Danıştay 9. Daire, Esas No: 2019/2704, Karar No: 2021/1716
Danıştay 9. Daire Başkanlığı 2019/2704 E. , 2021/1716 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2019/2704
Karar No : 2021/1716
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av….
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Demir ve Çelik Fabrikaları T.A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı şirket tesislerinde üretilen ve şirketin sınai üretimi için kullanılan elektrik ve kok gazı tüketimi üzerinden davacı şirket adına, 2013/Ekim dönemine ilişkin tahakkuk ettirilen ve ihtirazi kayıtla ödenen elektrik ve havagazı tüketim vergisinin terkini ve ödenen tutarın iadesi istemiyle açılan davanın reddine ilişkin kararın kesinleşmesi sonrası yapılan bireysel başvuru üzerine Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü tarafından 14/11/2018 tarih ve 2015/4791 başvuru numaralı karar ile mülkiyet hakkının ihlal edildiğine, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin Mahkemelerine gönderilmesi üzerine Vergi Mahkemesince yeniden yargılama yapılmasına ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü” başlıklı 11. maddesinde, Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğunun ifade edildiği, 148. maddesinin 3. fıkrasında, herkesin, Anayasa’da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabileceği düzenlemesine yer verildiği, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 46. maddesinin 2. fıkrasında, özel hukuk tüzel kişilerinin sadece tüzel kişiliğe ait haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunabilecekleri, 50. maddesinde, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedileceği; tespit edilen ihlalin bir mahkeme kararından kaynaklanması durumunda ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosyanın ilgili mahkemeye gönderileceği, yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hallerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebileceği veya genel mahkemelerde dava açılması yolunun gösterilebileceği; yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkemenin, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar vereceği; bölümlerin esas hakkındaki kararlarının gerekçeleriyle birlikte ilgililere ve Adalet Bakanlığına tebliğ edileceği; Mahkemenin internet sayfasında yayımlanacağı; bu kararlardan hangilerinin Resmî Gazete’de yayımlanacağına ilişkin hususların içtüzükte gösterileceği, aynı Kanun’un 66. maddesinde ise Mahkeme kararlarının kesin olduğu, Mahkeme kararlarının Devletin yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı düzenlemelerine yer verildiği belirtilmiştir.
Olayda, aynı hukuki sebeple farklı döneme ilişkin yapılan tarhiyata karşı davacı tarafından açılan davada, Mahkemelerince verilen kararın kesinleşmesinden sonra, mülkiyet hakkının ihlal edildiği ileri sürülerek yapılan bireysel başvuru sonucunda, Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümünün 14/11/2018 tarih ve 2015/4791 başvuru numaralı kararı ile özetle; başvurucunun, kendi ürettiği elektriği ve kok gazını tükettiği, ihtilafın, elektrik ve havagazı vergisinin ödenmesinde matrahın belirlenmesi ve ödenmesi gereken verginin beyan ve tahsilinin başvurucu açısından belirli ve öngörülebilir nitelikte olup olmadığı noktasında olduğu; bir verginin tarh edilebilmesinin, verginin üzerinden hesaplanacağı matrahın kanunen belli ve bilinebilir olmasına bağlı bulunduğu, bu sayede mükellefin mülkiyet hakkına ne ölçüde müdahale edileceğini öngörebileceği, bu nedenle matrahın, verginin kanunla düzenlenmesi gereken esaslı unsurlarından olduğu; 2464 sayılı Kanun’un 37. maddesinde, elektriğin iletimi, dağıtımı ve perakende satış hizmetlerine ilişkin bedelleri hariç olmak üzere, elektrik enerjisi satış bedeli ile havagazının satış bedelinin verginin matrahı olarak belirlendiği; 38. maddesinde ise bu matraha uygulanacak nispetlerin açıklandığı, Kanun’un, düzenleme şekli itibarıyla verginin hesaplanması için bir satış bedelinin varlığını gerekli kıldığı, somut olayda başvurucu kendi ürettiği elektrik ve kok gazını tükettiği için verginin matrahının belirlenebileceği bir alım-satım ilişkisi ve satış bedeli bulunmadığı; 2464 sayılı Kanun’un, elektrik ve havagazı tüketim vergisinin ödenmesinde vergi sorumluluğu esasına dayandığı, buna göre vergi sorumlusunun, vergi mükellefine yaptığı satış bedeli üzerinden vergiyi hesaplayarak tahsil ettiği ve ilgili belediyeye yatırdığı, başvuruya konu olayda kendi ürettiğini tüketen mükellefler yönünden ise bir satım ilişkisi ve haliyle vergi sorumlusu olarak nitelenebilecek bir tedarikçi ve dağıtıcı kuruluş bulunmadığı, olayda vergi matrahının ve verginin tahsil yönteminin belirsizliği ile bu konuda süregelen idari uygulama ve yargısal yorumların, başvurucuyu vergilendirme yoluyla mülkiyet hakkına yapılan müdahale yönünden vergilerin kanuniliği ilkesinin ortaya çıkış ve düzenlenme amacına aykırı bir biçimde, vergi mükelleflerine sağlanan anayasal teminatlardan yoksun bıraktığı; bu durumda başvurucunun kendisinin ürettiği elektrik ve havagazı tüketim vergisinin esaslı unsurlarının kanunla belirli ve öngörülebilir bir biçimde düzenlenmemiş olması nedeniyle, mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin Anayasa’nın 13, 35 ve 73. maddelerinde öngörülen kanunilik ilkesini ihlal ettiği sonucuna varıldığı gerekçeleriyle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verildiği ve ihlâlin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin Mahkemelerine gönderildiği belirtildikten sonra, yeniden esasa kaydedilen dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirketin yaptığı bireysel başvuru sonucu, Anayasa Mahkemesince başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin öngörülebilir kanuni dayanağının bulunmadığı sonucuna varıldığından, davacının mülkiyet hakkına müdahale niteliği taşıyan dava konusu tahakkuk işleminde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu tahakkukun iptaline ve ödenen tutarın davacıya iadesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Kanun koyucunun, mükellefin kendi ürettiği elektrik ve hava gazını tüketmesiyle, başkasından satın aldığı elektrik ve hava gazını tüketmesi arasında bir ayrım yapmadığı, her iki durumda da verginin doğduğu, dolayısıyla, verginin konusu ve mükellefi ile vergiyi doğuran olayın Kanun’da düzenlendiği ve bu hususlarda bir belirsizlik bulunmadığı, ilgili mevzuat dikkate alındığında, davacının ürettiği elektrik veya gazı tüketmesi durumunda, elektrik ve hava gazı tüketim vergisi ödemesi gerektiği hususunun öngörülebilir nitelikte olduğu ve söz konusu vergiyi ödeyeceğini öngörebilecek durumda olan davacı adına, maliyet bedeli esas alınmak suretiyle yapılan tahakkukta hukuka aykırılık bulunmadığı iddialarıyla kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Yasal dayanaktan yoksun olan temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasnı gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Yukarıda gerekçesi özetlenen … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz isteminde bulunandan …-TL maktu harç alınmasına,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.