Danıştay 4. Daire, Esas No: 2018/2984, Karar No: 2021/2654

Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2018/2984 E. , 2021/2654 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/2984
Karar No : 2021/2654

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Yangın Söndürme Güvenlik Sistemleri ve İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, sahte fatura kullandığından bahisle 2011/1 ila 12 ve 2012/1 ila 12 dönemleri için re’sen tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergileri ile 2011 ve 2012 yılları için kesilen özel usulsüzlük cezalarının kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; ihtilaflı dönemde davacının fatura aldığı Esenler Vergi Dairesi mükellefi … hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporunun incelenmesinden; sözü edilen mükellefin, 2013 ve 2014 yılları içerisinde münhasıran sahte fatura düzenlediğine ve gerçek bir faaliyetinin bulunmadığına ilişkin herhangi bir somut tespite yer verilmediği, anlaşıldığından gerekli ve yeterli bir araştırma bulunmaksızın, varsayıma ve kanaate dayalı gerekçelerle yapılan dava konusu vergi ziyaı cezalı tarhiyatlarda ve kesilen özel usulsüzlük cezalarında hukuka uyarlık görülmediği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… K:… sayılı kararının, özel usulsüzlük cezasına ilişkin kısmının oybirliğiyle, cezalı tarhiyata ilişkin kısmının ise Üye …’in karşı oyuyla oyçokluğuyla ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 18/05/2021 tarihinde karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Davacı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, temyize konu Mahkeme kararının, kesilen özel usulsüzlük cezaları yönünden davanın kabulüne ilişkin hüküm fıkrasının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında, bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Davalının, temyize konu kararın, sahte fatura kullandığından bahisle ihtilaflı dönemler için re’sen tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin kaldırılması yolundaki hüküm fıkrasına yönelik temyiz istemine gelince;
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun (KDVK) 29. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanun’da aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri hükme bağlanmıştır. Aynı Kanun’un 34. maddesinin (1) numaralı fıkrasında ise yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek, bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği belirtilmiştir. Buna göre, katma değer vergisi indiriminden yararlanılabilmesi için bunun geçerli bir belgeye dayanması ve belgenin kanuni defterlere kaydedilmesi gerekmektedir.
Kamu hizmetlerinin finansmanında istikrarın sağlanması bakımından vergilendirme sürecinin belirli bir düzen dâhilinde işlemesi ve sonuçlandırılması gerekmektedir. Bu doğrultuda çeşitli usuller öngörülerek mükelleflerin vergi ilişkisinden doğan hak ve ödevlerini daha dikkatli takip etme zorunluluğu getirilmektedir (AYM., E.2017/24, K.2017/112, 14/6/2017). 3065 sayılı Kanunun belirtilen hükümleri ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 30., 341., 344. maddeleri birlikte gözetildiğinde, katma değer vergisi indiriminin sahte bir belgeye dayanması hâlinde indirimin reddi suretiyle cezalı katma değer vergisi tarhiyatı yapılacağı hususu mükellefler tarafından belirli ve öngörülebilir nitelikte olduğu anlaşılmaktadır.
Bakılmakta olan davada, ilgili yasa kuralları, “Yangın söndürücüler, püskürtme tabancaları, buhar veya kum püskürtme, makinaları ile benzeri mekanik cihazların toptan ticareti” faaliyetinde bulunan davacının, ihtilaflı dönemlerde fatura aldığı ve aynı faaliyet alanında perakende ticaret faaliyeti ile uğraşan Esenler Vergi Dairesi mükellefi … hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporu ile davacı hakkında düzenlenen vergi inceleme raporunda yer verilen tespitler ile dosyadaki tarafların ileri sürdükleri iddiaların bir bütün olarak değerlendirilmesinden; fatura düzenleyenin, çok yüksek ciro yapıldığı beyan edilmesine rağmen ödenecek vergilerin çok düşük olduğu, tahakkuk eden vergilerin ödenmediği, usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen defter ve belgelerini incelemeye ibraz yükümlülüğünün yerine getirilmediği, davacının fatura aldığı mükellefin yoklamalarda tespit edildiği üzere beyan ettiği KDV matrahını gerçekleştirecek yeterli işçisi, emtiası, şube ve deposu, nakil vasıtası hatta çek, POS cihazı gibi unsurlarının özetle ticari unsurlarının bulunmadığı, Ba ve Bs formları ile bildirilen tutarlar arasında uyumun olmadığı, ilgili dönemlerde mal alımında bulunduğu firmaların bir çoğunun sorunlu ve haklarında vergi tekniği raporları olduğu, bu denli yüksek KDV matrahına ulaşan bir mükellefin birden faaliyetini terk ederek kendisine ulaşılamamasının iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymadığı, 01/01/2010 tarihinde sahte fatura düzenleme yönünden, 01/01/2012 tarihinde de sahte kullanma yönünden özel esaslara alındığı, 24/06/2015 tarihi itibarıyla ödenmeyen vergi borcunun 109.723,93.- TL olduğu, hakkında sahte fatura düzenleyerek komisyon geliri elde etmesine dayanılarak cezalı tarhiyat yapılmak üzere takdir komisyonuna sevk edildiği dikkate alındığında ve davacının da basiretli bir tüccar olarak katma değer vergisi indirim sisteminin özelliklerini dikkate alarak buna göre hareket etme sorumluluğu bulunduğu göz önünde bulundurulduğunda; düzenlenen faturaların, gerçek bir emtia teslimi veya hizmet ifasına dayanmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu nedenle, davacı tarafından adı geçenden alınan fatura dolayısıyla katma değer vergisi indiriminin reddi suretiyle yapılan vergi ziyaı cezal katma değer vergisinde hukuka aykırılık yoktur. Aksi gerekçe ile verilen Vergi Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının cezalı tarhiyat yönünden bozulması gerektiği görüşüyle, kararın buna ilişkin kısmına katılmıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir