Danıştay 8. Daire, Esas No: 2019/5072, Karar No: 2021/455
Danıştay 8. Daire Başkanlığı 2019/5072 E. , 2021/455 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/5072
Karar No : 2021/455
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Defterdarlığı … Dairesi Başkanlığı – …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- …
2- …
3- …
4- …
VEKİLİ : Av.
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: İstanbul ili, Çekmeköy ilçesi, … mahallesinde bulunan 37 adet taşınmazın 6292 sayılı Kanunun 7. maddesi uyarınca bedelsiz olarak iadesi talebiyle yapılan başvuru üzerine düzenlenen … tarih ve … sayılı denetmen raporuna istinaden söz konusu taşınmazların iadesinin uygun görülmediğinden bahisle reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptaline karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında; 6292 sayılı Kanunun 7. maddesi ile, 3. kişiler adına tapuda kayıtlı olup orman vasfında iken Hazinece orman alanı dışarısına çıkarılarak Hazinenin mülkiyetine geçirilen yerler için ilgililerin başvurmaları ve hak sahipliklerini ispatlamaları halinde bu taşınmazların tapuda eskiden malik görülenlere iade edileceğinin hüküm altına alındığı, davacının talebinin reddine dayanak olarak gösterilen 16/02/2016 tarihli inceleme raporunda yer alan Cilt No:…, Sayfa No:…, Sıra No:…; Cilt No:…, Sayfa No:…, Sıra No:…; Cilt No:… sayılı yerlerin taşınmaz kayıtlarına rastlanmadığı ve diğer 34 adet taşınmazın 6292 sayılı Kanunun 7. maddesi kapsamında iade edilecek taşınmazlardan olmadığı yönünde görüş bildirildiği görüldüğünden davacıların talebinin reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında; dava dilekçesinin başında … tarihli, … sayılı işlemin iptalinin istenildiği, 26811 sayılı işlemin davacılardan … adına düzenlendiği, dava dilekçesinde …’den başka …, … ve … olmak üzere üç davacının daha bulunduğu, bu davacıların iptali istenilen işlemle menfaat alakasının ortaya konulamadığı, dava dilekçesinin sonunda ise, tarihi ve sayısı belirtilmeden iade isteğinin reddine ilişkin idari işlemlerin iptali istenilerek belirsizlik yaratıldığı, davalı idarenin savunma dilekçesinin ekindeki belgelerden diğer davacılar hakkında da ayrı ayrı işlem tesis edildiği görüldüğünden, dava dilekçesindeki “idari işlemler” ifadesinin diğer davacılar hakkında düzenlenen işlemleri kapsayıp kapsamadığının açık olmadığı, diğer taraftan, davacıların miras bırakanları …, … ve …’e ait 37 parça taşınmazın mirasçı sıfatıyla davacılara bedelsiz iadesi için başvurulduğunun belirtilmesine karşın dava dilekçesinde dava konusu taşınmazlarda davacıların kim veya kimlerin mirasçısı olarak hak iddia ettikleri belirtilmediği gibi murisleri oldukları iddia olunan kişilerin mirasçılık belgelerinin dava dilekçesine eklenilmediği, dava dilekçesinin ekinde … tarihli, … sayılı iade başvuru dilekçesinin ilk sayfasının yer aldığı, dilekçe üzerinde belirtilen ve ek olarak verildiği söylenen listelerin ve belgelerin hiçbirinin eklenmediği belirlenmiş olup, bu haliyle dava dilekçesinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3. maddesine aykırılık teşkil ettiği, ayrıca sağlıklı bir yargılama yapılabilmesi için uyuşmazlığın her bir taşınmaz açısından ayrı ayrı irdelenmesi gerektiği anlaşılmakta olup, İdare Mahkemesince bu eksiklikler giderildikten sonra işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile verilen karar hukuka uygun bulunmadığı gerekçesiyle İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın gönderilmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının bozularak, İdare Mahkemesince verilen kararın onanması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacılar tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … ‘NUN DÜŞÜNCESİ : İstemin incelenmeksizin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü:
Dava, İstanbul ili, Çekmeköy ilçesi, … mahallesinde bulunan 37 adet taşınmazın 6292 sayılı Kanunun 7. maddesi uyarınca bedelsiz olarak iadesi talebiyle yapılan başvuru üzerine düzenlenen … tarih ve … sayılı denetmen raporuna istinaden söz konusu taşınmazların iadesinin uygun görülmediğinden bahisle reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İstinaf” başlıklı 45. maddesinde; “1) İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir…
3) Bölge idare mahkemesi, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar verir. Karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı verir…
5) Bölge idare mahkemesi, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunu haklı bulduğu, davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hâkim tarafından bakılmış olması hâllerinde, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vererek dosyayı ilgili mahkemeye gönderir. Bölge idare mahkemesinin bu fıkra uyarınca verilen kararları kesindir…
6) Bölge idare mahkemelerinin 46 ncı maddeye göre temyize açık olmayan kararları kesindir.”, aynı Kanun’un “Temyiz” başlıklı 46. maddesinde; “Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin aşağıda sayılan davalar hakkında verdikleri kararlar, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebilir:
a) Düzenleyici işlemlere karşı açılan iptal davaları.
b) Konusu yüz bin Türk lirasını aşan vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan davalar.
c) Belli bir meslekten, kamu görevinden veya öğrencilik statüsünden çıkarılma sonucunu doğuran işlemlere karşı açılan iptal davaları.
d) Belli bir ticari faaliyetin icrasını süresiz veya otuz gün yahut daha uzun süreyle engelleyen işlemlere karşı açılan iptal davaları.
e) Müşterek kararnameyle yapılan atama, naklen atama ve görevden alma işlemleri ile daire başkanı ve daha üst düzey kamu görevlilerinin atama, naklen atama ve görevden alma işlemleri hakkında açılan iptal davaları.
f) İmar planları, parselasyon işlemlerinden kaynaklanan davalar.
g) Tabiat Varlıklarını Koruma Merkez Komisyonu ve Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunca itiraz üzerine verilen kararlar ile 18/11/1983 tarihli ve 2960 sayılı Boğaziçi Kanununun uygulanmasından doğan davalar.
h) Maden, taşocakları, orman, jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular ile ilgili mevzuatın uygulanmasına ilişkin işlemlere karşı açılan davalar.
ı) Ülke çapında uygulanan öğrenim ya da bir meslek veya sanatın icrası veyahut kamu hizmetine giriş amacıyla yapılan sınavlar hakkında açılan davalar.
i) Liman, kruvaziyer limanı, yat limanı, marina, iskele, rıhtım, akaryakıt ve sıvılaştırılmış petrol gazı boru hattı gibi kıyı tesislerine işletme izni verilmesine ilişkin mevzuatın uygulanmasından doğan davalar.
j) 8/6/1994 tarihli ve 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanunun uygulanmasından ve 16/7/1997 tarihli ve 4283 sayılı Yap-İşlet Modeli ile Elektrik Enerjisi Üretim Tesislerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışının Düzenlenmesi Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan davalar.
k) 6/6/1985 tarihli ve 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununun uygulanmasından doğan davalar.
l) 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun uygulanmasından doğan davalar.
m) Düzenleyici ve denetleyici kurullar tarafından görevli oldukları piyasa veya sektörle ilgili olarak alınan kararlara karşı açılan davalar.” hükümlerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden; İdare Mahkemelerinin Kanunda sayılanlar dışında kalan bütün kararlarına karşı mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine istinaf başvurusunda bulunulabileceği, bölge idare mahkemesince istinaf incelemesi üzerine verilen kararlara karşı ise sadece 2577 sayılı Kanun’un 46. maddesinde yer alan konular ile sınırlı olarak Danıştay’a temyiz başvurusunda bulunulabileceği, bölge idare mahkemelerince istinaf incelemesi üzerine verilen ve 46. madde kapsamı dışında olan kararların ise kesin olduğu görülmektedir.
Olayda, İdare Mahkemesinin uyuşmazlığın esası değerlendirilerek verilen davanın reddine dair kararının, Bölge İdare Mahkemesince, dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kaldırılmasına ilişkin kararın 2577 sayılı Kanun’un 46. maddesinde sınırlı şekilde sayılan temyiz edilebilecek kararlar kapsamında yer almadığı anlaşıldığından, temyiz istemine esas teşkil eden … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı davalı tarafından yapılan temyiz başvurusunun esasının incelenmesine yasal olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, istemin temyiz isteminin incelenmeksizin reddine, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, 28/01/2021 tarihinde kesin olarak oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY :
(X)- Dava, İstanbul ili, Çekmeköy ilçesi, … mahallesinde bulunan 37 adet taşınmazın 6292 sayılı Kanunun 7. maddesi uyarınca bedelsiz olarak iadesi talebiyle yapılan başvuru üzerine düzenlenen … tarih ve … sayılı denetmen raporuna istinaden söz konusu taşınmazların iadesinin uygun görülmediğinden bahisle reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İstinaf” başlıklı 45. maddesinde, “(Değişik: 18/6/2014-6545/19 md.) 1. İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda farklı bir kanun yolu öngörülmüş olsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Ancak, konusu beş bin Türk lirasını geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar kesin olup, bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamaz.
…
4. Bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verir. Bu hâlde bölge idare mahkemesi işin esası hakkında yeniden bir karar verir. İnceleme sırasında ihtiyaç duyulması hâlinde kararı veren mahkeme veya başka bir yer idare ya da vergi mahkemesi istinabe olunabilir. İstinabe olunan mahkeme gerekli işlemleri öncelikle ve ivedilikle yerine getirir.
5. Bölge idare mahkemesi, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunu haklı bulduğu, davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hâkim tarafından bakılmış olması hâllerinde, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vererek dosyayı ilgili mahkemeye gönderir. Bölge idare mahkemesinin bu fıkra uyarınca verilen kararları kesindir…” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanun’un 46. maddesinin (h) bendinde ise, maden, taşocakları, orman, jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular ile ilgili mevzuatın uygulanmasına ilişkin işlemlere karşı açılan davalar hakkında, bölge idare mahkemeleri tarafından istinaf kanun yolu aşamasında verilen kararların temyize tabi olduğu kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı Kanun’un 45. maddesini değiştiren 28/06/2014 tarih ve 29044 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 19. maddesinin gerekçesinde, “…Bölge idare mahkemesi, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar verecektir. Karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise gerekli düzeltmeyi yapacak ve yine istinaf başvurusunun reddine karar verecektir. Bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verecektir. Bu hâlde bölge idare mahkemesi işin esasına girecek ve esas hakkında yeniden bir karar verecektir. İşin esasına girilerek yapılacak inceleme sırasında ihtiyaç duyulması hâlinde kararı veren mahkeme veya başka bir yer idare ya da vergi mahkemesi istinabe olunabilecektir. Bu durumda, istinabe olunan mahkeme gerekli işlemleri öncelikle ve ivedilikle yerine getirir. Yukarıda belirtildiği gibi istinaf incelemesinde kural, ilk derece mahkemesince verilen kararda tespit edilen maddi veya hukuki eksikliklerin istinaf mercii tarafından tamamlanarak nihai kararın da istinaf mercii tarafından verilmesidir. Ancak bu kuralın bir istisnası söz konusudur. Şayet ilk derece mahkemesinin 2577 sayılı Kanun’un 14 ve 15’inci maddeleri uyarınca ilk inceleme üzerine vermiş olduğu bir karara karşı istinaf başvurusu yapılmış ve istinaf mercii bu başvuruyu haklı görmüş ise, istinaf mercii bu kararı bozacak ve dosyayı kararı veren mahkemeye geri gönderecektir. Bunun gibi, ilk derece mahkemesindeki davaya görevsiz ya da yetkisiz mahkeme tarafından yahut reddedilmiş ya da yasaklanmış hakim tarafından bakılmış olması hâlinde de, istinaf mercii kararı bozmak suretiyle dosyayı geri gönderecektir. Bölge idare mahkemesinin bu kararları kesindir…” açıklamalarına yer verilmiştir.
6545 sayılı Kanun’un 19. maddesiyle yapılan değişiklikle, 2577 sayılı Kanun’un 45. maddesinde “itiraz usulü” kaldırılarak, “istinaf” kanun yolu getirilmiştir. İstinaf kanun yolu, ilk derece mahkemelerinin kesinleşmemiş nihai kararlarının maddi ve hukukî yönlerden denetlenerek, hukuka aykırılıklarını ortadan kaldırmak amacıyla düzenlenmiştir.
İstinaf merciinin, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulması halinde istinaf başvurusunun reddine, aksi hâlde ise kararın kaldırılmasına karar vermesi, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verdiği durumlarda ise kural olarak, mahkeme kararında tespit edilen maddî veya hukukî eksiklikleri tamamlayarak nihaî kararı vermesi gerekmektedir.
İstinaf merciî olan bölge idare mahkemesinin, ilk derece mahkemesinin kararını hukuka uygun bulmayarak, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verdiği hâllerde, kural olarak, işin esası hakkında yeniden bir karar vereceği; istisnaî olarak, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunu haklı bulduğu, davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hâkim tarafından bakılmış olması hâllerinde ise dosyayı ilgili mahkemeye göndereceği açıktır.
Uyuşmazlık hakkında İdare Mahkemesince “esas” yönünden bir değerlendirme yapılarak davanın reddine karar verildiği; bu karara karşı yapılan istinaf başvurusu sonucunda Bölge İdare Mahkemesince, dava dilekçesinin bu haliyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3. maddesine aykırılık teşkil ettiği, ayrıca sağlıklı bir yargılama yapılabilmesi için uyuşmazlığın her bir taşınmaz açısından ayrı ayrı irdelenmesi gerektiği belirtilerek istinaf isteminin kabulü ile idare mahkemesi kararının kaldırıldığı ve dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği görülmektedir.
Yukarıda izah edildiği üzere; ilk derece mahkemelerinin 2577 sayılı Kanun’un 14 ve 15. maddeleri uyarınca “ilk inceleme üzerine verdiği kararlara” karşı yapılmış bir istinaf başvurusu bulunması ve Bölge İdare Mahkemesince de bu başvurunun haklı görülüp “ilk inceleme üzerine verilen kararın” kaldırılmasına karar verilmesi durumunda Bölge İdare Mahkemesi kararının kesin olduğundan söz edilebilecektir.
Buna göre, uyuşmazlıkta “esas” yönünden değerlendirme yapılarak verilen İdare Mahkemesi kararı üzerine alınan temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının temyize tabi olduğu sonucuna varıldığından, Bölge İdare Mahkemesi’nce davalı idarenin temyiz isteminin değerlendirilerek uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği görüşü ile aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.