Danıştay 4. Daire, Esas No: 2016/16606, Karar No: 2020/6047

Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2016/16606 E. , 2020/6047 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    DÖRDÜNCÜ DAİRE
    Esas No : 2016/16606
    Karar No : 2020/6047

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı

    VEKİLİ : Av. …
    KARŞI TARAF (DAVACI) : … Kimya Sanayii Limited Şirketi
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı adına, 2012 takvim yılı hesap ve işlemlerinin incelenmesi neticesinde düzenlenen vergi inceleme raporu doğrultusunda, 2012/1 ila 12 dönemlerinde yapmış olduğu indirimli orana tabi mal teslimlerinden dolayı yüklendiği ve indirim yoluyla gideremediği katma değer vergileri nedeniyle 2013/11 döneminde talep ettiği katma değer vergisi iade alacağının ciro priminden kaynaklanan kısmının reddi yolunda tesis edilen 30/04/2015 tarih ve …. sayılı işlemin iptali istenilmiştir.

    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davalı idarece indirimli orana tabi ürünün bünyesine girmediği yorumuyla, yasada yer almayan bir kısıtlama yoluna gidilerek ciro primi ve diğer tutarlar nedeniyle ödenen katma değer vergisinin iade kapsamından çıkarılmasında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Mahiyeti ne olursa olsun indirimli orana tabi işlemin gerçekleştiği vergilendirme döneminden sonra ortaya çıkan giderler nedeniyle yüklenilen vergilerin iade hesabına dahil edilmesinin mümkün bulunmadığı, davacı adına tesis edilen işlemlerin yasal ve yerinde olduğu belirtilerek, temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
    TETKİK HÂKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ : Kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :
    İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
    Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Temyiz isteminin reddine,
    2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
    3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
    4. Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
    5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    (X) KARŞI OY :
    Davacı adına, 2012/1 ila 12 dönemlerinde satıcı ve bayilerine ciro pirimi adı altında yaptığı ödemeler dolayısıyla yüklendiği katma değer vergilerini indirimli orana tabi mal teslimi yapmasından dolayı giderememesinden kaynaklı olarak 2013/11 dönemine ilişkin iade hesabına dahil edilemeyeceğinden bahisle tesis edilen 30/04/2015 tarih ve … sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davayı kabul eden Vergi Mahkemesi kararının temyizen incelenerek davalı idarece bozulması istenilmektedir.
    3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 20/1-2 nci maddesinde; teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu belirtilmiş; aynı maddede bedel deyimi ise; malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veya bunlar adına hareket edenlerden, bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği açıklanmış 24/c maddesinde; vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerler Katma Değer Vergisi matrahına dahil unsurlar olduğu kabul edilmiş 29/2 nci maddesinde, bir vergilendirme döneminde indirilecek katma değer vergisi toplamı, mükellefin vergiye tabi işlemleri dolayısıyla hesaplanan katma değer vergisi toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki farkın sonraki dönemlere devrolunacağı ve iade edilmeyeceği Şu kadar ki, 28 inci madde uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup teslim ve hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar Kurulunca tespit edilecek sınırı aşan verginin, bu mükelleflerin vergi ve sosyal sigorta prim borçları ile genel ve katma bütçeli idareler ile belediyelere olan borçlarına ya da döner sermayeli kuruluşlar ile sermayesinin % 51’i veya daha fazlası kamuya ait olan veya özelleştirme kapsamında bulunan işletmeler ile organize sanayi bölgelerinden temin ettikleri mal ve hizmet bedellerine ilişkin borçlarına mahsuben ödeneceği hükme bağlanmıştır.
    Ciro primi ile ilgili açıklamalara yer veren 26 seri nolu Katma Değer Vergisi Tebliğinde de, fatura ve benzeri belgelerde ayrıca gösterilmeyip, yıl sonralarında, belli bir dönem sonunda ya da belli bir ciro aşıldığında (satış primi, hasılat primi, yıl sonu iskontosu gibi adlarla) yapılan ödemelerin katma değer vergisine tabi olacağı, zira, bu tür bir iskontonun doğrudan satılan malla ilgili olmadığı, burada söz konusu olan iskontonun, firmanın yaptığı ek bir çalışmanın yada çabanın sonucu olarak doğduğu, dolayısıyla yapılan işin ana firmaya karşı verilen bir hizmet olduğu, bu nedenle, yukarıda belirtilen şekilde uygulanan ve Katma Değer Vergisi Kanununun 4 üncü maddesi çerçevesinde “hizmet” kapsamına giren bu işlemlere ait iskontoların, aynı Kanunun 1/1 nci maddesi uyarınca vergiye tabi tutulacağı belirtilmiştir.
    Dava dosyasının incelenmesinden, ticari faaliyeti kapsamında indirimli orana tabi satışlar yapan davacı şirketin bayilerine yaptığı ciro primi ve fiyat farkı adı altındaki ödemeler dolayısıyla indirim yoluyla gideremeyip yüklendiği katma değer vergisinin iade alacağına dahil edilemeyeceğinden bahisle dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
    Yukarıdaki mevzuat hükümlerine göre, alt firmanın ana firmaya vermiş olduğu ve ciro primi uygulamasına neden olan hizmetin Katma Değer Vergisi’nin konusuna girdiği, alt firmanın bu işlem karşılığında ana firmaya fatura düzenleyerek, Katma Değer Vergisi hesaplaması gerektiği açık olup, olayda da ciro primleri için fatura düzenlendiği ve katma değer vergisi hesaplandığı ihtilafsız bulunmakla birlikte, uyuşmazlık bu ciro primlerinin iade hesabına dahil edilip edilmeyeceğine ilişkindir.
    Katma Değer Vergisi Kanununun 29 uncu maddesi uyarınca, indirimli orana tabi işlemin bünyesine giren ve işlemin gerçekleştiği vergilendirilme döneminde indirilemeyen verginin iadesi mümkün olmakla birlikte, işlem gerçekleştikten sonra işlemle ilgili olarak ortaya çıkan giderler üzerinden hesaplanan Katma Değer Vergisi tutarlarının iade hesabına dahil edilmesi söz konusu olamaz. Ciro primlerinin, mal teslimi veya hizmetin ifasıyla ilgili olarak düzenlenen fatura ve benzeri belgelerde gösterilmeyip, yıl sonlarında belli bir dönem sonunda ya da belli bir ciro aşıldığında fazla bir çalışmanın ya da çabanın sonucu olarak ödendiği dikkate alındığında, teslim edilen malla ya da doğrudan indirimli orana tabi işlemle ilgili olduğundan sözedilemeyeceği gibi, ciro priminin, indirimli orana tabi işlemin gerçekleşmesinden sonra ortaya çıkması nedeniyle de, iade hesabına dahil edilme imkanı bulunmamaktadır.
    Açıklanan nedenlerle davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği görüşü ile karara katılmıyorum.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir