Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu, Esas No: 2019/3148, Karar No: 2021/199

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2019/3148 E. , 2021/199 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
    Esas No : 2019/3148
    Karar No : 2021/199

    TEMYİZ EDENLER : I-DAVACI: …
    VEKİLİ: Av. …
    : II-DAVALI: …
    VEKİLİ: Hukuk Müşaviri …

    DİĞER DAVALILAR : 1- … Bakanlığı
    2- … Valiliği-…
    VEKİLİ: Av. …

    İSTEMLERİN KONUSU : Danıştay İkinci Dairesinin 13/03/2019 tarih ve E:2016/9535, K:2019/1208 sayılı kararının, davacı tarafından davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin kısımlarının, davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığı tarafından iptale ilişkin kısmının karşılıklı olarak temyizen incelenerek bozulması istenilmektedirler.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı tarafından, etik kurallara aykırı davranışlar sergilediği ileri sürülen polis memurları hakkında İzmir Valiliği Etik Komisyonuna yapılan 13/08/2014 tarihli başvurunun, “işlem yapılmasına gerek olmadığı” belirtilerek reddine ilişkin 12/09/2014 tarihli işlem ile bu işlemin dayanağı olan Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri ile Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 40. maddesinin iptali istenilmiştir.
    Daire kararının özeti: Danıştay İkinci Dairesinin 13/03/2019 tarih ve E:2016/9535, K:2019/1208 sayılı kararıyla;
    Düzenleyici işlem yönünden:
    Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri ile Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin dava konusu edilen 40. maddesinde; “Oluştuğu tarihi izleyen günden başlayarak iki yıl içinde yapılmayan etik ilkelere aykırı davranışlar hakkındaki başvurular incelenmez.” düzenlemesine yer verildiği,
    5176 sayılı Kamu Görevlileri Etik Kurulu Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun hükmünün verdiği yetkiye dayalı olarak çıkarılan dava konusu Yönetmelikte yer alan, oluştuğu tarihi izleyen günden başlayarak iki yıl içinde yapılmayan etik ilkelere aykırı davranışlar hakkındaki başvuruların incelenemeyeceğine ilişkin düzenlemede, kamu yararı ve hizmet gereklerine, dolayısıyla hukuka aykırılık bulunmadığı,
    Bireysel işlem yönünden :
    Davacı tarafından, 22/05/2003 tarihinde konut dokunulmazlığı ve özel hayatının gizliliği haklarını mahkeme kararı olmaksızın ihlal ettiği belirtilen polis memurları hakkında suç duyurusunda bulunulduğu, bir kısım polis memurları hakkında kamu davası açılırken 2 polis memurunun gerçeğe aykırı ifadelerle kendilerini gizleyerek haklarında dava açılmasına engel oldukları, bu davranışlarının Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri ile Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 9. ve 10. maddelerine aykırı olduğu iddiasıyla davacının İzmir Valiliği Etik Komisyonunca inceleme yapılmasını talep ettiği, bunun üzerine İzmir Valiliği İl Emniyet Müdürlüğünün 12/09/2014 tarihli işlemi ile, “Olayın 22/05/2003 tarihinde gerçekleştiği, suç tarihi itibarıyla zamanaşımına uğradığı, adli yönden İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca işlem yapıldığı, kovuşturmaya yer olmadığı yönünde karar verildiği, 657 sayılı Yasanın 127/2 maddesinde 2 yıllık ceza zamanaşımından bahsedildiği, EGM Teftiş Kurulu Başkanlığı Araştırma, Soruşturma ve Öninceleme Yönergesinin 15/2 maddesi gereğince işlem yapılmasına gerek bulunmadığı” cevabının verildiği,
    Mevzuat düzenlemeleri dikkate alındığında, en az genel müdür veya eşiti seviyedeki kamu görevlileri hakkında Etik Kuruluna, diğer görevliler için ise kurum yetkili disiplin kurullarına yöneltilmek üzere ilgili kurum amirliğine başvuru yapılabileceğinin, kurum ve kuruluşların herhangi bir birimine yanlışlıkla ulaşan başvuru dilekçelerinin ise işleme konulmadan ilgisine göre yetkili disiplin kuruluna veya Kamu Görevlileri Etik Kurulu Başkanlığına gönderileceği düzenlemelerinin yer aldığı,
    Bu durumda, davacı tarafından, polis memurları hakkında İzmir Valiliği Etik Komisyonuna yapılan başvurunun yetkili disiplin kurulunca değerlendirilerek işin esası hakkındaki karar verilmek üzere disiplin kuruluna gönderilmesi gerekirken, bu yol izlenmeden, İzmir Valiliği İl Emniyet Müdürlüğünce şikayet konusunun zamanaşımına uğradığı ve işlem yapılmasına gerek bulunmadığından bahisle tesis edilen işlemde yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle,
    Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri ile Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 40. maddesininin iptali istemi yönünden davanın reddine, İzmir Valiliği Etik Komisyonuna yapılan 13/08/2014 tarihli başvurunun reddine ilişkin 12/09/2014 tarihli işlemin iptaline, yargılama giderinin davadaki haklılık oranına göre 166,45-TL’sinin davacı üzerinde bırakılmasına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince belirlenen 2.475,00-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığı ve İzmir Valiliğine verilmesine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
    Davacı tarafından, 5176 sayılı Kamu Görevlileri Etik Kurulu Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile başvuru için zamanaşımı sınırlaması getirilmediği, kanunla sağlanan hakların yönetmelik hükümleriyle sınırlanmasının hukuk teorisine aykırı olduğu ve demokratik toplum gerekleriyle bağdaşmadığı, davada adli yardımın kabul edilip ardından yüksek oranda yargılama giderlerine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğu, dosyada temsil belgesi ile vekaletname sunmayan davalılar yararına vekalet ücreti takdirinin 659 sayılı KHK hükümlerine aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
    Davalı idarelerden … tarafından, bireysel işlemin hukuka uygunluğunun esasının incelenmediği, davacının başvurusunun Yönetmeliğin 40. maddesi çerçevesinde zamanaşımı nedeniyle usulden reddedildiği, bu nedenle temyize konu kararın iptale yönelik kısmının yanlış hukuki değerlendirme neticesinde verilmiş olduğu ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
    Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
    Davalı idarelerden … ve İzmir … tarafından, davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
    Davalı idarelerden .. Bakanlığı tarafından, savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ: Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
    Üyeler … ve …’in, “2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3. maddesinin 2/b fıkrasında, dilekçelerde davanın konusu ve sebepleri ile dayandığı delillerin gösterileceğinin hükme bağlandığı, 15. maddesinin 1/d fıkrasında ise; yapılacak inceleme sonucu anılan maddeye aykırı bir durumun tespiti halinde uygun olmayan dilekçenin 30 gün içerisinde eksiklerin tamamlanarak yeniden dava açılmak üzere reddedileceğinin düzenlendiği, Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri ile Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 40. maddesinin söz konusu başvurunun reddine ilişkin işlemin dayanağının olmadığı, dolayısıyla iptali istenen düzenleyici işlem ile bireysel işlem arasında ne gibi bir bağlantı bulunduğunun açıkça ifade edilmediği, bahsi geçen düzenleyici işlemin davacının menfaatini ne şekilde ihlal ettiğinin ve hangi yönlerden hukuka aykırı olduğunun açıkça ortaya konulamadığı, bu haliyle dava dilekçesi 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3. maddesine uygun bulunmadığından, 2577 sayılı Kanun’un 15/1-d maddesi uyarınca dava dilekçesinin reddi gerektiği” yolundaki oylarına karşılık; dava dilekçesinin 2577 sayılı Kanunun 15/1-d maddesine uygun olduğuna oyçokluğuyla karar verilerek uyuşmazlığın esasına geçildi:

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
    “a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
    b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
    c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
    Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle,
    1- Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
    2. Dava konusu düzenleyici işlem yönünden davanın reddi, bireysel işlemin iptali yolundaki Danıştay İkinci Dairesinin temyize konu 13/03/2019 tarih ve E:2016/9535, K:2019/1208 sayılı kararının ONANMASINA,
    3. Davacının adli yardım talebinin kabul edilmiş olması nedeniyle ertelenmiş olan temyiz aamasına ilişkin yargılama giderinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin birinci fıkrası uyarınca Dairesince davacıdan tahsili için müzekkere yazılmasına,
    4. Kesin olarak, 04/02/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir