Danıştay 4. Daire, Esas No: 2020/65, Karar No: 2022/291
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2020/65 E. , 2022/291 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/65
Karar No : 2022/291
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …Vergi Dairesi Başkanlığı
(…Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …Uluslararası Nakliyat ve Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : …. Vergi Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, ilişkili olduğu firmalar ile yaptığı ticari işlemler nedeniyle ortaya çıkan alacaklarını uzun süre tahsil etmeyerek transfer fiyatlandırması yoluyla rtülü kazanç dağıtımı yaptığından bahisle 2010 yılı zararının azaltılması işleminin iptali ile vergi ziyaı cezalı olarak tarh edilen 2012/12 dönemi kurum (stopaj) vergisinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Danıştay bozma kararı üzerine Vergi Mahkemesince verilen kararda; davacı ile ilişkili firmalar arasındaki ticaret nedeniyle ortaya çıkan alacakların vadesinde tahsil edilmemesinin ödünç para verilmesi olarak değerlendirilebilmesi için uzun vadeli ticari işlemler nedeniyle belirlenen fiyatın emsallere uygunluk açısından değerlendirilmesi gerekmekte olup davacı hakkında düzenlenen vergi inceleme raporunda bu hususta somut tespit ve değerlendirmeler yer almadığından, davacı şirketin kurum kazancını transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıttığından bahisle 2010 yılından 2011 yılına devreden cari yıl zararının 230.304,91 TL düşürülmesine ilişkin işlemde ve 2010/12 dönemine ilişkin olarak re’sen tarh ettirilen vergi ziyaı cezalı kurum (stopaj) vergisinde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Mükellef kurumun ortaklarının ortağı olduğu firmalardan olan ve 2009 yılı hesap döneminden 2010 yılı hesap dönemine yüksek tutarlar ile devreden, 2010 yılı hesap döneminde de yüksek tutarda olan alacakların tahsil edilmediğinin mükellef kurumun yasal defter ve belgelerine dayanılarak açıkça ortaya konulduğu, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olacağı ve davacının yasal dayanağı bulunmayan iddialarını ispat etmesi gerektiği belirtilerek, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
TETKİK HÂKİMİ : …DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun ”Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı” başlıklı 13. maddesinde; ”Kurumlar, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunursa, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılır. Alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirilir. İlişkili kişi; kurumların kendi ortakları, kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumları ifade eder. Ortakların eşleri, ortakların veya eşlerinin üstsoy ve altsoyu ile üçüncü derece dahil yansoy hısımları ve kayın hısımları da ilişkili kişi sayılır. Emsallere uygunluk ilkesi, ilişkili kişilerle yapılan mal veya hizmet alım ya da satımında uygulanan fiyat veya bedelin, aralarında böyle bir ilişkinin bulunmaması durumunda oluşacak fiyat veya bedele uygun olmasını ifade eder. Emsallere uygunluk ilkesi doğrultusunda tespit edilen fiyat veya bedellere ilişkin hesaplamalara ait kayıt, cetvel ve belgelerin ispat edici kâğıtlar olarak saklanması zorunludur.” hükümlerine yer verilmiş olup, devamında kurumların ilişkili kişilerle yaptığı işlemlerde uygulayacağı fiyat ve bedellerin hangi yöntemlerle kullanılacağı ile transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımına ilişkin diğer usul ve esaslar düzenlenmiştir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinin 6. fıkrasının b-i bendinde; Tam mükellef kurumlar tarafından, tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve gelir vergisinden muaf olanlara dağıtılan, 75. maddenin 2. fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kar paylarından (karın sermayeye eklenmesi kar dağıtımı sayılmaz) %15 oranında gelir vergisi stopajı yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, mükellef kurumun 2010 yılı hesap döneminde ortaklarının sermayesine iştirak ettiği ilişkili firmalar ile yaptığı ticari işlemler nedeniyle ortaya çıkan alacaklarını ticari teamüllere aykırı olarak uzun süreler boyunca anılan ilişkili şirketlerden tahsil etmediği ve bu suretle cari hesapta yer alan tutarları anılan ilişkili firmalara kullandırdığı, bu para kullanımı nedeniyle herhangi bir faiz hesaplamadığı ve ayrıca bir menfaat temin etmediği, dolayısıyla 2010 yılı kazancını eksik beyan ettiği tespit edilmiştir.
Mükellef kurumun temsilcisine mükellef kurumun ortaklarından …ve ……’ın ortağı bulunduğu …International Transport Srl, …Internationale Spedition Und. Logistics Gmbh, …Transport International Et Logistiques Sarl, …Transporti Internazionali E Commercio Estro Srl ve …Transporte Internacional Sl. firmaları ile mükellef kurum arasındaki ilişkinin mahiyetinin sorulduğu, mükellef kurum temsilcisinin mükellef kurumun bahse konu firmalardan, bu firmaların bulundukları ülkelerde mükellef kurumun yapmış olduğu ithalat ve ihracat nakliyeleri ile ilgili lojistik destek aldığı, işlemlerin tüm detayları ile depolama, teslim, ön alım işlemleri, bölgesel pazarlama ve her türlü yurt dışı ticari ihtiyaçları ile ilgili işlemlerini takip hizmeti verdikleri, mükellef kurum temsilcisine mükellef kurumun yasal defter kayıtları üzerinde yapılan çalışma sonucu 2010 yılı boyunca belirtilen firmalardan olan alacaklarının yüksek tutarlı kısmını tahsil etmeme sebebinin sorulduğu, mükellef kurum temsilcisi tarafından “cari hesaplarda bulunan bakiyelerin tutarlarının diğer alıcılar hesabındaki firmalara ait tutarlardan farklı oluştuğu, bu durumun nedeninin de, belirtilen firmaların bulundukları ülkelerdeki tüm alıcılara ait faturaları bu firmalar üzerinden düzenlememelerinden kaynaklı olduğu, ayrıca tüm dünyada yaşanan global krizden dolayı bu firmaların ödemelerinde yaşanan gecikmeler nedeniyle, bu firmalar üzerine kalan alacaklarının bir miktar yoğunlaştığı, söz konusu firmalardan olan ticari faaliyetlerden kaynaklı alacaklara herhangi bir faiz tahakkuk ettirilmediği, başka suretle bir menfaat temin edilmediği ve herhangi bir fatura düzenlenmediğinin ifade edildiği, mükellef kurumun 2010 yılı hesap döneminde Garanti Bankasından kullanmış olduğu euro cinsinden kredilere ilişkin olarak yıllık ortalama %4,50 oranında faiz maliyetine katlanmış olduğunun mükellef kurum temsilcileri ile birlikte tespit edildiği görülmektedir.
Mükellef kurumun cari hesaplarında çok uzun süreli bakiyeler kalmadığı ve tahsilatların ticari teamüllere uygun sürede gerçekleştiği, ancak ilişkili firmalar ile gerçekleştirilen alım ve satım işlemleri sonucu ortaya çıkan cari hesap bakiyesinin yıl içerisinde sürekli olarak yüksek tutarlarda seyrettiği görülmektedir. Herhangi bir alıcı kişi ya da firma üzerinde bu kadar uzun süreler itibariyle yüksek tutarlarda bakiye bırakılmasının, bir kimsenin alacaklarını bu kadar uzun süreyle tahsil etmemesinin iktisadi, ticari ve teknip icaplara aykırı bir durum teşkil ettiği görülmektedir. Mükellef kurumun hesaplarına intikal etmesi gereken tutarları ortaklarının ortağı bulundukları firmalar üzerinde uzun süre ve yüksek tutarlarda bırakması söz konusu tutarların alternatif yatırım alanlarında değerlendirilmesinden doğacak kazançtan vazgeçmesi anlamına geleceği, elde edilecek ticari kazançtan vazgeçmenin de ticari faaliyetin amacına aykırı olduğu ve ticari icaplara aykırı bir durum olduğu, öncelikle işletme içi emsalin aranmasının gerektiği, emsallere uygun fiyat ve bedele ulaşmak için, mükellef kurumun 2010 yılı hesap döneminde Bankalardan kullanmış olduğu Euro cinsinden krediler için işletilmiş olan faiz oranları emsal olarak alınacağı, mükellef kurumun 2010 yılı hesap döneminde Garanti Bankasından kullanmış olduğu Euro cinsinden kredilere ilişkin olarak yıllık ortalama %4,50 oranında faiz maliyetine katlanmış olduğu görülmektedir.
Mükellef kurumla ilişkili olduğu firmalarla borç alacak ilişkisinin bulunduğunun ihtilafsız olduğu olayda, işletmenin 2010 yılında Garanti Bankasından kredi aldığı, mükellef kurumun 2010 yılı hesap döneminde Garanti Bankasından kullanmış olduğu Euro cinsinden kredilere ilişkin olarak yıllık ortalama %4,50 oranında faiz maliyetine katlanmış olduğu, dolayısıyla üstlendiği kredi miktarı kadar faiz ödemeyi kabul ettiğinin görüldüğü, mükellef kurumun üstlendiği kredi miktarı kadar faiz yürütülmesinin gerektiği, mükellef kurumun kredi borcu varken ilişkili firmalardan alacağını uzun süre tahsil etmemesinin ticari teamüllere aykırı olduğu sonucuna varıldığından, Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamıştır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu …. Vergi Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 20/01/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.