Danıştay 7. Daire, Esas No: 2018/42, Karar No: 2021/6114
Danıştay 7. Daire Başkanlığı 2018/42 E. , 2021/6114 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/42
Karar No : 2021/6114
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü) …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … İçecek Pazarlama Gıda Tarım Hayvancılık İnşaat Taşımacılık Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
İSTEMİN KONUSU : …Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Amme alacağının asıl borçlusu …’nın ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla, Bs formlarından mal satışı yaptığı tespit edilen davacı şirkette alacağının bulunduğunu ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 79. maddesine istinaden haciz uygulandığını duyuran haciz bildirisine itiraz edilmediğinden bahisle davacı adına düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, uyuşmazlık konusu ödeme emrinin dayanağı olan haciz bildirisinin Mahkemelerinin E:… sayılı dosyasında açılan davada … tarih ve K:… sayılı kararı ile iptaline karar verildiğinden, dayanağı kalmayan dava konusu ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Uyuşmazlık konusu ödeme emrine karşı davanın yasal süresi içinde açılmadığı, …’nın vergi borçlarını ödememesi sebebiyle davacıya gönderilen haciz bildirisinin işyerinde tebliğ edildiği, 7 günlük süre içerisinde haciz bildirisine itiraz etmeyen ve herhangi bir ödeme yapmayan davacı adına düzenlenen dava konusu ödeme emrinin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Amme alacağının asıl borçlusu …’nın ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla Bs formlarından mal satışı yaptığı tespit edilen davacı şirkette alacağının bulunduğunu ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 79. maddesi uyarınca haciz uygulandığını duyuran haciz bildirisine itiraz edilmediğinden bahisle davacı adına düzenlenen …tarih ve …sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 62. maddesinin 1. fıkrasında; borçlunun, mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından amme alacağına yetecek miktarının tahsil dairesince haczoluncağı, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi” başlıklı 79. maddesinde; hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil senede dayanmayan alacaklar ile maaş, ücret, kira vesaire gibi her türlü hakların ve fiilen tutanak düzenlemek suretiyle haczi kabil olmayan üçüncü şahıslardaki menkul malların haczinin, borçlu veya zilyed olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken gerçek ve tüzel kişilere, kurumlara haciz keyfiyetinin tebliği suretiyle yapılacağı, tahsil dairesi tarafından tebliğ edilecek haciz bildirisi ile bundan böyle borcun ancak tahsil dairesine ödenebileceği ve amme borçlusuna yapılacak ödemenin geçerli olmayacağı veya elinde bulundurduğu menkul malı ancak tahsil dairesine teslim edebileceği ve malın amme borçlusuna verilmemesi gerektiği, aksi takdirde amme borçlusuna yapılan ödemeler ile malın bedelini tahsil dairesine ödemek zorunda kalacağı hususunun üçüncü şahsa bildirileceği, tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirilerini tebliğ alan üçüncü şahsın, borcunun olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiası var ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorunda olduğu, süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılacağı ve hakkında bu Kanun hükümlerinin tatbik edileceği, kendisine haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs itiraz süresini geçirmesi halinde bildirinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Yukarıda yer alan hükümler uyarınca, vergi borçlusunun, mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu ve üçüncü şahıslar elinde olduğu tespit edilen alacak ve hakları için haciz imkanı tanınmış olup, haciz bildirilerinin alacak ve hak konusunda hiçbir araştırma yapılmadan ve borç miktarı gözetilmeksizin düzenlenemeyeceği açıktır.
Dosyanın ve Dairemizin E:2018/43 sayılı dosyasının bir arada incelenmesinden, her ne kadar, uyuşmazlık konusu ödeme emrinin dayanağı 6183 sayılı Kanun’un 79. maddesi uyarınca düzenlenen haciz bildirisinin yargı kararıyla iptal edildiği gerekçesiyle dava konusu ödeme emrinin iptali yolundaki karar yönelik istinaf başvurusu reddedilmiş ise de, haciz bildirisinin iptaline ilişkin Mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi yolundaki kararın Dairemizin 30/12/2021 tarih ve E:2018/43, K:2021/6113 sayılı kararı ile bozulduğu görülmektedir.
Olayda, …’nın davacı şirketten alacaklı olduğu hususu anılan amme borçlusunun Bs bildirim formundan anlaşılmakla birlikte, Bs bildirim formu tek başına davacının …’ya borçlu bulunduğunu göstermeye yeterli olmadığından, taraflar arasında söz konusu alışverişten kaynaklanan borçlanma ilişkisi nedeniyle doğan alacağın yerine getirilip getirilmediğinin tespit edilmesi gerekmekte olup, bu yolda yapılmış somut bir tespit bulunmaksızın düzenlenen haciz bildirisine süresinde itiraz edilmediğinden bahisle düzenlenen ödeme emrinde hukuka uygunluk görülmediğinden, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen mahkeme kararına yönelik istinaf istemini reddeden temyize konu kararda sonucu itibarıyla isabetsizlik bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1….Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yönelik TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu kararın taraflara tebliği ve bir örneğinin de Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 30/12/2021 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
(X). KARŞI OY :
Temyiz başvurusu, amme alacağının asıl borçlusu …’nın ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla, Bs formlarından mal satışı yaptığı tespit edilen davacı şirkette alacağının bulunduğunu ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 79. maddesine istinaden haciz uygulandığını duyuran haciz bildirisine itiraz edilmediğinden bahisle davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali yolundaki kararın bozulması istemine ilişkindir.
6183 sayılı Kanunun 58. maddesinde, kendisine ödeme emri tebliğ olunanların böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında itirazda bulunabileceği, aynı Kanunun “üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi” başlıklı 5479 sayılı Kanunun 5. maddesiyle değişik 79. maddesinin birinci fıkrasında, hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil senede dayanmayan alacaklar ile maaş, ücret, kira vesaire gibi her türlü hakların ve fiilen tutanak düzenlemek suretiyle haczi kabil olmayan üçüncü şahıslardaki menkul malların haczi, borçlu veya zilyet olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken gerçek ve tüzel kişilere, kurumlara haciz keyfiyetinin tebliği suretiyle yapılacağı, üçüncü fıkrasında haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahsın borçlu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu iddiasında ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorunda olduğu, üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılacağı ve hakkında bu Kanun hükümlerinin tatbik olunacağı kurala bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, …’nın vergi borçlarından dolayı bu şirketle ticari ilişkide bulunan davacı adına haciz bildirisi düzenlenerek yapılan tebligatla borçlu şirketin doğmuş ve doğacak tüm hak ve alacaklarına haciz şerhi konularak davalı idareye bildirilmesi istenilmiş ve haciz bildirisinin tebliği üzerine davacı tarafından yedi günlük yasal süresi içerisinde herhangi bir bildirimde bulunulmaması nedeniyle mal elinde ve borç zimmetinde sayılarak dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği anlaşılmıştır.
Haciz bildirisine konu borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacağın borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğunun, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirme zorunluluğunun yerine getirilmemiş olması halinde borcun, adına haciz bildirisi düzenlenenin zimmetinde sayılarak ödeme emrine konu yapılacağı 6183 sayılı Kanun’un sözü edilen düzenlemesinin gereğidir.
Bu durumda, usulüne uygun olarak yapılan haciz bildirisinin tebliğinden başlayarak yedi gün içinde belirtilen nedenlerle herhangi bir bildirimde bulunulmadığı hususunda taraflar arasında ihtilaf olmaması ve haciz bildirisinde de açıkca bu takdirde borcun davacının zimmetinde sayılacağının bildirilmesi karşısında, borç zimmetinde sayılarak davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka aykırılık görülmediğinden, temyize konu kararın bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyoruz.