Danıştay 4. Daire, Esas No: 2019/3819, Karar No: 2022/1050
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2019/3819 E. , 2022/1050 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/3819
Karar No : 2022/1050
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:.., K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, … Madeni Yağ Dekorasyon Hırdavat İnşaat Malzemeleri Boya İş Makinaları Oto Yedek Parça Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve …,…,… sayılı ödeme emirlerinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi üzerinden yapılan araştırmalar neticesinde, davacının, 16/02/2010 tarihli ortaklar kurulu kararıyla şirketteki hisselerini ve kanuni temsilciliğini … isimli kişiye devrettiği ve bu hususun Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin … tarih ve … sayılı nüshasında ilan edildiği, buna göre davacının asıl borçlu şirkette 10/01/2008 – 16/02/2010 tarihleri arasında kanuni temsilci olduğu, asıl borçlu şirket tarafından 15/04/2011 tarihinde 6111 sayılı Kanun, 24/11/2016 tarihinde ise 6736 sayılı Kanun kapsamında yapılandırma başvurusu yapıldığı, asıl borçlu şirketin 24/11/2016 tarihinde 6736 sayılı Kanun uyarınca yapılandırılan ancak ödenmeyen vergi borçlarının, nitelik değiştirerek yeni bir borç haline geldiği, bu aşamada davacının söz konusu borçlar nedeniyle sorumlu tutularak doğrudan ödeme emriyle takibe alınmasında hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; dava konusu … tarih ve …,… sayılı ödeme emirlerinin iptaline ilişkin Mahkeme kararına yönelik davalı idare tarafından istinaf dilekçesinde ileri sürülen iddiaların kararın kaldırılmasını gerektirecek nitelikte görülmediği, dava konusu … tarih ve … sayılı ödeme emri yönünden davalı idare tarafından yapılan istinaf başvurusuna gelince; ödeme emri içeriği borçların …,…,…, … dönemlerine ilişkin vergi ziyaı cezaları ve gecikme faizleri, 2009/1-12 ve 2010/1-12 dönemlerine ilişkin kurumlar vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi, 2009/6 ila 12, 2010/1,2 dönemlerine ilişkin katma değer vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizinden oluştuğu, söz konusu borçların vade tarihinin 27/08/2015 olduğu, asıl borçlu şirket tarafından 24/11/2016 tarihinde 6736 sayılı Kanun uyarınca başvuru yapıldığı, ancak asıl borçlu şirket adına düzenlenen … tarih ve …, … tarih ve … sayılı ödeme emirlerinin tebliğ sürecinin devam ettiği ve bu borçların 6736 sayılı Kanun kapsamında olmadığı ve belirtilen ödeme emirlerinin dosyada bulunan ilanen tebliğe ilişkin oluşturulan listede bulunduğu ve 01/11/2017 tarihli gazetede ilanen tebliğ edildiği görüldüğünden, öncelikle söz konusu ödeme emirlerinin ilanen tebliğ edilmesinin yerinde olup olmadığının incelenmesi gerektiği, … tarih ve … sayılı ödeme emrinin davalı idarece 22/05/2016 tarihinde ilanen tebliğ edildiğinin belirtilmesine karşın, söz konusu ödeme emri içeriği borçların … tarih ve … sayılı ödeme emri ile birlikte 01/11/2017 tarihli gazetede ilanen tebliğ edildiğinin görüldüğü, dolayısıyla bu borçların yapılandırma kapsamı dışında olduğu ve bu ödeme emrinin ilanen tebliğ edilmesinden önce şirketin bilinen adresine gidildiğine dair tebliğ alındısının dava dosyasına ibraz edilmediği anlaşıldığından, ödeme emri içeriği kamu alacakları için ilanen tebliğ koşullarının oluştuğunun davalı idarece ortaya konulamaması nedeniyle kamu alacağının kesinleştiğinden söz edilemeyeceğinden dava konusu ödeme emrinin … tarih ve … sayılı ödeme emrine dayanan kısmında hukuka uygunluk bulunmadığı, … tarih ve … sayılı ödeme emrinin tebliği için şirket adresine 02/04/2016 tarihinde gidildiği, adresin yıkılmış olduğu şerhi düşülerek muhtar kaşesi ve imzasıyla durumun tespiti suretiyle tebligatın iade edildiği, daha sonra 19/08/2017 tarihinde şirketin kanuni temsilcisinin adresine gidildiği, ancak tebligatın yapılamadığına ilişkin şerhin sadece posta dağıtıcısı tarafından imzalandığı, daha sonra 01/11/2017 tarihinde ilanen tebliğ yoluna gidildiği, ancak ilanen tebliğ öncesinde şirket kanuni temsilcisinin adresine gidildiğine dair tutanağın 213 sayılı Kanunun 102. maddesinde öngörüldüğü şekilde düzenlenmemesi nedeniyle ilanen tebliğ koşulları oluşmadan şirket adına düzenlenen ödeme emrinin ilanen tebliğ edilmesinin hukuka aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle istinaf başvurusunun kısmen reddine, kısmen gerekçeli reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, asıl borçlu şirketin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla dava konusu ödeme emirlerinin düzenlendiği, vergi borçlarının vadesinde ödenmemesi üzerine düzenlenen ödeme emirlerinin şirkete usulüne uygun tebliğ edildiği, yapılan mal varlığı araştırmasında hacze kabil herhangi bir mal varlığı unsuruna rastlanılmadığı, yapılan işlemlerin yasal ve yerinde olduğu belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 23/02/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Yeniden yapılandırma yasaları olarak da nitelendirilen kimi özel yasalar kapsamında yükümlülere, vergi borcunun, miktarı ve vadesi değiştirilip yeni bir ödeme planına bağlanarak, ödenmesi konusunda kimi koşullarla kolaylıklar sağlanmaktadır. Yeniden yapılandırılan borcun ödenmemesi halinde, diğer bir deyişle yapılandırmaya ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmemesi nedeniyle hakkın kaybedilmesi ve bunun sonucunda yapılandırmanın iptali durumunda tahsil işlemlerine kalındığı yerden devam edilmesi yasa gereğidir.
Amme alacağının özel yasalara göre ödenmek üzere başvuruda bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması, zamanaşımına olan etkisi dışında, asıl borçluya ait amme borcunun ödenmemesi halinde kanuni temsilcinin/ortağın sorumluluğunu düzenleyen kurallar gereğince, borcun takibinde gelinen aşamayı değiştirmeyeceği gibi matematiksel bir işlem mahiyetinde olduğu, kaldı ki borcun kısmen ödenmesi durumunda bile ortak veya temsilcinin bir hak kaybının olmadığı, bu hususun her zaman düzeltilebileceği açıktır.
Açıklanan nedenlerle, yapılandırılan amme alacakları yönünden uyuşmazlığın esasının diğer kısımlar yönünden incelenmesi suretiyle karar verilmek üzere davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının yukarıda belirtilen gerekçe doğrultusunda bozulması gerektiği görüşüyle Daire kararına kısmen katılmıyorum.