Danıştay 6. Daire, Esas No: 2019/12587, Karar No: 2021/12424
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2019/12587 E. , 2021/12424 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/12587
Karar No : 2021/12424
TEMYİZ EDENLER :I- (DAVALI) … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
II- (DAVACI) …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF : I- (DAVACI) …
II- (DAVALI) … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Bursa ili, Yıldırım ilçesi,… Mahallesi,… ada, … ve … parsel sayılı taşınmazlara hisseleri oranında malik olan davacının, anılan taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planında “yeşil alan” olarak belirlenmesine rağmen kullanım amacı doğrultusunda kamulaştırılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlandığından bahisle taşınmazın değerine karşılık 789.253,24-TL (ıslah edilmiş haliyle) maddi tazminatın faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; Danıştay Altıncı Dairesinin 10/10/2018 tarihli ve E:2018/2501, K:2018/7674 sayılı bozma kararına uyularak , yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden; davacının hissesine karşılık gelen taşınmaz değeri olan 789.253,24-TL tazminatın 10.000,00-TL’sinin dava tarihi olan 29.09.2011 tarihinden, arttırım ile talep edilen 779.253,24-TL’sinin ise ıslah talebinin yapıldığı 27/07/2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak davacıya ödenmesi gerektiği, davacıya ödenmesine hükmolunacak tazminat tutarının, taşınmazın idare adına tapuda tescil edilmesi sırasında kamulaştırma bedeli yerine geçecek miktar olarak kabul edilmesi ve ayrıca varsa taşınmaz üzerindeki kısıtlamaların da dikkate alınarak devir/tescil işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle tazminat isteminin kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :
Davalı idare vekili tarafından, İdare Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, belirlenen tazminatın çok fahiş olduğu, tescil hükmü kurulmadığı bu nedenle sebepsiz zenginleşmeye yol açtığı bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davacı vekili tarafından, İdare Mahkemesi kararında belirlenen bedelin düşük olduğu kararın bu kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI :
Davacı vekili tarafından, Davalı idare tarafından ileri sürülen temyiz nedenlerinin yerinde olmadığı belirtilerek davalı idarenim temyiz istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Davalı idare vekili tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’NN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY : Davacının hissesi oranında malik olduğu Bursa ili, Yıldırım ilçesi, … Mahallesi, … ada, … ve … parsel sayılı taşınmazların 1/1000 ölçekli uygulama imar planında “yeşil alan” olarak belirlendiği, ancak yapılan belirleme ve buna ilişkin yapılan planın üzerinden beş yılı aşkın bir süre geçmesine karşın herhangi bir uygulama, işlem veya kamulaştırmanın yapılmadığı, bu nedenle mülkiyet hakkının kısıtlanması sonucu maddi zarara uğranıldığı ileri sürülerek, meydana gelen 789.253,24-TL maddi zararın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle ilk önce 29.09.2011 tarihinde adli yargıda dava açıldığı, anılan davada görevsizlik kararı verilmesi ve kesinleşmesi üzerine idari yargıda 20.01.2014 tarihinde bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesi ile göndermede bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 307. maddesinde, feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmış, 309. maddesinin 1. fıkrasında, feragat ve kabulün, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılacağı, 311. maddesinde de feragat ve kabulün, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “Görevli olmayan yerlere başvurma” başlıklı 9. maddesinin 1. fıkrasında; “Çözümlenmesi Danıştayın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde, bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabilir. Görevsiz yargı merciine başvurma tarihi, Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edilir.” hükmü yer almaktadır.
3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesinde: “Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisinde kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek, kamu kuruluşlarının yıllık bütçelerine konulur.
İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder.” hükmü yer almaktadır.
3194 sayılı İmar Kanununun 04.07.2019 tarihli değişiklikle getirilen “İmar planlarında umumi hizmetlere ve kamu hizmetlerine ayrılan yerler” başlıklı 13. maddesinde; “Özel hukuk kişilerinin mülkiyetinde olup uygulama imar planında düzenleme ortaklık payına konu kullanımlarda yer alan taşınmazlar;
a) Bu kullanımlardan umumi hizmetlere ayrılan alanlar öncelikle 18 inci maddeye göre arazi ve arsa düzenlemesi yapılarak,
b) 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında sırasıyla, ilgisine göre Hazine veya ilgili idarelerin mülkiyetindeki taşınmazlar ile trampa yapılmak veya satın alınmak suretiyle,
ilgili kamu kurum ve kuruluşunca kamulaştırılarak kamu mülkiyetine geçirilir.
Düzenleme ortaklık payına konu kullanımlardan yol, meydan, ibadet yerleri, park ve çocuk bahçeleri hariç olmak üzere yapı yapılabilecek diğer alanlarda; alanların kamuya geçişi sağlanıncaya kadar maliklerinin talebi hâlinde ilgili kamu kuruluşunun uygun görüşü alınarak plandaki kullanım amacına uygun özel tesis yapılabilir.
İlgili mevzuat uyarınca hiçbir şekilde yapı yapılamayacak alanlarda muvakkat da olsa yapı yapılmasına izin verilmez. Mevcut yapılar kamulaştırılıncaya kadar korunabilir. Bu alanlarda beş yıllık imar programı süresi içinde, birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerine göre işlem tesis edilerek parsel, kamu mülkiyetine geçirilmek zorundadır. Bu süre en fazla bir yıl uzatılabilir.
Parsel maliklerinin hisselerini idareye hibe etmeleri veya bedelsiz devretmeleri durumunda, idare devir işlemlerini bedel almaksızın gerçekleştirmekle yükümlüdür. Bu işlemler için parsel maliklerinden hiçbir vergi, resim, harç, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
Kamu kullanımına ait sosyal, kültürel ve teknik altyapı alanlarının, Hazine veya kamu mülkiyetindeki alanlarla trampa yapılması hâlinde, şahıs veya özel hukuk kişilerinden hiçbir vergi, resim, harç, ücret, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça hazırlanan yönetmelikle belirlenir.
” düzenlemesi yer almaktadır.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun Ek 1. maddesinde; “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır.” hükmü yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava konusu … parsel sayılı taşınmaz yönünden:
Davacı tarafından 4.03.2019 tarihinde idare mahkemesi kayıtlarına giren dilekçe ile dava konusu taşınmazlardan … parsel sayılı taşınmaz yönünden davadan feragat edilmiş olduğundan İdare Mahkemesince davacıların feragat talebi hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
Dava konusu … parsel sayılı taşınmaz yönünden:
Uyuşmazlıkta, dava ilk olarak adli yargıda 29.09.2011 tarihinde açılmış, anılan davada görev ret kararının 15.01.2014 tarihinde davacıya tebliği üzerine otuz günlük süre içerisinde 20.01.2014 tarihinde idari yargıda dava yenilenmiş olduğundan yani anılan davanın devamı niteliğinde bir dava olduğundan, adli yargıdaki dava açma tarihindeki taşınmaz değerinin hesaplanması suretiyle bedele hükmedilmesi gerekmekte iken idari yargıdaki yenilenme tarihi esas alınarak belirlenen bedele hükmedilmiş, ancak asliye hukuk mahkemesi dava tarihinden itibaren faize hükmedilmiştir.
Bu durumda, İdare Mahkemesince, aralarında gayrimenkul değerleme uzmanının da bulunduğu bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak, taşınmazın adli yargıda açılan dava tarihindeki cins ve nevi, yüzölçümü, kıymetini etkileyecek bütün nitelik ve unsurları, her unsurun ayrı ayrı değeri, varsa vergi beyanı, varsa resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirleri, taşınmazın mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri, özel amacı olmayan emsal (uyuşmazlığa konu taşınmazın çevresinin imar planındaki kullanım biçimi, yapılaşma koşulları ve konumları açısından benzer özellikleri olan taşınmazlar arasından seçilmeli, davaya konu taşınmaz kadastro parseli ise; emsal alınacak taşınmaz da kadastro parseli olmalı ya da emsal parsel imar parseli ise, emsal taşınmazda kesilen düzenleme ortaklık payı oranı ölçüsünde davaya konu taşınmaz bedeli düşülerek taşınmazın gerçek bedeli belirlenmeli) satışlara göre satış değeri, bedele etki eden tüm kanuni veriler, imar verileri, taşınmazın özgün nitelik ve kullanım şekli, değeri etkileyen hak ve yükümlülükleri, gayrimenkul üzerinde ayni ve şahsi irtifak hakları ve gayrimenkul mükellefiyetleri vb. bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçülerin belirlenmesi suretiyle taşınmaz bedeli tespit edilerek uyuşmazlığın esası hakkında yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, hukuki el atma nedeniyle açılan tam yargı davaları, adli yargıdaki fiili el atma nedeniyle açılan davalardan farklı olarak, 3194 ve 2942 sayılı Kanunlar kapsamında açılan davalar olduğundan, hükmedilecek faizin; dava açma tarihi itibariyle talep edilen miktar için, dava tarihinden geçerli olmak üzere, ıslah edilen kısım için ıslah tarihi itibariyle hesaplanması gerekmektedir.
Bu itibarla tazminat isteminin kabulüne ilişkin temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının ve davalının temyiz istemlerinin kabulüne,
2.Tazminat isteminin kabulüne ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 15/11/2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY :Anayasanın 35. maddesinde: “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” hükmü, 46. maddesinde “Devlet ve kamu tüzel kişileri; kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurmaya yetkilidir yer almaktadır.” hükmü yer almaktadır.
Anayasanın 46. maddesine göre kamulaştırmanın anayasal ögelerinden biri taşınmazın gerçek karşılığının ödenmesi olup, davanın adli yargıda açıldığı 2011 tarihi ile idari yargıda yenilemenin yapıldığı 2014 tarihi arasında geçen sürede taşınmazın niteliklerinde değişme olabileceğinden taşınmazın gerçek karşılığının tespiti için en uygun olan dava tarihi idari yargıda dosyanın yenilendiği 20.01.2014 tarihi olup anılan tarihe göre değer tespitinin yapılmasında hukuka aykırılık görülmediği öte yandan mahkemece her ne kadar 2014 yılı esas alınarak belirlenen bedele 2011 tarihinden faiz işletilmiş ise de bu kısım mahkeme hükmünde esaslı değişiklik gerektirmediği için “.. idari yargıda yenileme tarihi olan 20.01.2014 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi ” şeklinde mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerektiği oyu ile Dairemiz kararına katılmıyorum.