Danıştay 8. Daire, Esas No: 2022/90, Karar No: 2022/107
Danıştay 8. Daire Başkanlığı 2022/90 E. , 2022/107 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2022/90
Karar No : 2022/107
TEMYİZ EDEN (DAVACI) :
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Birliği
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … Barosuna kayıtlı avukat olan davacının, … Barosu Disiplin Kurulu’nca hakkında verilen 3 ay sre ile işten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına dair karara karşı … Cumhuriyet Başsavcılığı ve davacı tarafından yapılan itirazlar üzerine Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu’nca kararın düzeltilerek (1 yıl 6 ay işten çıkarma cezası olarak) onanmasına ilişkin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının Adalet Bakanlığı tarafından bir daha görüşülmek üzere geri gönderilmesine ilişkin işlemine uyulmayarak ilk kararda ısrar edilmesine ilişkin Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu’nun … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; her ne kadar davacı hakkında yürütülen soruşturma ve ceza yargılaması sonucunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmişse de, ilgili ceza yargılamasına istinaden davacı hakkında başlatılan disiplin soruşturması neticesinde verilen dava konusu disiplin cezasında, avukatlık mesleğinin önemi ile meslek kuralları ve Avukatlık Kanunu’nun 158. maddesinde düzenlenen “Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu ve barolar disiplin kurullarının, gösterilen delilleri, soruşturma ve duruşmadan edinecekleri kanıya göre serbestçe takdir edecekleri” hükmündeki takdir yetkisi de dikkate alındığında dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu işlemin çalışma hakkını doğrudan ihlal ettiği, eşitlik ve ölçülülük ilkelerine aykırı olduğu, davacı hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı bulunmadığı, nitekim Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesinin beşinci fıkrası ve Yargıtay’ın yerleşik kararları uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması durumunda, sanık hakkında hukuki sonuç doğurmayacağı ve bir mahkumiyet kararı olarak nitelendirilemeyeceği, çalışma hakkının Anayasa ve ülkemizin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar ile güvence altına alındığı, davacı ile aynı konumda bulunan meslektaşlar hakkında 3 ila 6 ay arası mesleki faaliyetten men cezası verilirken, davacı hakkında 1 yıl 6 ay mesleki faaliyetten men cezası verilmesinin Anayasa’nın 10. maddesinin üçüncü fıkrasında ifadesini bulan eşitlik ilkesi ile 13. maddesinde ifadesini bulan ölçülülük ilkesine aykırı olduğu, suçlamanın niteliği ve cezanın ağırlığı dikkate alındığında, dava konusu işlemin, ceza hukuku anlamında bir ceza olduğu, bu tür cezalara ceza hukukuna dair tüm güvencelere saygı gösterilmek kaydıyla hükmedilebileceği belirtilerek, temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmüştür.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı tarafından temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından davacının temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “İstinaf” başlıklı 45. maddesinde, “1) İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir.
3) Bölge idare mahkemesi, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar verir. Karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı verir.
6) Bölge idare mahkemelerinin 46 ncı maddeye göre temyize açık olmayan kararları kesindir.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanun’un “Temyiz” başlıklı 46. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde; “Belli bir meslekten, kamu görevinden veya öğrencilik statüsünden çıkarılma sonucunu doğuran işlemlere karşı açılan iptal davaları”; (d) bendinde ise, “Belli bir ticari faaliyetin icrasını süresiz veya otuz gün yahut daha uzun süreyle engelleyen işlemlere karşı açılan iptal davaları” hakkında verilen kararların Danıştay’da, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebileceği kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden; İdare Mahkemelerinin tek hakim sınırı dışında kalan bütün kararlarına karşı mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine istinaf başvurusunda bulunulabileceği, bölge idare mahkemesince istinaf incelemesi üzerine verilen kararlara karşı ise sadece 2577 sayılı Kanun’un 46. maddesinde yer alan konular ile sınırlı olarak Danıştay’a temyiz başvurusunda bulunulabileceği, bölge idare mahkemelerince istinaf incelemesi üzerine verilen ve 46. madde kapsamı dışında olan kararların ise kesin olduğu görülmektedir.
Uyuşmazlıkta, “1 yıl 6 ay süre ile işten çıkarma” cezasının iptali istemiyle açılan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun temyiz kanun yoluna başvurulabilecek davaların tahdidi olarak sayıldığı 46. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan “belli bir meslekten, kamu görevinden veya öğrencilik statüsünden çıkarılma sonucunu doğuran işlemlere karşı açılan iptal davası” olarak nitelendirilemeyeceği, nitekim 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun “Disiplin cezaları” başlıklı 135. maddesinin 1. fıkrasının (4) numaralı bendinde, işten çıkarma, “avukatın veya avukatlık ortaklığının üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere mesleki faaliyetlerin yasaklanması” olarak tanımlanmış olup, meslekten çıkarılma sonucunu doğuran disiplin cezası niteliğine sahip bulunmayan dava konusu işlem hakkında açılan davanın, 2577 sayılı Kanunun m.46/1-(c) kapsamında yer almadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, serbest meslek faaliyeti, sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veyahut ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması şeklinde tanımlanmakta olup, belirtilen tanımlamaya göre avukatlık mesleği ticari faaliyet olarak değerlendirilemeyeceğinden, bakılan davanın 2577 sayılı Kanunun 46. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi kapsamında da bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, temyiz istemine esas teşkil eden kararın Bölge İdare Mahkemesinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 46. maddesine göre temyiz yolu açık olmayan “kesin” kararlarından olduğu anlaşıldığından temyiz isteminin incelenmesine yasal olanak bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1- Davacının temyiz isteminin incelenmeksizin reddine,
2- Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, 19/01/2022 tarihinde kesin olarak oybirliği ile karar verildi.