Danıştay 7. Daire, Esas No: 2018/3907, Karar No: 2021/6025
Danıştay 7. Daire Başkanlığı 2018/3907 E. , 2021/6025 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/3907
Karar No : 2021/6025
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı adına
… Gümrük Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem: Davacı adına tescilli … tarih ve … sayılı, … tarih ve … sayılı beyannamelerle … tarih ve … sayılı dahilde işleme izin belgesi kapsamında geçici ithalatı yapılan eşyaya ilişkin olarak, telafi edici verginin ödenmemiş olduğundan bahisle taahhüt hesabından Ekonomi Bakanlığı Marmara Bölge Müdürlüğünce çıkartıldığı belirtilen kısma isabet eden katma değer vergisinin tahsili amacıyla 6183 sayılı Kanun’un 37. maddesi uyarınca tesis edilen işlemin ve CIF kıymeti ve katma değer vergisi üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezasına vaki itirazın reddine dair işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla; olayda, gümrük yükümlülüğünün doğduğu beyannamelerin 17/08/2011 ve 13/09/2011 tarihlerinde tescil edildiği, anılan tarihlerden itibaren işlemeye başlayan üç yıllık zaman aşımı süresi dolduktan sonra, 30/05/2016 tarihinde tebliğ edilen para cezasının zaman aşımına uğradığı, bu durumda zaman aşımına uğrayan para cezasına ilişkin kararda ve bu para cezasına vaki itirazın reddine dair işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Dahilde işleme izin belgesinin müeyyideli kapatılmasına ilişkin itirazların Ekonomi Bakanlığına açılacak bir davada ileri sürülebileceği, olayda zaman aşımının bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … ‘ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı adına tescilli … tarih ve … sayılı, … tarih ve … sayılı beyannamelerle 10/08/2011 tarih ve … sayılı dahilde işleme izin belgesi kapsamında geçici ithalatı yapılan eşyaya ilişkin olarak, telafi edici verginin ödenmemiş olduğundan bahisle taahhüt hesabından Ekonomi Bakanlığı Marmara Bölge Müdürlüğünce çıkartıldığı belirtilen kısma isabet eden katma değer vergisinin tahsili amacıyla 6183 sayılı Kanun’un 37. maddesi uyarınca tesis edilen işlem ile CIF kıymeti ve katma değer vergisi üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezasına vaki itirazın reddine dair işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 108. maddesinin 1. fıkrasında, serbest dolaşımda olmayan eşyanın, işlem görmüş ürünlerin üretiminde kullanılmasından sonra Türkiye Gümrük Bölgesinden yeniden ihraç edilmesi amacıyla, gümrük vergileri ve ticaret politikası önlemlerine tabi tutulmaksızın ve vergileri teminata bağlanmak suretiyle, dahilde işleme rejimi kapsamında geçici olarak ithal edilebileceği; eşyanın işlem görmüş ürünler şeklinde ihracı halinde, teminatın iade olunacağı; eşyanın bu şekilde dahilde işleme rejiminden yararlanmasına, şartlı muafiyet sistemi denildiği belirtilmiş; aynı Kanun’un 238. maddesinin 5911 sayılı Kanun ile değişik şeklinde ise, 241. maddenin 3. fıkrasının (h), (l) ve (m) bentleri, dördüncü fıkrasının (g) ve (h) bentleri ile beşinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen durumlar hariç, dahilde işleme rejimi gümrük kontrolü altında işleme rejimi ile geçici ithalat rejimine ilişkin hükümlerin ihlali halinde eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı oranında para cezası verileceği ifade edilmiştir.
4458 sayılı Kanun’un 194. maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şekliyle, Türkiye’nin taraf olduğu anlaşma hükümlerine göre dahilde işleme rejimi altında elde edilen Türk menşeli eşyanın anlaşmalara taraf ülkelere ithalinde, tercihli tarife uygulamasından yararlanmasının, bunların bünyelerine giren serbest dolaşımda olmayan eşyanın ithalat vergilerinin ödenmesi ve buna ilişkin belgelerin onaylanması koşuluna bağlı olması halinde, ithalata ilişkin bir gümrük yükümlülüğünün doğacağı; bu halde gümrük yükümlülüğünün, söz konusu eşyanın ihracına ilişkin gümrük beyannamesinin gümrük idaresi tarafından tescil edildiği tarihte başlayacağı; dahilde işleme rejimine tabi tutulan serbest dolaşımda bulunmayan eşyaya ilişkin ithalat vergilerinin, ihracata ilişkin beyannamenin tescili tarihindeki vergi oranı ve diğer vergilendirme unsurlarına göre hesaplanacağı kurala bağlanmıştır.
Diğer yandan; 4458 sayılı Kanun’un 197. maddesinin 2. fıkrasında, yapılan denetimler sonucunda hiç alınmadığı veya noksan alındığı belirlenen gümrük vergilerine ilişkin tebligatın, gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihten itibaren üç yıl içinde yapılacağı hükme bağlanmıştır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 37. maddesinde, hususi kanunlarında ödeme zamanı tespit edilmemiş amme alacaklarının Maliye Vekaletince belirtilecek usule göre yapılacak tebliğinden itibaren bir ay içinde ödeneceği, bu ödeme müddetinin son gününün amme alacağının vadesi günü olduğu; 54. maddesinde de, ödeme müddeti içinde ödenmeyen amme alacağının, tahsil dairesince cebren tahsil olunacağı; cebren tahsilin, amme borçlusu tahsil dairesine teminat göstermişse, teminatın paraya çevrilmesi yahut kefilin takibi; amme borçlusunun borcuna yetecek miktardaki mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi veya gerekli şartların varlığı halinde, borçlunun iflasının istenmesi suretiyle yapılacağı; 56. maddesinde ise, karşılığında teminat gösterilmiş bulunan amme alacağı vadesinde ödenmediği takdirde, borcun yedi gün içinde ödenmesi, aksi halde teminatın paraya çevrileceği veya diğer şekillerle cebren tahsile devam olunacağının borçluya bildirileceği, yedi gün içinde borç ödenmediği takdirde, teminatın, anılan kanun hükümlerine göre paraya çevrilerek amme alacağının tahsil edileceği hükme bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden; davacı adına tescilli … tarih ve … sayılı, … tarih ve … sayılı beyannamelerle dahilde işleme rejimi kapsamında geçici ithalatı yapılan eşyaya ilişkin olarak telafi edici verginin ödenmemiş olduğundan bahisle Ekonomi Bakanlığı Marmara Bölge Müdürlüğünce taahhüt hesabından çıkarılan kısma isabet eden katma değer vergisinin tahsili amacıyla 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 37. maddesi uyarınca tesis edilen işlem ile CIF kıymeti ve katma değer vergisi üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezasına vaki itirazın reddine dair işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
Dahilde işleme rejimi kapsamında yapılan ithalatlarda, gümrük yükümlülüğü rejim şartlarının ihlali halinde doğmakta olup, söz konusu ihlalin, taahhüt hesabının kapatılarak teminatların iade edilmesinden sonra tespiti durumunda, vergilerin de bu tarihten itibaren üç yıl içinde ilgilisine tebliğ edilmesi bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır.
Olayda, dahilde işleme rejimi şartlarının ihlal edildiği hususunun, Ekonomi Bakanlığı Marmara Bölge Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı yazısı ile tespit edildiği dikkate alındığında, üç yıllık zamanaşımı süresi içerisinde, 30/05/2016 tarihinde, tebliğ edilen para cezasının zaman aşımına uğradığından söz edilemeyeceği açıktır.
Öte yandan, 6183 sayılı Kanun’un 37. maddesi uyarınca teminatlı alacağın takibi amacıyla tesis edilen ve bu nedenle 4458 sayılı Kanun’da öngörülen idari itiraz prosedürüne tabi olmayan, bir başka ifadeyele, doğrudan dava açılmasını gerektiren vergilere karşı para cezalarıyla birlikte itiraz edilmek suretiyle açılan davanın bu kısmının teminatlı alacağın takibi amacıyla düzenlenmiş olması nedeniyle 6183 sayılı Kanun’un 103. maddesinin 8. fıkrası uyarınca zamanaşımına uğramadığının; ancak, anılan 37. madde uyarınca tesis edilen işlemde Anayasanın 40. maddesinde öngörülen başvuru yolu, makamı ve süresinin gösterilmemesi sebebiyle süresi içerisinde davaya konu edildiğinin de kabulü gerekmektedir.
Davalı idarenin istinaf isteminde bulunduğu ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde para cezasına dair işlem hakkında değerlendirmelere yer verilmesine karşın, anılan cezayla birlikte davaya konu edilen 6183 sayılı Kanun’un 37. maddesi uyarınca tesis edilen işlem hakkında herhangi bir değerlendirmede bulunulmadığı tespit edilmiş ise de; davanın, para cezasına vaki itirazın reddine dair işlemin yanında vergilerin tahsiline yönelik vade belirleme işleminin de iptali istemiyle açıldığı, Mahkeme tarafından da davanın iptal hükmü ile sonuçlandırıldığı dikkate alındığında, sözü edilen eksiklik, davanın etkin ve hızlı şekilde sonuçlandırılmasına ilişkin kural olan usul ekonomisi nedeniyle kararın bozulmasını gerektiren bir neden olarak görülmemiştir.
Uyuşmazlıkta, davaya konu işlemler telafi edici verginin ödenmemesi suretiyle dahilde işleme rejimi hükümlerinin ihlal edildiğinden bahisle tesis edilmiştir. Oysa, 4458 sayılı Kanun’un yukarıda izah edilen hükümlerine göre telafi edici vergi, dahilde işleme izin belgesi kapsamında, şartlı muafiyet hükümleri altında üretilerek Avrupa Birliğine ye ülkelere ihraç edilen işlem görmüş ürünlerin bünyesinde kullanılan Türkiye’de serbest dolaşıma girmemiş üçüncü ülke menşeli eşya nedeniyle doğmaktadır. Diğer bir anlatımla; telafi edici vergi dahilde işleme rejimi hükümlerinin ihlal edilmesi nedeniyle değil, anılan rejim kapsamında ithal edilen serbest dolaşıma girmemiş üçüncü ülke menşeli eşyanın Avrupa Birliğine üye ülkelere ihracı sırasında doğmakta, anılan verginin ödenmesi vergi mevzuatı açısından zorunluluk olsa da, ihracat sırasında ödenmemiş olması rejim şartlarının ihlali sonucunu doğurmamaktadır.
Bu bakımdan, telafi edici verginin ödenmemiş olması, dahilde işleme rejimi koşullarının ihlal edildiği anlamına gelmeyeceğinden, rejim koşullarının ihlal edildiğinden bahisle tesis edilen dava konusu işlemlerin iptali yolundaki mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun reddine dair kararda sonucu itibarıyla isabetsizlik bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.… Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararına yönelik TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu kararın taraflara tebliği ve bir örneğinin de Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 28/12/2021 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.