Danıştay 4. Daire, Esas No: 2019/9603, Karar No: 2021/4335
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2019/9603 E. , 2021/4335 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/9603
Karar No : 2021/4335
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Yedek Parça İş Makinaları İmalat İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 11/1-a maddesi uyarınca ihracat teslimleri nedeniyle indirim konusu yapılamayan katma değer vergisinin, gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmayan ihracat faturaları düzenlemek suretiyle haksız olarak iade alındığından bahisle davacı şirket adına 2014/3 dönemine ilişkin re’sen tarh edilen katma değer vergisi ve tekerrür hükümleri uygulanarak kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:… , K:… sayılı kararda; iş makinaları imalatı, toptan satışı ve ihracatı işi ile iştigal eden davacı şirket hakkında 2013-2014-2015 dönemi hesap ve işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporu’nda yer alan tespitlerin değerlendirilmesinden davacı şirketin düzenlediği ihracat faturalarına ilişkin alım yaptığı ve raporda eleştiri konusu yapılan … , … Ltd. Şti., … Ltd. Şti., … Ltd. Şti., … Teknik Ltd. Şti. … Ltd. Şti. ve … Makina San. ve Tic. Ltd. Şti. hakkında ilgili dönemlere ilişkin düzenlenmiş vergi tekniği raporu bulunmaması, bir mükellef hakkında vergi tekniği raporu düzenlenmesine rağmen tenkidi gerektirecek bir hususla karşılaşılmamış olması, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müfettişi tarafından düzenlenen inceleme raporuyla söz konusu malların ihracatlarının gümrük mevzuatı çerçevesinde gerçekleştirildiğinin ortaya konulması, yine anılan şirketlerin adresleri nezdinde yapılan yoklamaların, şirketlerin üretim kapasiteleri, işçi sayıları gibi bilgilerin bulunmaması, davalı idarece şirketlerin finansal tabloları analiz edilerek yapılan analizler doğrultusunda bilanço büyüklükleri dikkate alındığında şirketlerin likit ve sermaye yetersizliği ile söz konusu rakamlarda üretim ve ticaret yapmasının ticari ve teknik icaplara aykırı olduğu, mevcut veriler ışığında şirketin borçlarını ödeme imkanının bulunmadığı, brüt ve net kârlılık oranlarının ticari bir faaliyet yürütülmesi için yetersiz olduğu ve Ba bildiriminde belirttikleri şirketler hakkında sahte belge düzenleme fiili nedeniyle vergi tekniği raporu bulunduğu gerekçesiyle alımlarının sahte olduğundan bahisle davacı şirkete düzenlenen faturaların da sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgeler olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek davacı şirketçe yüklenilen katma değer vergisinin gerçek olmadığı yönünde sonuç ve kanaate varılmış olması dikkate alındığında ve ispat yükünün davalı idarede olması karşısında, davacı şirketin ihraç ettiği malların alış faturalarının sahte olduğu hususunun şüpheden uzak, kesin ve somut bir biçimde ortaya konulamadığı kanaatine varılmakla, davacı şirketin aldığı mallar için yüklendiği katma değer vergilerinin gerçeği yansıtmadığının kabulüyle sahte fatura kullanmak suretiyle haksız katma değer vergisi iadesi alınması faaliyetinde bulunduğunun tespit edildiği, buna göre iade aldığı katma değer vergilerinin geri alınması gerektiğinden bahisle 2014/3 dönemi için adına re’sen tarh edilen katma değer vergisi ve tekerrür hükümleri uygulanarak kesilen vergi ziyaı cezasında hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacının sahte fatura kullandığının açık olduğu bu sayede haksız katma değer vergisi iadesi aldığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin reddine,
2.Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3.Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 21/09/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Davacı şirket tarafından, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 11/1-a maddesi uyarınca ihracat teslimleri nedeniyle indirim konusu yapılamayan katma değer vergisinin, gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmayan ihracat faturaları düzenlemek suretiyle haksız olarak iade alındığından bahisle davacı şirket adına 2014/3 dönemine ilişkin re’sen tarh edilen katma değer vergisi ve tekerrür hükümleri uygulanarak kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle açılan davada Vergi Mahkemesince sahte fatura kullanımının şüpheden uzak, somut biçimde ortaya konulamadığından bahisle verilen kabul kararına ilişkin istinaf talebinin reddi üzerine karar davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinin (B) bendinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu öngürülmüş, 30. maddesinin 1. fıkrasında, re’sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması şeklinde tanımlandıktan sonra, 30. maddesinin 4. bendinde, defter kayıtları ve bunlarla ilgili vesikaların, vergi matrahının doğru ve kesin olarak tespitine imkan vermeyecek derecede noksan, usulsüz ve karışık olması dolayısıyla ihticaca salih bulunmaması hali re’sen tarh nedeni olduğu; 134. maddesinin 1. fıkrasında da, vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu kurala bağlanmış, 359. maddesinin (b) bendinde ise gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgelerin, sahte belge olduğu belirtilmiştir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun “Mal ve hizmet ihracatı” başlıklı 11. maddesinde, ihracat teslimlerinin vergiden istisna olduğu düzenlenmiş; 32. maddesinde ise, Kanunun 11, 13, 14 ve 15. maddeleri ile 17. maddenin (4) numaralı fıkrasının (s) bendi uyarınca vergiden istisna edilmiş bulunan işlemlerle ilgili fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin, mükellefin vergiyi tabi işlemleri üzerinden hesaplanacak katma değer vergisinden indirileceği, vergiye tabi işlemlerin mevcut olmaması veya hesaplanan verginin indirilecek vergiden az olması hallerinde indirilemeyen katma değer vergisinin, Maliye ve Gümrük Bakanlığınca tespit edilecek esaslara göre bu işlemleri yapanlara iade olunacağı hükme bağlanmıştır.
Davacı hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporu’nda; şirketin, 27/04/2017 tarihi itibariyle tasfiye sürecine girdiği ve tasfiye memuru olarak aynı zamanda şirketin tüm hisselerine sahip ve kanuni temsilcisi olan … isimli kişinin atandığı, kurum temsilcisinin faaliyet konularını “iş makinaları yedek parça imalatı ve toptan satışı ve ihracatı” olarak belirttiği, mükellefin 2013 yılında 1.335.614,80 TL’si mahsuben 607.754,00 TL’si nakden olmak üzere toplamda 1.943.368,80 TL, 2014 yılında 778.046,48 TL’si mahsuben 3.340.095,43 TL’si nakden olmak üzere toplamda 3.841.521,26 TL ve 2015 yılında 79.168,67 TL’si mahsuben 395.887,00 TL’si nakden olmak üzere toplamda 475.055,67 TL KDV iadesi aldığı, mükellef kurumun son ihracatını 2015/Ağustos döneminde gerçekleştirdiği ve toplam ihraç bedeli olan 38.535.891,00 TL’nin 13.593.576,00 TL’sinin tahsil edilmediği, … , … , … , … , … … ve … şirketlerinin ödemelerine ilişkin belgelerin ibraz edilmediği, … adlı şirketin ödemelerini döviz alım belgeleri ile yapıldığına dair kayıtlar bulunmasına rağmen bu belgelerin ibraz edilemediği, … adlı şirketten yapılan ödemelerin şirket sahibi … tarafından … Yedek Parça Ltd.Şti. hesaplarına yatırıldığı, tüm bu bilgilerin ödemelerin gerçekte yapılıp yapılmadığını şüpheli hale getirdiği ve sadece kayıtlar üzerinde var olduğu kanısını uyandırdığı, şirketin alım yaptığı … , … Ltd. Şti., … Ltd. Şti., … Ltd. Şti., … Teknik Ltd. Şti. … Ltd. Şti. ve … Makina San. ve Tic. Ltd. Şti. hakkında; nakit sıkıntısı çektikleri, net çalışma sermayelerinin yetersiz olduğu, kısa vadeli ödeme güçlüğü içinde oldukları, net satış karlarının düşük olduğu ve alım yaptıkları firmaların büyük çoğunluğunun hakkında sahte belge düzenleme fiili nedeniyle rapor düzenlenmiş mükelleflerden oluştuğu; … Ltd.Şti’nin yetkilisi … ‘ın davacı şirket yetkilisinin kardeşi olduğu, … İç-Dış Tic. Ltd. Şti yetkilisi ile … Teknik Ltd. Şti yetkililerinin de kardeş olduğu, … Makina San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin yetkilisinin, asıl sevk ve idarenin … ve … tarafından yapıldığı, kendisinin ücretli olarak çalıştığı, 2014 yılında üretim yapılmadığı, 2015 yılında ise niteliksiz malların üretildiği, … ‘den yıkanmış hurda mallar alındığı ve 10 TL’lik malın 100 TL olarak faturalandırıldığı şeklinde ifade verdiği, 2015 sonu itibariyle mükellefin ihracata konu malları aldığı … Ltd. Şti.’ye 5.004.274,00 TL, … Metal Ltd. Şti.’ye 2.290.186,01 TL, … ‘ye 536.621,48 TL, … Ltd. Şti.’ye 1.574.921,60 TL, … Teknik Ltd. Şti’ye 2.936.846,75 TL, … Ltd. Şti.’ye 3.338.830,90 TL borcu olduğu, söz konusu şirketlerden hiç birisine icra takibi başlatmadığı, … Ltd. Şti’ne verilen bir kısım çekin ise karşılıksız çıkmasına rağmen buna ilişkin bir şikayette bulunmadığı, bu durumun mükellefin adı geçen şirketlerden gerçekte mal almadığı veya aldığı malların faturalarda belirtilen tutarda olmadığını gösterdiği, davacı şirket yetkilisi tarafından eleştiri konusu yapılan alacakların tahsilinin ve borçların ödemesinin 2016 yılında gerçekleştirildiği tespitlerine yer verildiği anlaşılmaktadır.
Tüm bu tespitlerin ve ilgili mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden davacı şirketin ihraç teslimlerine konu faturalara ilişkin alım yaptığı şirketler arasındaki bağlantılar, yetkilileri arasındaki ilişkiler, borçların katma değer vergisi iadesi alındıktan sonra ödenmesi, zamanında ödenmeyen borçlar için takibat yapılmaması, alım yapılan şirketler hakkındaki tespitler, ihracat bedellerinin tahsiline yönelik hususlar göz önünde bulundurulduğunda; davacı şirket tarafından ihraç edildiği bildirilen teslimlere ilişkin alınan faturalar ve bu faturalarda gösterilen yüklenilen katma değer vergilerinin gerçekte alınmadığının ortaya konduğu, buna rağmen alınmış olan haksız katma değer vergisi iadelerinin geri alınması amacıyla yapılan dava konusu cezalı tarhiyatlarda hukuka aykırılık bulunmadığı kanaatine varıldığından, tarhiyatı kaldıran Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyoruz.