Danıştay 4. Daire, Esas No: 2016/16679, Karar No: 2021/1175

Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2016/16679 E. , 2021/1175 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    DÖRDÜNCÜ DAİRE
    Esas No : 2016/16679
    Karar No : 2021/1175

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
    … Başkanlığı

    KARŞI TARAF (DAVACI) : …

    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN KONUSU : …. Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacının iş akdinin ikale sözleşmesi ile karşılıklı olarak feshi sonucu işveren tarafından ödenen ek ödemeden kesinti yapılarak vergi dairesine yatırılan gelir (stopaj) vergisinin terkini ve iadesi istemiyle yapılan şikayet başvurusunun zımnen reddine dair işlemin iptali istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; 193 sayılı Kanun’un 25. maddesi uyarınca vergiden istisna edilen kıdem tazminatı ve ücret niteliği taşımayan ek ödeme üzerinden gelir (stopaj) vergisi tevkifatı yapılmaması gerektiğinden, davacıya yapılan kıdem tazminatı ve ek ödeme üzerinden hukuka aykırı olarak yapılmış olan gelir (stopaj) vergisi kesintisinin açık vergilendirme hatası olması nedeniyle, düzeltme-şikayet yoluna konu edilebilecek olması karşısında, başvuru sonucunda kıdem tazminatı ve ek ödeme üzerinden yapılan gelir stopaj vergisinin terkini ve davacıya iadesi gerekirken aksi yöndeki dava konusu zımnı ret işleminin bu tutarlara ilişkin kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı, İş Kanunu’nun 13. maddesinde yazılı ihbar önellerine uyulmadan işverenin iş akdini feshetmesi halinde, belirtilen sürelerle ilgili olarak işçiye peşin olarak yapılan bir ücret ödemesi olan ihbar tazminatı ile kullanılmayan yıllık izin ücreti 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 61. maddesi uyarınca ücret niteliğinde olduğundan, davacının bu yöndeki isteminin zımnen reddine ilişkin davalı idare işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu uyuşmazlığın hukuksal bir yorum gerektirmesi nedeniyle vergi hatası kapsamında bulunmadığı, davanın tevkifat suretiyle alınan vergilerde ödemelerde ödemenin yapıldığı tarihi izleyen 30 gün içerisinde açılması gerekirken bu sürede açılmadığı, davacının başvurusu incelendiğinde dava konusu edilecek nihai bir işlemin bulunmadığı, yapılan ödemelerin ücretin tüm unsurlarını taşıdığı, ödemelerin hizmet süreleri dikkate alınarak tespit edildiği, karşılıklı sözleşme ile iş aktinin sona ermesi durumunda yapılan ödemelerden kıdem tazminatına isabet eden kısmının vergiden istisna olduğu, bu tutarın üzerindeki ödemelerin vergiye tabi olduğu, işsizlik tazminatlarının sosyal güvenlik kurumları tarafından yapılan ödemeler olduğu, işe başlatmama tazminatının ise ancak yargı kararı neticesinde işe başlatmama durumunda ödenen tazminatları kapsadığı, bu nedenlerle davacıya yapılan ödemenin işsizlik veya işe başlatmama tazminatı kapsamında değerlendirilemeyeceği, istisna kapsamında olmadığından ücret niteliğinde olduğu ve ücretin unsurlarını taşıdığı, bu nedenle vergilendirilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

    TETKİK HÂKİMİ : …

    DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :
    İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
    Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Temyiz isteminin reddine,
    2. Temyize konu …. Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
    3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
    4. Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
    5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/02/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    (X) KARŞI OY :
    Davacının iş akdinin işverenle aralarında düzenlenen protokol ile sona erdirilmesi nedeniyle iş güvencesi tazminatı adı altında ödenen tutardan kesilen gelir stopaj vergisinin iadesi istemiyle yapılan şikayet başvurusunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın kabulüne ilişkin Mahkeme kararını onayan Dairemiz kararının düzeltilmesi istenilmektedir.
    İşçi ile işverenin kendi aralarında bir anlaşma yapma yoluna giderek aralarındaki iş ilişkisini sonlandırmaları uygulamada ikale sözleşmesi olarak adlandırılmaktadır. İkale sözleşmesine ilişkin gerek 4857 sayılı İş Kanunu’nda gerekse de 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda herhangi bir düzenleme yer almamakta, bu sözleşme türüne ilişkin uygulama daha çok Yargıtay tarafından verilen kararlarla şekillenmektedir.
    Buna göre, ikale sözleşmesinde sözleşmenin amacı işçi ile işverenin anlaşarak ve özgürce belirleyecekleri koşullar çerçevesinde iş ilişkisini sonlandırmak olup, işçi ihbar tazminatı ve kıdem tazminatı talebinde bulunmama, iş güvencesi kapsamında olsa bile işe iade davası açmama ve buna bağlı olarak işe başlatmama tazminatı ve çalışılmayan döneme ilişkin ücret ve diğer haklarından vazgeçme karşılığında kayıplarını telafi edecek bir ödemenin yapılmasını, işveren ise işçi ihbar tazminatı ve kıdem tazminatı, işe başlatmama tazminatı ve çalışılmayan döneme ilişkin ücret ve diğer hakları ödeme yükümlülüğü ve işe iade davası açılması yükünden kurtulmaktadır.
    193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinde gerçek kişilerin gelirlerinin gelir vergisine tabi olduğu, gelirin bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olarak belirlendiği; 2. maddesinde gelire giren kazanç ve iratların ticari kazançları, zirai kazançlar, ücretler, serbest meslek kazançları, gayrimenkul sermaye iratları, menkul sermaye iratları ve diğer kazanç ve iratlar olarak tadat edildiği; 25. maddesinin 1. bendinde; ölüm, sakatlık hastalık (Değişik ibare:16/062009-5904 S.K./1.madde) ve işsizlik sebepleriyle (işe başlatmama tazminatı dahil) verilen tazminat ve yapılan yardımların gelir vergisinden müstesna olduğu açıklanmıştır.
    Aynı Kanun’un 61. maddesinde, ücretin, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler olduğu; ikinci fıkrasında, ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olmasının veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartıyla kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunmasının onun mahiyetini değiştirmeyeceği, 94. maddesinin 1. fıkrasının 1. bendinde de, hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61. maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) 103 ve 104. maddelere göre tevkifat yapılacağı öngörülmüştür.
    Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerine göre çalışanlara ücret, ödenek, tazminat veya başka bir ad altında yapılan ödemelerin ücret olduğu, yapılan ödemenin gelir vergisinden müstesna olması için 4857 sayılı İş Kanunu’nda tanımlanan tazminatlardan olması veya mahkeme kararına dayalı işe iade edilmeme tazminatı olması gerektiği, dolayısıyla davacıya “ek ödeme” adı altında ödenen tutarın ücret olarak kabulü gerek görülmekle birlikte bu değerlendirmeden de görüleceği üzere bu durumun hukuki ihtilaf niteliğinde olduğu ve söz konusu iddiaların ancak ilgili vergi kesintisine karşı süresi içerisinde açılacak bir davada dikkate alınabileceği anlaşılmıştır.
    Öte yandan anılan Kanunun 61. maddesine 7103 sayılı Kanunun 7. maddesiyle 21/03/2018 tarihinde eklenen 7. fıkrasında “Hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra; karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları, iş sonu tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımlar”ın ücret sayılacağı; yine anılan Kanunun geçici 89. maddesinde, 27/03/2018 tarihinden önce karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları, iş sonu tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımlar üzerinden tevkif edilerek tahsil edilen gelir vergisinin, hizmet erbabının düzeltme zamanaşımı süresi içerisinde tarha yetkili vergi dairelerine başvurmaları ve dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri şartıyla 213 sayılı Vergi Usul Kanununun düzeltmeye ilişkin hükümleri uyarınca red ve iade edileceği, bu madde hükümlerinden yararlanmak üzere vazgeçilen davalarla ilgili olarak yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmeyeceği, hakkında kesinleşmiş yargı kararı bulunan iade talepleriyle ilgili olarak bu madde hükmü uygulanmayacağı hüküm altına alınmıştır.
    Yukarıdaki mevzuat hükümlerinin ve dosyanın birlikte değerlendirilmesinden, davacıya “iş güvencesi tazminatı” adı altında yapılan ödemenin ücret kapsamında gelir vergisine tabi olduğu, ancak olayda 27/03/2018 tarihinden önce karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında yapılan “ek ödeme”nin iadesi istemiyle düzeltme ve şikayet kapsamında yapılmış bir başvuru bulunduğundan Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 89. maddesi kapsamında bir değerlendirme yapılması gerektiği, kıdem ve ihbar tazminatlarına ilişkin Dairemiz kararına katılmakla birlikte, iş güvenliği tazminatı yönünden aksi yönde verilen mahkeme kararında hukuka uygunluk bulunmadığından davalı idarenin temyiz talebi kabul edilerek mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir