Danıştay 8. Daire, Esas No: 2019/8836, Karar No: 2021/469
Danıştay 8. Daire Başkanlığı 2019/8836 E. , 2021/469 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/8836
Karar No : 2021/469
Kararın Düzeltilmesi İsteminde Bulunan (Davacı): …
Vekili : Av. …
Karşı Taraf (Davalı) : … Başkanlığı
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Danıştay Sekizinci Dairesinin 27/05/2019 gün ve E:2013/8065, K:2019/5104 sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : İstemin kabulü ve Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Kararın düzeltilmesi istemine ilişkin dilekçede öne sürülen düzeltme nedenleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesine uygun bulunduğundan düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Sekizinci Dairesinin 27/05/2019 gün ve E:2013/8065, K:2019/5104 sayılı kararı kaldırılarak işin esası yeniden incelendi.
Dava, … Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde araştırma görevlisi olarak görev yapan davacının, Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği’nin 11. maddesinin (b) fıkrasının 6. bendi uyarınca “kamu görevinden çıkarma” cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin … tarih ve … sayılı Yükseköğretim Yüksek Disiplin Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, davacıya suç örgütüne üye olmak ve görevi kötüye kullanma suçundan dolayı ceza verildiği ve davacının yüz kızartıcı suç niteliğinde olan rüşvetten mahkum olmadığı, görevi kötüye kullanma suçunun ve suç örgütüne üye olma fiilinin yüz kızartıcı suç olarak nitelendirilemeyeceği, davacının sabit olduğuna hükmedilen fiillerinin kamu hizmeti ve öğretim elemanı sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareket olarak nitelendirilmesi mümkün olmadığından gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Temyiz aşamasında ise; Dairemizin E:2013/8065, K:2019/5104 sayılı ve 27/05/2019 tarihli kararı ile davacının kamu hizmeti ve öğretim elemanı sıfatı ile bağdaşmayacak surette fiil ve hareketlerde bulunduğu hususu sabit görülerek tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan, 21/08/1982 tarih ve 17789 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği’nin ‘Üniversite Öğretim Mesleğinden veya Kamu Görevinden Çıkarma’ başlıklı 11. maddesinin (b) fıkrasının 6. bendinde; “Kamu hizmeti veya öğretim elemanı sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak” fiili kamu görevinden çıkarma cezasını gerektiren eylemlerden sayılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; … Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak görev yapan davacı hakkında, … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından … Üniversitesi Rektörlüğü’ne gönderilen 15/12/2010 tarihli iddianamede; “..davacı hakkında rüşvet almak ve vermeye yardım etmek, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak suçlarını işlediği, 21/03/2010 tarihinde yapılan ÜDS’de kopya çeken şahısların Ö.F.’ye verilmek üzere davacıya vermiş oldukları paraların davacı tarafından banka havalesi yoluyla Ö.F.’ye gönderildiği, hangi bankadan hangi tarihte ne miktarda havale yapıldığının gösterildiği, 02/05/2010 tarihinde yapılan KPDS’de davacının kopya organizasyonu içerisinde yer aldığı, ayrıca sınava girecek şahısların örgüt yöneticileri ile buluşmasını sağladığı, şahıslarla kopya çekilmesi karşılığı ne kadar para verecekleri konusunda pazarlık yaptığı, şahıslardan temin ettiği paraları Ö.F. aracılığıyla örgüt yöneticilerine gönderdiği, suç işleme için kurulan örgüte üye olmak ve rüşvete yardım etmek suçlarını işlediği iddiasıyla soruşturma yapıldığı, davacının kendisine bildirilen Ö.F. ile olan telefon görüşmeleri hakkında, bunların yaptırdığı çevirilere ilişkin olduğu, bazılarını hatırlamadığı yönünde beyanda bulunduğu, davacının fiilleriyle ilgili değerlendirmede gönderilen paraların kopya çekme işlemine aracılık sebebiyle alınan paralar olduğu, davacının Ö.F. tarafından gönderilen cihazların kopya çekmede kullanılan teknik cihazlar olduğu davacının da aralarında bulunduğu şüpheliler hakkında suç işlemek için örgüt kurmak, yönetmek, örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek, rüşvet almak, rüşvet vermek, rüşvet alınmasına yardım etmek, görevi kötüye kullanma suçuna yardım etme suçlarından kamu davasının açıldığı” hususlarına yer verildiği, bunun üzerine başlatılan soruşturma sonucunda hazırlanan 15/03/2012 tarihli soruşturma raporunda hakkında örgüt adına suç işlemek, rüşvet almak, rüşvet vermek, rüşvet alınmasına yardım etmek, görevi kötüye kullanma suçuna yardım etmek suçlarından kamu davası açılmış olan davacının Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği’nin 11. maddesinin (b) fıkrasının 6. bendinde yer alan “Kamu hizmeti veya öğretim elemanı sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak” disiplin suçunu işlediğinden bahisle getirilen teklif uyarınca, kamu görevinden çıkarma cezası ile cezalandırılması üzerine, bu işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda; … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında, davacının suç işlemek amacıyla örgüte üye olmak suçu için 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesi uyarınca cezanın ertelenmesine; rüşvetten dönüşümle görevi kötüye kullanmak suçundan dolayı ise 6 ay, 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesi uyarınca cezanın ertelenmesine karar verildiği, anılan kararın temyiz edilmesi üzerine ise … Ceza Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla görevi kötüye kullanma ve görevi kötüye kullanma suçu olarak kabul edilen eylemler ile suç işlemek amacı ile kurulan örgüte üye olma suçlarının TCK’nın 66/1-e maddesine göre 8 yıllık asli dava zamanaşımı süresine tabi olduğu gerekçesiyle hükümlerin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca bozulmasına, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanunun 322/1 ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca açılan kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle ayrı ayrı düşmesine karar verilmiştir.
Ayrıca, suç işlemek amacı ile örgüt kurma ve yönetme suçundan yargılanan O.A.U, Ö.F, Z.B ve S.G haklarında verilen mahkumiyet kararları yönünden yapılan temyiz incelemesinde; … Ceza Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında “…sanıkların savunmaları ve tüm dosya kapsamına göre; sanıkların devamlılık gösterecek şekilde planlı bir ortaklık, iş bölümü ve paylaşım anlayışı içerisinde bir araya geldiklerine, devamlılık içeren kanunun suç saydığı fiilleri işlemek (suç işleme programı altında) amacı ile bir araya gelip aralarında sıkı veya gevşek hiyerarşik bir bağın bulunduğuna, hiyerarşik yapılanmayı gösteren emir komuta zinciri ile altlık üstlük ilişkisinin varlığına ve sanıkların faaliyetleri ile örgütün doğmasına veya üst pozisyonda kolektif faaliyeti kısmen veya tamamen düzenleyip koordine ettiklerine ilişkin kanıtların nelerden ibaret olduğu hususları gerekçeli olarak tartışılıp, buna ilişkin delillerin dosya kapsamına uygun, mantıksal ve hukuksal bağ kurulmak suretiyle neler olduğu denetime imkan verecek biçimde gerekçeleriyle açıklanmak suretiyle, karar yerinde ayrıntılı olarak gösterilmeden yazılı şekilde suç işlemek amacı ile örgüt kurma ve yönetme suçlarından sanıklar hakkında yazılı şekilde hükümler kurulması” gerekçesiyle anılan mahkumiyet hükümlerinin bozulmasına karar verilmiş olup; bozma kararı üzerine … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla suç işlemek amacı ile örgüt kurma ve yönetme suçunun O.A.U, Ö.F, Z.B ve S.G tarafından işlendiği sabit olmadığı gerekçesiyle anılan kişilerin bu suçtan beraatlerine karar verilmiştir.
Her ne kadar İdare Mahkemesince verilen kararda davacıya suç örgütüne üye olmak ve görevi kötüye kullanma suçundan dolayı ceza verildiği ve davacının yüz kızartıcı suç niteliğinde olan rüşvetten mahkum olmadığı, görevi kötüye kullanma suçunun ve suç örgütüne üye olma fiilinin yüz kızartıcı suç olarak nitelendirilemeyeceği gerekçesine yer verilmiş ise de; Anayasa Mahkemesi’nin 16/01/2014 tarih ve E:2013/110, K:2014/8 sayılı kararı ile Yargıtay Genel Kurulu’nun 02/07/1996 tarih ve E:1996/3-144, K:1996/171 sayılı kararı dikkate alındığında “Yüz kızartıcı suç”un, yasalarda tanımlanmadığı ve tek tek sayılmadığı, maddede sayılmamış olan diğer yüz kızartıcı suçların neler olduğunun yasaları uygulamakla görevli yargı organlarınca saptanacağı hususu kabul edilmektedir.
Bu durumda; İdare mahkemesince davacıya isnat edilen fiilin sübuta erip ermediği, anılan fiilin disiplin cezasına esas alınan Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği’nin 11. maddesinin (b) fıkrasının 6. bendi kapsamında olup olmadığı araştırılmaksızın davacıya isnad edilen fiillerin kamu hizmeti ve öğretim elemanı sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareket olarak nitelendirilemeyeceği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verildiği görülmüş olup; yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında tüm bu hususlar değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerektiğinden temyize konu Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesinin … tarihli E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan mahkemeye gönderilmesine, 01/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.