Danıştay 8. Daire, Esas No: 2016/4037, Karar No: 2020/6304

Danıştay 8. Daire Başkanlığı 2016/4037 E. , 2020/6304 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    SEKİZİNCİ DAİRE
    Esas No : 2016/4037
    Karar No : 2020/6304

    Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : … Bakanlığı
    Vekili : Av. …
    Karşı Taraf (Davacı) : …
    Vekili : Av. …
    İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının aleyhlerine ilişkin kısımlarının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
    Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
    Danıştay Tetkik Hakimi : …
    Düşüncesi : Dava konusu işlemin iptaline ilişkin temyize konu Mahkeme kararının 2007 yılına ilişkin devlet hakkı yönünden zamanaşımı nedeniyle gerekçe değiştirilerek onanması, 2008-2010 yıllarına ilişkin devlet hakkı yönünden ise bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
    Dava, Gaziantep / Şahinbey‘de yer alan (… sayılı) II-a grubu kalker madeni için 2007-2008-2009 ve 2010 yıllarında devlet hakkının eksik yatırıldığından bahisle, ödenmesi gereken devlet hakkının hesaplanarak tahsil edilmesinin Gaziantep Vergi Dairesi Başkanlığı’ndan istenilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
    İdare Mahkemesince, Maden Kanunu’nda 24/06/2010 tarihinde yapılan değişiklik uyarınca ilgili birlik ve sanayi ve ticaret odalarından alınan görüş ile geçmiş yıllara ilişkin ocak başı satış fiyatlarının dikkate alınarak Gaziantep İli için 2010 yılına ilişkin ocak başı satış fiyatının 5,00-TL/ton olarak belirlendiği anlaşılmış olup, dava konusu işlemin 2010/2. Dönemine ilişkin olarak belirlenen bu emsal fiyat üzerinden Devlet Hakkı hesaplanarak eksik yatırılan kısımların(38.162,71-TL) davacıdan tahsil edilmesinin istenilmesine ilişkin kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle bu kısım açısından davanın reddine, buna karşın, Maden Kanunu’nun 24/06/2010 tarihinde yapılan değişiklikten önceki haliyle 14.maddesinde emsal fiyat uygulamasına yer verilmediği, dolayısıyla 2007, 2008 ve 2009 yılları ile 2010/1. Dönemine ilişkin olarak emsal fiyat belirlenemeyeceği tartışmasız olup, davacıya ait defter ve belgeler veya bunların dışında fiilen tespit edilebilecek hususlara da dayanılmaksızın salt emsal fiyatlara istinaden 2007, 2008 ve 2009 yılları ile 2010/1. Dönemi için belirlenen emsal fiyatlar üzerinden Devlet Hakkı hesaplanarak eksik yatırılan kısımların (2007 yılı için 17.367,55-TL, 2008 yılı için 33.000,00-TL, 2009 yılı için 17.763,45-TL, 2010/1. Dönem için 3.367,65-TL) davacıdan tahsil edilmesinin istenilmesine ilişkin kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle bu kısımlar açısından işlemin iptaline karar verilmiştir.
    Davalı idare, İdare Mahkemesince verilen kararın iptale dair kısımlarını temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.
    Devlet Hakkı, 3213 sayılı Maden Kanunu’nun 3. maddesinde, maden istihracı ile sağlanacak gelirden devlet payına düşen kısım olarak; 06/11/2010 tarih ve 27751 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliği’nin 4. maddesinin (j) bendinde de, maden istihracından sağlanan gelirden ve/veya üretim yapılmayan ruhsat sahalarından proje beyanı üzerinden alınan devlet payına düşen kısım olarak tanımlanmıştır.
    Dosyanın incelenmesinden, Gaziantep İli Şahinbey İlçesi sınırları içerisinde yer alan davacıya ait … sayılı II-a grubu kalker madeniyle ilgili olarak davalı idare görevlilerince yapılan yerinde inceleme sonrası hazırlanan 15/11/2012 tarihli raporda dava konusuna ilişkin olarak; davacı tarafından 2007 yılı için 0,72-TL/ton, 2008 yılı için 0,70-TL/ton, 2009 ve 2010 yılları için ise 0,80-TL/ton üzerinden hesaplama yapılarak Devlet Hakkı ödendiği, anılan yıllar için verilen satış bilgi formlarında ortalama ocak başı fiyatlarının Gaziantep İli ortalaması altında kalması nedeniyle bu rakamların 2007 ve 2008 yılları için 2,50-TL/ton, 2009 yılı için 2,70-TL/ton, 2010/1. Dönem için 2,90-TL/ton ve 2010/2. Dönem için 5,00-TL/ton olarak revize edilmesi gerektiği tespitlerine yer verildiği, revize edilen bu fiyatlar üzerinden yapılan hesaplamaya göre davacı tarafından 2007 yılı için 17.367,55-TL, 2008 yılı için 33.000,00-TL, 2009 yılı için 17.763,45-TL, 2010/1. Dönem için 3.367,65-TL ve 2010/2. Dönem için 38.162,71-TL olmak üzere toplam 109.661,36-TL Devlet Hakkı’nın eksik ödendiğinden bahisle eksik ödenen kısmın davacıdan tahsil edilmesinin istenilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
    Dava konusu işlemin 2007 yılına ilişkin devlet hakkı yönünden incelenmesi:
    3213 sayılı Maden Kanunu’nun “Devlet hakkı” başlıklı 14. maddesinin dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan halinde de, “(Değişik fıkra: 10/06/2010-5995 S.K/8.mad.) Devlet hakkı, ocaktan çıkarılan madenin ocak başındaki fiyatından alınır (…)
    (Ek fıkra: 10/6/2010-5995/8 md.) Ruhsat sahibi tarafından beyan edilen ocak başı satış fiyatı Bakanlık tarafından denetlenir ve eksik beyanlar tamamlattırılır (…)
    Devlet hakkı ve özel idare payı, her yıl haziran ayının son günü mesai bitimine kadar ruhsat sahibi tarafından yatırılır. …
    Süresinde tahakkuk ettirilmeyen Devlet hakkına, tahakkuk ettirilmesi gereken ayın son gününden tahakkuk ettirildiği tarihe kadar geçen süre için 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre hesaplanacak gecikme zammı oranında faiz uygulanır.” hükmü getirilmiştir.
    6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 102. maddesinde; “Amme alacağı, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Para cezalarına ait hususi kanunlardaki zamanaşımı hükümleri mahfuzdur. Zamanaşımından sonra mükellefin rızaen yapacağı ödemeler kabul olunur.” hükmü yer almaktadır.
    Yukarıda yer verilen 6183 sayılı Kanun’un 102. maddesi uyarınca; vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmeyen amme alacağı zamanaşımına uğramaktadır.
    Uyuşmazlıkta, dava konusu işlemle istenilen 2007 yıllına ilişkin Devlet hakkının vadesinin 30/06/2008 olduğu ve 1/1/2009 tarihlerinden itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresi (31/12/2013) geçtikten sonra tesis edilen 18/06/2014 tarihli işlem ile istenilen 2007 yıllarına ilişkin Devlet hakkının zaman aşımına uğradığı anlaşılmaktadır.
    Bu durumda, dava konusu işlemin 2007 yılına ilişkin devlet hakkı yönünden zamanaşımı nedeniyle iptali gerekmekte olup, sonucu itibariyle yerinde bulunan temyize konu Mahkeme kararının 2007 yılına ilişkin devlet hakkı yönünden bu gerekçe ile onanması gerekmektedir.
    Dava konusu işlemin 2008-2010 yıllarına ilişkin devlet hakkı yönünden incelenmesi:
    3213 sayılı Maden Kanunu’nun “Madenler” başlıklı 2. maddesinin dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan halinde, “Yer kabuğunda ve su kaynaklarında tabii olarak bulunan, ekonomik ve ticari değeri olan petrol, doğal gaz, jeotermal ve su kaynakları dışında kalan her türlü madde bu Kanuna göre madendir.
    Madenler aşağıda sıralanan gruplara göre ruhsatlandırılır:
    I. Grup madenler
    a) İnşaat ile yol yapımında kullanılan ve tabiatta doğal olarak bulunan kum ve çakıl.
    b) Tuğla-kiremit kili, Çimento kili, Marn, Puzolanik kayaç (Tras) ile çimento ve seramik sanayilerinde kullanılan ve diğer gruplarda yer almayan kayaçlar.
    (Değişik bent: 10/06/2010-5995 S.K./1.mad.) II. Grup madenler
    a) Kalsit, Dolomit, Kalker, Granit, Andezit, Bazalt gibi kayaçlardan Agrega, mıcır veya öğütülerek kullanılacak kayaçlar.
    b) Mermer, Traverten, Granit, Andezit, Bazalt gibi blok olarak üretilen taşlar ile dekoratif amaçla kullanılan doğal taşlar. ….” hükmüne yer verilmiştir.
    Aynı Kanunun “Devlet hakkı” başlıklı 14. maddesinin dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan halinde de, “(Değişik fıkra: 10/06/2010-5995 S.K/8.mad.) Devlet hakkı, ocaktan çıkarılan madenin ocak başındaki fiyatından alınır.
    (Ek fıkra: 10/06/2010-5995 S.K/8.mad.) Üretilen madenin hammadde olarak kullanılması veya satılması halinde, aynı pazar ortamında madenin işletmelerdeki tüvenan olarak ocak başı satışında uygulanan fiyat, ocak başı satış fiyatıdır. Bu fiyat emsallerinden az olamaz. Emsal fiyatının tespitinde bu maddenin üçüncü fıkrası esas alınır.
    (Ek fıkra: 10/06/2010-5995 S.K/8.mad.) Tüvenan madenin, herhangi bir zenginleştirme işlemine tabi tutulduktan veya bir prosesten geçirildikten sonra satış fiyatının oluştuğu durumlarda, ocak başı satış fiyatı, madenin ocakta üretiminden ilk satışının yapıldığı aşamaya kadar oluşan nakliye, zenginleştirme ve varsa farklı prosese ait kullanılan tesis ve ekipmanın amortismanı dahil giderler çıkarılarak oluşan fiyattır.
    (Ek fıkra: 10/06/2010-5995 S.K/8.mad.) Devlet hakkı;
    a) I. Grup ve II. Grup (a) bendi madenler ile mıcır, kaba inşaat, baraj, gölet, liman, yol gibi yapılarda kullanılan her türlü yapı hammaddelerinde ocak başı satış fiyatı boyutlandırılmış ve/veya yıkanmış olarak satılan fiyatı olup, bu madenlerden % 4 … oranında alınır.
    (Ek fıkra: 10/06/2010-5995 S.K/8.mad.) Ruhsat sahibi tarafından beyan edilen ocak başı satış fiyatı Bakanlık tarafından denetlenir ve eksik beyanlar tamamlattırılır. …” hükmüne yer verilmiştir.
    Öte yandan, 06/11/2010 tarih ve 27751 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan Mülga Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliği’nin “devlet hakkına ilişkin genel hükümler” başlıklı 86. maddesinde, “(1) Devlet hakkı, ocaktan çıkarılan madenin ocak başındaki fiyatından alınır.
    (2) Üretilen madenin hammadde olarak kullanılması veya satılması halinde, aynı pazar ortamında madenin işletmelerdeki tüvenan olarak ocak başı satışında uygulanan fiyat, ocak başı satış fiyatıdır. Bu fiyat emsallerinden az olamaz. Emsal fiyatının tespitinde bu maddenin üçüncü fıkrası esas alınır.
    (3) Tüvenan madenin, herhangi bir zenginleştirme işlemine tabi tutulduktan veya bir prosesten geçirildikten sonra satış fiyatının oluştuğu durumlarda, ocak başı satış fiyatı, madenin ocakta üretiminden ilk satışının yapıldığı aşamaya kadar oluşan nakliye, zenginleştirme ve varsa farklı prosese ait kullanılan tesis ve ekipmanın amortismanı dahil giderler çıkarılarak oluşan fiyattır. Bu fiyat, işletme yöntemi, tenör/kalite, üretilen bölge, aynı pazar ortamı ve diğer özellikler göz önünde bulundurulduğunda benzer işletmelerdeki emsal fiyatlardan az olamaz. Benzer ürünün piyasada satış fiyatının oluşmaması durumunda, gerektiğinde piyasada fiyatı oluşan aynı veya benzer proses maliyeti olan tesisler emsal alınarak madenlerin ocak başı satış fiyatı belirlenir.
    (4) Üretilen madenin ruhsat sahibine ait tesiste kullanılıyor olması halinde, aynı madenin piyasadaki ocak başı satış fiyatı emsallerinden az olamaz. Emsal fiyatının tespitinde bu maddenin üçüncü fıkrası esas alınır.
    (5) Aynı tesiste birden çok aşamada piyasa satış fiyatı oluşan ürünleri üreten tesislerde ocak başı satış fiyatı, tesisteki üretim sürecinde piyasa satış fiyatı olan ilk ürünün fiyatından madenin ocakta üretiminden ilk satışının yapıldığı aşamaya kadar oluşan nakliye, zenginleştirme ve varsa farklı prosese ait kullanılan tesis ve ekipmanın amortismanı dahil giderler çıkarılarak hesaplanır.
    (6) Devlet hakkı hesabında madenin tüvenan olarak satış fiyatının olması, emsal fiyatının tespitinde üçüncü fıkra hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmez. Üçüncü fıkra uygulanarak tespit edilen tüvenan madenin ocak başı satış fiyatı, emsal fiyatından az olamaz.
    (7) Devlet hakkı;
    a) I. Grup ve II. Grup (a) bendi madenler ile mıcır, kaba inşaat, baraj, gölet, liman, yol gibi yapılarda kullanılan her türlü yapı hammaddelerinde ocak başı satış fiyatı boyutlandırılmış ve/veya yıkanmış olarak satılan fiyatı olup, bu madenlerden %4, (…) oranında alınır.
    (…)
    (31) Çimento, kireç, seramik, tuğla-kiremit, cam, kalsit üretiminde sanayi hammaddesi olarak kullanılan madenler için bu madenlerin işlenerek kırılmış, öğütülmüş veya boyutlandırılmış hali ile oluşan piyasa satış fiyatı dikkate alınarak bu işlemler için yapılan maliyetler çıkarılır ve ocak başı satış fiyatı belirlenir. Bu ürünlerde tesiste kullanılan ürünün ara bir ürüne tekabül ederek piyasa satış fiyatı belirlenememesi durumunda, ilgili ara ürünün piyasa satış fiyatı belli olan uç ürün için benzer tesislerdeki maliyetleri de düşürülerek ocak başı satış fiyatı belirlenir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
    Uyuşmazlıkta, dava konusu işlemin dayanağını teşkil eden 15/11/2012 tarihli rapor incelendiğinde, davacı tarafından 2007 yılı için 0,72-TL/ton, 2008 yılı için 0,70-TL/ton, 2009 ve 2010 yılları için ise 0,80-TL/ton üzerinden beyan ile hesaplama yapılarak Devlet Hakkı ödendiği, anılan yıllar için verilen satış bilgi formlarında ortalama ocak başı fiyatlarının Gaziantep İli ortalaması altında kalması nedeniyle bu rakamların 2008 yılı için 2,50-TL/ton, 2009 yılı için 2,70-TL/ton, 2010/1. Dönem için 2,90-TL/ton ve 2010/2. Dönem için 5,00-TL/ton olarak revize edilmesi gerektiği tespitlerine yer verildiği, belirtilen bedellerin de davaya konu madenin ocakbaşı satış fiyatının ruhsat sahibince oldukça düşük fiyatlarla beyanı sonrasında davalı idarece dava konusu saha ve bölgedeki sahalar üzerinde yapılan denetimler sonucunda gerçek piyasa satış fiyatının beyan edilenlerle örtüşmediğinin tespit edilmesi üzerine davalı idare kayıtlarında yapılan araştırma sonucu dava konusu her sene için ayrı ayrı olmak üzere Gaziantep ilinde ruhsat sahibinin beyanı ve emsallerine göre çok yüksek beyanlar dikkate alınmaksızın diğer beyanların değerlendirilmesi yapılarak belirlendiği anlaşılmaktadır.
    Yukarıda yer verilen Yasa ve Yönetmelik hükümlerinden, ruhsat sahibi tarafından beyan edilen ocak başı satış fiyatının Bakanlık tarafından denetlenebileceği ve bunun sonucunda eksik beyanda bulunulduğunun tespiti halinde bunun tamamlattırılacağı açık olduğundan, devlet hakkına ilişkin olarak ortaya çıkabilecek aksaklıkları ve tutarsızlıkları önlemek, beyanlar arasında birliği sağlayarak devlet hakkı kayıplarının önüne geçmek amacıyla davalı idarenin dayanaklarını ortaya koymak suretiyle emsal fiyat tespiti yapma konusunda yetkili olduğunda kuşku bulunmamaktadır. Nitekim bu durum 6592 sayılı Yasa ile Maden Kanunu’nun 14. maddesinde yapılan değişiklikle, “Madenlerden alınan Devlet hakkına esas olan emsal ocak başı satış fiyatı, bölgeler de dikkate alınarak her madene ait ayrı ayrı ve uygulandığı yıl için belirlenerek Genel Müdürlükçe ilan edilir.” denilmek suretiyle yasal temele de kavuşturulmuştur.
    Ayrıca, mevzuatta devlet hakkının, ocaktan çıkarılan tüvenan madenin ocak başındaki fiyatından alınması genel kural olarak belirlenmiş olmakla birlikte, I. Grup ve II. Grup (a) bendi madenler ile mıcır, kaba inşaat, baraj, gölet, liman, yol gibi yapılarda kullanılan her türlü yapı hammaddeleri için, devlet hakkının hesaplanmasına esas ocak başı satış fiyatının, bu madenlerin tüvenan olarak satılması sonucu oluşan fiyatı değil, bunların boyutlandırılmış ve/veya yıkanmış olarak satılması sonucu oluşan fiyat olduğu düzenlemesine yer verilmek suretiyle genel kuraldan ayrı bir düzenlemeye gidilmiştir.
    Bu durumda, gerek 2008 ve 2009 yılına ilişkin olarak davalı idare kayıtlarında yapılan araştırma sonucu dava konusu her sene için ayrı ayrı olmak üzere Gaziantep ilinde ruhsat sahibinin beyanı ve emsallerine göre çok yüksek beyanlar dikkate alınmaksızın diğer beyanların değerlendirilmesi sonucu ortalama ocak başı satış fiyatı esas alınarak 2008 yılı için 2,50-TL/ton, 2009 yılı için 2,70-TL/ton, 2010/1. Dönem için 2,90-TL/ton ve 2010/2. Dönem için 5,00-TL/ton olarak hesaplanan, gerekse de 2010 yılına ilişkin olarak ilgili birlik ve sanayi ve ticaret odalarından alınan görüş ile geçmiş yıllara ilişkin ocak başı satış fiyatları dikkate alınarak II-a Grubu madenlerden olan “kalker” madeninin Gaziantep İli için emsal ocak başı satış fiyatının 2010 yılı için 5,00 TL/ton, olarak belirlenip, belirlenen emsal fiyatlar üzerinden hesaplanan devlet hakkının ilgili yerlere yatırılmasına ilişkin olarak tesis edilen dava konusu işlemde mevzuata ve hukuka aykırılık, aksi yönde verilen temyize konu Mahkeme kararında ise hukuki isabet bulunmamaktadır.
    Açıklanan nedenlerle; … İdare Mahkemesinin temyize konu kararının temyize konu 2007 yılına ilişkin devlet hakkı yönünden yukarıda yer verilen gerekçe ile onanmasına, 2008/2009 ile 2010/1. Döneme ilişkin devlet hakkı yönünden ise bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 31/12/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir