Danıştay 5. Daire, Esas No: 2020/2827, Karar No: 2022/1565

Danıştay 5. Daire Başkanlığı 2020/2827 E. , 2022/1565 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/2827
Karar No : 2022/1565

Temyiz Eden (Davacı) : …

Karşı Taraf (Davalı) : … Bakanlığı / …
Vekili : Hukuk Müşaviri …

İstemin Özeti : Davalı idare bünyesinde görev yapmakta iken 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin eki listede ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, göreve iade talebiyle OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yaptığı başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle açılan davanın reddi yolunda verilen … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Temyiz İsteminde Bulunan Davacının İddialarının Özeti: Davacı tarafından, Anayasa’nın 15 ve 121. maddeleri uyarınca OHAL döneminde sadece OHAL’in gerektirdiği ölçüde ve OHAL’e neden olan konularla ve OHAL süresiyle sınırlı geçici tedbirlerin alınabileceği, kendisinin OHAL döneminde alınan tedbirler çerçevesinde kamu görevinden çıkarıldığı ve 19 Temmuz 2018 tarihinde OHAL uygulamasına son verildiğinden hakkında uygulanan kamu görevinden çıkarma işleminin Anayasal dayanağının kalmadığı, Anayasa’nın 121. maddesi ve TBMM iç tüzüğünün 128. maddesi uyarınca 30 gün içerisinde TBMM tarafından onaylanması gereken OHAL kanun hükmünde kararnamesinin belirtilen şekil şartına riayet edilmemesi nedeniyle yok hükmünde olduğu, Anayasa’nın 15. maddesi uyarınca masumiyet karinesinden yaralanma hakkının askıya alınamayacağı, yasal düzenleme ve KHK ile kişi ya da kişi gruplarının suçlu ilan edilemeyeceği, bu durumun fonksiyon gasbına yol açacağı, hiç kimsenin içeriğini bilmediği Milli Güvenlik Kurulu kararlarına uymadığı için suçlanamayacağı veya cezalandırılamayacağı, kamu görevinden çıkarılma tedbirinin ölçülülük ilkesine aykırı olduğu, kesin hükümle suç olmadığı karara bağlanmış bir iddia, olay veya eylemin tekrar gerekçede suçmuş gibi kullanılmasının Non bis in idem (aynı suç nedeniyle faile bir ceza verilmesi) kuralının ve suç ve cezaların şahsiliği ilkesinin ihlal edildiği, kamu görevlisi olduğu dönemde tüm faaliyetlerinin yasalara uygun olduğu, darbe girişiminin gerçekleştirildiği tarihten önceki tamamen yasal faaliyetler nedeniyle sorumlu tutulamayacağı ve terör örgütü üyesi olmakla suçlanamayacağı, bu durumun suç ve cezaların geçmişe yürümezliği ilkesini ihlal edeceği, ağırlaştırılmış müebbet kamu görevinden çıkarılma cezasının Anayasa’nın öngördüğü düzenlemelere aykırı olduğu, yasalarda olmayan ve sonradan çıkarılan cezaların sadece KHK’nın çıkarıldığı tarihte sonraki eylemler için uygulanabileceği, bu cezaların geçmişe uygulanmasının Anayasa’yı ihlal edeceği, sadece 26 Mayıs 2016 tarihli Milli Güvenlik Kurulu kararından sonraki tarihlerdeki iradi eylemlerin suçlamalara dayanak yapılabileceği, Bylock programının münhasıran FETÖ/PDY’nin bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olduğu iddiasının temelsiz olduğu, Bylock verilerinin yasa dışı delil niteliğinde olduğu ve hiçbir yargılamada kullanılamayacağı, Bylock verilerine ilişkin hard disk ve flash belleklerin istenilmesine rağmen kendisine verilmemesi nedeniyle çekişmeli yargılama ve silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiği, ayrıca Bylock kullandığına dair delilin KHK ile kamu görevinden çıkarılmasından çok sonra tespit edildiği, sonradan elde edilen delilin kamu görevinden çıkarılmasını hukuka uygun yapamayacağı, Sendika üyeliğinin örgütsel bir yönünün olmadığı, sendika üyeliğinin AİHS’nin 11. maddesinde korunan bir hak olduğu, Anayasal bir hak olan örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiği, yasal bir faaliyet olan sendika üyeliği nedeniyle cezalandırılmasının kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlali anlamına geldiği, Bank Asya’nın devlet kurumlarının verdiği izne dayalı olarak kurulduğu ve devlet kurumlarının denetim ve gözetimi altında yasal olarak bankacılık faaliyetinde bulunduğu, Bank Asya’ya dair kişisel verilerinin hiçbir mahkeme kararı olmaksızın yasa dışı şekilde polis tarafından ele geçirilerek kullanıldığı bu durumun özel hayata saygı hakkını ihlal ettiği, hiç bir kimsenin işlendiği zaman suç oluşturmayan bir eylemden dolayı suçlanıp cezalandırılamayacağı, Bank Asya para yatırmak gibi işlendiği zaman suç olmayan bir faaliyetin suç delili olarak gösterilerek terör örgütü suçuna dayanak yapılması ve bu nedenle sadakat yükümlülüğünün ihlal edildiğinin kararlaştırılmasının AİHS’nin 7. ve Anayasa’nın 38. maddesinin ihlali anlamına geldiği, Cihan Medya Dağıtım A.Ş’ye yapılan ödemelerin ve çocuğunun okul kaydının aleyhine delil olarak kabul edilemeyeceği, Venedik Komisyonunun 12.12.2016 tarihli raporunda, bir kişiyi bir dernek, sendika veya vakıf üyesi olduğu için kamu görevinden çıkarmanın AİHS’nin 11. maddesinde korunan hakka açıkça müdahele oluşturacağının belirtildiği, OHAL inceleme komisyonu üyelerinin doğrudan veya dolaylı ihraç kararlarını veren birim tarafından atandığı ve bu durumun Venedik komisyonu kriterlerine uygun olmadığı, ayrıca ileri sürdüğü ve davanın sonucunu esastan etkileyecek nitelikte olan bir çok iptal nedeni ve argümanın Bölge İdare Mahkemesince karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği, ileri sürülmektedir.

Davalı İdarenin Savunmasının Özeti: Davalı idare tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : İdare Dava Dairesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra davacının “adli yardım” talebinin kabulü yönünde ilk derece mahkemesince karar verildiği görüldüğünden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 335. maddesinin üçüncü fıkrasında, adli yardımın, hükmün kesinleşmesine kadar devam edeceğinin belirtilmesi karşısında, bu konuda yeniden bir karar verilmeksizin, davacının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca duruşma istemi yerinde görülmeyerek gereği görüşüldü:
Bölge idare mahkemesi idare dava daireleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
… Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin yukarıda belirtilen kararı ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın ONANMASINA, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, davacının adli yardım istemi kabul edildiğinden, adli yardım kararından dolayı tahsili ertelenmiş olan temyiz aşamasındaki yargılama giderlerinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesi, 1. fıkrası uyarınca, davacıdan tahsili için Mahkemesince müzekkere yazılmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen İdare Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 28/03/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir