Danıştay 6. Daire, Esas No: 2020/211, Karar No: 2021/340
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2020/211 E. , 2021/340 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/211
Karar No : 2021/340
TEMYİZ EDEN
(DAVALI YANINDA MÜDAHİLLER): 1- … İnş. Taah. Tic. ve San. Ltd. Şti.
2- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI İDARE : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Dava konusu istem: Ordu İli, Altınordu İlçesi, … Mahallesi, …Mevkii, … ada, … parsel sayılı taşınmaza yönelik 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğinin onaylanmasına ilişkin … tarihli, … sayılı belediye meclisi kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; dosyanın ve yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile ek raporun birlikte değerlendirilmesinden, imar planlarının planlama alanındaki öngörülere hizmet etmekte eksik kaldığı kanaatinin ortaya çıkması durumunda, ortaya çıkan bu durumların zorunlu kıldığı şekilde ve yasalara uygun olarak revize edilmesi veya değiştirilmesinin mümkün ve bazen de zorunlu olduğu, çevre düzeni planına göre Ordu İli, … İlçesinin 15 yıllık kalkınması hususunda belirlenen başlıca sektörler arasında turizm sektörünün de bulunduğu, bu nedenle kentin gelişmesinde önemli görevi olan bu sektörün imar planları ile desteklenerek geliştirilmesinin bir gereklilik olduğu, dava konusu taşınmazda turizm tesisi yapılmak istenmesinde alana yürüme mesafesinde mavi bayraklı plajların bulunması, Ordu-Giresun Havaalanına yaklaşık 15 km mesafede olması, çevresinde yapılaşmış başka otel yapılarının da bulunması ve konumu nedeniyle kesintisiz deniz manzarasına sahip olması hususlarının belirleyici olduğu, taşınmazın ticaret+turizm+konut alanı olarak belirlenmesine ilişkin dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğinin şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olduğu sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: İdari Dava Dairesince verilen kararda; taşınmazın konut kullanımının ticaret+turizm+konut olarak değiştirilmesini zorunlu kılan nedenlerin ortaya konulamadığı, uyuşmazlığa konu taşınmaza özgülenen arazi kullanım biçiminin yakın çevresindeki konut yapılaşmalarına yönelik etkilerinin değerlendirilmediği, bu yönde bilimsel ve nesnel ölçütlere yer verilmediği, bütünsel bir tanımlama ve arazi kullanım deseni oluşturulmadan parsel bazında değişiklik yapıldığı, bu nedenle dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 4. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun kabulüne, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının kaldırılarak dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : İdare Mahkemesince yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen ilk bilirkişi raporunda görülen eksiklik ve çelişkilerin giderilmesi amacıyla hazırlanan ek bilirkişi raporundaki tespitler ile temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararındaki gerekçelerin çeliştiği, gereklilik ve ihtiça bulunması durumunda parsel bazında imar planı değişikliği yapılabileceği, ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesi ile göndermede bulunulan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, 04/02/2011 günlü, 27836 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 450. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış; anılan Kanunun 447. maddesinin 2. fıkrasında ise, mevzuatta yürürlükten kaldırılan 18/06/1927 günlü, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na yapılan göndermelerin, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağı öngörülmüştür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 66. maddesinde, üçüncü kişilerin, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla müdahil olarak davada yer alabilecekleri; 68. maddesinde, müdahale talebinin kabulü hâlinde müdahilin, yanında katıldığı tarafın yararına olan iddia veya savunma vasıtalarını ileri sürebileceği, onun işlem ve açıklamalarına aykırı olmayan her türlü usul işlemlerini yapabileceği; 69. maddesinde, müdahilin de yer aldığı asıl davada hükmün taraflar hakkında verileceği hükümlerine yer verilmiştir.
Anılan hükümler uyarınca, davanın taraflarından olmayan, dava sonucunda hakkında hüküm kurulmayan ve ancak yanında katıldığı tarafa yardımcı olabilen müdahilin, yanında davaya katıldığı tarafın kanun yollarına başvurmaması durumunda, tek başına kanun yollarına başvurmasına hukuken olanak bulunmamaktadır.
Müdahilin yanında katıldığı tarafın temyiz isteminde bulunmamış olması nedeniyle müdahilin temyiz isteminin incelenmesine hukuken olanak bulunmadığından temyiz isteminin incelenmeksizin reddi gerektiği düşünülmektedir
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Ordu İli, Altınordu İlçesi, … Mahallesi, … Mevkii, … ada, … parsel sayılı taşınmaz 1/5000 ölçekli nazım imar planında konut alanında kalmakta iken, … tarihli, … sayılı belediye meclisi kararıyla yapılan 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğiyle ticaret+turizm+konut alanına ayrılmıştır. Bunun üzerine, uyuşmazlığa konu taşınmaza komşu olan … ada, … parsel sayılı taşınmazın maliki tarafından anılan 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğinin iptali istemiyle görülmekte olan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
İşlem tarihinde yürürlükteki haliyle 3194 sayılı İmar Kanununun 5. maddesinde, nazım imar planları; varsa bölge planlarının mekâna ilişkin genel ilkelerine ve varsa çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklüklerini, nüfus yoğunlukları ve eşiklerini, ulaşım sistemlerini göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, plan hükümleri ve raporuyla beraber bütün olan planlar olarak tanımlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava konusu işlemin iptali istemiyle bir başka komşu taşınmaz maliki tarafından … İdare Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında açılan davada yerinde yaptırılan ve hükme esas alınan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda; uyuşmazlığa konu taşınmaza ilişkin 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği yapılmasını zorunlu kılan nedenin müdahilin bu taşınmazı satın almasının olduğu, anılan imar planı değişikliğinin bölgede hissedilen turizm tesisleri eksikliğini gidermeye yönelik bütüncül ve toptan bir planlama gereksiniminden doğmadığı, dolayısıyla parsel bazında imar planı değişikliği yapılmasını gerekli ve zorunlu kılacak bilimsel ve nesnel nedenlerin oluşmadığı, taşınmazın, Ordu-Trabzon-Rize-Giresun-Gümüşhane-Artvin Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında kentsel yerleşme alanında kaldığı, sahil kesimi ile … Bulvarı (D-010) arasında kalan alandaki kullanım biçiminin daha çok ayrık nizam şeklindeki konut alanlarıyla tanımlandığı, dolayısıyla bu alanda turizm yatırımlarını yönlendirecek ana plan kararının söz konusu olmadığı, ancak kent bütününde yapılacak ve bilimsel/nesnel verilerle değerlendirilecek yeniden tanımlama sürecinde, bu alandaki ana kullanım biçimlerinin içine turizm tesislerinin de katılmasının mmkün olabileceği ve/fakat bu kararın bütünsel değerlendirmeler sonucunda oluşturulması gerektiği, dolayısıyla … ilçesi sınırları içinde ve sahil kesiminde, aniden oluşan bir turizm yatırımından ve bu yatırımın tek bir parselde karşılanmasından söz etmenin nesnel olamayacağı, kent bütününde, turistik talebe cevap verecek başta konaklama tesisleri olmak üzere, diğer turistik yardımcı hizmet birimlerinin, arazi kullanım biçimlerinin nazım imar planıyla tanımlanması gerektiği, ancak … il bütününe yönelik turizm hedefleri, stratejileri, yatırım araçları, eksiklikleri, teşvikleri ve iyileştirmeleri göz önünde bulundurularak hazırlanmış bütünsel bir plan stratejisinden söz edilemeyeceği, özellikle Org. … Caddesi üzerindeki kentsel kullanım biçimlerinin, sahil etkinliklerine ve rekreasyon/turizm kullanımlarına cevap verecek şekilde, plan bütününde yeniden tanımlanmasının zorunluluk haline geldiğinin anlaşıldığı, bununla birlikte bütünsel bir tanımlama ve arazi kullanım deseni oluşturmadan, parsel bazında yapılacak müdahelelerin plan bütünündeki dengeleri bozacağı, dava konusu taşınmazın bulunduğu alandaki mevcut arazi kullanım biçimi, yapılaşma niteliği ve sahil ile iç kesimler arasındaki ilişki biçimi düşünüldüğünde; mevcut konut yapılarının iklimlenmesini olumsuz etkileyecek yapılaşma biçimlerinden kaçınılması gerektiği, davaya konu taşınmaza özgülenen arazi kullanım biçiminin, yakın çevresindeki konut yapılaşmalarına yönelik etkilerinin değerlendirilmediği, bu yönde bilimsel ve nesnel ölçütlerin ortaya konmadığı ve plan açıklama raporunda, böyle bir kullanım biçiminin kaçınılmazlığını izah eden yaklaşımlara yer verilmediği, dolayısıyla dava konusu taşınmaz özelinde yapılan arazi kullanım biçimi değişikliğinin plan bütününe aykırı olacağı, dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğinin şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olmadığı görüş ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
İdare Mahkemesince anılan rapor üzerine … tarih ve E:… sayılı ara kararıyla; bilirkişi raporunda, taşınmazın satın alınmasının plan değişikliğinin gerekçesini oluşturduğu değerlendirmesinde bulunulduğu, plan değişikliğine ilişkin Belediye imar komisyon raporunda veya plan açıklama raporunda plan yapımının bu zorunluluk nedeniyle yapıldığına dair bilginin yer almadığı, mevzuat gereğince zorunluluk olması halinde plan değişikliği yapılabileceği açık olup, bu zorunlulukların neler olabileceği yönünde bir değerlendirmeye yer verilmediği, çevre düzeni planı ile karşılaştırma yapılmasına rağmen sonrasında arazi kullanım kararı yönünden çevre düzeni planı ile karşılaştırma yapılamayacağına değinilmesinin anlaşılamadığı, bu alandaki ana kullanım biçimlerinin içine turizm tesislerinin de katılmasının mümkün olabileceği ve/fakat bu kararın bütünsel değerlendirmeler sonucunda oluşturulması gerektiği değerlendirmesi yapılırken sahil şeridinin nasıl bir değerlendirmeye tabi tutulduğu, yakınındaki turizm tesis alanları, sosyal ve teknik donatı alanları, konut ve işyerleri oluşumlarının ne şekilde oluştuğu değerlendirmesi yapılması gerekirken …Bulvarı(D-010) karayolu ile sahil şeridi arasındaki bölge denilmek suretiyle çok geniş bir alanda değerlendirme yapıldığı, kent bütününde bir planlama çalışması yapılması gerektiği değerlendirmesi yapıldığı ancak dava konusu planlamanın planlama tekniğine uygunluğu yönünde değerlendiremenin eksik yapıldığı, sahil şeridindeki Org. … Caddesi üzerindeki kentsel kullanım biçimlerinin, sahil etkinliklerine ve rekreasyon/turizm kullanımlarına cevap verecek şekilde, plan bütününde yeniden tanımlanmasının zorunluluk haline geldiğinin anlaşıldığı değerlendirmesi yapılmasına rağmen parselin satın alınması nedeniyle plan değişikliği yapıldığı iddiasında bulunulduğu, mevcut konut yapılarının iklimlenmesini etkileyecek yapılaşma biçimlerinden kaçınılması gerektiği değerlendirmesi yapılırken dava konusu 1/5000 ölçekli planlama ile yapılaşma koşulu getirilmediğinden bu husustaki değerlendirmenin anlaşılamadığı hususlarında çelişkiye düşüldüğü, bu hususlar yönünden teknik bilgiye ihtiyaç olduğundan, dava konusu 1/5000 ölçekli imar planı değişikliğinde zorunluluk olup olmadığı, sahil şeridinde turizm tesisi yapılmasının zorunluluk olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, çevre düzeni planı ile uyumlu olması gerekip gerekmediği, kent bütünü ile sahil şeridinin ayrı değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, sahil şeridindeki parsellerin kullanım biçiminin ne şekilde oluştuğu, 1/5000 ölçekli plan değişikliği ile yapılaşma koşullarında değişiklik yapılıp yapılmadığı, plan değişikliği yapılan parselin ticaret-turizm-konut olarak işaretlenmesinde kamu yararı bulunup bulunmadığı hususları sorularak düzenlenecek ek bilirkişi raporunun alınmasına karar verilmiştir.
İdare Mahkemesince verilen ara kararı üzerine hazırlanan ek bilirkişi raporunda ise; 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planlarında -planın ölçeği ve amacı gereği- yerleşim ve gelişme alanları, sanayi, tarım, turizm, ulaşım, enerji gibi sektörlere ilişkin genel arazi kullanım kararlarının belirlendiği, ancak arazi kullanım sınırlarının uygulamaya yönelik kesin sınırlar olarak kabul edilmediği, bu nedenle, 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planlarında parsel ölçeğinde değerlendirmelerde bulunulmasının anlamlı olmayacağı, buna karşın dava konusu parselin de içinde yer aldığı bölgenin meri çevre düzeni planında kentsel yerleşme alanı olarak belirlenmiş olması sebebiyle, davaya konu nazım imar planı değişikliği ile taşınmaz için belirlenmiş olan ticaret+turizm+konut alanı kullanım kararının genel anlamda çevre düzeni planına aykırılık teşkil etmediği, meri çevre düzeni planına göre … Merkez ilçesinin 15 yıllık kalkınması hususunda belirlenen başlıca sektörler arasında turizm sektörünün de bulunduğu, bu nedenle kentin gelişmesinde önemli görevi olan bu sektörün imar planları ile desteklenerek geliştirilmesinin bir gereklilik olduğu, bu kapsamda imar planlarının genelinde yapılacak değerlendirmelerle daha anlamlı sonuçlar elde edilebileceği, buna karşın turizm sektörünü geliştirecek şekilde hazırlanan plan değişikliklerinin de üst ölçekli planın bu öngörüsüne hizmet edeceği, dolayısıyla planlama esaslarına aykırılık teşkil etmeyeceği, bununla birlikte dava konusu plan değişikliği ile hem … ilini ziyaret eden turistler için kalacak yer anlamında farklı bir alternatif daha oluşturularak kente katma değer sağlandığı hem de tesis bünyesinde yeni bir istihdam alanı oluşturulduğu, bu nedenle yapılan dava konusu plan değişikliğinin, bu yönleriyle kamu yararı taşıdığının söylenebileceği, dava konusu parselin yakın çevresinde konut alanları ve kamusal alanlarla birlikte parçacıl/parsel ölçeğinde olan turizm tesis alanlarının bir arada bulunduğu, plan değişikliği açıklama raporundan, dava konusu plan değişikliği ile turizm+ticaret+konut alanı olarak planlanan taşınmazda turizm tesisi yapılacağının anlaşıldığı, dava konusu parsel üzerinde gerçekleştirilecek olan turizm tesis alanının, imar planıyla tanımlanmış yerleşik nüfus yoğunluğuna ilave bir kalıcı nüfus yoğunluğu getirmeyeceği, turizm tesis alanının ihtiyaç duyacağı otopark, yeşil alan ve sosyal tesis alanı gibi sosyal ve teknik altyapı alanlarının ise hazırlanacak avan proje doğrultusunda kendi içinde çözümlenmesi gerektiği, dolayısıyla yapılan işlemin plan genelindeki sosyal-teknik altyapı dengesini ve plan bütünlüğünü bozucu nitelik taşımayacağının söylenebileceği, davaya konu parselin kıyı mevzuatı ile tanımlanan sahil şeridinde kalmadığı, ancak deniz kenarında yer aldığı, mevzuatta sahil şeridi dışında kalan alanlarda (deniz kenarında olanlar da dâhil) yapılacak planlama çalışmalarını yönlendirici herhangi bir özel hüküm bulunmadığı, bu nedenle kent bütünü ile deniz kenarındaki yapılaşmaların aynı bakış açısıyla değerlendirildiğinin anlaşıldığı, oysa deniz kenarında yer alan bir yerleşmede, sahil kesiminde kalan alanlar ile iç kısımda kalan alanların birbiriyle entegre şekilde ve/fakat aynı bakış açısı ve planlama kararlarıyla planlanmaması gerektiği, çünkü sahil kesiminde daha çok turistik ve rekreatif kullanım biçimleri gelişirken, kente gelen turistler açısından da bir vitrin niteliğinde değerlendirilmesi gerektiği, bu yönüyle dava konusu taşınmazın da içinde bulunduğu imar planlarında sahil kesimindeki arazi kullanım biçimlerinin turizmi destekleyecek nitelikte değerlendirilmediğinin tespit edildiği, turizm tesis alanlarının, yatırımcıların finansal kaynakları ve belli alanlardaki arz-talep ilişkisi çerçevesinde nerede ve nasıl bir turizm tesisi yapmak istediklerine karar vermeleri sonucunda oluştukları, dava konusu parselde turizm tesisi yapılmak istenmesinde alana yürüme mesafesinde mavi bayraklı plajların bulunması, Ordu-Giresun Havaalanına yaklaşık 15 km mesafede olması, çevresinde yapılaşmış başka otel yapılarının da bulunması ve konumu nedeniyle kesintisiz deniz manzarasına sahip olması hususlarının belirleyici olduğu, üst ölçekli planlarda, Ordu İl Merkezinin gelişmesinde başrol oynayacak sektörler arasında sayılan turizm sektörünü geliştirmek adına il merkezi genelinde imar planı kararları ile desteklenmesinin gereklilik haline geldiği, her ne kadar bu durumun dava konusu parselin plan değişikliği ile turizm tesisi yapılabilecek hale getirilmesini zorunlu kılacak bir neden oluşturmasa da, anılan taşınmazın mutlaka “konut” fonksiyonuyla tanımlanması gereğinden de söz edilemeyeceği, dava konusu imar planı değişikliği ile, bu alanda “Turizm-Ticaret-Konut Alanı” karma fonksiyonu altında turizm tesisi (otel) yapılmasının açıklanabilir gerekçelere dayandırıldığı ve sonuçları itibariyle kente oluşacak katma değer ve yaratacağı istihdam ile ekonomik açıdan kamu yararı taşıyacağı, dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile yapılaşma koşullarında dolaysız bir değişiklik yapılmadığı ve/fakat asıl yapılaşma koşullarının daha sonra hazırlanacak 1/1000 ölçekli uygulama imar planıyla şekillendirileceği, davanın konusunu oluşturmayan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği ve yapılaşma koşullarına yönelik olarak da herhangi bir görüş geliştirmenin mümkün olamayacağı, dolayısıyla her ne kadar 09.07.2018 tarihli bilirkişi raporunda turizm sektörünün geliştirilmesine ilişkin kararların plan genelinde bütüncül bir anlayışla ele alınması gerektiği kanaatiyle, dava konusu plan değişikliğinin uygun olmadığı değerlendirmesi yapılmış olsa da yapılan değişikliğin bu ek raporla bilirkişi kurulundan tespit edilmesi istenilen hususlar doğrultusunda münhasıran incelendiğinde, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına, ilgili mevzuat hükümlerine ve kamu yararına uygun olduğu görüş ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
İdare mahkemesince konusunda uzman kişilerden oluşturulan bilirkişi heyetince düzenlenen … tarihli raporda, yukarıda ayrıntılı bir şekilde anlatılan irdelemeler sonucunda dava konusu imar planı değişikliğinin şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uygun olmadığı yönünde; karara esas olarak alınan 28.09.2018 tarihli ek bilirkişi raporunda ise aksi yönde görüş belirtilmiştir. Dolayısıyla her ne kadar aynı bilirkişiler tarafından düzenlenmiş ise de, söz konusu raporlarda dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğinin planlama esasları şehircilik ilkelerine uygun olup olmadığı hususunda birbirine aykırı tespitlerin yapıldığı görülmektedir.
Bu durumda, dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğinin planlama esasları ve şehircilik ilkelerine uygunluğu noktasında anılan bilirkişi raporlarındaki çelişkilerin giderilmesi için gerekirse yeni bir bilirkişi heyetiyle keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması ve ardından uyuşmazlığın esası hakkında yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, dava konusu işlemin iptaline ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararında isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalı yanında müdahillerin temyiz isteminin kabulüne,
2. Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile anılan kararının kaldırılarak yukarıda özetlenen gerekçeyle dava konusu işlemin iptali yolundaki temyize konu …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 21/01/2021 tarihinde, kesin olarak, oybirliğiyle karar verildi.