ayı geçemez.
(3) Zorlama hapsine ilişkin kararlar, Cumhuriyet başsavcılığınca yerine getirilir. Bu kararlar Bakanlığın ilgili il ve ilçe müdürlüklerine bildirilir.” kuralı yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasa Mahkemesinin 28/11/2013 tarih ve E:2013/119, K:2013/141 sayılı kararında; “… Zorlama hapsi, bir suç karşılığı uygulanan ceza değildir. Zorlama hapsi, hukuki niteliği itibariyle tedbir kararına uyma yükümlülüğünü yerine getirmeye zorlayan ve bu yükümlülüğün ihlali halinde öngörülen bir disiplin hapsidir…” ifadelerine yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin yukarıda alıntısı yapılan kararında da belirtildiği üzere, zorlama hapsi, hukuki niteliği itibarıyla tedbir kararına uyma yükümlülüğünün ihlali halinde öngörülen bir disiplin hapsidir. Kanun’un sistematiğine bakıldığında, zorlama hapsinin tedbir kararlarına uyulmaması halinde verileceği, daha açık bir ifade ile, sürecin ikinci aşaması olarak düzenlendiği görüldüğünden, Kanun’un itiraz yolunun düzenlendiği 13. maddesinin, zorlama hapsine itirazı da kapsayıp kapsamadığı hususunun öncelikle belirlenmesi gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesinin 28/11/2013 tarih ve E:2013/64, K:2013/142 sayılı kararında; “Kanun’un “İtiraz” başlıklı 9. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca, bu Kanun hükümlerine göre verilen tüm kararlara tefhim veya tebliğden itibaren iki hafta içinde aile mahkemesine itiraz edilebilecektir. Maddenin (2) numaralı fıkrasında itiraz edilen kararların hangi mahkemelerce karara bağlanacağına ilişkin itiraz usulü düzenlenirken, “hâkim tarafından verilen tedbir kararlarına” ifadesi kullanılmıştır. Ancak maddenin bütünü göz önüne alındığında, (1) ve (2) numaralı fıkraların birbirini tamamlayan hükümler olduğu, (2) numaralı fıkrada itiraz usulünün düzenlendiği, Kanun’un 3., 4. ve 5. maddelerine göre verilen bütün tedbir kararları ile zorlama hapsi kararları için aile mahkemesi nezdinde itiraz hakkı tanınmış olduğu açıkça görülmektedir…” denilerek durum açıklığa kavuşturulmuş olduğundan, dava konusu Yönetmeliğin 34/1. maddesindeki, Kanun hükümlerine göre hâkim tarafından verilen koruyucu veya önleyici tedbir kararları ile tedbir kararlarına aykırılık dolayısıyla verilen zorlama hapsi kararlarına karşı, tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde ilgililer tarafından aile mahkemesine itiraz edilebileceği yönündeki kuralda üst hukuk normlarına aykırılık görülmemiştir.
Bu durumda, davanın reddi yolundaki Daire kararının dava konusu Yönetmeliğin 34. maddesinin 1. fıkrasına ilişkin kısmında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Daire kararının Yönetmeliğin diğer maddelerine ilişkin kısmı da usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın reddine ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 28/03/2019 tarih ve E:2013/1548, K:2019/2514 sayılı kararının, yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3.Kesin olarak, 17/12/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.