Danıştay 6. Daire, Esas No: 2020/10892, Karar No: 2021/1909
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2020/10892 E. , 2021/1909 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/10892
Karar No : 2021/1909
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı – …
VEKİLİ : …, Hukuk Müşaviri
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Van İli, Erci İlçesi sınırlarında … Elektrik Üretim Anonim Şirketi tarafından kurulması planlanan “… Regülatörü ve Hidroelektrik Santralinin (HES) (6,32 MWm/6,07 MWe) Proje Revizyonu ve Kapasite Artışı” projesine ilişkin olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca verilen … tarihli ve … sayılı “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Gerekli Değildir” kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; ÇED sonucunda alınan kararların iptali istemiyle açılan davalarda, dava açanların menfaatlerinin ne ölçüde etkilendiğinin saptanmasının zorunlu olduğu, projelerin yapımının planlandığı yörede ikamet etmeyen ya da taşınmazları bulunmayanların anılan işlemler ile menfaat ilişkisinin varlığının kabulünün, bu tür idari işlemler nedeniyle ilgililerin sürekli olarak dava açma baskısı ile karşı karşıya kalmaları sonucunu doğuracağı, bu durumun da hukuk devletinin en önemli unsurlarından olan hukuki öngörülebilirlik ve idari istikrar ilkesi ile bağdaşmayacağı, bu kapsamda yapılan incelemede, projenin, davacının ikamet ettiği mahalleye olan etkisinin tespiti için Mahkemenin 07/09/2020 ve 02/10/2020 tarihli ara kararları üzerine, davalı tarafından dosyaya sunulan 24/09/2020 ve 14/10/2020 havale tarihli dilekçeler ekinde yer alan bilgi ve belgelerin değerlendirilmesinden; proje alanının davacının ikamet ettiği … Mahallesi sınırına mesafesinin 6.692,89 metre, … Barajına ise 5.610,25 metre olduğunun, yine proje kapsamında davacının ikamet ettiği .. Mahallesi ve … Barajında herhangi bir tesis yapılmasının söz konusu olmadığının, ayrıca, proje kapsamında alınmış bir yasaklı bölge ilanının bulunmadığının, projenin etki alanında yer alan … Mahallesine ilişkin ise acele kamulaştırma kararı alındığının anlaşıldığı, dolayısıyla, davacının projenin etki alanında ikamet etmediği gibi, taşınmazının da bulunmadığı ve bu nedenle dava konusu işlem ile kişisel, güncel ve meşru bir menfaat ilişkisinin olmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle; davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: HES projelerinin çevresel etkilerinin sadece tesislerin yapıldığı alanla sınırlı olmayıp çok geniş bir alanda gözlemlenebildiği, davacının proje alanına yakın bir mesafede ikamet ettiği ve bu bölgede tarım ve hayvancılık faaliyetleriyle uğraştığı, … Deresinde yapılacak olan HES’in mansabında … Barajının bulunduğu ve bu barajdan sulama suyu ihtiyacının karşılandığı hususları göz önüne alındığında, davacının proje konusu faaliyetten muhtemel olarak etkilenebilecek bir çevrede yaşadığı ve dava açma ehliyetinin daha geniş yorumlanarak Anayasanın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının kısıtlanmaması gerektiği, nitekim Anayasa Mahkemesinin … tarihinde, … sayılı başvuruya ilişkin kararının da bu yönde olduğu, bu nedenle, dava konusu işleme karşı dava açmakta menfaati bulunduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davacının uyuşmazlık konusu “Zilan Regülatörü ve HES (6,32 MWm/6,07 MWe) Proje Revizyonu ve Kapasite Artışı” projesinin gerçekleştirileceği alanda ve projenin etki alanında ikamet etmediği gibi herhangi bir taşınmazının da bulunmadığı, bu nedenle, dava konusu işlem ile davacının kişisel, güncel ve meşru bir menfaatinin ihlal edildiğinden söz edilemeyeceği, ayrıca davacı tarafından Anayasa Mahkemesi kararı emsal olarak gösterilmiş ise de Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru üzerine verdiği kararların sadece başvurucu yönünden bağlayıcı olduğu belirtilerek, davanın ehliyet yönünden reddine dair İdare Mahkemesinin kararının onanması gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının … tarihli ve … sayılı kararı ile Van İli, Erciş İlçesi sınırlarında Zilan Elektrik Üretim Anonim Şirketi tarafından kurulması planlanan “Zilan Regülatörü ve HES (6,32 MWm/6,07 MWe) Proje Revizyonu ve Kapasite Artışı” projesine ilişkin olarak “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmiş, davacı tarafından bu işlemin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun, 4577 sayılı Kanunla değişik 2. maddesinde; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar “iptal davası” olarak tanımlanmış, 14. maddesinde de; dava dilekçelerinin ehliyet yönünden inceleneceği ve 15/1-b maddesinde; bu hususta Kanuna aykırılık görülmesi halinde davanın reddine karar verileceği hükmü düzenlenmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen mevzuat hükmünün değerlendirilmesinden; yargısal denetim amacıyla her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması koşuluna ihtiyaç vardır. Her olay ve davada, yargı merciine başvurarak dava açan kişinin menfaatinin, iptali istenen işlemle ne ölçüde ihlal edildiğinin takdiri de yargı mercilerine bırakılmıştır.
İptal davası açılabilmesi için gerekli olan menfaat ilişkisi kişisel, meşru, güncel bir menfaatin bulunması halinde gerçekleşecektir. Başka bir anlatımla; iptal davasına konu olan işlemin davacının menfaatini ihlal ettiğinden söz edilebilmesi için, davacıyı etkilemesi, yani davacının kişisel menfaatini ihlal etmesi, işlem ile davacı arasında ciddi ve makul bir ilişkinin bulunması gerekmektedir. Aksi halde, kişilerin kendisine etkisi bulunmayan, menfaatlerini ihlal etmeyen idari işlemler hakkında da iptal davası açma hakkı doğar ve bu durum idarenin işleyişini olumsuz etkiler.
Bununla birlikte; çevreyi ilgilendiren projelerle ilgili verilen ÇED kararlarının iptali istemiyle açılan davalarda dava açma ehliyeti belirlenirken, adil yargılanma hakkı kapsamında davacıların mahkeme erişim hakkı ile idari istikrar ilkesi arasında adil bir dengenin kurulması gerekmektedir.
Bu nedenle; projelerin yapımının planlandığı yörede ikamet eden ya da o yörede taşınmazları bulunanların, dava açma ehliyetlerinin varlığının kabulü, idari istikrarın sağlanması amacıyla yatırım planlayanların sürekli olarak dava tehdidi ile karşı karşıya kalmamaları bakımından temel ölçüt olmakla birlikte, mahkemeye erişim hakkının ihlal edilmemesi adına davacıların öznel koşullarının da dikkate alınmasının, adil bir yargılama için gerekli olduğu sonucuna varılmıştır. Öznel koşulların varlığının ise somut olayın niteliğine göre Mahkemelerce takdir edileceği kuşkusuzdur.
Nitekim, Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuru üzerine verdiği … tarihli ve Başvuru No:… sayılı kararında; davacıların dava konusu ÇED Gerekli Değildir kararının iptalini istemede menfaatlerinin ihlal edilmediği yolundaki idari yargı kararının gerekçesine yönelik olarak, “…davacıların mülklerinin proje sahasına yakın olması veya kullanım amacı gibi öznel koşulları dikkate almaksızın bir proje sahasında mülkü olmayanların -projeye yakın sahada mülkü olsa bile- projeye karşı hiçbir durumda dava açamayacakları yönünde kategorik bir yaklaşım içermektedir. Ancak başvurucuların öznel durumları hakkında bir değerlendirme içermeyen bu kategorik yaklaşım, başvurucular gibi proje kapsamında olmamakla birlikte projeden etkilenme potansiyeli bulunan kişilerin dava açmalarını imkansız hale getirdiğinden başvurucuların mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin orantısız olması sonucunu doğurmaktadır…” değerlendirmesine yer verilerek, davacıların öznel koşullarının dikkate alınması gerektiği vurgulanmıştır.
Uyuşmazlık konusu olayda; İdare Mahkemesince davacının ikamet ettiği mahallenin ve … Barajının proje alanına uzak mesafede olduğu ve bu alanlarda proje kapsamında herhangi bir tesis yapılmayacağı değerlendirmesine dayalı olarak, dava konusu işlem ile davacının menfaat ilişkisinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiş ise de, proje tanıtım dosyasının incelenmesinden, Van ili, Erciş İlçesi, … Deresi üzerinde yapılması planlanan HES projesinin su tutma yapısının (Regülatör Yeri) yaklaşık 5.300 m. güney doğusunda ve yine projenin santral yerinin yaklaşık 1.100 m. güneyinde, sulama, enerji ve taşkın kontrolü amacıyla yapılan Koçköprü Barajı göl alanının yer aldığı, davacının bu baraja yakın mesafede bulunan … Mahallesinde ikamet ettiği ve bu bölgede tarımsal faaliyette bulunduğu, dolayısıyla, uyuşmazlığa konu projeyle aynı dere üzerinde ve projenin su alma yapısının mansabında bulunan … Barajının projenin etki alanında olduğu göz önüne alındığında, dava konusu ÇED Gerekli Değildir kararı ile davacının kişisel, güncel ve meşru bir menfaatinin ihlal edildiğinin kabulü gerektiğinden, dava açma ehliyetinin bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla; davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle ehliyet yönünden reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(i) maddesi uyarınca, karar düzeltme yolunun kapalı olduğunun duyurulmasına, 16/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.