Danıştay 6. Daire, Esas No: 2019/13570, Karar No: 2022/3153

Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2019/13570 E. , 2022/3153 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/13570
Karar No : 2022/3153

DAVACILAR : 1- … Mühendisleri Odası
VEKİLİ : Av. …
2- …

DAVALI : … Bakanlığı – …
VEKİLİ : …, Hukuk Müşaviri V. (E-Tebligat)

DAVANIN KONUSU : 14/02/2018 tarih ve 30332 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmeliğin, 31/12/2004 günlü, 25687 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 16, 17, 18, 19 ve 20. maddelerinin yürürlükten kaldırılmasına ilişkin 1. maddesinin iptali istenilmektedir.

DAVACILARIN İDDİALARI :
14/02/2018 tarih ve 30332 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin dava konusu 1. maddesiyle, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 16., 17., 18., 19. ve 20. maddelerinin yürürlükten kaldırılması sebebiyle, içme kullanma suyu temin edilen veya edilmesi planlanan yerüstü ve yeraltı suyu kaynakları dışında kalan ve tarımsal sulama, balıkçılık, yüzme, elektrik üretimi gibi amaçlarla kullanılan diğer yerüstü ve yeraltı su kaynaklarının korunması açısından mevzuatta boşluk oluştuğu ve dava konusu Yönetmeliğin Anayasaya ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

DAVALININ SAVUNMASI :
Öncelikle, usule ilişkin olarak, davacıların dava açma ehliyetlerinin bulunmadığı ileri sürülmüştür.
Esasa ilişkin olarak ise, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin, dava konusu düzenleme ile yürürlükten kaldırılan 16., 17., 18., 19. ve 20. maddelerin, içme kullanma suyu kaynaklarının korunmasına ilişkin olduğu ve bu maddelerde düzenlenen tüm hususların, Orman ve Su İşleri Bakanlığınca hazırlanan, 28/10/2017 günlü, 30224 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren İçme-Kullanma Suyu Havzalarının Korunmasına Dair Yönetmelikte ayrıntılı olarak düzenlendiği; dolayısıyla, dava konusu düzenleme nedeniyle mevzuatta boşluk oluştuğu iddiasının dayanağının bulunmadığı ileri sürülerek dava konusu düzenlemenin hukuka uygun olduğu savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Davanın, Dairemiz kararında belirtilen gerekçeyle reddi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’IN DÜŞÜNCESİ : Dava, 14/02/2018 günlü, 30332 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği’nin 16, 17, 18, 19 ve 20. maddelerinin yürürlükten kaldırılmasına ilişkin 1. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması” başlıklı 56. maddesinde; “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.” hükmüne yer verilmiştir.
2872 sayılı Çevre Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacı, bütün canlıların ortak varlığı olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamak olarak kabul edilmiş; 2. maddesinde, sürdürülebilir çevre “Gelecek kuşakların ihtiyaç duyacağı kaynakların varlığını ve kalitesini tehlikeye atmadan, hem bugünün hem de gelecek kuşakların çevresini oluşturan tüm çevresel değerlerin her alanda (sosyal, ekonomik, fiziki vb.) ıslahı, korunması ve geliştirilmesi süreci” olarak; sürdürülebilir kalkınma ise “Bugünkü ve gelecek kuşakların, sağlıklı bir çevrede yaşamasını güvence altına alan çevresel, ekonomik ve sosyal hedefler arasında denge kurulması esasına dayalı kalkınma ve gelişme” olarak tanımlanmıştır. Buna göre, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleriyle hem bugünün hem de gelecek kuşakların çevresini oluşturan tüm çevresel değerlerin her alanda ıslahı, korunması ve geliştirilmesi ile sağlıklı bir çevrede yaşama güvence altına alınmıştır. Kanunun 9. maddesinin, (h) bendinde ise, “Ülkenin deniz, yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının ve su ürünleri istihsal alanlarının korunarak kullanılmasının sağlanması ve kirlenmeye karşı korunması esastır.” hükmüne yer verilmiştir.
2872 sayılı Çevre Kanununun 8, 9, 11, 12, 15 ve 20. maddeleri ile 4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun, Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğünün görevlerini düzenleyen 9. maddesine dayanılarak, Ülkenin yeraltı ve yerüstü su kaynakları potansiyelinin korunması ve en iyi bir biçimde kullanımının sağlanması için, su kirlenmesinin önlenmesini sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle uyumlu bir şekilde gerçekleştirmek üzere gerekli olan hukuki ve teknik esasları belirlemek amacıyla hazırlanan Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği 31.12.2004 günlü, 25687 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş, 1. Maddesinde Yönetmeliğin su ortamlarının kalite sınıflandırmaları ve kullanım amaçlarını, su kalitesinin korunmasına ilişkin planlama esasları ve yasaklarını, atıksuların boşaltım ilkelerini ve boşaltım izni esaslarını, atıksu altyapı tesisleri ile ilgili esasları ve su kirliliğinin önlenmesi amacıyla yapılacak izleme ve denetleme usul ve esaslarını kapsayacağı belirlenmiş, bu Yönetmeliğin “Su Kalitesine İlişkin Planlama Esasları ve Yasaklar” başlıklı dördüncü bölümünde, 16. maddesinde, içme ve kullanma suyu temin edilen kıta içi yüzeysel sularla ilgili kirletme yasakları, 17. Maddesinde mutlak koruma alanı, 18. Maddesinde kısa mesafeli koruma alanı, 19. Maddesinde orta mesafeli koruma alanı ve 20. Maddesinde uzun mesafeli koruma alanı belirlenerek bu alanlarda yapılabilecek ve yapılamayacak faaliyetlere ilişkin düzenlemelere yer verilmiş; Ülkenin yeraltı ve yerüstü su kaynakları potansiyelinin korunması ve en iyi bir biçimde kullanılmasının sağlanması için, su kirlenmesinin önlenmesini gerçekleştirmek amacıyla çıkarılan Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği ile bu amacın gerçekleştirilmesi kapsamında içme ve kullanma suyu rezervuarlarının ve benzeri su kaynaklarının korunmasında, kaynağın ve havzasının özelliklerinin bilimsel çalışmalar ile değerlendirilerek, koruma alanlarının tanımı ve koruma esasları ile ilgili olarak her kaynak ve havzasına ilişkin özel hükümler getirilinceye kadar öngörülen genel ilkeler ve koruma alanlarının geçerli olduğu belirtilmiş, bu çerçevede rezervuarların koruma alanları düzenlenerek buna yönelik esaslar, tedbirler ve yasaklar getirilmiş ve böylece sınırları tespit edilen havzanın tamamının Yönetmelik kapsamında bütüncül olarak korunması sağlanmıştır.
Daha sonra, 645 sayılı Orman ve Su İşleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye dayanılarak, içme-kullanma suyu temin edilen veya edilmesi planlanan bütün yerüstü ve yeraltı suyu kaynaklarının kalitesinin ve miktarının korunmasına ve iyileştirilmesine ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla hazırlanan İçme-Kullanma Suyu Havzalarının Korunmasına Dair Yönetmelik 28.10.2017 günlü, 30224 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş, Yönetmeliğin 2. Maddesinde içme-kullanma suyu temin edilen veya edilmesi planlanan bütün yerüstü ve yeraltı suyu kaynaklarını kapsadığı ifade edilerek Yönetmeliğin “Yerüstü Suları İçin Koruma Esasları ve Koruma Alanları” başlıklı üçüncü bölümünde, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinde yer alan koruma alanları yeniden düzenlenmiş; bunların içme-kullanma suyu temin edilen veya edilmesi planlanan su kaynağına olan mesafeleri açısından herhangi bir değişiklik yapılmamış; ancak söz konusu alanlarda yapılabilecek ve yapılamayacak faaliyetlere ilişkin değişikliklere yer verilmiş, daha sonra, 14.02.2018 günlü, 30332 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair dava konusu Yönetmelik ile, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin, yukarıda belirtilen, içme kullanma suyu rezervuarlarının korunmasına ilişkin hükümleri yürürlükten kaldırıldığı anlaşılmıştır.
İncelenen davada, İçme-Kullanma Suyu Havzalarının Korunmasına Dair Yönetmelik yürürlüğe girdiği tarihte yürürlükte bulunan Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 16 ila 20. maddeleri arasında içme ve kullanma suyu havzalarının korunmasına ilişkin düzenlemelerin bulunduğu, bu haliyle aynı konuda iki ayrı yönetmelik hükümlerinin yürürlükte olduğu anlaşıldığından; içme ve kullanma suyu havzalarının korunmasına ilişkin olarak iki ayrı hukuki düzenlemenin bulunmasının hukuk sisteminde yaratacağı karışıklığın önüne geçilebilmesi için dava konusu Yönetmelik değişikliği ile söz konusu hükümlerin yürürlükten kaldırılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, 29/10/2021 günlü, 31643 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 85 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 1. maddesi uyarınca, 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Altıncı Kısmının Dördüncü Bölümünün başlığı “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği” şeklinde değiştirildiğinden, husumetin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yerine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına yöneltilmesine karar verilerek, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
14/02/2018 günlü, 30332 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmeliğin 1. Maddesiyle, 31/12/2004 günlü, 25687 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 16, 17, 18, 19 ve 20. maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.
Bakılan dava, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmeliğin 1. maddesinin hukuka aykırı olduğu iddialarıyla açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “Yönetmelikler” başlıklı 124. maddesinde, “(1)Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler. (2) Hangi yönetmeliklerin Resmî Gazetede yayımlanacağı kanunda belirtilir.” hükmüne; “Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması” başlıklı 56. maddesinde, “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.” hükmüne yer verilmiştir.
2872 sayılı Çevre Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacı, bütün canlıların ortak varlığı olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamak olarak kabul edilmiş; 2. maddesinde, sürdürülebilir çevre “Gelecek kuşakların ihtiyaç duyacağı kaynakların varlığını ve kalitesini tehlikeye atmadan, hem bugünün hem de gelecek kuşakların çevresini oluşturan tüm çevresel değerlerin her alanda (sosyal, ekonomik, fiziki vb.) ıslahı, korunması ve geliştirilmesi süreci” olarak; sürdürülebilir kalkınma ise “Bugünkü ve gelecek kuşakların, sağlıklı bir çevrede yaşamasını güvence altına alan çevresel, ekonomik ve sosyal hedefler arasında denge kurulması esasına dayalı kalkınma ve gelişme” olarak tanımlanmıştır. Buna göre, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleriyle hem bugünün hem de gelecek kuşakların çevresini oluşturan tüm çevresel değerlerin her alanda ıslahı, korunması ve geliştirilmesi ile sağlıklı bir çevrede yaşama güvence altına alınmıştır. Kanunun 9. maddesinin, (h) bendinde ise, “Ülkenin deniz, yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının ve su ürünleri istihsal alanlarının korunarak kullanılmasının sağlanması ve kirlenmeye karşı korunması esastır.” hükmüne yer verilmiştir.
Dava konusu düzenleme tarihinde yürürlükte bulunan 645 sayılı Orman ve Su İşleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin “Görevler” başlıklı 2. maddesinde, “(1) Orman ve Su İşleri Bakanlığının görevleri şunlardır: a) Ormanların korunması, geliştirilmesi, işletilmesi, ıslahı ve bakımı, çölleşme ve erozyonla mücadele, ağaçlandırma ve ormanla ilgili mera ıslahı konularında politikalar oluşturmak. b) Tabiatın korunmasına yönelik politikalar geliştirmek, korunan alanların tespiti, milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları, sulak alanlar ve biyolojik çeşitlilik ile av ve yaban hayatının korunması, yönetimi, geliştirilmesi, işletilmesi ve işlettirilmesini sağlamak. c) Su kaynaklarının korunmasına ve sürdürülebilir bir şekilde kullanılmasına dair politikalar oluşturmak, ulusal su yönetimini koordine etmek. ç) Meteorolojik olayların izlenmesi ve bunlarla ilgili gerekli tedbirlerin alınmasına yönelik politika ve stratejiler belirlemek. d) Bakanlığın faaliyet alanına giren konularda uluslararası çalışmaların izlenmesi ve bunlara katkıda bulunulması amacıyla ulusal düzeyde yapılan hazırlıkları ilgili kuruluşlarla işbirliği halinde yürütmek. e) Mevzuatla Bakanlığa verilen diğer görev ve hizmetleri yapmak.” hükmüne; “Su Yönetimi Genel Müdürlüğü” başlıklı 9. maddesinde, “(1) Su Yönetimi Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır: a) Su kaynaklarının korunması, iyileştirilmesi ve kullanılmasına ilişkin politikaları belirlemek. b) Su yönetiminin ulusal ve uluslararası düzeyde koordinasyonunu sağlamak. c) Su kaynaklarının kıyı suları dahil olmak üzere koruma-kullanma dengesi gözetilerek, sucul çevrenin ekolojik ve kimyasal kalitesinin korunması ve geliştirilmesini sağlamak amacıyla havza bazında nehir havza yönetim planları hazırlamak, hazırlatmak, bütüncül nehir havzaları yönetimi ile ilgili mevzuat çalışmalarını yürütmek. ç) Havza bazında kirliliğin önlenmesi ile ilgili tedbirleri ilgili kurum ve kuruluşlarla birlikte belirlemek, değerlendirmek, güncellemek ve uygulamaların takibini yapmak. d) Yer üstü ve yer altı sularının kalite ve miktarının korunmasına yönelik hedef, ilke ve alıcı ortam standartlarını ilgili kurum ve kuruluşlarla birlikte belirlemek, su kalitesini izlemek veya izletmek. e) Taşkınlarla ilgili strateji ve politikaları belirlemek, ilgili mevzuatı ve taşkın yönetim planlarını hazırlamak. f) Nehir havza yönetim planlarına uygun olarak sektörel bazda su kaynaklarının tahsislerine ilişkin gerekli koordinasyonu yapmak. g) Su kaynaklarının korunması ve yönetimi ile ilgili uluslararası sözleşmeler ve diğer mevzuattan kaynaklanan süreçleri takip etmek, sınır aşan ve sınır oluşturan sulara ilişkin işleri ilgili kurumlarla işbirliği içinde yürütmek. ğ) Ulusal su veri tabanlı bilgi sistemini oluşturmak. h) (Ek: 8/8/2011-KHK-648/ 31 md.) Su kirliliği açısından hassas alanları ve nitrata duyarlı hassas alanları tespit etmek ve izlemek. ı) (Ek: 10/10/2011-KHK-657/ 2 md.)(1) İçme ve kullanma suyu arıtma tesislerinin tasarım esaslarını, normlarını ve kriterlerini belirlemek, projeleri onaylamaya yetkili kurum ve kuruluşları tespit etmek, tesisleri işletecek elemanların eğitimlerini temin etmek, sertifikalarını vermek. i) (Ek: 8/8/2011-KHK-648/ 31 md.) İklim değişikliğinin su kaynaklarına etkisi ile ilgili çalışmalar yapmak. j) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak…. ” hükmüne; “Düzenleme yetkisi” başlıklı 26. maddesinde ise, “(1) Bakanlık; görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiş konularda idari düzenlemeler yapabilir.” hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Usul Yönünden:
Davalının, davacıların dava açma ehliyeti bulunmadığına ilişkin itirazları yerinde görülmemiştir.
Esas Yönünden:
Ülkemizde, yeraltı ve yerüstü su kaynakları potansiyelinin korunması ve en iyi bir biçimde kullanımının sağlanması için, su kirlenmesinin önlenmesini sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle uyumlu bir şekilde gerçekleştirmek üzere gerekli olan hukuki ve teknik esasları belirlemek amacıyla ilk olarak, 2872 sayılı Çevre Kanununun 8, 9, 11, 12, 15 ve 20. maddeleri ile 4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun, Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğünün görevlerini düzenleyen 9. maddesine dayanılarak, 31/12/2004 günlü, 25687 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği hazırlanmış ve anılan Yasa hükümlerinin uygulanması amacıyla ülkenin yeraltı ve yerüstü su kaynakları potansiyelinin korunması ve en iyi bir biçimde kullanılmasının sağlanması amacıyla gerekli hukuki ve teknik esaslar belirlenmiş; bu Yönetmeliğin “Su Kalitesine İlişkin Planlama Esasları ve Yasaklar” başlıklı dördüncü bölümünde, içme ve kullanma suyu temin edilen kıta içi yüzeysel sularla ilgili kirletme yasakları (m.16) ile içme ve kullanma suyu rezervuarlarına yakınlık mesafesine göre mutlak koruma alanı (m.17), kısa mesafeli koruma alanı (m.18), orta mesafeli koruma alanı (m.19) ve uzun mesafeli koruma alanı (m.20) belirlenmesine ve içme kullanma suyu rezervuarlarının korunması için, bu alanlarda yapılabilecek ve yapılamayacak faaliyetlere ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir.
Daha sonra, 645 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin, yukarıda yer verilen 2., 9. ve 26. maddelerine dayanılarak, içme-kullanma suyu temin edilen veya edilmesi planlanan bütün yerüstü ve yeraltı suyu kaynaklarının kalitesinin ve miktarının korunmasına ve iyileştirilmesine ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla hazırlanan, dava konusu İçme-Kullanma Suyu Havzalarının Korunmasına Dair Yönetmelik 28/10/2017 günlü, 30224 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu Yönetmeliğin “Yerüstü Suları İçin Koruma Esasları ve Koruma Alanları” başlıklı üçüncü bölümünde, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinde yer alan koruma alanları yeniden düzenlenerek, bu alanlarda yapılabilecek ve yapılamayacak faaliyetler ile kirletme yasaklarına ilişkin ayrıntılı kurallara yer verilmiştir.
Öte yandan, Dairemizin E: 2019/15571, E: 2019/15572 ve E:2019/16852 sayılı dosyalarında, söz konusu Yönetmeliğin iptali istemiyle açılan davalarda yapılan inceleme ile Yönetmeliğin yargısal denetimi de gerçekleştirilmiştir.
İçme-Kullanma Suyu Havzalarının Korunmasına Dair Yönetmelik yürürlüğe girdikten sonra ise, 14/02/2018 günlü, 30332 sayılı Resmi Gazetede, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik yayımlanmış ve bu Yönetmeliğin dava konusu 1. maddesiyle, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin, yukarıda belirtilen, içme kullanma suyu rezervuarlarının korunmasına ilişkin 16 ila 20. maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.
Bu durumda, Anayasanın yukarıda yer verilen 124. maddesiyle, idareye, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere, bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelik çıkarma yetkisinin tanınmış olduğu; bununla birlikte, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin, içme-kullanma suyu havzalarının koruma alanları, bu alanlarda yapılabilecek ve yapılamayacak faaliyetler ile kirletme yasaklarına ilişkin 16 ila 20. maddelerinin, aynı konuda ayrıntılı hükümler içeren İçme-Kullanma Suyu Havzalarının Korunmasına Dair Yönetmeliğin yürürlük tarihinden daha sonra, dava konusu düzenlemeyle yürürlükten kaldırıldığı hususları dikkate alındığında, içme kullanma suyu havzalarının koruma alanları ve bu alanlarda geçerli kirletme yasaklarının ortadan kaldırıldığı ve bu açıdan mevzuatta bir boşluk oluştuğu iddiasının geçerli olmadığı sonucuna varıldığından, dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davacılardan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacılara iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 16/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir