Danıştay 8. Daire, Esas No: 2020/32, Karar No: 2021/1430
Danıştay 8. Daire Başkanlığı 2020/32 E. , 2021/1430 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/32
Karar No : 2021/1430
GÖNDERME KARARI
(EK KARAR VERİLMEK ÜZERE)
Davacı … Madencilik San. ve Tic. A.Ş. vekili … tarafından İstanbul İli, … İlçesinde … sicil sayılı II (a) grubu maden işletme sahası bulunan davacı tarafından; 2013 yılına ilişkin devlet hakkı ve orman pay tutarı olan toplam 256.300,43TL tutarlı amme alacağının tahsili amacıyla düzenlenen … tarih ve … ana takip dosya numaralı ödeme emrinin iptali istemiyle … Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne karşı açılan davada, davanın reddi yolunda verilen … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun olarak reddine ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istemiyle verilen dilekçe üzerine açılan dosya incelendi.
Davalı idare tarafından, 08/02/2021 tarihinde kayıtlara giren dilekçe ile, davacının 7256 sayılı Kanuna göre borçlarının yapılandırılmasını ve bu borçlarla ilgili açmış olduğu davalardan vazgeçtiğini belirttiği, davacının yapılandırma başvurusuna ilişkin belgelerle birlikte bildirilmektedir.
17/11/2020 tarih ve 31307 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7256 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 3. maddesinin 13. fıkrasının (a) bendinde, bu Kanun hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunan ve ilgili maddeler uyarınca dava açmamaları veya açılan davalardan vazgeçmeleri gereken borçluların, bu Kanun hükümlerinden yararlanabilmeleri için ilgili maddelerde belirlenen başvuru sürelerinde, yazılı olarak bu iradelerini belirtmelerinin şart olduğu; (b) bendinde, davadan vazgeçme dilekçelerinin ilgili tahsil dairesine verileceği ve bu dilekçelerin tahsil dairelerine verildiği tarihin, ilgili yargı merciine verildiği tarih sayılarak ilgili yargı merciine gönderileceği; (c) bendinde, bu Kanun hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunan ve açtıkları davalardan vazgeçen borçluların bu ihtilaflarıyla ilgili olarak, bu Kanunun yayımlandığı tarihten sonra tebliğ edilen kararlar uyarınca işlem yapılmayacağı kurala bağlanmıştır.
7526 sayılı Kanun’da belirtilen dava açmama veya açılan davalardan vazgeçme şartının, Kanun’dan yararlanma şartı olduğu, Kanun’dan yararlanmanın davacının iradesine bağlı olduğu anlaşılmakta olup, davalı idarece sunulan bilgi ve belgelerden, davacı tarafından davalı idareye hitaben verilmiş olan dilekçede, davacının 7256 sayılı Kanundan faydalanmak üzere başvuruda bulunduğu ve işbu davadan vazgeçtiğini belirttiği görülmektedir.
7526 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 13. fıkrasında düzenlenen vazgeçme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307. maddesinde düzenlenen ve “davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi” olarak tanımlanan “davadan feragat” niteliğindeki vazgeçmeyle aynı mahiyette olmamakla birlikte, burada, kanundan kaynaklanan kendine özgü bir vazgeçme söz konusu olduğundan, davadan feragate ilişkin düzenlemelere göre uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekmektedir.
2577 sayılı İdarî Yargılama Usulü Kanunu’nda feragat konusu özel olarak düzenlenmemiş, 2577 sayılı Kanunu’nun 31. maddesi ile göndermede bulunulan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, 04/02/2011 tarih ve 27836 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 450. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış, anılan Kanun’un 447. maddesinin 2. fıkrasında ise, mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na yapılan göndermelerin, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağı hükme bağlanmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307. maddesinde, feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmış, 309. maddesinde, feragat beyanının dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılacağı hükme bağlanmış; 28/07/2020 tarihinde yürürlüğe giren 7251 sayılı Kanun’un 29. maddesi ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 310. maddesine eklenen 3. fıkrayla; ‘‘Feragat veya kabul, dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra yapılmışsa, Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı feragat veya kabul hususunda ek karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye gönderir.” hükmü getirilmiştir.
Davalı idare tarafından, 08/02/2021 tarihinde kayıtlara giren dilekçe ile, davacının iş bu davadan vazgeçtiğini belirttiği görülmektedir.
Bu durumda, anılan Kanun hükümlerine göre, vazgeçme nedeniyle, temyize konu kararı veren Mahkemece yeniden bir ek karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 310. maddesinin 3. fıkrası uyarınca dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra yapılan davadan feragat (vazgeçme) beyanı hakkında ek karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’ne gönderilmesine, 09/03/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY :
(X) … Bölge idare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istemiyle verilen dilekçe sonrasında, davalı idare tarafından sunulan ve 08/02/2021 tarihinde kayıtlara giren dilekçe ile, davacının 7256 sayılı Kanuna göre borçlarının yapılandırılmasını istediği ve bu borçlarla ilgili açmış olduğu davalardan vazgeçtiğini belirttiği görülmüştür.
2577 sayılı Kanunun 31. maddesiyle atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK), feragatin hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceğini kurala bağlayan 310. maddesine, 28/07/2020 tarih ve 31199 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Kanun’un 29. maddesiyle birinci fıkradan sonra gelmek üzere iki yeni fıkra eklenmiştir. Dosyanın kanun yolu incelemesine gönderilmesinden sonra davadan feragat edilmesine ilişkin üçüncü fıkrasında; ‘Feragat veya kabul, dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra yapılmışsa, Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı feragat veya kabul hususunda ek karar verilmek üzere ‘hükmü veren mahkemeye gönderir.” kuralına yer verilmiştir.
Tartışmanın düğümlendiği nokta; bu maddede yer alan ‘hükmü veren Mahkeme’ ibaresinden ne anlaşılması gerektiği konusudur. ‘Hükmü veren Mahkeme’ ibaresinden, istinaf öncesi geçerli olan sistemde, İdare veya Vergi Mahkemesinin anlaşılacağı tabiidir. İstinaf sisteminde ise, hukuken sağlıklı bir değerIendirme yapılabilmesi için, konunun sistemin işleyişini düzenleyen usul hükümleriyle birlikte değerIendirmesi gerekmektedir.
Buna göre istinaf sisteminde, iki aşamalı yargılama yapılmakta, ilk aşamada ilk derece Mahkemesi ve Bölge İdare Mahkemesinde davanın hem maddi hem de hukuki yönü incelenmekte, ikinci aşama olan temyiz aşamasında ise davanın sadece hukuki boyutu değerlendirilmektedir.
İkili yargılama sisteminin ilk aşaması 2577 sayılı Kanunun 45.maddesinin 3.fıkrasında; “Bölge idare mahkemesi, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar verir”, 4.fıkrasında; “Bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verir. Bu hâlde bölge idare mahkemesi işin esası hakkında yeniden bir karar verir.” şeklinde düzenlenmiştir.
‘Hükmü veren Mahkeme’ ibaresinin istinaf sisteminin işleyişi ve metni yukarıda aynen aktarılan madde hükümleri ile birlikte değerlendirildiğinde, ikili bir durum ortaya çıkmaktadır.
Buna göre birinci durum; Bölge idare Mahkemesi istinaf istemini reddettiği taktirde, İdare Mahkemesi kararını kaldırmamaktadır. Dava dosyasında yer alan maddi ve hukuki olayın değerlendirildiği ve gerekçe oluşturulduğu karar İdare Mahkemesi kararıdır. Danıştay incelemesinde de, gerekçenin yerinde olup olmadığı, maddi ve hukuki olayın doğru ortaya konup konmadığı konusunda değerlendirmeye esas alınan karar İdare ve Vergi Mahkeme kararı olmaktadır. Dolayısıyla, istinaf isteminin reddedildiği hallerde, ‘hükmü veren Mahkeme’ ibaresinden İdare ve Vergi Mahkemesinin anlaşılması gerekmektedir.
İkinci durum ise; Bölge İdare Mahkemesinin istinaf istemini kabul etmesi halidir ki, bu halde Bölge idare Mahkemesi kanuni tabirle ilk derece Mahkemesi kararını kaldırır, işin esasına geçerek kendisi bir karar verir. Temyiz yerinde, gerekçesine bakılan karar, bu durumda Bölge İdare Mahkemesi kararı olmaktadır. Çünkü; ilk derece Mahkemesi kaldırılmış, yerine Bölge İdare Mahkemesi kararı geçmiştir. DolayısıyIa, istinaf isteminin kabul edilerek idare mahkemesi kararının istinaf merciince kaldırıldığı hallerde, ‘hükmü veren Mahkeme’ ibaresinden Bölge İdare Mahkemesinin anlaşılması gerekmektedir.
Olayda ise; … idare Mahkemesince verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusu … Bölge İdare Mahkemesi … idari Dava Dairesi’nin … gün ve E:…, … sayılı kararı ile reddedildiği için feragat hakkında ek karar verilmesi için dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesi gerkmektedir.
Bu durumda, ek karar verilmek üzere dosyanın … İdare Mahkemesi’ne gönderilmesi gerektiği görüşü ile dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … idari Dava Dairesi’ne gönderilmesi gerektiğine ilişkin çoğunluk görüşüne katılmıyorum.