Danıştay 6. Daire, Esas No: 2019/64, Karar No: 2022/1853
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2019/64 E. , 2022/1853 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/64
Karar No : 2022/1853
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : …Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN ÖZETİ : Tekirdağ İli, Çorlu İlçesi, …Mahallesi, …ada, …parsel sayılı taşınmaza ilişkin …tarihli, …sayılı Çorlu Belediye Meclisi kararıyla kabul edilen Çorlu revizyon ve ilave 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ile plan tadilatı talebinin reddine dair …tarihli, …sayılı belediye meclisi kararının iptali istemiyle açılan davanın reddi yolundaki …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair …Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesince verilen …tarih ve E:…, K:…sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETİ : Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ … DÜŞÜNCESİ: Tekirdağ İli, Çorlu İlçesi, …Mahallesi, …ada, …parsel sayılı taşınmaza ilişkin …tarihli, …sayılı Çorlu Belediye Meclisi kararıyla kabul edilen Çorlu revizyon ve ilave 1/1000 ölçekli uygulama imar planının iptali ile plan tadilatı talebinin reddine dair …tarihli, …sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davada,…İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararın sayılı kararında; yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden “dava konusu parselin bulunduğu alanı da kapsayan bölgede …tarih ve …sayılı Çorlu Belediye Meclisi kararı ile uygun bulunan 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Revizyonunun yapılması ve planın “İlave” olarak genişletilmesi için kamu yararı taşıyan nesnel ve teknik gerekçeler bulunduğu, dava konusu 1/1000 ölçekli Revizyon+İlave Uygulama İmar Planında dava konusu taşınmaz için öngörülen “Ticaret Alanları” arazi kullanım kararının, üst kademe plan olan 1/100.000 ölçekli Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Revizyon Çevre Düzeni Planı, 1/25000 ölçekli İl Çevre Düzeni Planı ve 1/5000 ölçekli Revizyon-İlave Nazım İmar Planı ile öngörülen arazi kullanım kararlarının örtüştüğü, dava konusu alan için öngörülen “Ticaret Alanları” arazi kullanım kararının planlamada ölçekler arası ifade biçiminin gerektirdiği soyutlama biçimine ve ölçeklerden kaynaklanan dil farklılıklarına uygun olarak 1/1000 ölçekli planda somutlaştırmış, özelleştirilmiş, ayrıntılandırılmış bir şekilde ifade bulduğu; ancak, aynı aks üzerinde yeralan ve “Ticaret Alanı” olarak ayrılan alanlarda “yapı yoğunluğu, (Emsal-E)” ve “yapı yüksekliği (Hmaks.)” değerlerinin farklılaşmasını açıklayacak ve geçerli kılacak kişi başına düşen ticaret alanı hesapları, mevcut ve gelecekte yaşaması beklenen (projekte edilen) nüfus ile ticaret alanı arasındaki ilişki, ticaret alanı için öngörülen alanın zemin ve katlar itibariyle merkez yoğunluk indeksi gibi kent bütünü ile ilişkilendirilebilecek argümanların bulunmaması, arazinin yapısı, yönü, eğimi, zemin özelliği, morfolojik özellikleri, hidrografik özellikleri, toprak özelliği, alanın kullanım özelliği, altyapı özelliği, çevre yapılar, servis olanakları, alanın büyüklüğü, parselin formu, yakın çevre kullanımları vb. parsel ölçeğindeki kararların farklılaşmasını nedenleyebilecek teknik nesnel gerekçelerin oluşturulmamış olması tespit ve değerlendirmelerine dayanarak dava konusu 1/1000 ölçekli Revizyon+İlave Uygulama İmar Planı’nın ve bu planın iptali yönündeki istemin reddine ilişkin işlemin dava konusu parsele ilişkin olarak uygun olmadığı” değerlendirmesine rağmen davanın reddine karar verilmiştir.
Anayasa’nın 10 uncu maddesinde: “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” denilmektedir. Bu yasak, insan hakları belgelerinde olduğu gibi, birbirinin aynı durumunda olanlara aynı kuralların uygulanmasını, ayrıca ve açıkça ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellemektedir. Aynı durumda olanlar için farklı düzenleme, eşitliğe aykırılık oluşturur. Anayasa’nın amaçladığı eşitlik, mutlak ve eylemli eşitlik değil hukuksal eşitliktir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’nın öngörüldüğü eşitlik çiğnenmiş olmaz. Başka bir anlatımla, kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında, yasalara konulan kurallarla değişik uygulamalar yapılamaz (Anayasa Mahkemesi’nin 17.3.2004 günlü, E:2001/282, K:2004/34 sayılı Kararı).
Anayasanın 35. maddesinde: “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” hükmü yer almaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Nolu Protokolünün “Mülkiyetin korunması” başlıklı 1. maddesinde: “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez.” hükmüne yer verilmiştir.
Dava konusu olayda bilirkişiler tarafından “aynı aks üzerinde yeralan ve “Ticaret Alanı” olarak ayrılan alanlarda “yapı yoğunluğu, (Emsal-E)” ve “yapı yüksekliği (Hmaks.)” değerlerinin farklılaşmasını açıklayacak ve geçerli kılacak kişi başına düşen ticaret alanı hesapları, mevcut ve gelecekte yaşaması beklenen (projekte edilen) nüfus ile ticaret alanı arasındaki ilişki, ticaret alanı için öngörülen alanın zemin ve katlar itibariyle merkez yoğunluk indeksi gibi kent bütünü ile ilişkilendirilebilecek argümanların bulunmaması, arazinin yapısı, yönü, eğimi, zemin özelliği, morfolojik özellikleri, hidrografik özellikleri, toprak özelliği, alanın kullanım özelliği, altyapı özelliği, çevre yapılar, servis olanakları, alanın büyüklüğü, parselin formu, yakın çevre kullanımları vb. parsel ölçeğindeki kararların farklılaşmasını nedenleyebilecek teknik nesnel gerekçelerin oluşturulmamış olması” tespitinin “geçmiş zamanlarda kazanılmış mevzii imar planları ile gelen yapılaşma haklarının korunduğu” gerekçesi ile karşılanması mümkün değildir. Zira bilirkişiler, planlama aşamasında mevzii imar planları ile kazanılan haklar da dahil olmak üzere aynı aks üzerinde bulunan alanın tamamında eksik inceleme ve değerlendirme yapıldığını tespit etmiştir.
Öte yandan davacıya verilen emsal hakkının planlamada eşitlik ilkesine aykırı olarak davacının mülkiyet hakkının zedelendiği açıktır.
Bu durumda davacının temyiz talebinin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairelerince verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
…Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesince verilen …tarih ve E:…, K:…sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, anılan kararın ONANMASINA, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine 21/02/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.