Danıştay 7. Daire, Esas No: 2016/7205, Karar No: 2021/1025
Danıştay 7. Daire Başkanlığı 2016/7205 E. , 2021/1025 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/7205
Karar No : 2021/1025
TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVALI) : … Bakanlığı adına
… Gümrük Müdürlüğü …
VEKİLİ : Av. …
2- (DAVACI) : …
VEKİLLERİ: 1- Av. …
2- Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına tescilli … tarih ve … sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın “barel” olarak tabir edilen ve kapı kilitlerinin göbeğini oluşturan eşya olduğundan ve 8301.60.00.00.00 pozisyonunda yer aldığından bahisle ek olarak tahakkuk ettirilen dampinge karşı vergi ve katma değer vergisi ile bunlar üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezalarına vaki itirazın reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine ilişkin 2003/16 sayılı Tebliğ’de 8301.60.00.00.00 pozisyonunda yer alan Çin Halk Cumhuriyeti menşeli kapı kilitlerine ilişkin silindir bareller ve kilit kasası için dampinge karşı vergi öngörüldüğü, örneği dosyada bulunan vergi ve cezaları dava konusu olan eşyanın incelenmesinden, başlı başına bir kilit olmadığının, kilitlerin içine yerleştirilen silindir barel olduğunun anlaşılması ve Mahkemelerince verilen ara karar üzerine İstanbul Sanayi Odası tarafından gönderilen cevabi yazıda, beyanname muhteviyatı silindir barel ile aynı ölçülerde yerli üretim yapan firmaların bulunduğunun bildirilmesi karşısında dava konusu işlemin ek tahakkuklara isabet eden kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı; eşyanın, gerçekte hangi tarife ve pozisyonda yer aldığının gümrük idaresince kendiliğinden belirlenebilecek olması karşısında, gümrük idaresine sunulan bilgi ve belgelerin eşyanın dahil olacağı pozisyonun saptanması bakımından eksik veya yanlış ya da yanıltıcı olduğu konusunda herhangi bir iddia bulunmayan olayda, cezalandırma eylemi oluşmadığından dava konusu işlemin para cezasına ilişkin kısmında ise hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle kısmen davanın reddine, kısmen de dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davalı idarece, beyannamenin ait olduğu eşyanın vergileri ve para cezalarından dolayı taahhüt niteliğinde beyan sahibini bağlayacağı, eşyanın pozisyonunun doğru beyan edilmesi gerektiği; davacı tarafından, eşyanın emniyet kilidi göbeği olarak PVC pencerelerde kullanımak özel olarak tasarlandığı, standart kapı göbeklerinden farklı ebatta olduğu ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN SAVUNMALARI Taraflarca istemlerin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : İdarece, eşyanın İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ’de öngörüldüğü şekliyle, yalnızca kapı kilitleri için silindir barel olduğunun somut olarak tespiti yapılmadan, hem kapı hem pencerelerde kullanılabileceği varsayımıyla işlem tesis edilmiş olduğundan, Mahkemece bu husus açıklığa kavuşturulmadan verilen davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerektiği düşünülmektedir. Davalı idarenin mahkeme kararının iptale ilişkin hüküm fıkrasına yönelik temyiz istemine gelince; temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanun’da sayılan bozma nedenlerine uymadığından, iptale ilişkin hüküm fıkrasının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı adına tescilli serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın “barel” olarak tabir edilen ve kapı kilitlerinin göbeğini oluşturan eşya olduğundan ve 8301.60.00.00.00 pozisyonunda yer aldığından bahisle ek olarak tahakkuk ettirilen dampinge karşı vergi ve katma değer vergisi ile bunlar üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezasına vaki itirazın reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin 2003/16 sayılı Tebliğ kapsamında 8301.40.11.00.00, 8301.40.19.00.00, 8301.60.00.00.00 gümrük tarife istatistik pozisyonları altında kayıtlı sırasıyla “topuzlu kapı kilidi (elektromekanik olanlar hariç), diğer kapı kilitleri (elektromekanik olanlar hariç), yalnız kapı kilitleri için silindir bareller ile kilit kasası” ürünleri için Çin Halk Cumhuriyeti’ne yönelik sırasıyla; 1.60 ABD Doları/Adet, 1.77 ABD Doları/Adet, 0,77 ABD Doları/Adet nispetlerinde ülke temelinde dampinge karşı önlem uygulanacağı düzenlemesine yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanmış bulunan mahkeme kararının, iptale ilişkin hüküm fıkrası, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup, davalı idarenin temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, sözü geçen hüküm fıkrasının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmamıştır.
Mahkeme kararının, davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasına yönelik davacının temyiz istemine gelince; Mahkemelerince verilen ara karar üzerine İstanbul Sanayi Odası tarafından gönderilen cevabi yazıda, dava konusu barelin PVC pencere ve kapılarda yaygın olarak kullanılmakta olduğu, bu ebatta silindir barel kullanılabilecek ölçüde PVC pencere ve kapı üreten firmaların bulunduğu belirtilmiştir.
Dava konusu işlemde; 8301.60.00.00.00 pozisyonunda yer alan eşyanın, ebat ve çift taraflı kilide sahip olma gibi özellikleri göz önüne alındığında, hem kapı, hem de pencere için kullanılabileceği, dolayısıyla ayırt edici bir özelliği haiz olmadığı belirtilmiş olup, davalı idarece herhangi bir somut tespitte bulunulmaksızın dava konusu eşyanın kapılar için kullanıldığı varsayımıyla işlem tesis edildiği anlaşılmıştır. Oysa, dava konusu işlemin dayanağı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine ilişkin Tebliğ ile, 8301.60.00.00.00 pozisyonu altında yer alan “yalnız kapı kilitleri için silindir bareller ile kilit kasası” ürünleri için önlemin öngörüldüğü anlaşılmıştır.
Bu durumda, davalı idarece, uyuşmazlık konusu eşyanın anılan Tebliğ’de öngörüldüğü şekliyle, yalnızca kapı kilitleri için silindir barel olduğunun somut olarak tespiti yapılmadan, varsayıma dayalı olarak tesis edilen işlemde hukuka uygunluk bulunmadığından, temyize konu kararın redde ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerekmiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine, davacının temyiz isteminin ise kabulüne,
2. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının iptale ilişkin hüküm fıkrasının ONANMASINA,
3. Kararın, redde ilişkin hüküm fıkrasının ise BOZULMASINA,
4. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
5. Yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine,
6. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/02/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
3577 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Kanun’un 15. maddesinin 1. fıkrasında, gümrük mevzuatının, gümrük vergisinin tahsiline, takibine ve teminata bağlanmasına ilişkin bu Kanun’a aykırı olmayan usul ve şekle müteallik hükümlerinin, dampinge karşı verginin tahsili, takibi ve teminata bağlanması işlemlerinde de uygulanacağı; 16. maddesinin 2. fıkrasında, bu kanunun tatbikatında, Gümrük Kanunu ile diğer kanunların bu Kanun’a aykırı olan hükümlerinin uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır. Atıfta bulunulan 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 3. maddesinin 8. fıkrasının olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinde, “gümrük vergileri” deyiminin, ilgili mevzuat uyarınca eşyaya uygulanan ithalat vergilerinin tümünü, 9. fıkrasında, “ithalat vergileri” deyiminin, eşyanın ithalinde ödenecek gümrük vergisi ile diğer eş etkili vergiler ve mali yükleri, tarım politikası veya tarım ürünlerinin işlenmesi sonucu elde edilen bazı ürünlere uygulanan özel düzenlemeler çerçevesinde ithalatta alınacak vergileri ve diğer mali yükleri ifade ettiği belirtilmiştir.
Aynı Kanun’un 234. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinde, 15. maddede belirtilen Gümrük Tarifesini oluşturan unsurlarda veya vergilendirmeye esas olan sayı, baş, ağırlık gibi ölçülerinde aykırılık görüldüğü ve beyana göre hesaplanan ithalat vergileri ile muayene sonuçlarına göre alınması gereken ithalat vergileri arasındaki fark %5’i aştığı takdirde, ithalat vergilerinden ayrı olarak bu farkın üç katı para cezası alınacağı düzenlenmiştir.
Yukarıda yer alan hükümlere göre, dampinge karşı verginin, yalnızca 4458 sayılı Kanun’un usul ve şekle müteallik hükümlerinin uygulanması bakımından, anılan Kanun’da tanımlanan “ithalat vergileri” niteliğinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Esasen sözü edilen verginin dayanağını oluşturan 3577 sayılı Kanun, dampinge karşı verginin noksan ödenmesi suretiyle gerçekleştirilen ithalatlara yönelik olarak ceza uygulanacağı yolunda herhangi bir hüküm içermediği gibi, Kanun’un 15. maddesinde Gümrük Kanunu’nun uygulanacağı durumlar tadadi olarak belirtilmiş, bu durumlar usul ve şekle bağlı olarak sınırlandırılmış, cezalar yönünden herhangi bir atıfta bulunulmamıştır. Bununla beraber 16. maddede bu Kanun’un tatbikatında, Gümrük Kanunu ile diğer kanunların bu Kanun’a aykırı olan hükümlerinin uygulanmayacağı hükme bağlandığından, dampinge karşı verginin “ithalat vergileri” tanımı içerisinde olduğu değerlendirilmekle birlikte, özel kanun olan 3577 sayılı Kanun’un sınırlayıcı ve yasaklayıcı düzenlemeler içermesi nedeniyle, dampinge karşı verginin ithalat vergileri kapsamında değerlendirilmesi suretiyle, anılan vergi tutarı üzerinden ceza kararı alınması, “Kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesine aykırılık oluşturduğundan, dampinge karşı vergi üzerinden üç kat olarak hesaplanan para cezasında açıklanan gerekçeyle hukuki isabet görülmemiştir.
Mahkeme kararının, dava konusu işlemin dampinge karşı verginin matraha eklenilmesi suretiyle fark katma değer üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezalarına isabet eden kısmı yönünden iptale ilişkin hüküm fıkrasına yönelik temyiz istemine gelince;
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun, Gümrük İdarelerince Alınacak Katma Değer Vergisine İlişkin Hükümler bölümünün, “Matrah Farklarına Uygulanacak Hükümler” başlıklı 51. maddesinde, mükelleflerin ithalde beyan ettikleri matrahlar, tahakkuk veya inceleme yapanların veyahut teftişe yetkili kılınanların buldukları matrahlar üzerinden hesaplanan vergi farkları hakkında, Gümrük Kanunu uyarınca gümrük vergisindeki esaslar dairesinde ceza uygulanacağı düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un “İthalatta Matrah” başlıklı 21. maddesinde ise, ithalat sırasında ödenen her türlü verginin katma değer vergisi matrahına dahil olduğu belirlenmiştir.Bununla beraber 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun “Gümrük İdarelerince Alınan Özel Tüketim Vergisine İlişkin Hükümler” bölümünün, Gümrük İdarelerince Alınan Özel Tüketim Vergisine İlişkin Hükümler Başlıklı 16. maddesinin 3. fıkrasında, bu Kanun’a göre gümrükte vergisi ödenmeden veya eksik ödenerek ithal edilen malların hiç alınmamış veya eksik alınmış özel tüketim vergisi ile vergiden müstesna olduğu halde yanlışlıkla alınan veya fazla alındığı anlaşılan özel tüketim vergisi hakkında 4458 sayılı Gümrük Kanunu’ndaki esaslara göre işlem yapılır, ithal edilecek mala ilişkin beyan üzerinden hesaplanan vergiler ile muayene ve denetleme sonucu hesaplanan vergiler arasındaki farklarda, 4458 sayılı Gümrük Kanunu uyarınca ithalat vergileri noksanlıklarında uygulanacak esaslara göre para cezası kesileceği hükme bağlanmıştır.
Yukarıda açıklanan Kanunlarda düzenlenen hususların birlikte değerlendirillmesinden, ithalde alınan katma değer vergisine ceza uygulanmasının, gümrük vergisinin matrahını oluşturan kıymet unsurları, gümrük vergisi oranını belirleyen gümrük tarife ve istatistik pozisyonlarının yanısıra, bir sonraki aşama olan katma değer vergisi matrahının beyanına ilişkin noksan vergi ödenmesine yol açan fiillerden kaynaklanabileceğinin anılan düzenlemelerin gereği olduğu sonucuna varılmaktadır.
Bu bakımdan; koşulların oluşması halinde para cezası uygulanabilmesi olanaklı ise de, uyuşmazlıkta, mahkeme kararının, dampinge karşı vergi tahakkuku ile katma değer vergisi ek tahakkukuna vaki itirazın reddine ilişkin kısmı yönünden davanın reddine dair hüküm fıkrası Dairemizce bozulduğundan, dayanağı kalmayan para cezası kararının istemin özeti bölümünde yazılı gerekçeyle iptal edilmesinin sonucu itibarıyla yerinde olduğu görüşüyle Kararın gerekçesine katılmıyoruz.