Danıştay 6. Daire, Esas No: 2018/7370, Karar No: 2021/14061
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2018/7370 E. , 2021/14061 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2018/7370
Karar No : 2021/14061
KARAR DÜZELTME İSTEMİNDE BULUNAN
(DAVACI) : … San. ve Tic. Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN ÖZETİ : Danıştay Altıncı Dairesince verilen 04/06/2018 tarih ve E:2015/1859, K:2018/5471 sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETİ : Karar düzeltme isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Karar düzeltme isteminin davanın esasına ilişkin kısmı yönünden reddine, vekalet ücretine ilişkin kısmı yönünden ise karar düzeltme isteminin kabul edilerek mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
6545 sayılı Türk Ceza Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 103. maddesinin b) bendi ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesi yürürlükten kaldırılmış ise de; anılan Yasanın 27. maddesiyle 2577 sayılı Yasaya eklenen Geçici 8. maddenin 1. fıkrasındaki “Bu Kanunla idari yargıda kanun yollarına ilişkin getirilen hükümler, 2576 sayılı Kanunun, bu Kanunla değişik 3 üncü maddesine göre kurulan bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacakları tarihten sonra verilen kararlar hakkında uygulanır. Bu tarihten önce verilmiş kararlar hakkında, kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan kanun yollarına ilişkin hükümler uygulanır.” kuralı uyarınca, bu maddeye göre kararın düzeltilmesi yolundaki istemin incelemesine geçildi.
Davanın esasına ilişkin kısmı yönünden;
Danıştay Dava Daireleri ile İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurullarının temyiz üzerine verilen kararları hakkında ancak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesinde yazılı nedenlerle kararın düzeltilmesi istenebilir. Kararın düzeltilmesi dilekçesinde öne sürülen hususlar ise adı geçen yasa maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymamaktadır.
Kararın vekalet ücretine ilişkin kısmı yönünden;
Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanunun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Altıncı Dairesinin 04/06/2018 tarih ve E:…, K:… sayılı kararının vekalet ücretine ilişkin kısmı kaldırılarak uyuşmazlık yeniden incelendi:
Dava, Konya İli, Meram İlçesi, … Mahallesi, … Pafta, … Ada, … parsel sayılı imar planında yem sanayi sahası olan taşınmazların konut alanına dönüştürülmesi için yapılan başvurunun reddi işlemine karşı açılan davada …. İdare Mahkemesince verilen iptal kararının onanarak kesinleşmesi üzerine, 200.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde “Temyiz incelemesi sonunda kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa Danıştay’ın kararı düzelterek onayacağı” hükme bağlanmıştır.
Davacı tarafından karar düzeltme dilekçesinde vekalet ücretine ilişkin ayrıca iddiada bulunulmamış ise de, kararın bir bütün olduğu ve davacı tarafından kararın tümünün temyiz edilmesi nedeniyle inceleme işin esasıyla birlikte yargılama giderlerine yönelik olarak yapılmaktadır.
Temyiz istemine konu edilen kararda reddedilen 200.000,00- TL maddi tazminat miktarı üzerinden nispi şekilde hesaplanan 17.200,00- TL vekalet ücretinin davacı tarafından davalı idareye ödenmesine hükmedilmiştir.
Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir…” hükmü bulunmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Adil yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6. maddesinde, herkesin medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelen, mahkemeye erişim hakkının da bu çerçevede değerlendirilmesi gereklidir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hale getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren ya da dava açılmasının davacının dava açtığı konumdan daha da geriye götürülmesi durumlarında mahkemeye erişim hakkının özüne dokunulacak şekilde sınırlandığının kabulü gerekmektedir.
Dava sonucundaki başarıya dayalı olarak taraflara vekalet ücreti ödeme yükümlülüğü öngörülmesi de bu kapsamda mahkemeye erişim hakkına yönelik bir sınırlama oluşturur. Dolayısıyla, davayı kaybetmesi halinde davacıya yüklenecek olan vekalet ücreti bu çerçevede değerlendirilmelidir.
Nitekim bir tam yargı davasında davacı aleyhine hükmedilen vekalet ücretinin, hak arama hürriyeti ve mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiği iddiasıyla yapılan bireysel başvuru sonucunda, Anayasa Mahkemesince verilen …. tarihli, Başvuru No:… sayılı kararda, hak edilen tazminatın 3/4’ünün vekalet ücreti adı altına idareye verilmesinin Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğü kapsamında mahkemeye erişim hakkının ihlali niteliğinde değerlendirilmiştir.
1136 sayılı Avukatlık Kanununun 164. maddesinde, avukatlık ücretinin, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade ettiği; 168. maddesinde, yargı yerlerindeki işlemler ile diğer işlemlerden alınacak avukatlık ücretinin asgari hadlerini gösteren bir tarifenin hazırlanacağı; 169. maddesinde, yargı mercilerince karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücretinin, avukatlık ücret tarifesinde yazılı miktardan az ve üç katından fazla olamayacağı belirtilmiştir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemelerden açıkça anlaşıldığı üzere, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin amacı, avukatların mesleklerini icra ederken hak edecekleri ücret için belli bir asgari sınır getirmektir. Bir başka ifade ile yapılan hukuki yardımın niteliği veya niceliği ne olursa olsun, avukatın verdiği hukuki hizmetin maddi karşılığının belli bir miktarın altına düşmesini engellemektir.
Öte yandan, yargının kurucu unsurlarından olan savunmayı temsil eden avukatın, Avukatlık Kanununun 164. maddesinde öngörüldüğü üzere, emek ve mesaisinin dikkate alınmasının yanı sıra, kişilerin hak arama özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikte düzenlemelere avukatlık asgari ücret tarifesinde yer verilmemesi gerekmektedir.
Karar verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Manevi tazminat davalarında ücret” başlıklı 10. maddesinde; “(1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. (3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur. (4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından vekalet ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir.” ve “Tarifelerin üçüncü kısmına göre ücret” başlıklı 12. maddesinde ise; ” (1) Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. Belirlenen bu ücret Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre tespit edilen ücretten az olamaz.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
20.11.2021 tarihli, 31665 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Tarifelerin üçüncü kısmına göre ücret” başlıklı 13. Maddesinin 4. Fıkrasında “Maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yukarıda yer alan mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, işlem tarihinde yürürlükte olan Tarife’de manevi tazminat isteminin tümüyle reddedilmesi durumunda, maktu vekalet ücretine hükmedileceği belirtilirken, maddi tazminat isteminin tümüyle reddi halinde bu yönde özel bir düzenlemeye yer verilmediği, yürürlükte bulunan 20.11.2021 tarihli, 31665 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Tarife’de ise maddi tazminat istemli davaların reddi durumunda maktu vekalet ücretine hükmedileceği belirtilmiştir.
Öte yandan her ne kadar temyize konu kararın verildiği tarihte yürürlükte olan Tarife’de maddi tazminat isteminin tümüyle reddi durumunda özel bir düzenlemeye yer verilmemiş olsa da, maddi ve manevi tazminat istemlerinden birinin diğerine göre daha farklı ve daha fazla çaba, gayret ve emek sarf edilmesine gerek göstermemesine karşın, maddi ve manevi tazminat istemleri açısından vekâlet ücretlerinin farklı şekilde belirlenmesi, avukatın harcadığı çaba, gayret ve emeği ile alınacak vekâlet ücreti arasında orantısızlık yaratacağı sonucuna varıldığından, 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 164. maddesinde tanımlanan avukatlık ücreti kavramı ile bağdaşmamaktadır.
Uyuşmazlıkta, maddi tazminat isteminin tamamı için ret hükmü kurulduğundan maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken davalı idare lehine nispi vekalet ücreti hükmedilmesinde isabet bulunmamaktadır.
Bu durumda, mahkeme kararının “maddi tazminat miktarı üzerinden A.A.Ü.T. uyarınca belirlenen 17.200,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,” ilişkin kısımının “reddedilen maddi tazminat tutarı için karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T uyarıca 2014 yılı için belirlenen 750,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine” şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, davanın esası yönünden davacının kararın düzeltilmesi isteminin reddine, vekalet ücreti yönünden ise davacının karar düzeltme isteminin kabulüne, temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının vekalet ücretine ilişkin kısmının “reddedilen maddi tazminat tutarı için karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T uyarıca 2014 yılı için belirlenen 750,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine” ifadesinin eklenmesi suretiyle düzeltilerek ONANMASINA, yargılama giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, 16/12/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.