Danıştay 6. Daire, Esas No: 2022/1025, Karar No: 2022/3391
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2022/1025 E. , 2022/3391 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2022/1025
Karar No : 2022/3391
TEMYİZ EDEN (DAVALI) :… Valiliği
VEKİLİ : Av. …
MÜDAHİL (DAVALI YANINDA) : … Madencilik ve Ticaret A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Muğla İli, Köyceğiz İlçesi, … Mahallesinde, davalı yanında müdahil … Madencilik ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından yapılması planlanan “… (ER:… ) Ruhsat Numaralı Sahada IV. Grup Maden (Krom) Ocağı Kapasite Artışı Projesi”ne ilişkin olarak Muğla Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nin 17.maddesi uyarınca verilen … gün ve … sayılı “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; proje tanıtım dosyasının ve İdare Mahkemesince verilen 21/10/2021 tarihli ara kararına cevaben gönderilen bilgi ve belgelerin incelenmesinden, proje sahibi … Madencilik ve Ticaret Anonim Şirketi adına aynı mahalde … ruhsat numaralı sahaya ilişkin … tarih ve… sayılı (24,05 hektar); … ruhsat numaralı sahaya ilişkin … tarih ve … sayılı(24,62 hektar) “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Gerekli Değildir” kararlarının verildiği; akabinde anılan ruhsat sahalarının birleştirilmesi suretiyle oluşan … sayılı ruhsat sahasına ilişkin olarak dava konusu işlemin (17,09 hektar) tesis edildiği; gerçekleştirilmesi planlanan projenin bu haliyle 25 hektarı aştığı; bu nedenle dava konusu projenin, Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nin Ek-1 listesinin 27. maddesi kapsamında değerlendirilerek çevresel etki değerlendirmesi sürecine tabi tutulması gerektiği, projenin seçme-eleme kriterlerine tabi projeler kapsamında değerlendirilmek suretiyle tesis edilen dava konusu “ÇED Gerekli Değildir” kararında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : … ve … ruhsat numaralı sahalara ilişkin belgelerde yazan hektar büyüklüğünün krom ocağı faaliyetinin gerçekleştirileceği yeraltı ve yerüstü alanlarının toplamını ifade ettiği; anılan ruhsat sahalarının birleştirilmesi sonucu oluşan … ruhsat numaralı sahada yapılması planlanan kapasite artışı sırasında bu durumun fark edildiği, bu bağlamda … ve … ruhsat numaralı sahalara ilişkin belgelerde ÇED alanı toplamı 48,67 hektar gözükmekte ise de; anılan alanların yeraltı alanlarını kapsamayan, başka bir ifade ile yerüstünde kalan alan toplamının yalnızca 3,01 hektardan ibaret olduğu, dava konusu işleme esas kapasite artışı ile yerüstünde alanlar toplamının ise 17,09 hektar olduğu, bu nedenle uyuşmazlık konusu projenin çevresel etki değerlendirme sürecine tabi tutulması gerektiği gerekçesiyle dava konusu ÇED Gerekli Değildir kararının iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : .Temyiz dilekçesinde, dava ve savunma sırasında yapılmayan hususların ileri sürülerek savunmanın değiştirildiği ve genişletildiği; İdare Mahkemesinin 10/09/2021 tarihli ara kararı ile istediği belgelere istinaden dava konusu işlemin iptali yolunda verdiği kararın onanması gerektiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ : Davacının … Derneği Yönetim Kurulu Başkanı olduğuna yönelik iddiasının ve dernek tüzüğünde çevrenin korunması amacına yer verilip verilmediği hususlarına ilişkin bilgi ve belgelerin, Dairemizce ara kararı ile davacıdan istenilmesi ve davacının belirttiği üzere … Derneğinin Yönetim Kurulu Başkanı olduğu ve dernek tüzüğünde çevrenin korunmasına yönelik bir amacın bulunduğunun anlaşılması halinde; davacının görülmekte olan davayı açmakta ehliyeti olduğu kabul edilerek işin esasının incelenmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, … Madencilik ve Ticaret Anonim Şirketinin dava konusu işlemin iptali istemiyle açılan davanın sonucuyla yakından ilgili olması nedeniyle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin yollamada bulunduğu Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili maddeleri uyarınca davalı Muğla Valiliği yanında davaya katılma istemi kabul edilerek, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Muğla İli, Köyceğiz İlçesi,… Mahallesinde, davalı yanında müdahil … Madencilik ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından yapılması planlanan “… (ER:… ) Ruhsat Numaralı Sahada IV. Grup Maden (Krom) Ocağı Kapasite Artışı Projesi”ne ilişkin olarak Muğla Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nin 17.maddesi uyarınca verilen … gün ve … sayılı “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararı tesis edilmiştir.
Bunun üzerine bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun, 4577 sayılı Kanunla değişik 2. maddesinde; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar “iptal davası” olarak tanımlanmış olup, bu davalar idarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en önemli araçlardandır.
Ancak, yargısal denetim amacıyla her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması koşuluna ihtiyaç vardır. Her olay ve davada, yargı merciine başvurarak dava açan kişinin menfaatinin, iptali istenen işlemle ne ölçüde ihlal edildiğinin takdiri de yargı mercilerine bırakılmıştır.
İptal davası açılabilmesi için gerekli olan menfaat ilişkisi kişisel, meşru, güncel bir menfaatin bulunması halinde gerçekleşecektir. Başka bir anlatımla, iptal davasına konu olan işlemin davacının menfaatini ihlal ettiğinden söz edilebilmesi için, davacıyı etkilemesi, yani davacının kişisel menfaatini ihlal etmesi, işlem ile davacı arasında ciddi ve makul bir ilişkinin bulunması gerekmektedir. Aksi halde, kişilerin kendisine etkisi bulunmayan, menfaatlerini ihlal etmeyen idari işlemler hakkında da iptal davası açma hakkı doğar ve bu durum idarenin işleyişini olumsuz etkiler.
Aynı Kanun’un 14. maddesinde de; dava dilekçelerinin ehliyet yönünden inceleneceği ve 15/1-b maddesinde; bu hususta Kanuna aykırılık görülmesi halinde davanın reddine karar verileceği hükmü düzenlenmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen mevzuat hükmünün değerlendirilmesinden; yargısal denetim amacıyla her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması koşuluna ihtiyaç vardır. Her olay ve davada, yargı merciine başvurarak dava açan kişinin menfaatinin, iptali istenen işlemle ne ölçüde ihlal edildiğinin takdiri de yargı mercilerine bırakılmıştır.
İptal davası açılabilmesi için gerekli olan menfaat ilişkisi kişisel, meşru, güncel bir menfaatin bulunması halinde gerçekleşecektir. Başka bir anlatımla; iptal davasına konu olan işlemin davacının menfaatini ihlal ettiğinden söz edilebilmesi için, davacıyı etkilemesi, yani davacının kişisel menfaatini ihlal etmesi, işlem ile davacı arasında ciddi ve makul bir ilişkinin bulunması gerekmektedir. Aksi halde, kişilerin kendisine etkisi bulunmayan, menfaatlerini ihlal etmeyen idari işlemler hakkında da iptal davası açma hakkı doğar ve bu durum idarenin işleyişini olumsuz etkiler.
Bununla birlikte; çevreyi ilgilendiren projelerle ilgili verilen ÇED kararlarının iptali istemiyle açılan davalarda dava açma ehliyeti belirlenirken, adil yargılanma hakkı kapsamında davacıların “mahkeme erişim hakkı” ile “idari istikrar ilkesi” arasında adil bir dengenin kurulması gerekmektedir.
Bu nedenle; projelerin yapımının planlandığı yörede ikamet eden ya da o yörede taşınmazları bulunanların, dava açma ehliyetlerinin varlığının kabulü, idari istikrarın sağlanması amacıyla yatırım planlayanların sürekli olarak dava tehdidi ile karşı karşıya kalmamaları bakımından temel ölçüt olmakla birlikte, mahkemeye erişim hakkının ihlal edilmemesi adına davacıların öznel koşullarının da dikkate alınmasının, adil bir yargılama için gerekli olduğu sonucuna varılmıştır. Öznel koşulların varlığının ise somut olayın niteliğine göre Mahkemelerce takdir edileceği kuşkusuzdur.
Uyuşmazlık konusu olayda, 26/07/2021 tarihinde kayda giren dava dilekçesinde, davacının halen … Derneği’nin Yönetim Kurulu Başkanı olduğunu iddia ettiği; anılan dernek tüzüğünde derneğin dava açma yetkisinin olmadığı ve dava konusu olayın gerçekleştiği tarih itibarıyla dernek tüzüğünde değişiklik yapılmasına kadar dava açma süresinin geçirileceği endişesiyle dernek başkanı olarak şahsı adına dava açtığı, kaldı ki davacının Köyceğiz İlçesinde ikamet ettiği, bu nedenle görülmekte olan davanın açılmasında kişisel, güncel ve meşru menfaatinin bulunduğu iddiası ile görülmekte olan dava açılmış ise de; davacının dernek adına değil, kendisi adına açtığı işbu davada “Dernek Yönetim Kurulu Başkanı” sıfatının kendisine dernek adına dava açma ehliyeti kazandırmayacağı sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla, davacının bu davayı kendi adına açtığının kabulü gerekmekte olup, dava konusu işlem nedeniyle menfaatinin ihlal edilip edilmediğinin incelenmesi gerekmektedir. Ulusal Yargı Ağı portalı (UYAP) kayıtlarına göre, davanın açıldığı tarih itibarıyla davacının, dava konusu proje alanı veya proje etki alanında ikamet etmediği gibi, bu alanlarda taşınmazının da bulunmadığı; UYAP kayıtlarının incelenmesinden, davacının Köyceğiz İlçe merkezinde ikamet ettiği ve davacı adına tapuda kayıtlı bulunan taşınmazların da Köyceğiz İlçesi merkezinde yer alan … , … ve … Mahallelerinde bulunduğu (zaten dava dilekçesinde davacının maliki bulunduğu taşınmazların proje dolayısı ile olumsuz etkileneceğine yönelik herhangi bir iddiasının da bulunmadığı), proje tanıtım dosyasına göre proje alanının Köyceğiz ilçe merkezine 30 km mesafede yer aldığı, davacının gerek ikamet adresinin, gerekse malik olduğu taşınmazların proje tanıtım dosyasında yer alan “Şekiller Dizini”nde yer alan “Şekil-7” ve “Şekil-8″de yer alan proje etki alanının dışında yer aldığı anlaşıldığından; Muğla İli, Köyceğiz İlçesi, … Mahallesinde, davalı yanında müdahil … Madencilik ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından yapılması planlanan “… (ER:…) Ruhsat Numaralı Sahada IV. Grup Maden (Krom) Ocağı Kapasite Artışı Projesine” ilişkin olarak Muğla Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nin 17.maddesi uyarınca verilen … gün ve … sayılı “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararı ile kişisel, güncel ve meşru bir menfaatinin ihlal edildiğinden söz edilemeyeceği, bu nedenle, bakılan davayı açma ehliyetinin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, davanın ehliyet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmesi suretiyle verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalının temyiz isteminin kabulüne,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca DAVANIN EHLİYET YÖNÜNDEN REDDİNE,
4. Aşağıda dökümü gösterilen ve davacı tarafından yapılan …-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, davalı idare tarafından yapılan …-TL yargılama gideri ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen…-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
5. Davalı yanında müdahilin yapmış olduğu … -TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı yanında müdahile verilmesine,
6. Fazladan yatırılan …-TL başvuru harcının istemi halinde davalı yanında müdahile iadesine,
7. Artan posta masraflarının istemleri halinde taraflara ve davalı yanında müdahile iadesine,
8. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(i) maddesi uyarınca, karar düzeltme yolunun kapalı olduğunun duyurulmasına, 22/03/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY (X):
Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuru üzerine verdiği 05/03/2020 tarihli ve Başvuru No:2016/13846 sayılı kararında; davacıların “ÇED Gerekli Değildir” kararının iptalini istemede menfaatlerinin ihlal edilmediği yolundaki idari yargı kararının gerekçesine yönelik olarak, “…davacıların mülklerinin proje sahasına yakın olması veya kullanım amacı gibi öznel koşulları dikkate almaksızın bir proje sahasında mülkü olmayanların -projeye yakın sahada mülkü olsa bile- projeye karşı hiçbir durumda dava açamayacakları yönünde kategorik bir yaklaşım içermektedir. Ancak başvurucuların öznel durumları hakkında bir değerlendirme içermeyen bu kategorik yaklaşım, başvurucular gibi proje kapsamında olmamakla birlikte projeden etkilenme potansiyeli bulunan kişilerin dava açmalarını imkansız hale getirdiğinden başvurucuların mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin orantısız olması sonucunu doğurmaktadır…” değerlendirmesine yer verilerek, davacıların öznel koşullarının dikkate alınması gerektiği vurgulanmıştır.
Uyuşmazlık konusu olayda, 26/07/2021 tarihinde kayda giren dava dilekçesinde, davacının halen … Derneği’nin Yönetim Kurulu Başkanı olduğunu iddia ettiği; anılan dernek tüzüğünde derneğin dava açma yetkisinin olmadığı ve dava konusu olayın gerçekleştiği tarih itibarıyla dernek tüzüğünde değişiklik yapılmasına kadar dava açma süresinin geçirileceği endişesiyle dernek başkanı olarak şahsı adına dava açtığı, “Özel Çevre Koruma Alanı” olarak ilan edilen Köyceğiz havzası ve çevresinin doğal ekosistemine uyuşmazlık konusu projenin etkilerinin değerlendirilmesi gerektiği, bu bağlamda her ne kadar davacının ikametgah adresi ve maliki olduğu taşınmazların proje tanıtım dosyasında yer alan “Şekiller Dizini”nde yer alan “Şekil-7” ve “Şekil-8″de yer alan proje etki alanının dışında yer aldığı anlaşılmakta ise de; davacının … Derneğinin Yönetim Kurulu Başkanı olduğuna yönelik iddiasının ve dernek tüzüğünde çevrenin korunması amacına yer verilip verilmediği hususlarının araştırılması ve davacının anılan derneğin Yönetim Kurulu Başkanı olduğunun ve dernek tüzüğünde çevrenin korunması amacına yer verildiğinin anlaşılması durumunda; yukarıda yer verilen ve bireysel başvuru üzerine Anayasa Mahkemesince verilen kararda da vurgulandığı üzere, proje sahasında mülkü bulunmayan veya proje sahasında ikamet etmeyen davacının öznel durumu (Dernek Yönetim Kurulu Başkanı olması) dikkate alınmaksızın davayı açmakta kişisel, güncel ve meşru bir menfaatinin bulunmadığının kabul edilemeyeceği, bu şekilde yapılan yorumun mahkemeye erişim hakkını kısıtlayan katı bir yorum niteliğinde olduğu ve bu nedenle davacının görülmekte olan davayı açmakta güncel, kişisel ve meşru bir menfaatinin bulunduğunun kabul edilmesi gerekeceğinden; öncelikle belirtilen hususların Dairemizce ara kararı ile davacıdan sorulması ve bunun sonucuna göre yapılacak değerlendirme çerçevesinde, davacının belirttiği üzere … Derneğinin Yönetim Kurulu Başkanı olduğu ve dernek tüzüğünde çevrenin korunmasına yönelik bir amacın bulunduğunun anlaşılması halinde; davacının görülmekte olan davayı açmakta ehliyeti olduğu kabul edilerek işin esasının incelenmesi gerektiği oyuyla, dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararının bozularak 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca davanın ehliyet yönünden reddedilmesine ilişkin Dairemiz çoğunluk kararına katılmıyorum.
KARŞI OY (XX) :
Davalı idare yanında katılma isteminde bulunan … Madencilik ve Ticaret Anonim Şirketinin katılma isteminin kabulünden sonra, katılma isteminin kabulüne ilişkin ara kararın katılana tebliği ile katılanın davaya ilişkin beyanlarının alınmasından sonra, temyiz incelemesinin esası hakkında karar verilmesi gerektiği oyu ile çoğunluk kararına katılmıyorum.