Danıştay 9. Daire, Esas No: 2020/2913, Karar No: 2021/2073

Danıştay 9. Daire Başkanlığı 2020/2913 E. , 2021/2073 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2020/2913
Karar No : 2021/2073

Kararın Düzeltilmesini İsteyen : … Vergi Dairesi Müdürlüğü/…

Karşı Taraf : …

İstemin Özeti : Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 17/12/2019 tarih ve E:2016/18381, K:2019/7078 sayılı kararının; dilekçede ileri sürülen nedenlerle düzeltilmesi istenilmektedir.

Cevabın Özeti : Cevap verilmemiştir.

Tetkik Hakimi …’nın Düşüncesi : Karar düzeltme isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Danıştay dava daireleri ile İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulları tarafından verilmiş olan kararlar hakkında kararın düzeltilmesi isteminin kabulü ancak, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesinde yazılı sebeplerden birinin bulunması ile mümkündür.
Davalı idarenin karar düzeltme dilekçesinde; dava konusu ödeme emri içeriğinde yer alan özel usulsüzlük cezalarına yönelik iddiaları, kararın bu kısmının düzeltilmesini gerektirecek nitelikte bulunmamaktadır.
Karar düzeltme dilekçesinde; dava konusu ödeme emri içeriğinde yer alan 2009/0cak-Aralık dönemlerine ait üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ile gecikme faizi yönünden ileri sürülen iddialar ise 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesine göre yerinde görüldüğünden Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 17/12/2019 tarih ve E:2016/18381; K:2019/7078 sayılı kararının bu kısmı kaldırıldıktan sonra temyiz istemi incelendi;
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un olay tarihinde yürürlükte bulunan 55. maddesinde; amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi (7) gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir “ödeme emri” ile tebliğ olunacağı, yine olay tarihinde yürürlükte bulunan 58. maddesinde de; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zaman aşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde vergi mahkemesi nezdinde dava açabileceği, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 35. maddesinde de limited şirket ortaklarının, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları, ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahısların devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulacağı, amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahısların, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulacağı hükümleri yer almaktadır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde ise, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, bu ödevlerin yerine getirilmemesi yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı, temsilcilerin veya teşekkülü idare edenlerin bu suretle ödedikleri vergiler için asıl mükelleflere rücu edebilecekleri düzenlemelerine yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının … Makine Hayvancılık Dan. Eğit. Tar. San. Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı olduğu, 09/01/2013 tarihli ortaklar kurulu kararı ile şirket hisselerini devrettiği, 2014 yılında şirketin 2009 yılı hesaplarının katma değer vergisi yönünden incelenmek istendiği, şirket yetkilisi … tarafından defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmediğinden bahisle düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden 2009 yılına ait katma değer vergisi indirimlerinin reddedildiği ve özel usulsüzlük cezalarının kesildiği, … Makine Hayvancılık Dan. Eğit. Tar. San. Tic. Ltd. Şti.’nin tüzel kişiliğinden tahsil edilemeyen amme alacağının tahsili amacıyla davacı adına hissesi oranında şirket ortağı sıfatıyla dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Daha önceki Dairemiz kararlarında ortak olan davacıların davacının vergisel sorumluluğunun kendi dönemine ilişkin beyanname verilmemesi, beyan edilen borcun ödenmemesinin tespiti halinde söz konusu olabileceği ancak ortaklık sıfatının sona ermesinden sonra görev yapan kanuni temsilci veya ortakların defter ve belge ibraz etmeme eyleminden sorumlu tutulamayacağı yolunda kararlar verilmiş ise de; Dairemizin tüm üyelerinin katılımıyla yapılan toplantıda bu konuda içtihat değişikliğine gidilmiş olup, anılan toplantıda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 35., 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10. maddeleri ile Anayasa Mahkemesinin 19/03/2015 tarih E: 2014/144 K:2015/29 sayılı kararı ile 13/12/2017 tarih E: 2016/14 K:2017/170 sayılı kararları birlikte değerlendirilmek suretiyle; limited şirket ortaklarının ve kanuni temsilcilerin sorumluluklarının farklı içerikler taşıdığı, kanuni temsilcilerin vergi ile ilgili ödevlerin yerine getirilmemesi nedeniyle sorumlu tutuldukları ve sonraki dönemlerdeki kanuni temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmemeleri nedeniyle önceki kanuni temsilcilere sorumluluk yüklenemeyeceğinin kural olarak belirlendiği, limited şirket ortakları için benzer bir hüküm bulunmadığı ve limited şirket borcundan doğrudan doğruya sorumlu tutuldukları, kanuni temsilcilerin borcun tamamından müteselsilen sorumlu oldukları halde, ortakların sorumluluğunun sermaye payına isabet eden borçla sınırlandığı ve kanuni temsilcilere rücu olanağı tanınmış olmasına karşın ortaklara böyle bir rücu olanağı tanınmaması karşısında şirket ortaklarının ve kanuni temsilcilerin takibinin ayrı değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmış ve ortak olan şahsın devirden önceki dönemlere ait amme alacağından doğan sorumluluğunun kusursuz sorumluluk ilkesine dayanması nedeniyle şirketten ayrıldıktan sonra ibraz yükümlülüğü gibi diğer bir takım vergisel ödevlerin yerine getirilmemesi nedeniyle ortaya çıkacak vergi ve cezai sorumluluğun borcun ait olduğu dönemde ortak olanları da kapsayacağına karar verilmiştir.
Yukarıda aktarılan Kanun hükümleri ve Dairemizin içtihat değişikliği bağlamında yapılan incelemede, dava konusu ödeme emri içeriğinde yer alan 2009/Ocak-Aralık dönemleri için salınan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ile hesaplanan gecikme faizinin; davacının şirketteki hisselerini devretmesinden sonra seçilen kanuni temsilci tarafından defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmemesinden kaynaklandığı görülmekle birlikte; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun “Limited şirketlerin amme borçları başlıklı” 35. maddesinde limited şirket ortaklarının, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları kuralı gereğince, şirket ortağı için, şirket yetkilisinin sorumluluğundan farklı olarak borcun doğmasında herhangi bir kusurunun olup olmadığına bakılmaksızın, hissedar olmasının, hissesi oranında borçtan sorumlu olması için yeterli olduğu ve kendi dönemi ile hissesi oranında doğan borçtan sorumlu olduğu sonucuna varılmıştır. Bu nedenle asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin usulüne uygun olarak tebliğ edilerek şirket nezdindeki takip yollarının usulüne uygun biçimde tüketilip tüketilmediği araştırılmak suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere kararın 2009/Ocak-Aralık dönemleri için salınan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ile hesaplanan gecikme faizine ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle,davalı idarenin temyiz isteminin kısmen kabulü ile ….Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının dava konusu ödeme emri içeriğinde yer alan 2009/Ocak-Aralık dönemleri için salınan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ve hesaplanan gecikme faizine ilişkin hüküm fıkrasının onanmasına, diğer kısma ilişkin karar düzeltme isteminin reddine, 19/03/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY (X): Kararın düzeltilmesi isteminin reddi gerektiği oyuyla kararın düzeltilmesi kabul edilen kısım yönünden karara katılmıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir