Danıştay 4. Daire, Esas No: 2016/18909, Karar No: 2021/3117

Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2016/18909 E. , 2021/3117 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/18909
Karar No : 2021/3117

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU :… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, sahte fatura düzenlediğinden bahisle vergi tekniği raporuna dayanılarak takdir komisyonu kararlarına istinaden re’sen tarh edilen 2009/01-12 ve 2010/01-12 dönemleri vergi ziyaı cezalı gelir vergileri ile 2009/4-6,7-9,10-12 ve 2010/1-3,4-6 dönemleri vergi ziyaı cezalı geçici vergilerinin kaldırılması istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; düzenlenen vergi tekniği raporunda yer alan tespitler, bu faturaların sahte olduklarını ispatlamak için yeterli görülmediğinden, düzenlenen faturaların sahte ve komisyon karşılığı olduğuna ilişkin ulaşılan sonucun varsayım ve kanaate dayalı olduğu, dolayısıyla komisyon karşılığı fatura düzenlendiği somut, açık ve net olarak ortaya konulmadan davacı adına yapılan tarhiyatta hukuka uyarlık bulunduğundan söz edilemeyeceği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Takdir komisyonunca belirlenen matraha istinaden gerçekleştirilen cezalı tarhiyatın yerinde olduğu, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı vekili tarafından davacının adı kullanılmak suretiyle işlemler yapıldığı ve faturaların düzenlendiği, düzenlenen hiçbir belgede imzasının bulunmadığı, işlemler sonucunda hiçbir gelir ya da menfaat sağlamadığı, kararın onanması gerektiği ileri sürülmektedir.

TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/06/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, 134. maddesinin 1. fıkrasında, vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu kuralına yer verilmiştir.
Aynı Kanunun 359. maddesinin (b) bendinde ise, gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgelerin, sahte belge olduğu belirtilmiş, “Re’sen Vergi Tarhı” başlıklı 30. maddesinde, re’sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması şeklinde tanımlanmış ve maddenin 6. bendinde, tutulması zorunlu olan defterlerin veya verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair delil bulunmasının re’sen tarh nedeni olduğu, 31. maddesinde, takdir komisyonunca belli edilen matrah veya matrah kısmının takdir kararına bağlanılacağı “Komisyonların Görevleri” başlıklı 74. maddesinin (a) fıkrasının 1. bendinde, yetkili makamlar tarafından istenilen matrah ve servet takdirlerini yapmak; 2. bendinde de vergi kanunlarında yazılı fiyat, ücret veya sair matrah ve kıymetleri takdir etmek komisyonun görevleri olarak belirlenmiş, 227-231.maddelerinde ispat edici kağıtlara ilişkin olarak belli şekil şartlarını ihtiva etmeyen belgelerin vergi hukuku açısından hiç düzenlenmemiş sayılacağı ve bu Kanuna göre kullanılan ve Maliye Bakanlığına kanunla verilen yetkiye dayanılarak kullanma zorunluluğu getirilen belgelerin, kanunda öngörülen zorunlu bilgileri içermemesi durumunda düzenlenmemiş sayılacağı, 227/1. maddesinde; Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtlar tespitinin mecburi olduğu, 229. maddesinde; faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtia satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari belge olduğu kuralına yer verilmiştir.
Öte yandan şekli anlamda kanun maddesinde belirtilen zorunlu unsurları içerse de gerçekte bir mal ve hizmet teslimine dayanmayan ya da alıcı ve satıcı dışındaki bir kişi tarafından düzenlenen faturaların, gerçek bir mal ve hizmet tespitine dayanmadığından gerçek bir fatura olarak kabul edilemeyeceği açıktır.
Davacı hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı vergi tekniği raporunda özetle; mükellefin dış giyim toptan ticareti faaliyeti nedeniyle 09.03.2009 tarihinde mükellefiyet tesis edildiği, mükellefin yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememiş olması nedeniyle 30.06.2010 tarihinde resen terk ettirildiği, defter belge isteme yazısı tebliğ edilmesine rağmen ibraz edilmediği, mükellefin 2010/01 ve 2010/03 dönemi KDV beyannamelerini, 2009 ve 2010 dönemine ait gelir vergisi beyannamelerini, 2009/2,3,4 ve 2010/1,2 dönemi gelir geçici vergi beyannamelerini vermediği, mükellefin işçi çalıştırdığına dair muhtasar beyanname vermediği, 10.03.2009 tarihinde yapılan yoklamada; işyerinin yaklaşık 800m2 olduğu, tespit tarihi itibariyle 21 çalışan işçi olduğu, konfeksiyon, dikim ütüleme işi ile faaliyette bulunulacağı, 48 adet dikiş makinesi, 6 adet ütü, kesim motoru, kesim makası, bulunduğu, ütüleme işinin faal olmadığı, 09.08.2010 tarihinde yapılan yoklamada; adreste başka bir mükellefin faaliyet gösterdiği, mükellefin adresi 30.01.2010 tarihinde terk ettiğinin tespit edildiği, mükellefin 2009-2010 döneminde Ba-Bs formlarını boş olarak verdiği, mükellefin 2009 yılında toplam 1.508.152,00-TL, 2010 yılında toplam 471.318,50-TL KDV matrahı beyan ettiği halde mükelleften mal alanların 2009 yılında 873.712,00-TL, 2010 yılında ise 457.240,00-TL tutarında mal alımı bildirdikleri, mükellefe 2009 yılında 1 mükellefin 1 belge karşılığında 200.001,00-TL tutarında mal sattığını bildirdiği, yapılan karşıt incelemede mükellefin tekstil ürünleri ticaretine ilişkin faturalar düzenlediği, buna rağmen mükellefin yapılan yoklamada konfeksiyon dikim ve ütüleme işi ile faaliyette bulunacağını beyan ettiği, mükellefin tahakkuk eden vergileri ödemediği, mükellefin işyeri adresini terk ettiği tarih olarak tespit edilen 30.01.2010 tarihinden sonra 471.318,50-TL tutarında fatura düzenlediği tespitlerine yer verilmiştir.
Yukarıda yazılı tespitlerin değerlendirilmesinden, mükellefin defter ve belgeleri ibraz etmediği, beyanname ve bildirim formu verme gibi bir takım vergisel yükümlülüklere riayet etmediği, vergisel yükümlülükleri yerine getirmede olumsuzluklarının bulunduğu gözetildiğinde temyiz isteminin kabulü gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir