Danıştay 4. Daire, Esas No: 2016/17405, Karar No: 2021/1641
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2016/17405 E. , 2021/1641 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/17405
Karar No : 2021/1641
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Grup Yapı Malzemeleri Mühendislik İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına sahte fatura kullanarak dönem kazancını eksik beyan ettiğinden bahisle vergi ziyaı cezalı olarak re’sen tarh edilen 2010 yılı kurumlar vergisi ile 2010/4-6,7-9 dönemleri geçici vergilerin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; Mahkemelerinin E:… sayılı dosyasında verilen kararla davacıya fatura düzenleyen Kızılbey Vergi Dairesi Mükellefi … Yapı Malzemeleri Tur. İnş. Elek. Taah. Eml. Tic. Ltd. Şti.’nin düzenlediği faturaların sahte olduğu sonucuna varıldığından olayda re’sen takdir sebebinin bulunduğu, ancak beyan dışı bırakılan gelirin gerçeğe en yakın biçimde saptanması gerektiğinden, şirketin yaptığı işin maliyeti itibariyle faturalar içeriğindeki malların faaliyetinde kullanılıp kullanılmadığı yolunda bir araştırma ve tespitte bulunulmadan ve davacının çalıştığı iş kolundaki kârlılık oranı, davacının geçmiş yıl kârlılık oranları bulunmaksızın sahte fatura tutarının maliyetlerden çıkarılmak suretiyle tespit edilen matrah farkı üzerinden yapılan cezalı tarhiyatta hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Kararın hukuka aykırı olduğu ve bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin reddine,
2.Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3.Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4.Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
5.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/03/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, “İspat: vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır. Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz. İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.” düzenlemesine yer verildiği, aynı Kanunun 30. maddesinde, re’sen vergi tarhının, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması olarak tanımlandığı, vergi beyannamesinin kanuni süresi geçtiği halde verilmemesi durumunda, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitinin mümkün olmayacağının kabul edildiği, Kanunun 72. maddesinde, takdir komisyonunun illerde defterdarın, ilçelerde mal müdürünün veya bunların vekil olarak atayacağı memurların başkanlığı altında, ilgili vergi dairesinin yetkili iki memuru ile seçilmiş iki üyeden kurulacağı, 73. maddesinde, üyelerin, tüccarlar için ticaret odasınca, diğer sanat ve meslek erbabı için bunların mensup oldukları mesleki teşekküllerce kendi üyeleri arasından veya hariçten seçileceği, komisyon toplantılarına mükellefin sanat veya meslek bakımından bağlı veya ilgili olduğu teşekkülden, servet takdiri işlerinde ise yalnız Ticaret Odasından seçilen üyelerin iştirak edeceği, ticaret odası ve mesleki teşekkül bulunmayan yerlerde bunlar tarafından seçilecek üyelerin, yukarıdaki esaslara göre belediyeler tarafından seçileceği, 74. maddesinde ise, takdir komisyonlarının yetkili makamlar tarafından istenilen matrah ve servet takdirlerini yapmak konusunda görevli oldukları hüküm altına alınmıştır.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Dosyaların İncelenmesi” başlıklı 20. maddesinin birinci fıkrasında da, Danıştay ile İdare ve Vergi Mahkemelerinin bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yapacakları, Mahkemelerin belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilecekleri hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının 2010 yılında sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlediği yönünde hakkında vergi tekniği raporu tanzim edilen … Yapı Malzemeleri Tur. İnş. Elek. Taah. Eml. Tic. Ltd. Şti.’den mal ve hizmet alımlarının bulunduğunun belirlenmesi üzerine davacı hakkında düzenlenen vergi inceleme raporları dikkate alınarak faturaların toplam tutarının matrah farkı olarak belirlendiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, Mahkemece 2577 sayılı Kanunun 20. maddesi gereğince, sahte belge kullanmanın temel amacının daha az vergi ödemek olduğu hususu dikkate alınarak davacının bu faturalarda gösterilen mal ve hizmetleri gerçekte aldı ise kimlerden ne şekilde aldığına dönük dosyaya kanunen kabul edilebilir bilgi ve belge sunup sunmadığı, sunulmadığının tespiti halinde ilgili oda ve kuruluşlardan sektörel kârlılık oranları araştırılarak tarhiyatın tadil edilmesi suretiyle karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum