Danıştay 4. Daire, Esas No: 2016/6617, Karar No: 2020/6176
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2016/6617 E. , 2020/6176 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/6617
Karar No : 2020/6176
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı (… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, … İnşaat Turz. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.’den tahsil edilemeyen kamu alacaklarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin 2005/12 dönemine ait vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ve gecikme faizine ilişkin kısmının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; … İnş. Turz. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. hakkında gerek ödeme emri düzenlenmesi ve tebliği işlemlerinin gerekse malvarlığı araştırmasına dönük olarak gerekli tebliğ ve takip işlemlerinin usulüne uygun olarak yapıldığının ortaya konulamaması nedeniyle kanuni temsilciden takibi gerektirir kesinleşmiş bir vergi borcundan bahsetmenin mümkün olmadığı anlaşıldığından, davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava edilen işlemin yerinde ve hukuka uygun olduğu, temyiz konusu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY(X) :
Davacı adına, … İnşaat Turz. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.’den tahsil edilemeyen kamu alacaklarının tahsili maksadıyla şirket kanuni temsilcisi olduğundan bahisle düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin 2005/12 dönemine ait vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ve gecikme faizine ilişkin kısmının kaldırılması istemiyle açılan davanın kabulü yönündeki Mahkeme Kararı temyiz edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri, vergilendirmeyle ilgili olup hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmühaberli taahhütlü olarak, adresleri
bilinmeyenlere ilan yoluyla tebliğ edileceği, 94. maddesinde, tebliğin mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere, tüzel kişilere yapılacak tebliğin, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmıyan teşekküllerde ise bunları idare edenlere veya temsilcilere yapılacağı, tüzel kişilerin mütaaddit müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılmasının kafi olduğu, tebliğin, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya işyerlerinde memur ya da müsdahdemlerinden birine yapılacağı, 102. maddesinde, tebliğ olunacak evrakı muhtevi zarfın posta idaresince muhatabına verileceği ve keyfiyetin muhatap ile posta memuru tarafından taahhüt ilmühaberine tarih ve imza konulmak suretiyle tespit olunacağı, muhatabın zarf üzerinde yazılı adresini değiştirmesinden dolayı bulunamamış olması halinde posta memurunun durumu zarf üzerine yazacağı ve mektubun posta idaresince derhal tebliği yaptıran daireye geri gönderileceği, bu işlemlerin komşulardan bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden biri veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyetin taahhüt ilmühaberine yazılarak tarih ve imza vaz’edilmek ve hazır bulunanlara da imzalatılmak suretiyle tespit olunacağı, 103. maddesinde ise muhatabın adresi hiç bilinmezse, bilinen adresi yanlış veya değişmiş olur ve bu yüzden gönderilmiş olan mektup geri gelirse, başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmazsa tebliğin ilanen yapılacağı düzenlenmiştir.
345 Seri No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin “Ortak Esaslar” kısmında, ilanda asıl olanın, ilanın vergi dairesinin ilan koymaya mahsus yerinde ilan edilmesi olduğundan, ilan yazısı her hâlükârda tebliğ yapan vergi dairesinin ilan koymaya mahsus mahalline asılacağı ve bir örneğinin de muhatabın bilinen son adresinin bağlı bulunduğu muhtarlığa gönderileceği, ilanın asılması keyfiyeti ve tarihi tutanakla tespit edileceği, ilan yazısının vergi dairesinin ilan koymaya mahsus yerine asılmasını izleyen onbeşinci gün, ilan tarihi olarak kabul edileceği, bu tarihten itibaren bir ay içinde mükellefin ilgili vergi dairesine müracaat etmemesi veya adresini bildirmemesi halinde, bu bir aylık sürenin sonunda tebliğ yapılmış olacağı, ilan yazısı, askıya çıkarıldığı tarihten itibaren geçen 1,5 aylık sürenin sonunda askıdan kaldırılacağı belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emrinin, şirketin bilinen adresi olan “… Mahallesi … Sokak K.No:… …/…” adresine tebliğe çıkartıldığı ancak tebliğ edilemediği, tebliğ alındısı üzerine “Ayrılmıştır 12/09/2012” notu ile iade edildiği, ayrıca tebliğ alındısında 8 Eylül ile 12 Eylül 2012 tarihli iki adet mührün bulunduğu, daha sonra tekrar adrese gidildiği ve tebliğ alındısı üzerinde 10/08/2012 tarihli muhtar kaşesi ve imzası ile posta memurunun imzası bulunduğu ve aynı gün “… Mahallesi … Sokak … … Evler … Blok … … …/…” adresinde düzenlenen 10/08/2012 tarihli tutanak ile adreste bulunmadığı hususu muhtar kaşesi ve muhtar ile vekili imzaları ile tespit edildiği, şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin ise il genelinde bir gazetede yayımlanmak üzere 25/06/2012 tarihinde gönderilen ve aynı zamanda da vergi dairesinin ilan yapmaya mahsus ilan panosunda ilanen tebligat yapılacak olan mükelleflere ait liste ile ilan panosuna asıldığı ve 14/08/2012 tarihinde indirildiği, borcun ödenmemesi ve şirket tüzel kişiliği hakkında yapılan mal varlığı araştırmasından sonuç alınamadığından bahisle kamu alacağının şirket kanuni temsilcisi olan davacıdan tahsili amacıyla dava konusu ödeme emri düzenlenmiştir.
Bu durumda, dosyaya sunulan belgelerden, davacının bilinen adresini bildirimsiz terk ettiğinin muhtar nezdinde usulüne uygun olarak düzenlenen adres tespit tutanağı ile ödeme emrinin ilanen tebliğe çıktığı tarihten sonra düzenlendiği görüldüğünden, bu şekilde ilanen tebliğ edilen ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmadığı, dolayısıyla sonucu itibariyle hukuka aykırı olmayan Mahkeme kararının bu gerekçeyle onanması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.