Danıştay 6. Daire, Esas No: 2020/11258, Karar No: 2020/13974

Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2020/11258 E. , 2020/13974 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ALTINCI DAİRE
    Esas No : 2020/11258
    Karar No : 2020/13974

    TEMYİZ İSTEMİNDE BULUNAN MÜDAHİL (DAVALI YANINDA) : … Liman İşletmeleri ve Özel Antrepo Nakl. Tic. A.Ş.
    VEKİLLERİ : Av. …, Av. …

    DAVALI : … Bakanlığı – …
    VEKİLİ : …, Hukuk Müşaviri

    KARŞI TARAF (DAVACI) : …
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: İzmir İli, Aliağa İlçesi, … Körfezinde, … Liman İşletmeleri ve Özel Antrepo Nakliye Tic. A.Ş.’ye ait Liman tevsii projesine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığının … günlü, … sayılı “ÇED Olumlu Kararı”nın iptali istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; davacı tarafından davadan feragat edildiği anlaşıldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Müdahil şirket tarafından, “ÇED Olumlu Kararı” sürecinde, çevresel etki değerlendirmesi ile, gerçekleştirilmesi planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ya da olumsuz etkilerin belirlendiği, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin irdelendiği, projenin hizmet amacı, önem ve gerekliliği kapsamında seçilen yerin ve etki alanının çevresel özelliklerinin, projenin yaratacağı çevresel etkilerin ve alınacak önlemlerin değerlendirildiği, sonuç itibarıyla dava konusu işlemin hukuka ve usule uygun olduğunu ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ … DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesinin atıf yaptığı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 66. maddesinde, “Üçüncü kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’i müdahil olarak davada yer alabilir.” hükmü yer almış; “Fer’î müdahilin durumu” başlıklı 68. maddesinde, müdahale talebinin kabulü halinde müdahilin, davayı ancak bulunduğu noktadan itibaren takip edebileceği; müdahilin, yanında katıldığı tarafın yararına olan iddia veya savunma vasıtalarını ileri sürebileceği; onun işlem ve açıklamalarına aykırı olmayan her türlü usul işlemlerini yapabileceği hükmüne yer verilmiştir.
    Yukarıda yer verilen müdahaleye ilişkin hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden; müdahilin, davanın tarafından bağımsız istekte bulunamayacağı, yalnızca tarafın davadaki istemine yardımcı olacak kimi açıklamalar yapabileceği ve bu konularda hukuki yardımda bulunabileceği, davaya taraf olandan bağımsız olarak tek başına kanun yollarına başvuramayacağı sonucuna varılmaktadır.
    Bu durumda; davalı tarafından temyiz isteminde bulunulmamış olması karşısında, müdahilin, yanında katıldığı tarafla birlikte hareket etme koşulunun gerçekleşmemesi nedeniyle, temyiz isteminin incelenmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davalı yanında müdahilin TEMYİZ İSTEMİNİN İNCELENMEKSİZİN REDDİNE,
    2. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
    3. Dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 29/12/2020 tarihinde kesin olarak oy çokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY (X) :

    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31 inci maddesinin yollamada bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 66 ncı maddesinde, “Üçüncü kişi davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’î müdahil olarak davada yer alabilir.”, 68 nci maddesinde, “Müdahale talebinin kabulü hâlinde müdahil, davayı ancak bulunduğu noktadan itibaren takip edebilir. Müdahil, yanında katıldığı tarafın yararına olan iddia veya savunma vasıtalarını ileri sürebilir; onun işlem ve açıklamalarına aykırı olmayan her türlü usul işlemlerini yapabilir. Mahkeme, katıldığı noktadan itibaren, taraflara bildirilen işlemleri müdahile de tebliğ eder.” 69 uncu maddesinde, “Müdahilin de yer aldığı asıl davada hüküm, taraflar hakkında verilir. Fer’î müdahilin, tarafla rücu ilişkisinde, asıl davadaki uyuşmazlık hakkında yanlış karar verildiği iddiası dinlenilmez.” hükümleri yer almıştır.
    Yukarıda belirtlen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; davaya müdahaleyi, görülmekte olan davada, hakkı davanın sonucuna bağlı olan kişinin kendi hukuki yararını korumak için, davanın tarafı olmadan, davayı kazanmasında yararı bulunan tarafın yanında ve ona yardımcı olarak davaya müdahalesine imkan veren bir hukuki kurum olarak tanımlamak mümkündür.
    Buna göre, davacı ya da davalı idare yanında davaya katılma mümkün olup, davacı yanında davaya katılan üçüncü kişilerin, dava konusu işlem aleyhine ayrıca dava açma hakkı bulunmasına rağmen, davalı idare yanında davaya katılanların, yargı kararı üzerine tazminat davası dışında yeni bir dava hakkı bulunmamaktadır. Tazminat davasının da çoğu zaman uğranılan zararı gidermekten uzak olduğu da bilinen bir gerçektir. İptal davalarında idari işlemin iptali davalı yanında davaya katılanın hak ve menfaatini doğrudan etkileyecek olmasına karşın, davada taraf olarak yer almayan müdahilin hak ve menfaatini koruyabilmesi, davalı idarenin tutum ve kapasitesine bağımlı durumdadır. Netice itibariyle idari davalarda davacı yanında davaya katılan ile davalı idare yanında davaya katılanın hukuki durumları farklılık arzetmektedir.
    Bu bağlamda, davaya katılanın kanun yoluna tek başına gidebilmesi hususunun, davacı yanında davaya katılan ile davalı yanında davaya katılan açısından farklı değerlendirilmeli ve idari işlem doğrudan hak ve menfaatini etkilemesine rağmen doğrudan taraf olma imkanı olmayan, yani dava açma hakkı olmayan kişilerin, davalı idare yanında davaya katılması halinde, davalı idare temyiz yoluna başvurmasa bile, müdahilin yanında yer aldığı idarenin aleyhine sonuç doğurmayacak şekilde, dava sonunda verilen hükmü tek başına temyiz edebileceğinin kabul edilmesi gerekmektedir. Aksi durum, Anayasa’nın “Hak Arama Hürriyeti” başlıklı 36. maddesine ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) “Adil Yargılanma” başlıklı 6. maddesine aykırı olacaği gibi, davaya müdahalenin etkin işletilememesi, idari işlemin hukuka uygunluğunun denetlenmesini kısıtlayıcı bir sonuç yaratacaktır.
    Bu itibarla davalı yanında davaya katılanın temyiz talebinin, Anayasanın 90 ıncı maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesi ve AİHM içtihatları çerçevesinde değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekmektedir.
    Nitekim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Menemen Minibüsçüler Odası/Türkiye kararında, yargıya erişim hakkı veya diğer bir deyimle hukuk davası açma hakkının, AİHS’nin 6. maddesinin “yargılanma hakkı” ile ilgili birinci fıkrasının yalnızca bir yönünü oluşturduğu, erişim hakkının etkin olabilmesi için, haklarına müdahale edilen bir kimsenin açık ve kesin bir şekilde bu işleme itiraz edebilmesi ve mahkemece tartışılabilmesi ve incelenmesi gerektiği, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin mahkemeye erişim hakkını doğrudan etkilediğine işaret etmiştir.
    Dosyanın incelenmesinden; İzmir İli, Aliağa İlçesi, … Körfezinde, … Liman İşletmeleri ve Özel Antrepo Nakliye Tic. A.Ş.’ye ait Liman tevsii projesine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığının … tarihli, … sayılı “ÇED Olumlu Kararı”nın iptali istemiyle açılan davada, İdare Mahkemesince verilen (davacı tarafından davadan feragat edilmesi gerekçesiyle) karar verilmesine yer olmadığına dair kararın, müdahil tarafından temyiz edildiği görülmektedir.
    Bu durumda, İdare Mahkemesince verilen karardan, proje sahibi müdahilin menfaatinin doğrudan etkileneceği gözönünde bulundurulduğunda davalı idare tarafından anılan karar temyiz edilmemiş olsa dahi müdahilin tek başına temyiz isteminde bulunabileceğinin kabul edilmesi gerektiğinden, müdahilin iddiaları tartışılmak suretiyle işin esası hakkında değerlendirme yapılması gerektiği oyuyla Dairemizce verilen karara katılmıyorum.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir