Danıştay 7. Daire, Esas No: 2019/434, Karar No: 2020/5347
Danıştay 7. Daire Başkanlığı 2019/434 E. , 2020/5347 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/434
Karar No : 2020/5347
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Petrokimya Sanayi Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı hakkında düzenlenen vergi inceleme raporuyla, 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 8. maddesinin 1. fıkrası kapsamında TÜPRAŞ’tan satın almış olduğu malları Kanun’a ekli (I) sayılı liste dışında kalan malların imalinde kullanılmadığının tespit edildiğinden bahisle, 2011 yılının Eylül ilâ Aralık dönemlerine ait tecil edilen özel tüketim vergilerinin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Bozma kararı üzerine, Mahkemelerince verilen ara karar ile davalı idareden, davaya konu ödeme emrinin düzenlenmeden önce, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 37. maddesi uyarınca davacıya amme alacağının ödenmesi için vade tayin edilip edilmediğinin sorulması üzerine, davalı idarece verilen cevapta dava konusu ödeme emri içeriği vergilere ilişkin olarak 6183 sayılı Kanun’un 37. maddesi uyarınca vade tayin edilmediğinin bildirildiği, bu durumda, dava konusu ödeme emri içeriği özel tüketim vergilerinin davacı yönünden vadesi belli olmadığından, öncelikle 6183 sayılı Kanun’un 37. maddesi uyarınca bir aylık vade tayin edilmesi, bu sürede ödenmemesi halinde ise, ödeme emriyle tahsili yoluna gidilmesi gerekirken, doğrudan ödeme emriyle amme alacağının takibinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davaya konu ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Temyiz başvurusu, davacı hakkında düzenlenen vergi inceleme raporuyla, 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 8. maddesinin 1. fıkrası kapsamında TÜPRAŞ’tan satın almış olduğu malları Kanun’a ekli (I) sayılı liste dışında kalan malların imalinde kullanılmadığının tespit edildiğinden bahisle, 2011 yılının Eylül ilâ Aralık dönemlerine ait tecil edilen özel tüketim vergilerinin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrini iptal eden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
4760 sayılı Kanun’un 8.maddesinin 1. fıkrasında, bu Kanun’a ekli (I) sayılı listenin (B) cetvelindeki malların; (I) sayılı listeye dahil olmayan malların imalinde kullanılmak üzere mükellefler tarafından tesliminde tarh ve tahakkuk ettirilen özel tüketim vergisinin Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek kısmının, teminat alınmak suretiyle tecil olunacağı, söz konusu malların tecil tarihini takip eden aybaşından itibaren oniki ay içinde (I) sayılı listeye dahil olmayan malların imalinde kullanılması halinde tecil olunan verginin terkin edileceği, bu hükümlere uyulmaması halinde, bu malların tecil-terkin işlemi dışındaki amaçlarla tesliminde tarh edilmesi gereken vergi tutarından, daha önce tahsil edilen verginin mahsubundan sonra kalan tutarın, vade tarihinden itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 51. maddesinde belirlenen gecikme zammı ile birlikte alıcıdan tahsil edileceği, ancak, tecil edilen verginin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda belirtilen mücbir sebepler dolayısıyla terkin edilememesi halinde bu verginin, tecil edildiği tarihten itibaren 6183 sayılı Kanun’un 48. maddesine göre ilgili dönemler için geçerli tecil faizi ile birlikte alıcıdan tahsil edileceği hükmü yer almaktadır.
Yukarıda yer alan Kanun hükümleri dava konusu olayla birlikte değerlendirildiğinde; tecil-terkin şartlarının ihlâli halinde, beyanname üzerine tahakkuk eden, ancak, 4760 sayılı Kanun’un 8. maddesi kapsamında yapılan teslimler nedeniyle taahhüt edilen üretimde kullanılan girdilere isabet eden vergiler tecil edildiğinden, bu girdilerin üretimde kullanılmadığının tespiti halinde, Kanun’da, bunlara isabet eden vergilerin 6183 sayılı Kanun’un 51. maddesine göre belirlenen gecikme zammıyla birlikte tahsil olunacağı öngörüldüğünden, aynı Kanun’un 37. maddesi uyarınca vade tayinine gerek bulunmayıp, doğrudan ödeme emri ile takibata geçilmesi Kanun gereğidir.
Bu durumda, tecil koşullarının ihlal edildiğini iddia eden davalı İdarece yukarıda açıklandığı üzere 6183 sayılı Kanun’un 37. maddesi uyarınca tesis edilecek işleme gerek bulunmadığından, aynı Kanun’un 55. maddesine göre düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davada işlemi iptal eden mahkeme kararının; ödeme emrinin esası incelenmek üzere bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.