Danıştay 4. Daire, Esas No: 2018/3750, Karar No: 2022/1062
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2018/3750 E. , 2022/1062 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/3750
Karar No : 2022/1062
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …. Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av….
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına düzenlenen … tarih … ve … tarih … takip numaralı ödeme emirlerinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; uyuşmazlık konusu olayda; davalı idarece, düzenlenen vergi/ceza ihbarnamelerinin 14/04/2015 tarihinde tebliğ edilmeye çalışıldığı, tebliğ evrakında adresin kapalı olduğunun yazıldığı ve bu nedenle tebliğ edilemediği, 23/06/2015 tarihinde aynı adrese tebligat çıkarıldığı, tebliğ evrakında herhangi bir gerekçe yazılmadığı, bu tutanakta tebliğ memurunun dahi imzası ve isminin bulunmadığı, tebligatın iade edildiği, bu hususların komşularından bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden biri veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyet taahhüt ilmühaberine yazılarak tarih ve imza vaz’edilmek ve hazır bulunanlara da imzalatılmak suretiyle tespit edilmediği, vergi/ceza ihbarnamelerine ilişkin tebliğ alındılarının 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 102. maddesine uygun şekilde tutanak haline getirilmediği, dolayısıyla usulüne uygun olarak yapılmış bir tebligattan bahsedilmesinin mümkün olmadığı, böylece amme alacağının kesinleşmiş olmadığının görüldüğü, bu durumda borçlu adına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş vergi/ceza ihbarnamesi olmaksızın davacı adına kamu alacağının kesinleştiğinden bahsedilemeyeceğinden vergi borçlarının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerinde mevzuata uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 23/02/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Davacı adına düzenlenen … tarih … ve … tarih … takip numaralı ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılan davada verilen kabul kararı, davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının tapuya bildirilen (bilinen) adresine 29/09/2014 tarihli bilgi isteme yazısının gönderildiği, 22/11/2014 tarihinde bizzat davacıya tebliğ edildiği, aynı adreste 2016 yılında yapılan yoklamada, belirtilen adresin ikametgah olarak kullanıldığı ve mesai saatleri arası kapalı olduğunun tespit edildiği, dava konusu ödeme emirlerine dayanak olan vergi/ceza ihbarnamelerinin 14/04/2015 tarihinde memur eliyle tebliğine çalışıldığı, adresin boş ve kapalı olduğu gerekçesiyle tebliğ edilemediği, vergi/ceza ihbarnamelerinin davacının bilinen adresine 23/06/2015 tarihinde posta yoluyla 2. kez tebliğe çıkarıldığı ve tebliğ edilemediği, bu durumda davacının bilinen adresinde bulunmadığının sabit olduğu, tebliğ imkansızlığının anlaşılması nedeniyle bu adreslere tekrar tebligat yapılmasına gerek olmadığı ve Kanunun aradığı ilan şartlarının dava konusu olayda gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından davalı İdarenin temyiz istemi kabul edilerek mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.