Danıştay 4. Daire, Esas No: 2018/1395, Karar No: 2022/1038

Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2018/1395 E. , 2022/1038 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/1395
Karar No : 2022/1038

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü / …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, kanuni temsilcisi olduğu … Elektronik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla davacının banka hesabına uygulanan e-haciz işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacıya ait MERNİS kayıtlarını gösteren “Adres Araştırması Formu”nda davacının 2007 tarihinden itibaren bütün adreslerini beyan ettiği, ikamet ettiği üç ayrı adresin tescil tarihinin bulunduğu, en son adres beyan ve tescil tarihinin de 11/06/2015 olduğu, dava konusu e-haciz işleminin dayanağı ödeme emrine konu kamu alacağının tahsili için davacı adına ödeme emri düzenlendiği, bunlardan … tarih …,…,…,…,…,…,…,… ve … tarih … sayılı ödeme emirlerinin davacının en son bilinen adresi yerine “… Mh. … Cd. … Apt. No:… …” adresinde tebliğ edilmeye çalışıldığı, tebliğ edilememesi üzerine tutulan adres tespit tutanağında “şirket yetkilisinin sarih adresinin bilinmediği, adreste bulunmadığı belirtildiği” ve muhtarla imza altına alındığı, bunun üzerine ödeme emirlerinin ilanen tebliğ edilerek kamu alacağının kesinleştirildiği, ardından davacının banka hesabına e-haciz işlemi uygulandığı, ancak MERNİS siteminde yapılan incelemede davacının, tebliğin çıkarıldığı ve adres tespit tutanağının düzenlendiği tarihte söz konusu adreste oturmadığı, 11/06/2015 tarihinden itibaren “… Mh. … Cd. … / …” adresinde oturduğu, ayrıca MERNİS kayıtlarında yer alan hiçbir adrese tebliğ yapılmaya çalışılmadığının anlaşıldığı, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na göre, vergilendirmeyle ilgili bütün belgelerin taahhütlü olarak mükelleflerin bilinen tüm adreslerine tebliğ edilmesi, ilgililerin adreslerinde bulunmamaları halinde bu durumun tutanak haline getirilerek tutanağın komşulardan biri, muhtar, ihtiyar heyeti veya zabıta memurlarından birine imzalatılması gerektiği, savunma dilekçesinde davacı hakkında düzenlenen ödeme emrinin davacının bilinen adresinde bulunamadığından bahisle tebliğ edilemediği belirtilmekte ise de davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinin, davacının MERNİS adresine tebliğe çıkarılmadığı, bu durumda ödeme emrinin tebliği usulüne uygun olmadığından kamu alacağının davacı yönünden takibinin tamamlanmadığı, bu haliyle davacının banka hesabına konulan e-haciz işleminde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; dava konusu hacze neden olan vergi borçlarının, asıl borçlu şirket tarafından ödenmemesi üzerine, davacının kanuni temsilci sıfatıyla takibiyle adına haciz uygulanmış olup, her ne kadar Mahkemece davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinin ilanen tebliğinin usulsüz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, … tarih ve … sayılı başvuru üzerine borçlu şirketin 6111 sayılı Kanun’dan faydalandığı, ancak borçlarını ödemediği ve bunun üzerine de tekrar şirkete yönelik takip yapılmadan kanuni temsilci olarak davacının takip edildiği, bu durumda, şirketin vergi borçlarının 6111 sayılı Kanun uyarınca yapılandırma sonucu taksitlendirilip yeni bir borca dönüştüğü anlaşıldığından, önce borçlu şirkete yönelik bir takip yapılmadan davacının takibe alınmasında ve banka hesaplarına uygulanan haciz işleminde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, asıl borçlu şirketin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla dava konusu ödeme emirlerinin düzenlendiği, vergi borçlarının vadesinde ödenmemesi üzerine düzenlenen ödeme emirlerinin şirkete usulüne uygun tebliğ edildiği, vergi borçlarının yapılandırılmasının, borcun niteliğini değiştirmesine veya başvuru tarihinden önce kamu alacağının tahsili amacıyla yapılan işlemleri geçersiz hale getirmesine olanak bulunmadığı, yapılan işlemlerin yasal ve yerinde olduğu belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 23/02/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Yeniden yapılandırma yasaları olarak da nitelendirilen kimi özel yasalar kapsamında yükümlülere, vergi borcunun, miktarı ve vadesi değiştirilip yeni bir ödeme planına bağlanarak, ödenmesi konusunda kimi koşullarla kolaylıklar sağlanmaktadır. Yeniden yapılandırılan borcun ödenmemesi halinde, diğer bir deyişle yapılandırmaya ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmemesi nedeniyle hakkın kaybedilmesi ve bunun sonucunda yapılandırmanın iptali durumunda tahsil işlemlerine kalındığı yerden devam edilmesi yasa gereğidir.
Amme alacağının özel yasalara göre ödenmek üzere başvuruda bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması, zamanaşımına olan etkisi dışında, asıl borçluya ait amme borcunun ödenmemesi halinde kanuni temsilcinin/ortağın sorumluluğunu düzenleyen kurallar gereğince, borcun takibinde gelinen aşamayı değiştirmeyeceği gibi matematiksel bir işlem mahiyetinde olduğu, kaldı ki borcun kısmen ödenmesi durumunda bile ortak veya temsilcinin bir hak kaybının olmadığı, bu hususun her zaman düzeltilebileceği açıktır.
Açıklanan nedenlerle, uyuşmazlığın esasının diğer kısımlar yönünden incelenmesi suretiyle karar verilmek üzere davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının yukarıda belirtilen gerekçe doğrultusunda bozulması gerektiği görüşüyle Daire kararına katılmıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir