Danıştay 6. Daire, Esas No: 2019/17951, Karar No: 2022/1038

Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2019/17951 E. , 2022/1038 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/17951
Karar No : 2022/1038

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR : 1- …- …
2- …Başkanlığı – …
VEKİLLERİ : Av. …

DAVANIN KONUSU : Tunceli İli, …Mahallesi, …ada, …sayılı parseli de kapsayan alanın heyelan – kaya düşmesi afeti sebebiyle 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 2. maddesine göre 05/03/1999 tarihli, 99/12556 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile afete maruz bölge olarak ilan edildikten sonra 18/05/2017 onay tarihli Jeolojik Etüt Raporu ile eki haritalarda sınırları gösterilen alanların 03/07/2017 tarihli, 2017/10493 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile aynı Kanunun 2. ve 14. maddeleri uyarınca afete maruz bölge sınırları dışına çıkarılması sonucunda davacıya ait taşınmazın afete maruz bölgeden çıkarılması için yeniden değerlendirme yapılması istemiyle Tunceli Valiliği, İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğüne yapılan başvurunun reddedilmesi üzerine 5/04/2017 tarihli Jeolojik Etüt Raporu ile 03/07/2017 tarihli, 2017/10493 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI : Davacının, Tunceli İli, …Mahallesi, …ada, …parsel sayılı, üzerinde kargir yapı bulunan taşınmazın maliki olduğu, taşınmazın bir kısmının 25/04/2017 tarihli jeolojik etüt raporu uyarınca alınan 03/07/2017 tarih ve 2017/10493 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile afete maruz bölge ilan edilen alanda kaldığı, anılan kısmının yeşil alan projesi kapsamına alınmasına ilişkin işleme yapılan itiraza Belediye tarafından verilen cevap üzerine taşınmazın bu kısmının afete maruz bölge içerisinde bulunduğundan yeşil alan veya yol olarak düzenlenmesi çalışmasının yapılacağına yolundaki cevap yazısı ile taşınmazın afete maruz bölgede kaldığının öğrenildiği, yeniden değerlendirme yapılması istemiyle Tunceli Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığına yapılan başvuru sonucu verilen cevap üzerine davanın açıldığı, dava dilekçesi ekinde sunulan jeoloji mühendisi görüşünde de belirtildiği gibi taşınmazın kaya düşmesi riski nedeniyle afete maruz bölge kapsamına alınmasına rağmen alanın alt ve üst bölümlerinin alan dışında bırakıldığı, kaya düşmesinin sonlanacağı yere kadar (eğimin sonlandığı) olan kısmın kapsam içine alınmadığı ve riskli bulunan kayaların da gösterilmediği belirtilmiştir. Ayrıca alanda bugüne kadar kaya düşmesi afetinin yaşanmadığı, afete maruz bölge kapsamından çıkarılması gerektiği, dava konusu işlemin tesis edilmesinde kamu yararının bulunmadığı, konu sebep ve maksat yönlerinden hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
DAVALI …İLE …BAŞKANLIĞI’NIN SAVUNMASI : Öncelikle, usule ilişkin olarak, davanın süresinde açılmadığı, esasa ilişkin olarak ise; kaya düşmesi riski nedeniyle alınan afete maruz bölge kararının kamu düzeninin sağlanması, can ve mal kaybının önlenmesine yönelik olduğu, 7269 sayılı Kanuna ve ilgili mevzuata uygun şekilde tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …DÜŞÜNCESİ : Dava konusu işlemin, davacıya ait parselin Afete Maruz Bölge kapsamından çıkarılmamasına ilişkin kısmının iptali gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI …DÜŞÜNCESİ :
Dava, davacının maliki olduğu Tunceli İli, Merkez İlçe, …Mahallesi, …ada, …sayılı parselin de aralarında bulunduğu alanın afete maruz bölge olarak ilanı hakkındaki 05/03/1999 günlü, 99/12556 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında yer alan ve 18/05/2017 onay tarihli Jeolojik Etüt Raporu ile eki haritalarda sınırları gösterilen alanların söz konusu Kararname kapsamından 7269 sayılı Kanunun 2. ve 14. maddeleri uyarınca çıkarılmasına ilişkin 03/07/2017 günlü, 2017/10493 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 25/04/2017 tarihli Jeolojik Etüt Raporunun iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarelerin usule ilişkin itirazları yerinde görülmemiştir.
Dosyanın incelenmesinden, 05/03/1999 günlü, 99/12556 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Tunceli İli, Merkez İlçe sınırları içinde bulunan ve uyuşmazlık konusu taşınmazın da içinde bulunduğu alanların afete maruz bölge olarak ilan edildiği, daha sonra afete maruz bölge sınırlarında bazı değişikler yapılarak 12/12/2016 tarih, 2016/9623 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla jeolojik-jeoteknik etüd raporları ile ekli paftalarda önlemli alan olarak sınırları gösterilen alanların 99/12556 sayılı kararname kapsamından çıkarılmasına karar verildiği, dava konusu yapılan 03/07/2017 günlü, 2017/10493 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile de 25/04/2017 tarihinde düzenlenen 18/05/2017 onay tarihli gözlemsel Jeolojik Etüt Raporu ile eki haritalarda sınırları gösterilen alanların söz konusu Kararname kapsamından 7269 sayılı Kanunun 2 nci ve 14 ncü maddeleri uyarınca çıkarılmasına karar verildiği, uyuşmazlık konusu taşınmazın “afete maruz bölge” durumunun devam ettiği, Davacı tarafından, taşınmazında herhangi bir afet riskinin bulunmadığı, dava konusu kararla afete maruz bölge sınırları içerisinden çıkarılması gerektiği, 25/04/2017 tarihli Jeolojik Etüt Raporunda birçok belirsizlikler ve çelişkiler bulunduğu öne sürüldüğünden, uyuşmazlık konusu taşınmazda afet riskinin bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Bu durumda, dava konusu işlemler hakkında, yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Davalı idarelerin usule ilişkin itirazları yerinde görülmemiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY: Dava; Tunceli İli, …Mahallesi, …ada, …sayılı parseli de kapsayan alanın heyelan – kaya düşmesi afeti sebebiyle 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 2. maddesine göre 05/03/1999 tarihli, 99/12556 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile afete maruz bölge olarak ilan edildikten sonra 18/05/2017 onay tarihli Jeolojik Etüt Raporu ile eki haritalarda sınırları gösterilen alanların 03/07/2017 tarihli, 2017/10493 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile aynı Kanunun 2. ve 14. maddeleri uyarınca afete maruz bölge sınırları dışına çıkarılması sonucunda davacıya ait taşınmazın afete maruz bölgeden çıkarılması için yeniden değerlendirme yapılması istemiyle Tunceli Valiliği, İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğüne yapılan başvurunun reddedilmesi üzerine 5/04/2017 tarihli Jeolojik Etüt Raporu ile 03/07/2017 tarihli, 2017/10493 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Tunceli İli sınırları içinde bulunan alanlara ilişkin olarak hazırlanan 24/11/1995 tarihli jeolojik etüt raporunda, harita alanı içerisinde alüvyon zemin dışındaki tüm kayaç zeminlerinin yüzeylendiği alanlarının belirli kesimlerinde, heyelan, toprak kayması ve kaya düşmesi gibi doğal yer hareketlerinin olabileceği alanların iskana kapalı alan olarak ekli haritada belirtildiği, anılan rapora dayanılarak belirlenen alanın 05/03/1999 günlü, 99/12556 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile heyelan- kaya düşmesi afeti nedeniyle afete maruz bölge olarak ilan edildiği, daha sonra afete maruz bölge sınırlarında bazı değişikler yapılarak 12/12/2016 tarih, 2016/9623 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla farklı tarihlerde hazırlanan jeolojik-jeoteknik etüt raporları ile ekli paftalarda önlemli alan olarak sınırları gösterilen alanların 99/12556 sayılı kararname kapsamından çıkarılmasına karar verildiği, dava konusu yapılan 03/07/2017 günlü, 2017/10493 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile de 25/04/2017 tarihinde düzenlenen 18/05/2017 onay tarihli Jeolojik Etüt Raporu ile eki haritalarda sınırları gösterilen alanların söz konusu Kararname kapsamından 7269 sayılı Kanunun 2 nci ve 14 ncü maddeleri uyarınca çıkarılmasına karar verildiği, davacıya ait Tunceli İli, …Mahallesi, …Ada, …parsel sayılı taşınmazın ise afete maruz bölge durumunun devam ettiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın 7269 sayılı Kanun uyarınca heyelan – kaya düşmesi afeti nedeniyle afete maruz bölge ilan edilmesine ilişkin olması ve çözümünün özel ve teknik bilgiyi gerektirmesi nedeniyle, 22/04/2021 tarihli ara kararıyla keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmesi üzerine, Naip Üye …tarafından re’sen seçilen bilirkişiler; Prof. Dr. …, Prof. Dr. …ve Prof. Dr….’ndan oluşan bilirkişi kurulu ile birlikte mahallinde 18/10/2021 tarihinde gerçekleştirilen keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda özetle; dava konusu Tunceli İli, …Mahallesi, …ada, …sayılı parsel üzerinde mühendislik hizmeti görmemiş tek katlı yığma niteliğinde bir yapının bulunduğu, parselin aşağı tarafında nispeten yeni yapılmış olduğu anlaşılan betonarme konut türü binaların yer aldığı, yamaç yukarı yönde (doğuya doğru) parselden yamaç tepesine kadar 10 m’lik bir kot farkı bulunduğu, çevresindeki kayaların eğiminin yamaç içine (güneydoğuya) doğru 20 derece civarında olduğu, keşif sırasında dava konusu parsel merkez olacak şekilde 20 m’lik yarıçap içinde yapılan incelemede kayaların çok sınırlı bir alanda taze görünümlü olmakla birlikte daha çok bozuşmuş karakterde ve yer yer de ince bir toprak tabakası ile örtülmüş şekilde olduğu, maksimum boyutu (yaklaşık) 0,5 m olan bloğun yerinden hareket ettiği takdirde izleyeceği rotanın dava konusu parsel dışında kalacağının değerlendirildiği, komşu parsel için risk teşkil edebilecek bu bloğun basit bir işlem ile yerinden çıkarılıp parçalanmak suretiyle taşıdığı marjinal riskin ortadan kaldırılabileceği, gözlem yapılan alanda sadece bir noktada “düşme” riski olan kaya bloğuna rastlandığı açıklanmıştır.
Dava dosyasında yer alan belgelerin incelenmesinden; dava konusu parselin de içinde bulunduğu alanda geçmişte kaya düşmesi gerçekleştiğine dair bilgiye rastlanmadığı, keşif sırasında yapılan gözlemsel incelemelere göre kaya düşmesi, heyelan veya çığ gibi bir afet riski bulunmadığı, gelecekte de afet riskinin varlığından söz edilemeyeceği, dava konusu parselin afete maruz bölge kapsamına alınmasında kullanılan ölçütlerin jeoteknik raporlarda sağlıklı bir şekilde ortaya konulmadığı, parselin üzerinde yer aldığı yamacın sadece üst kısmının afete maruz alan sınırı olarak tayin edilirken, yamaç aşağı yönde (kuzeye doğru) mevcut olan parsellerin kapsam dışı bırakıldığı, dava konusu parsel civarında kaya düşme riski taşıyabilecek bazı parsellerin afete maruz bölge dışında tutulduğu, belirtilen durumların alanda yapılan doğal afet riski çalışmalarının özensiz yapıldığının göstergesi olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Anılan bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, rapordaki bilimsel verilerin hukuken kabul edilebilir ve bu bağlamda da hükme esas alınabilir nitelikte olduğu anlaşıldığından, davalı taraflarca rapora yapılan itirazlar, raporu kusurlandıracak nitelikte görülmemiştir.

İLGİLİ MEVZUAT:
7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 1. maddesinde, ” … Afete uğrayan meskün yerlerin büyüklüğü o yerin tamamında veya bir kesiminde yıkılan, oturulmaz hale gelen bina sayısı, zarar gören yapı ve tesislerin genel hayata etki derecesi, mahallin ekonomik ve sosyal özellikleri, zararın kamu oyundaki tepkisi, normal hayat düzenindeki aksamalar ve benzeri hususlar göz önünde tutulmak suretiyle afetlerin genel hayata etkililiğine ilişkin temel kurallar, İçişleri ve Maliye Bakanlıklarının mütalaaları da alınarak İmar ve İskan Bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikle belirtilir. Yukarıda yazılı afetlerin meydana gelmesinde veya muhtemel olması halinde zararın o yerin genel hayatına etkili olup olmadığına, yönetmelik esasları gereğince, İmar ve İskan Bakanlığı tarafından karar verilir.” hükmüne, 2. maddesinde; “Su baskınına uğramış veya uğrayabilir bölgeler, İmar ve İskan Bakanlığının teklifi üzerine Devlet Su İşlerinin bağlı bulunduğu Bakanlıkça; yer sarsıntısı, yer kayması, kaya düşmesi ve çığ gibi afetlere uğramış veya uğrayabilir bölgeler ise, İmar ve İskan Bakanlığınca tespit ve bunlardan şehir ve kasabalarda meydana gelen ve gelebileceklerin sınırları imar planına, imar planı bulunmayan kasaba ve köylerde de belli edildikçe harita veya krokilere işlenmek suretiyle, afete maruz bölge olarak İmar ve İskan Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca kararlaştırılır ve bu suretle tespit olunan sınırlar, İmar ve İskan Bakanlığının isteği üzerine ilgili valiliklerce mahallinde ilan olunur.” hükmüne, 14. maddesinde ise; “İkinci madde gereğince tespit ve ilan olunan afet bölgelerine dahil şehir, kasaba ve köylerde bina ve mesken yapımı, fen kurullarınca tehlikeli görülen ve sınırları krokilerle tespit olunan yerler, İmar ve İskan Bakanlığınca yapı ve ikamet için yasaklanmış afet bölgeleri sayılır ve durum, belediyesi olan yerlerde belediyesince, köylerde ise ihtiyar meclislerince hemen ilan edilir. Belediyesi olan yerlerde belediyeler, olmayan yerlerde ihtiyar meclisleri bu yasaklanmış afet bölgesi hükmünü uygulamakla görevlidir. Hilafına hareket edildiği takdirde, mevcut ve yapılmakta olan binalar, yıkma parası yıkıntı malzemesinden karşılanmak, yetmemesi halinde kalan kısmı afetler fonundan tamamlanmak üzere vali ve kaymakamların emri ile yıktırılır. Yasaklanmış afet bölgesi sınırları, alınacak tedbirlerle tehlikenin önlenmesi oranında daraltılır veya tamamen kaldırılır. Bu husus da aynı şekilde duyurulur.” hükümlerine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davanın; 25/04/2017 tarihli jeolojik etüt raporuna ilişkin kısmının incelenmesinden;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14. maddesinin 3. fıkrasının (d) bendinde; dilekçelerin, idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı yönünden inceleneceği belirtilmiş olup, davanın esastan incelenebilmesi için dava konusu işlemin kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem olması gerekmektedir.
Afete maruz bölge kararının alınması, kararın kaldırılması veya sınırlarının genişletilip daraltılması önerilerini içeren jeolojik etüt raporlarının, asıl işlemlerin hazırlayıcısı, diğer bir ifade ile ön işlem niteliğinde teknik bir rapor olduğundan, nihai ve icrai bir işlem olarak tek başına idari davaya konu edilemeyeceği gibi dayanağı olduğu Bakanlar Kurulu kararı ile birlikte yargısal denetime tabi olacağı dikkate alındığında, 25/04/2017 tarihli Jeolojik Etüt Raporunun idari davaya konu olabilecek, icrai, kesin ve yürütülebilir işlem niteliğinde olmadığından incelenmesine olanak bulunmamaktadır.
Davanın, 03/07/2017 tarih ve 2017/10493 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına ilişkin kısmına gelince;
Dosyadaki bilgi ve belgeler ile mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporun birlikte değerlendirilmesinden; uyuşmazlık konusu alanın, 05/03/1999 günlü, 99/12556 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile heyelan- kaya düşmesi afeti nedeniyle afete maruz bölge olarak ilan edildiği, daha sonra alana ilişkin farklı tarihlerde düzenlenen raporlar üzerine, önlemli alan olarak gösterilen alanların 12/12/2016 tarih, 2016/9623 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla anılan karar kapsamından çıkartıldığı, dava konusu yapılan 03/07/2017 günlü, 2017/10493 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile de 18/05/2017 onay tarihli Jeolojik Etüt Raporu ile eki haritalarda sınırları gösterilen alanların söz konusu Kararname kapsamından 7269 sayılı Kanunun 2 nci ve 14 ncü maddeleri uyarınca çıkarılmasına karar verildiği, dava konusu Tunceli İli, …Mahallesi …ada, …sayılı parselin ise afete maruz bölge kapsamında bırakıldığı, uyuşmazlık konusu parselin de içinde bulunduğu alanda geçmişte kaya düşmesi gerçekleştiğine dair bilgi ve belge bulunmadığı, afete maruz bölge kapsamına alınmasında kullanılan ölçütlerin jeoteknik raporlarda sağlıklı bir şekilde ortaya konulmadığı, taşınmazda kaya düşmesi, heyelan veya çığ gibi bir afet riski bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacının maliki olduğu Tunceli İli, …Mahallesi, …ada, …sayılı parselin, afete maruz bölge olarak ilanı hakkındaki 05/03/1999 tarihli, 99/12556 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı kapsamından 7269 sayılı Kanunun 2. ve 14. maddeleri uyarınca çıkartılması gerektiğinden, dava konusu 03/07/2017 tarihli, 2017/10493 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının Tunceli İli, Esentepe Mahallesi, 299 ada, 35 sayılı parselin Afete Maruz Bölge kapsamından çıkarılmamasına ilişkin kısmında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Dava konusu 03/07/2017 tarihli, 2017/10493 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının Tunceli İli, …Mahallesi, …ada, …sayılı parselin Afete Maruz Bölge kapsamından çıkarılmamasına ilişkin kısmının İPTALİNE,
2. 25/04/2017 tarihli jeolojik etüt raporu yönünden ise davanın incelenmeksizin reddine,
3. Davada kısmen incelenmeksizin ret, kısmen iptal kararı verildiğinden, dava konusu işlemlerin niteliği ve haklılık oranının değerlendirilmesi suretiyle ayrıntısı aşağıda gösterilen ve davacı tarafından yapılan toplam …-TL yargılama giderinin …-TL’sinin davacı üzerinde bırakılmasına, …-TL’sinin ise davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, …-TL vekâlet ücretinin ise davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine,
5. Davacı tarafından yatırılan keşif avansından artan …-TL ile posta giderleri avansından artan tutarın davacıya kararın kesinleşmesinden sonra iadesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 03/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir