Danıştay 8. Daire, Esas No: 2020/5570, Karar No: 2021/3304

Danıştay 8. Daire Başkanlığı 2020/5570 E. , 2021/3304 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/5570
Karar No : 2021/3304

DAVACI : …Bankası A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR : 1- …
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …
2- … Birliği
VEKİLLERİ : Av. …, Av. …

DAVANIN KONUSU :
17/12/2009 tarih ve 27435 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan, 30/10/2009 tarih ve 2009/15635 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla kabul edilen “Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği Statüsü”nün 7. maddesinin 1. fıkrasının (ı) bendinin ve Türkiye Değerleme Uzmanları Birliğinin 26.05.2012 tarihli Genel Kurul toplantısında kabul ettiği “Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği Üyelerinin Müşterilerine Verdikleri Hizmetler Karşılığında Tahsil Edecekleri Ücret ve Masrafların Tutar ve Sınırlarına İlişkin Esaslar”ın 4. maddesinin 3. fıkrası, 5. ve 6. maddeleri ve Birlik tarafından gönderilen … tarih ve …sayılı işlemin iptali istenilmiştir.

DAVACININ İDDİALARI :
Bankaların değerleme şirketlerinden değerleme hizmeti almalarının amacının kredi risklerini belirlemek ve belirledikleri bu değerleri baz alarak müşterilerine kredi vermek olduğu, bankaların kredi vermek için yapmış oldukları bu değerleme masraflarını müşterilerine yansıttıkları, asgari ücret tarifesi belirlenmesinin hem değerleme hizmetinin alıcısı olan bankalar aleyhine, hem de daha pahalı hizmet alacak olması sebebiyle bu karardan doğrudan etkilenecek müşteriler üzerinde olumsuz etkiler yarattığı, bankalar mevcut durumda değerleme şirketleri ile kendi belirledikleri oranlarda daha ucuza hizmet satın alabiliyorken söz konusu kararın ardından artan hizmet ücretlerinden doğrudan etkilenecekleri, Bankacılık Düzenleme Denetleme Kurulu kararı gereği bankaların değerlemeleri değerleme şirketlerine yaptırmakla yükümlü olduğu, değerleme şirketleri dışında bir başvuru alternatifleri bulunmayan bankanın menfaat kaybına uğrayacağı belirtilmektedir.
Sermaye Piyasası Kanunu’nda Birliğin yetkilerinin açıkça belirlendiği, asgari ücret tarifesi belirlenmesinin bu yetkiler arasında yer almadığı, Birliğin kendisine Kanun ile verilen yetkinin sınırlarını aşarak asgari ücret tarifelerine ilişkin bir düzenleme yaptığı, asgari ücret belirlemesinin haksız rekabeti önlemek amacıyla gerekli tedbirleri almak amacıyla olduğunun iddia edilemeyeceği, haksız rekabetin önlenmesinin asgari fiyat empoze ederek değil ancak piyasa koşulları hakkında düzenlemeler ve denetimler yapılarak mümkün olacağı, dava konusu Statünün 7. maddesinin (ı) bendinin, Sermaye Piyasası Mevzuatı Çerçevesinde Değerleme Hizmeti Verecek Şirketler ile Bu Şirketlerin Kurulca Listeye Alınmalarına İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğin 17. ve 18 maddesindeki düzenlemeleri aykırı olduğu, dava konusu Statü maddesi ve genel kurul kararlarının Anayasanın 13., 48. ve 167. maddelerine ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanuna aykırı olduğu iddia edilmektedir.

DAVALILARIN SAVUNMASI :
…’NIN SAVUNMASI:
Bankaların konut finansmanı sürecinde değerleme şirketlerinden hizmet aldığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun 16.12.2010 tarihli kararında krediler için teminat olarak alınan gayrimenkullerin değerlemesinin BDDK veya SPK tarafından yetkilendirilmiş değerleme şirketlerince yaptırılmasına ve sınırlamada bu değerlerin kullanılmasına karar verildiği, bankaların ipotek kredisi kullanan müşterilerinden çeşitli adlar altında aldıkları ücretler arasında ekspertiz ücretleri başlığı ile alınan değerleme raporu ücretlerinin de bulunduğu, dava konusu olan ücretin davacı banka bakımından bir maliyet kalemi oluşturmadığı, yani esasen bankalar ipotekli konut kredilerine temel teşkil eden değerleme raporlarının hazırlanmasında iddia edilenin aksine hiçbir maliyet yüklemediği ve müşterilerinden aldıkları ekspertiz ücretleri bankalar tarafından değerleme şirketlerine yapılan ödemelerin oldukça üstünde bulunduğu belirtilmektedir.
Davacının iddiasının aksine ücret konusunun Anayasanın 135. maddesi ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 40/D madde hükmünün lafzına ve ruhuna uygun olarak Birlik tarafından düzenlenebilecek hususlar arasında yer aldığı, kaldı ki bir mesleki birliğin mesleki faaliyetleri çerçevesinde yapılan hizmetlerin karşılığı olan ücret konusunda asgari bir tarife belirlemesinin onun varlık sebeplerinden biri olduğu, Tebliğ maddeleri ile ücret ve masraf tutarlarına ilişkin düzenlemenin birbiri ile çeliştiği belirtilmekte ise de, ücret ve masraf tutarlarına ilişkin düzenleme ile değerleme şirketleri ile müşterileri arasında belirlenecek olan ücretin asgari miktarın belirtildiği, bunun üzerinde bir fiyat belirlemek istedikleri takdirde bunu engelleyecek herhangi bir hükme yer verilmediği, bu nedenle düzenlemenin sözleşme hürriyetini engelleyici bir tarafı da olmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

… BİRLİĞİ’NİN SAVUNMASI:
30/12/2012 tarih ve 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 76. maddesinin 6. fıkrası ile asgari ücreti belirleme yetkisinin artık Sermaye Piyasası Kurulu’na verildiği, buna dayanarak Gayrimenkul Değerleme Asgari Ücret Uygulama Esasları ve 2013 yılı Gayrimenkul Değerleme Asgari Ücret Tarifesinin 09/03/2013 tarih ve 28582 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdiği, Kanunun 76. maddesi karşısında Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan Statünün ve Birliğin asgari ücret tarifesi belirleme konusundaki iddiaya konu esaslarının yürürlükte olmadığı belirtilmektedir.
Birliğin asgari ücret tarifesi belirleme yetkisinin mevzuattan kaynaklandığı, Sermaye Piyasası Kanunu’nun 40/C ve 40/D maddelerinin verdiği açık yetki uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından Birlik Statüsünün çıkarıldığı, Statünün 7. maddesinin 1. fıkrasının (ı) bendi gereğince Birliğe, üyelerinin verdikleri hizmetler karşılığında alacakları ücretin alt sınırını belirleme yetki ve görevi verildiği, bir meslek kuruluşunun asgari ücret tarifesi belirlemesinin meslek kuruluşunun en başta gelen faaliyetlerinden biri hatta varlık sebebi olduğu, dava konusu düzenlemelerin Anayasa’ya ve Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’a aykırı bir yönünün de bulunmadığı, Birlik tarafından belirlenen ücretin, fiilen bankaların ekspertiz ücreti olarak müşterilerinden talep ettikleri ücretin altında bir değer olduğu, konut değerleme hizmetlerinin tamamına yakınının bankalara verildiği, bankalara karşı olan bu bağımlılığın fiyatların bankalar tarafından tek taraflı belirlenmesine yol açtığı, dolayısıyla mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak ve meslek disiplini ve ahlakını korumak amacıyla, değerleme hizmetinin önemi, özelliği ve niteliği açısından yürürlüğe konulan asgari ücret tarifesinin hukuka uygun olduğu, asgari ücret belirlemenin sözleşme özgürlüğüne engel olmadığı, tüm meslek kuruluşlarının asgari ücret tarifesi belirlediği, Birliğin de kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olduğu ve mevzuatla verilen yetkiler uyarınca asgari ücret tarifesi belirlediği ifade edilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ : Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği Statüsü’nün 7. maddesinin 1. fıkrasının (ı) bendi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği Üyelerinin Müşterilerine Verdikleri Hizmetler Karşılığında Tahsil Edecekleri Ücret ve Masrafların Tutar ve Sınırlarına İlişkin Esaslar’ın 4. maddesinin 3. fıkrası, 5. ve 6. maddelerinin iptaline, 16/07/2012 tarih ve 105 sayılı işlemin iptali istemine yönelik olarak davanın incelenmeksizin reddine ilişkin Danıştay Sekizinci ve Onüçüncü Daireleri Müşterek Kurulunun 27/02/2017 tarih ve E:2012/7649, K:2017/1137 sayılı kararının iptale ilişkin kısmı İdari Dava Daireleri Kurulunun 7/10/2019 gün ve E:2017/2662, K:2019/4094 sayılı kararıyla bozulmuştur.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesine göre Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davalarda, temyiz incelemesi sonucu bozulan kararlar üzerine Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurullarının kararlarına uyulması mecburi olduğundan anılan Kurul kararında belirtilen gerekçeyle bozma kararı doğrultusunda karar verilmesi gerekmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci ve Altıncı Dairelerince, 2575 sayılı Yasanın 3619 sayılı Yasayla eklenen Ek 1. maddesi hükmü uyarınca birlikte yapılan toplantıda, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ SÜREÇ :
Kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olan davalı Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği tarafından, 17/12/2009 tarih ve 27435 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararıyla kabul edilen “Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği Statüsü”nün “Birliğin amacı ile görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinin 1. fıkrasının (ı) bendinde yer alan “Üyelerin, müşterilerine verdikleri hizmetler karşılığında tahsil edecekleri ücret ve masrafların tutarlarına ve sınırlarına ilişkin esasları belirlemek ve SPK’ya bildirmek” düzenlemesine dayanılarak, 26/05/2012 tarihli Genel Kurul toplantısında “Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği Üyelerinin Müşterilerine Verdikleri Hizmetler Karşılığında Tahsil Edecekleri Ücret ve Masrafların Tutar ve Sınırlarına İlişkin Esaslar” kabul edilmiştir.
Söz konusu Esaslar’ın 4. maddesinin 3. fıkrasında, “Toplu hizmet alımı veya benzer yöntemlerle ücret indirimi uygulanamayacak olup, hazırlanacak her bir değerleme raporu için iş bu esaslarda belirlenen ilgili değerleme raporu asgari birim ücretinin altında olmamak üzere bir ücret belirlenmelidir. Ancak aynı değerleme raporuna konu, aynı tarihte değerleme çalışması yapılan aynı parselde birden fazla bağımsız bölüm varsa; birinci bağımsız bölüm için bir değerleme raporu asgari birim ücreti ödenir, ayrıca ilave her bir yeni bağımsız bölüm için bu ücretin en az % 10’u ödenecektir.”; 5. maddesinde, “İşbu esasların ekinde yer alan ücret ve masraf tutarları asgari nitelikte olup taraflarca işin özelliğine göre daha yüksek bir tutar belirlenebilir. Belirlenen asgari ücret ve masraf tutarları sadece verilecek değerleme hizmetine ilişkin olup, hizmetin verilmesi için gereken ulaşım masrafları ile bilgi ve belgelerin temininde resmi kurumlara yapılan harç ve benzeri ödemeler ile KDV ve diğer vergiler, tahsil edilecek ücretlere ayrıca eklenir.”; 6. maddesinde, “Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği Yönetim Kurulu, işbu esasların ekinde yer alan ücret ve masraf tutarlarını değiştirmeye ve farklı hizmet türleri için farklı ücret ve masraf tutarları belirlemeye yetkilidir. Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği Yönetim Kurulu, işbu esasların uygulanması, ücret ve masraf tutarlarının gözden geçirilerek yeniden belirlenmesi gibi hususlara dair gerekli düzenlemeleri yapar ve ilgililere duyurur. Ancak, Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği Yönetim Kurulu, Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği Genel Kurulu tarafından onaylanan asgari birim ücretin altında bir asgari birim ücret belirleyemez. Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği Yönetim Kurulu tarafından başka bir karar alınmadığı sürece, işbu esasların ekindeki değerleme raporu asgari birim ücretleri her yıl başında Türkiye İstatistik Kurumu tarafından Aralık ayında açıklanan yıllık bazda fiyat endeksi (TÜFE) artış oranında artırılır ve en yakın 10 TL’nin katına yuvarlanır ve oluşan yeni değerleme raporu asgari birim ücretleri Ocak ayından itibaren yürürlüğe girer.” kurallarına yer verilmiştir.
Öte yandan, davalı … Birliği tarafından, Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği Üyelerinin Müşterilerine Verdikleri Hizmetler Karşılığında Tahsil Edecekleri Ücret ve Masrafların Tutar ve Sınırlarına İlişkin Esasların 01/07/2012 tarihi itibarıyla yürürlüğe girdiğini ve daha önce üyelere duyurulan hususların bildirildiği … tarih ve … sayılı yazı davacı bankaya gönderilmiştir.
Bunun üzerine, davalı Birliğin Ana Statüsü’nün 7. maddesinin 1. fıkrasının (ı) bendi, dava konusu Esaslar’ın 4. maddesinin 3. fıkrası, 5. ve 6. maddeleri ile davacı bankaya gönderilen 16/07/2012 tarih ve 105 sayılı işlemin iptali istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.

İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:

İLGİLİ MEVZUAT :
Anayasa’nın “Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşları” başlıklı 135. maddesinde, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşlarının; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzelkişilikleri oldukları belirtilmiştir.
Uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun “Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği” başlıklı 40/D maddesinde; gayrimenkul değerleme uzmanlığı lisansına sahip olanların, tüzel kişiliği haiz kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olan Türkiye Değerleme Uzmanları Birliğine üye olmak için başvurmak zorunda olduğu, lisans sahibinin, lisans almaya hak kazandığının kendisine tebliğinden itibaren üç ay içinde gerekli başvuruyu yapmakla yükümlü olduğu, anılan yükümlülüğe uymayan kimselerin lisansının Kurulca iptal edileceği, Türkiye Değerleme Uzmanları Birliğinin, gayrimenkul piyasasının ve gayrimenkul değerleme faaliyetlerinin gelişmesini sağlamak üzere araştırmalar yapmak, eğitim ve sertifika vermek, Birlik üyelerinin dayanışma ve mesleğin gerektirdiği özen ve disiplin içerisinde çalışmalarına yönelik meslek kurallarını ve değerleme standartlarını oluşturmak, haksız rekabeti önlemek amacıyla gerekli tedbirleri almak, kendisine mevzuatla verilen veya Kurulca belirlenen konularda düzenlemeler yapmak, yürütmek, denetlemek, Birlik Statüsünde öngörülen disiplin cezalarını vermek, ilgili konularda üyeleri temsilen ilgili kuruluşlarla işbirliği yapmak, mesleki gelişmeleri, idari ve yasal düzenlemeleri izleyerek bu konuda üyeleri aydınlatmakla görevli ve yetkili olduğu kurala bağlanmıştır.
Dava konusu Esasların kabul tarihinden sonra 30/12/2012 tarih ve 28513 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 76. maddesinde, “Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği üyelerinin vereceği değerleme hizmetlerine ilişkin ücretlerin tutarlarına ve sınırlarına ilişkin esaslar, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği, Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Sermaye Piyasaları Birliğinin görüşü alınarak her yıl Kurul tarafından belirlenir. Kuruluş tarafından belirlenen yıllık asgari ücret tarifesi Resmî Gazete’de yayımlanır.” kuralına yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay Sekizinci ve Onüçüncü Daireleri Müşterek Kurulu’nun 27/02/2017 tarih ve E:2012/7649, K:2017/1137 sayılı kararıyla; 17/12/2009 tarih ve 27435 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan ve 30/10/2009 tarih ve 2009/15635 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla kabul edilen “Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği Statüsü”nün 7. maddesinin 1. fıkrasının (ı) bendi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Türkiye Değerleme Uzmanları Birliğinin 26/05/2012 tarihli Genel Kurul toplantısında kabul ettiği “Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği Üyelerinin Müşterilerine Verdikleri Hizmetler Karşılığında Tahsil Edecekleri Ücret ve Masrafların Tutar ve Sınırlarına İlişkin Esaslar”ın 4. maddesinin 3. fıkrası, 5. ve 6. maddelerinin iptaline, Birlik tarafından gönderilen … tarih ve …sayılı işlemin iptali istemine yönelik olarak davanın incelenmeksizin reddine karar verildiği, kararın temyizi üzerine İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 07/10/2019 tarih ve E:2017/2662, K:2019/4094 sayılı kararıyla, “kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının, gerek üyelerinin gerekse de mesleğin, onurunu ve disiplinini korumak, mesleğin gelişimini sağlamak, mesleğin icrasında uyulacak ilke ve kuralları saptamak hususlarında görev ve yetki sahibi olduğu açıktır.
Değerleme uzmanlığı mesleğinin belli bir standart ile meslek onuruna yakışacak asgari bir ücret karşılığı yapılmasını sağlamak için Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği tarafından üyelerinin vereceği değerleme hizmetlerine ilişkin asgari ücret tarifesi belirlenmesi ve buna ilişkin usul ve esasların düzenlenmesi, Anayasa’da belirtilen yetkiler ile 2499 sayılı Kanun’da belirtilen amaçlar çerçevesinde, Birliğin görev alanı ile doğrudan ilgili olup, sözleşme özgürlüğünün ya da rekabet kurallarının ihlâline yol açıldığından söz etmeye olanak bulunmadığından, dava konusu Türkiye Değerleme Uzmanları Birliğinin 26/05/2012 tarihli Genel Kurul toplantısında kabul ettiği “Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği Üyelerinin Müşterilerine Verdikleri Hizmetler Karşılığında Tahsil Edecekleri Ücret ve Masrafların Tutar ve Sınırlarına İlişkin Esaslar”ın 4. maddesinin 3. fıkrası, 5. ve 6. maddelerinde hukuka aykırılık görülmemiştir.” gerekçesi ile temyiz istemine konu kararın iptale ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmadığından bozulmasına karar verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesinin birinci fıkrasında, Danıştay dava dairelerinin nihaî kararlarının Danıştay’da temyiz edilebileceği; 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 38. maddesinde, İdarî Dava Daireleri Kurulu’nun, idarî dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararları temyizen inceleyeceği; 2577 sayılı Kanun’un 49/4 ve 50. maddelerinde, Danıştay dava dairelerine ısrar imkânı tanınmayıp, Danıştay İdarî ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu kurala bağlanmıştır.
Aktarılan kanun hükümlerine göre, Danıştay dava dairelerince ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların Danıştay İdarî ve Vergi Dava Daireleri Kurullarınca bozulması hâlinde Danıştay dava dairelerine ısrar imkânı tanınmadığından, bozma kararına uyularak İdarî Dava Daireleri Kurulu kararında belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği Üyelerinin Müşterilerine Verdikleri Hizmetler Karşılığında Tahsil Edecekleri Ücret ve Masrafların Tutar ve Sınırlarına İlişkin Esasların dava konusu edilen 4. maddesinin 3. fıkrası, 5. ve 6. maddeleri yönünden DAVANIN REDDİNE,
2. Dava sonuç olarak, kısmen karar verilmesine yer olmadığı, kısmen incelenmeksizin ret, kısmen ret kararı ile sonuçlandığından, ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin yarısı olan … TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine, … TL yargılama giderinin ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
3. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemi halinde davacıya iadesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere,
22/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir