Danıştay 8. Daire, Esas No: 2018/2515, Karar No: 2021/6728

Danıştay 8. Daire Başkanlığı 2018/2515 E. , 2021/6728 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/2515
Karar No : 2021/6728

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Rektörlüğü
VEKİLİ : Av. ….
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … Üniversitesi … Bilimler Fakültesi, … Bölümünde Yardımcı Doçent olarak görev yapan davacı tarafından, 25/12/2016 tarihinde sona erecek olan görev süresinin hakkında devam eden adli-idari soruşturma gerekçe gösterilerek uzatılmamasına ilişkin … tarih ve …. sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… kararda; davacı hakkında 11/01/2016 tarihinde internet üzerinde yayınlanan “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriye imza attığından bahisle idari soruşturma başlatıldığı ve aynı zamanda “Halkı Kin ve Düşmalığa Alenen Tahrik Etme Suçu ve Suçluyu Övmek, Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti ve Türkiye Büyük Millet Meclisini Alenen Aşağılama” suçlarını işlediğinden bahisle … Cumhuriyet Başsavcılığınca … soruşturma numarası ile adli soruşturmanın başlatıldığının, idarenin davacının görev süresini uzatıp uzatmamak konusunda takdir yetkisi bulunduğu, ilgiliye isnat olunan suç ile ilgilinin, görev süresinin uzatılması durumunda uhdesine verilecek görevin önemi ve kendi içinde barındırdığı özellikleri dikkate alındığında, bu konuda yargı kararı ile zorlanması mümkün olmayan idarenin, anılan takdir yetkisi kapsamında görev süresinin uzatılmaması yönünde tesis ettiği dava konusu işlemde kamu yararı ve hizmet gerekleri yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı vekili tarafından; müvekkilinin görev süresinin uzatılmamasına ilişkin dava konusu işleme sonuçlanmamış adli ve idari soruşturmaların gerekçe gösterilmesinin masumiyet karinesine aykırılık teşkil ettiği, öte taraftan davacı hakkında açılan adli soruşturmanın …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin E:…,K:… sayılı karar ile beraat ile sonuçlandığı, dolayısıyla gerekçesi … Ceza Mahkemesi kararıyla ortadan kalkan dava konusu işlemin hukuka aykırı hale geldiği ileri sürülerek istinaf kararının bozulması gerektiği belirtilmiştir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, davacının söz konusu bildiriyi imzalaması sebebiyle hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca soruşturma yürütüldüğü, hakkında “Terör Örgütü Propagandası Yapmak”, “Türk Milletini Türkiye Cumhuriyeti ve Türkiye Büyük Millet Meclisini Alenen Aşağılama” suçlarından hakkında soruşturma bulunması nedeniyle görev süresinin uzatılmamasına ilişkin dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu, davacının 29/04/2017 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 689 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden ihraç edildiği belirtilerek davanın konusuz kaldığı, dolayısıyla temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ : Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
Davalı üniversite’de yardımcı doçent olarak görev yapan davacı, 25/12/2016 tarihinde görev süresinin dolacak olması sebebiyle Kamu Yönetimi Bölüm Başkanlığı’na verdiği 30/09/2016 tarihli dilekçesi ile görev süresinin uzatılmasını talep etmiştir. Kamu Yönetimi Bölüm Başkanlığınca, davacının görev süresinin uzatılması yönündeki talebinin gereğinin yapılması için İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanlığına bildirilmiştir. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Yönetim Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararı ile davacının görev süresinin uzatılmasına karar verilmiş ve gereği için Rektörlük makamına bildirilmesi üzerine Rektörlük makamınca; davacı hakkında açılan ve devam eden adli ve idari soruşturmalar gerekçe gösterilerek davacının görev süresinin uzatılmamasına karar verilmiştir.
Davacı tarafından, görev süresinin uzatılmamasına ilişkin işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Dava konusu işlemin tesis edildiği tarihteki haliyle 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun “Yardımcı Doçentliğe Atama” başlıklı 23. maddesinde; “a. Bir üniversite biriminde açık bulunan yardımcı doçentlik, isteklilerin başvurması için rektörlükçe ilan edilir. Fakültelerde ve fakültelere bağlı kuruluşlarda dekan, rektörlüğe bağlı enstitü ve yüksekokullarda müdürler; biri o birimin yöneticisi, biri de o üniversite dışından olmak üzere üç profesör veya doçent tespit ederek bunlardan adayların her biri hakkında yazılı mütalaa isterler. Dekan veya ilgili müdür kendi yönetim kurullarının görüşünü de aldıktan sonra önerilerini rektöre sunar. Atama, rektör tarafından yapılır. Yardımcı doçentler bir üniversitede her seferinde ikişer veya üçer yıllık süreler için en çok 12 yıla kadar atanabilirler. “ hükmüne yer verilmiştir.
28/01/1982 günlü, 17588 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konulan ve dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan Öğretim Üyeliğine Yükseltilme ve Atanma Yönetmeliği’nin 9. maddesinde; “Yardımcı doçentler, fakültelerde ve fakültelere bağlı kuruluşlarda ilgili dekanın, rektörlüğe bağlı enstitü ve yüksekokullarda ilgili müdürün, bölüm başkanının görüşüne dayanan önerisi ile, bir üniversitede veya yüksek teknoloji enstitüsünde her seferinde ikişer veya üçer yıllık süreler için en çok 12 yıla kadar Rektör tarafından atanabilir. Her atama süresi sonunda görev kendiliğinden sona erer.” kuralı yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava konusu olayda; davacı hakkında 11/01/2016 tarihinde internet üzerinde yayınlanan “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriye imza attığından bahisle 14/01/2016 tarihinde idari soruşturma başlatıldığı ve aynı zamanda “Halkı Kin ve Düşmalığa Alenen Tahrik Etme Suçu ve Suçluyu Övmek, Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti ve Türkiye Büyük Millet Meclisini Alenen Aşağılama” suçlarını işlediğinden bahisle … Cumhuriyet Başsavcılığınca ….. soruşturma numarası ile adli soruşturmanın başlatıldığı, dosyanın yetkisizlik kararı ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildiği görülmektedir.
Davacı hakkında açılan idari soruşturmada; soruşturma komisyonunca, üniversitede görev yapan akademisyenlerle ilgili adli işlemin başlamış olması nedeniyle, adli işlemin sonucuna göre işlem yapılması gerekçesiyle idari soruşturmanın devamı için ceza soruşturmasının beklenmesine karar verilmiştir.
Dava konusu işleme gerekçe olarak gösterilen bildiriye imza atan ve Anayasa Mahkemesi’nin … tarih, … Başvuru Nolu “… ve Diğerleri” konulu kararında; başvurucuların imzalamış oldukları ve basında “bu suça ortak olmayacağız” başlığıyla yayınlanan bildirinin, nesnel anlamı gözetildiğinde bir bütün olarak PKK terörünün övülmesi, terörizme destek gösterisi, şiddet kullanımına, silahlı direnişe ya da başkaldırıya doğrudan veya dolaylı teşvik olarak nitelendirilmesinin mümkün görünmediği, somut olayın koşullarında başvuruya konu bildirinin internette yayımlanmasının devlet ve toplum hayatında olumsuz sonuçlar doğurduğu, devletin terörle mücadele faaliyetleri üzerinde kayda değer bir etkisi olduğunu göstermediği, hazırlanmasında veya imzalanmasında güdülen diğer amaçlar ne olursa olsun ve hangi dil ve üslup kullanılırsa kullanılsın nihai olarak bildiride o tarihlerde sürmekte olan çatışmaların sona erdirilmesi talebinin baskın olduğu, bildirinin imzalanmasına neden olan operasyonları yürüten kamu gücüne karşı ağır eleştirilerde bulunulabileceğinin öngörülmesi ve demokratik çoğulculuk açısından bunlara daha fazla tahammül edilmesi gerektiği belirtilerek başvurucuların ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığından Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade “özgürlüğünün” ihlal edildiğine karar verilerek başvurucuların başvurusu kabul edilmiştir. Anayasa Mahkemesi, ilgili kararda özetle dava konusu işleme gerekçe olarak gösterilen bildirinin hazırlanmasının ve yayınlanmasının Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan “ifade özgürlüğü” kapsamında bulunduğuna oyçokluğuyla karar vermiştir.
Yukarıda belirtilen Anayasa Mahkemesi kararı sonrasında davacı hakkında …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin E:… sayılı ceza davasında; Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru sonucu verdiği ihlal kararları, soyut ve somut norm denetiminden farklı olarak her ne kadar sadece başvuruda bulunan kişi ve başvuruya konu idari işlem ya da karar açısından geçerli ve bağlayıcı ise de Anayasa Mahkemesi’nin … tarih, … Başvuru sayılı “… ve Diğerleri” konulu kararında, başvuruya konu bildiri ve dava konusu bildirinin aynı olması ve cezalandırılması istenen suç maddesinin de aynı olması sebebiyle dava konusu bildirinin “ifade hürriyeti” kapsamında bulunduğuna ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin ilgili kararı ve Anayasa’nın 153/6 maddesine göre Anayasa Mahkemesi kararlarının, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağladığı yönündeki amir hükmü uyarınca, davacı hakkında terör örgütü propagandası suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı kanaatine varılarak CMK 223/2-a maddesi uyarınca beraat kararı verilmiştir.
Hukuk devleti ilkesi gereğince; idarenin bütün eylem ve işlemleri yargısal denetime açıktır ve bu noktada, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun sağlanmasındaki en etkin araçlardan birinin de “iptal davaları” olduğu kuşkusuzdur. 2577 sayılı Kanun’un 2. maddesinin 1/a bendine göre; iptal davaları, idare tarafından tesis edilen işlemler nedeniyle menfaatleri ihlal edilen kişiler tarafından anılan işlemin yetki, şekil, sebep, konu ve maksat unsurları yönünden hukuka aykırı oldukları iddialarıyla açılan davalardır.
İdari işlemlerde sebep unsuru, idari işlemden önce gelen ve onun dışında yer alan, idareyi bir işlem yapmaya sevkeden hukuki ve fiili etkenlerdir. İptal davalarında, sebep unsuru yönünden hukuki denetim yapılırken idareyi o işlemi yapmaya sevk eden gerekçelerin hukuka uygunluğunun incelemesi yapılmaktadır. Sebep unsurundaki bir sakatlığın işlemi de sakat hale getireceği tartışmasızdır.
Uyuşmazlıkta; üniversitede yardımcı doçent olarak görev yapan ve görev süresinin sona erecek olması sebebiyle görev süresinin uzatılması talebiyle davalı üniversiteye başvuran davacının, hakkında idari soruşturma bulunması ve … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … hazırlık numarası ile cezai kovuşturma başlatılmış olması nedeniyle Rektörlük makamınca görev süresinin uzatılmadığı anlaşılmaktadır.
Davacı hakkında yürütülen idari soruşturmanın adli soruşturma sonucuna kadar bekletilmesine karar verildiği ve adli soruşturmanın da … Ağır Ceza Mahkemesi’nın … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile yukarıda belirtilen Anayasa Mahkemesi kararı sonrasında suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle CMK 223/2-a maddesi uyarınca beraat kararı verildiği ve bu kararın istinaf edilmeden kesinleştiği görülmektedir.
Bu durumda; işleme dayanak olarak gösterilen adli soruşturmanın kesinleşen Mahkeme kararıyla beraat ile sonuçlandığı hususu göz önüne alındığında; oluşan yeni hukuki durum karşısında, dava konusu işlemin gerekçesinin hukuken ortadan kalktığı ve işlemin sebep unsuru yönünden hukuka aykırı hale geldiği anlaşılmaktadır.

Öte taraftan; davalı idarece davacının 689 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden çıkarıldığı, bu sebeple davanın konusuz kaldığı ileri sürülmüşse de; idari işlemlerin hukuki denetiminde tesis edildikleri tarihteki duruma göre hukuka aykırı olup olmadığının değerlendirileceği, dava konusu işlemin de davacının görev süresinin uzatılmaması olduğu, davacının kamu görevinden çıkarılması işleminin başka bir davanın konusunu oluşturduğu, görev süresinin uzatılmamasına ilişkin işlemin iptal edilmesinin davacı hakkında tesis edilen kamu görevinden çıkarma işlemini ortadan kaldırmayacağının hukuken kabulü gerekmektedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne,
2. … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:.. sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava gönderilmesine, 22/12/2021 tarihinde kesin olarak oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :
(X)- Davalar arasında bağlantı bulunması durumunda, davanın aynı maddi veya hukuki sebepten doğması veya biri hakkında verilecek olan kararın diğerini de etkileyecek nitelikte olması gereklidir. Bu durum, davalardan birinde verilecek kararın diğerinin dayanağı olmasından başka, biri hakkında verilecek kararın diğerini herhangi bir şekilde etkileyecek olması, davalardan biri hakkında karar verilmesinin diğerindeki bir takım hususları açıklığa kavuşturacak olması, birindeki kararın diğerinde kanıt oluşturması gibi durumları da kapsamaktadır. Bu yönüyle uyuşmazlıkların adil ve etkili çözümü için, davaların aralarındaki bağlantı gözetilerek incelenip karara bağlanması gerekmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının 29/04/2017 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 689 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarıldığı görüldüğünden, görev süresinin uzatılmamasına ilişkin dava konusu işlem ile aralarındaki ilişki sebebiyle bağlantı kararı verilerek davacının, kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin işlemin iptaline yönelik dava ile birlikte incelenip karara bağlanması gerektiği düşüncesiyle oluşan çoğunluk kararına katılmıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir