Danıştay 8. Daire, Esas No: 2017/1386, Karar No: 2021/1625

Danıştay 8. Daire Başkanlığı 2017/1386 E. , 2021/1625 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    SEKİZİNCİ DAİRE
    Esas No : 2017/1386
    Karar No : 2021/1625

    Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı): … Başkanlığı
    Vekili : Av. … – Av. …

    Karşı Taraf ( Davacı) : …
    Vekili : Av. …

    İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.

    Danıştay Tetkik Hakimi : …
    Düşüncesi : İstemin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
    Dava,… Odası’nda Genel Sekreter olarak görev yapan davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/E-g maddesi uyarınca memuriyetten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Ankara Ticaret Odası Yönetim Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
    İdare Mahkemesince; “resmi belgede sahtecilik” suçlamasıyla davacı ve davalı kurum doktoru … hakkında yapılan yargılama neticesinde … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile, kurum doktorunun savcılık ve mahkemedeki beyanlarında iş akdinin idarece feshedileceği yönündeki baskı nedeniyle gerçeğe aykırı rapor verdiğini ifade etmesi üzerine, resmi belgede sahtecilik suçunu işledikleri sabit olmadığından bahisle davacının ve doktorun ayrı ayrı beraatlerine karar verildiği anlaşıldığından, davacıya isnat edilen fiilin sübut bulmadığı gerekçesiyle davacı hakkında tesis edilen memuriyetten çıkarma cezasına yönelik işlemde hukuka uyarlık bulunmadığından dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
    01.06.2004 tarihli ve 25479 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun “Odalar” başlıklı 4. maddesinde: “Odalar; üyelerinin müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, mensuplarının birbirleri ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslekî disiplin, ahlâk ve dayanışmayı korumak ve bu Kanun’da yazılı hizmetler ile mevzuatla odalara verilen görevleri yerine getirmek amacıyla kurulan, tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır.”; “Oda, borsa ve birlik personeli” başlıklı 73. maddesinde: “Oda, borsa, Birlik ve bunların kurduğu teşekküllerde istihdam edilenler bu Kanun’da yer alan hükümler dışında 4857 sayılı İş Kanunu’na tâbidir.”; Geçici 3. maddesinde, “Bu Kanun’da öngörülen yönetmelikler, bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde yürürlüğe konulur. Bu yönetmelikler yürürlüğe konuluncaya kadar bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte yürürlükte bulunan tüzük ve yönetmeliklerin, bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam edilir.”; Geçici 12. maddesinde: “Bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihte oda, borsa, Birlik ve bunların kurduğu teşekküllerde istihdam edilmekte olanların, mevcut statülerine göre istihdam edilmelerine devam olunur.”, hükmüne yer verilmiş; aynı Kanun’un 103. maddesi ile 08.03.1950 tarihli ve 5590 sayılı Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları ve Türkiye Ticaret, Sanayi, Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır.
    Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinden anlaşılacağı üzere; kuruluş amaçları kamu yararı, faaliyet konuları ise kamu hizmeti olup, özel hukuk tüzel kişilerine nazaran üstün ve ayrıcalıklı kamu gücüne sahip olan ve tek taraflı işlemlerle yeni hukuki durum yarattıkları için personeli de kamu hukukuna tabi olan oda, borsa ve birliklerin 5590 sayılı Yasanın yürürlükte olduğu dönemde kamu hizmeti görmek amacıyla personeliyle aralarında yaptıkları ve yenilenerek devam eden sözleşmeler idari sözleşmeler niteliğinde olduğundan, bu sözleşmelere ilişkin uyuşmazlıkların görüm ve çözüm yerinin idari yargı yeri olduğu kuşkusuzdur. 01.06.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5174 sayılı Kanun’un 73. maddesinde, oda, borsa, birlik ve bunların kurduğu teşekküllerde istihdam edilenlerin Kanun’da yer alan hükümler dışında 4857 sayılı İş Kanunu’na tâbi olacakları düzenlendiğinden; Kanun’un yürürlük tarihi olan 01.06..2004 tarihinden sonra istihdam edilmiş olanların ise 4857 sayılı İş Kanunu’na tabi olacakları ve iş ilişkisinden kaynaklı uyuşmazlıkların görüm ve çözüm yerinin ise adli yargı yeri olduğu açıktır.
    Dosyanın incelenmesinden, 10.01.2011 tarihli iş akdi ile … Odası’nda Genel Sekreter olarak görev yapmakta olan davacıya 10.05.2013 tarihinde … kurum hekimi … tarafından yapılan muayene neticesinde “a tipik pnömoni” tanısıyla 10 gün süreli istirahat raporu verildiği, daha sonra adı geçen kurum hekimince … Başkanlığına verilen dilekçe ile, amiri pozisyonunda olan davacıya isteği üzerine gerçeği yansıtmayan istirahat raporu verdiği hususunda bildirimde bulunulduğu, bu bildirim üzerine …Başkanlığınca davacı ve kurum hekimi ile ilgili olarak … Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğu, aynı zamanda …Yönetim Kurulunun … tarih ve …sayılı kararı uyarınca disiplin soruşturması yapılmasına karar verildiği, yürütülen disiplin soruşturması neticesinde … Odası Yönetim Kurulu’nun … tarihli ve … sayılı kararı ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/E-g maddesi uyarınca davacının memuriyetten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
    Olayda, gerek davalı idare gerekse davacı tarafın beyanlarından davacının 10.01.2011 tarihli iş akdi ile davalı kurum bünyesinde genel sekreter olarak çalışmaya başladığı ve işe giriş tarihi itibariyle 5174 sayılı Kanun’un 73. maddesi hükmü gereğince 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine tabi olduğu açıktır.
    Bu çerçevede, İş Kanunu hükümlerine tabi olan davacıya “memuriyetten çıkarma” disiplin cezası verilmesine yönelik dava konusu işlemin yargısal denetiminin adli yargı yerinde yapılması gerekmekte olup, görevli ve yetkili yargı yeri olan iş mahkemelerince işin esasının incelenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddi kararı verilmesi gerekmekte iken; işin esasına girilerek dava konusu işlemin iptaline yönelik Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
    Açıklanan nedenlerle; … İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 17/03/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY

    (X)- İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
    İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe usul ve yasaya uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, Mahkeme kararının onanması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir